Direkt zum Inhalt
Submitted by hasanyildirim on 26 Mai 2009

Asuri-Süryani Sorunu Nasıl Çözülür?

Hasan H. YILDIRIM

Milletlerin geçmişi mitolojiden kurtarıldıkça, süreçler belgelerle açıklandıkça ve kronolojik bir temele oturtuldukça o milletlerin geleceği aydınlığa uzanır.
Kürd toplum tarihi, derli toplu bir incelemesi yapılmamış ve bu nedenle aydınlatılmış değildir. En aşağı biz kuzeyliler için gerçek budur. Yapılan çalışmalar değerli olsada ihtiyaca cevap vermekten çok uzaktır. Zaten tüm sıkıntılarda buradan kaynaklanıyor.
Zaman zaman Kürd aydın ve politıkacıları kendi aralarında bazı konuları tartışırlar. Konu hakkında hakim olma alanı yakalanılmayınca işi birbirlerine hakarete vardırırlar. Son dönemlerde Kürdistan Forum'da da yaşanan bir yerde budur.
Konu Kürd ve Asuri-Süryani ilişkileri. Hassas bir konu. Sorun doğru konulmasa kaderleri bir olan bu her iki millet birlikte olacakların ceremesini çekerler. Geçmişte çektikleri gibi. Her iki millet geçmişten ders çıkarmaz, dost ve düşmanını tanımasa zararlı çıkarlar. Düşmanın bu konu da boş durmadığı ayrıca bilinmektedir.
Ortadoğu dünyasında üç barbar korsan vardır. Türk, Arap ve Fars ismiyle tanınırlar. Üçüde zehirli birer yılandır. Tarih boyunca Kürd, Ermeni, İsrail oğulları, Rum, Pondus, Asurileri-Süryani vs. yerli halkları zehirleyip öldürdüler. Yaşamlarını bu milletlerin kanını emerek sürdürdüler. Bu gün de, yaptıkları budur. Geleceğinide bunun üzerine inşa etmişlerdir. Tabii ki, batılı ve doğulu güçlü devletlerin buradaki rolünü unutmamak gerekir.
Kürd ve Asuri-Süryaniler soykırım mağdurudurlar. Soykırım suçunun faileri Türk, Arap ve Farslardır. Suç ortakları batılı ve doğulu güçlü devletlerdir.
Bunların kimliği kirlidir. İnsanlık suçun failleridirler. Bu açığa çıkarılmadan bu günden sonrada bu caniler aynı suçu işleyeceklerdir.
Nihayetinde kızıl mı, beyaz mı, sürgünle mı ama her halükarda soykırım şu veya bu şekilde sürüyor.
Bu milletlerin devlet olmamaları, olsalar bile yok edilmeleri, birlik sağlamamaları için her yola baş vurdular, vuruyorlar. Bu güne kadar oynanan oyunda her iki milletin siyasetçileride oynamışlardır. Karşılıklı yaptıkları hatanın bedelinide her iki millet ağır bir şekilde ödemiştir.
Şimdi burada kim daha suçlu sorusunu cevap aramak sorunu çözmüyor. Ki biz kuzeyliler açısında bu soruya doğru cevap verecek yeterli belge, bulgu, kanıt ve bilgide yok. Güney bu konu da daha avantajlı. Orada var olan bilgiler kuzeye aktarılmış değildir. Kuşkusuz bilinenler var. Ama bu yeterli değildir. Bu nedenledir ki tartışmalar aranan cevaba yeterli olmuyor. Ondan sonra da insanlarımız bu zorluğu karşılıklı birbirini suçlayarak aşmaya çalışıyor. Bu da soruna cevap olmuyor.
Kuşkusuz geçmiş incelenmeli. Varsa ki vardır, karşılıklı yapılan hatalar açığa çıkarılmalı. Bundan öte dersler çıkarılmalı. Sorun bitmemiştir ve düşman oyun sahnelemeye devam ediyor. Bu oyunun bozulması ancak bu milletlerin siyasetcilerin oynanan oyunun farkına varmaları, şer cephesine karşı birlikte çalışmalarıyla mümkündür.
Kürt, Asuri-Süryanilerin birlikte yaşadıkları coğrafyada kurtuluşu, birlik ve beraberlik içinde çalışmasına, ata topraklarını düşman işgalinden kurtarmalarına ve birlikte iş yapmalarına bağlıdır.
Kürdistan'ın kuzeyinde Süryani nüfus bitmek üzeredir. Birkaç alanda kilise çevresi ile sınırlı bir konuma düşmüştür. Eskiden yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde şu veya bu sebebten dolayı yurtdışına kaçmak zorunda kalmışlardır.
Fakat bu Kürdistan'ın ülkeleri olmadığı anlamına gelmiyor. Her Kürd bireyi Kürdistan üstünde ne kadar hak sahibi ise her Süryani'de bir o kadar hak sahibidir. Yeter ki, ülkelerine sahiplensinler. Bunun mücadelesini verenler olduğu gibi, Türk egemenlik sistemini atlayıp Kürd milletini düşman gören yoğunluklu bir kesimde vardır. Bunu görmek gerekir.
Bana göre yanlışlık yapıyorlar. Tamiri mümkün olmiyan düşmanlık tohumları ekiyorlar. Bu politıka genelde her iki millete zarar versede özelde bunun en çok zararını görecek olan Suryanilerdir.
Bakınız!
Mart 2003'te başlayan Irak işgalinden sonra Hiristiyanlara yönelik terör eylemleri başladı. Başta Asuri-Süryaniler olmak üzere Hiristiyanlar Irak'ın Arap hakimiyeti altındaki bölgelerde can ve mal güvenlikleri olmadığından dolayı yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldılar. Bir kesimi dış ülkelere kaçsada esas sığınağı Kürdistan'nın güneyi oldu. Kürd hükümeti onlara kucak açtı. İmkanları dahilinde yaralarına merhem oldu. Bu bile tek başına şunu görmeye yeterdir. Bu iki milletin birbirine olan ihtiyacına işaret etmektedir. Mesele bunun kötüye kullanılmamasıdır.
Irak'ın diğer bölgelerinda can ve mal güvenliği olmayan Asuri-Süryaniler, Ninova ovasına yerleştirilmesi tartışma gündemine getirildi. Kürd ve Asuri-Süryanileri karşı karşıya gelmelerini sağlamak için böylesi bir plan vardır. Bu planın ne kadar yaşam bulması tartışılır bir şeydir.
Öngörülen bölge Kürdlerin yoğunluklu olarak yaşadıkları bir bölgedir. Akla gelen ilk soru burada yaşayan Kürd nüfus nereye sürülecektir?
Ninova ovasında “Asuri Otonom Bölgesi“ kurmak olasalığı üzerinde tartışmalar sürüyor. Kimi Asuri-Süryani çevreleri, konuyu BM'lere taşıdılar.
Bu planın yanısıra Asuri-Süryanilerin Kürdistan hükümetinden talebi, dillerinin resmi dil olarak kabul, 1 Nisan günün resmi tatil ilan edilmesi, otonomi haklarının Federe Kürdistan Bölgesi Anayasasında kayıt altına alınması, Kürdlerden sonra ikinci büyük millet olarak kabul edilmeleri isteniliyor.
Kürdistan'ın Güneyinde bir Asuri-Süryani nüfus bulunmaktadır. Kürd Federe devleti aynı zamanda onlarında devletidir. Devlet kademelerinde nüfus oranlarına uygun olarak tüm yetkileri paylaşma hakları vardır. Bildiğim kadarıyla bu haklardan da yararlanıyorlar.
Kürd Federe Devleti tarafından kendilerine geniş haklar tanınmıştır.
Fakat bu gün otonom bir bölgenin tesis edilmesi koşulları yoktur. Çünkü hiçbir bölgede nüfus çoğunluğuna sahip değildirler.
Asuri-Süryaniler, Kürdlerle içiçe yaşamaktadır. Aynı ülkenin insanlarıdırlar. Bu nedenle kaderleri de aynıdır. Kürdler özgürlüğe uzandığı oranda Asuri-Süryani'lerde onlarla birlikte özgürlüğe kavuşacaklardır.
Türk, Fars ve Arap egemenliğinde bulunan Kürdistan parçaları kurtuldukça Kürd'lerle birlikte bu parçalarda yaşayan Asuri-Süryani'lerde özgürleşecekler.
Kürdler gibi yaşadığımız coğrafyanın en kadim milletlerinden olan Asur-Suryaniler, Kürdler gibi soykırımlara, katliamlara, sürgün ve tehcirlere maruz kalmıştır. Bu korkunç haksızlıklara uğrayan Asuri-Süryaniler, bu gün Lübnan dışında hiç bir ülkede çoğunluk oluşturmuyorlar. Azınlık konumundadırlar. Dünyanın dört bir tarafına dağılmış bulunuyorlar. Bu durum Asuri-Suryani sorununun çözümünde en büyük problem olarak karşılarına çıkıyor.
Hani herkes bir çözümden bahsediyor. İlgili-ilgisiz çözümler ortaya atıyor. Ben de bir çözüm önerisi sunayım. Bana göre Asuri-Süryani sorununun çözüm yolu vardır. Yeterki dünya güç odakları sorunu çözmeye karar versinler. Bunun ötesi Asuri-Süryanilerin bu konu da istemleri olsun.
Asuri-Süryani'lerin bu gün en yoğunluklu olarak yaşadıkları alanların başında kimi çevrelerin 'Suriye' dediği; aslında Asuriye'dir.
Her ne kadar baskı ve şiddet altında büyük bir kesimi açıkça milli ve dini kimliklerine sahip çıkımasalarda kendi aralarında örf ve adetlerini korumaktadırlar. Evlerinde Arapça konuşanların yanısıra Süryanice ve Asurice de yoğunluklu olarak konuşurlar.
Bu kesim Lübnan'daki Asuri kökenli olan Maruni'lerle birlikte büyük bir nüfus teşkil ederler. Lübnan ve Asuriye birlikte ele alındığında Asuri-Süryani-Maruni nüfus olarak çoğunluk teşkil ederler.
Her çağdaş millet gibi millet olmadan doğan tüm haklara Asuri-Süryani-Marunilerde sahiptirler. Bu gün Asuriye-Lübnan'da çoğunluğu oluşturmaktan doğan konumlarından niye yararlanmasınlar?
Dünya Asuri-Süryani sorununu çözmek istiyorsa doğal olarak bu alanda devlet Asuri-Süryani milli kimliği ile tanımlanılabilir. Geriye kalan azınlıklarda haklarına razı olsunlar.
Benim ki, sadece bir düşünce.
Temenim Asuri-Süryani-Marunilerin bu düşünceyi savunup dayatmalarıdır.

24 Mayıs 2009

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.