Turk (bazilarinin deyimi ile tork) literaturune giren "sosyalist" "kommunist" "don kisotluk" vs vs soylem ve kavramlarin, (bir yerlede soyle bir soylem duymustum ama simdi kime ait oldugunu hatirlamiyorum, kurdistanda kavramlar -bazilarinin deyimi ile gote got deme hakkimi kullanarak soyluyorum- GOTTEN ANLASILIYOR veya anlasilmasi saglaniyor) ne kadar sahtekarca ne kadar yuzsuz ve alcakca tersyuz edildikleri hep midemi bulandirdi ve bulandirmaya devam edecege benziyor...
Asagida bir unsurun KURDISTAN ULUSAL KURTULUS MUCADELESININ TEMEL SIYASAL TEZI OLAN BAGIMISIZLIK VE OZGURLUK siarini DON KISOTLUK olarak nitelemesi var...Hemde kendi MASKELI BALO SARLATANLIGINI gizlemek icin kurguladigi "hikaye"lerle susleyerek...
Peki bayim sana sormazlarmi? (daha oncede soylemistim) BAGIMSIZ BIRLESIK DEMOKRATIK (hatta sosyalist kommunist) BIR KURDISTAN iddiasi ile yola cikarken, istisnasiz KURDISTANIN BUTUN IC DINAMIKLERINI HALLAC PAMUGU GIBI IGDISLEYEREK onune gelen herkesi AJAN HAIN KEMALIZMIN USAGI ilan ederek, ve... evet ve..ustelik kendi doneminde hic bir uluslar arasi "kossullar" elverisli degilken, ve...evet ve...hic bir ulusal konsept saglanmadan, ve...ve evet ve...boyle bir silahli mucadeleyi baslatan... ve ....evet ve...bugun geldikleri noktada KEMALIST DEVLETIN UST KIMLIGI...EKOLOJIK DEVRIM...DEMOKRATIK CUMHURIYET...zirvalamalari kertesine (siz buna Kurd kani uzerine yurutulen NAMUSSUZLUGUN NAMUSSUZCA SAVUNUCULUGU OKUYUN) gelenler Don Kisot olmuyorda;
Bugunun gerek ulusalararasi butun kosullar mevcutken, ve (bu don kisot lugu bir kucumseme ve assagilama olarak atfeden senin gibi maskeli balo sarlatanlari haric) Kurdlerinde aslinda butun dayatmalara siringalamalar ragmen Bagimsiz bir Ulke sevdarlari ve talepleri varken, IHANET VE TESLIMIYET MAHKUM EDILMELIDIR BAGIMSIZLIK MANIFESTOSU ONDAN SONRA HAZIRLANABILIR diyenleri neden (asagida kendi deyimleri ile vede yukledikleri asagilama gudusu ile) DON KISOT oluyormus baylar veya bayanlar?
TEKRAR EDIYORUM: YUREGIN (YUREGINIZ) VARSA, BU ULUSUMUZU MAHVEDEN, BUTUN IC DINAMIKLERINI PARAMPARCA ETTIKTEN SONRA, KALKIP DEMOKRATIK BILMEM NE ZIKKIMIN DIBI KONFEDERALIZM ALT UST KIMLIK namussuzlugunu Kurdlere siriga edenlere (YUKLEDIGINIZ ANLAM ITIBARI ILE) Don Kisot deyin.!
Tuh sizin sahtekar, BINBIR DEREDEN BOKLU SU TASIYARAK bahaneler ureterek kivirtmalariniza ve MASKELI suratiniza!
Nede olsa DON KISOT luga terfi ettik (don kisotluk nede olsa sen ve seningibilerin lugatinda DELILIK olarak algilaniyor ya)
Tuh sizin suratiniza ki ADAM GIBI CESURCA GERCEKLERI DILE GETIRMEKTEN KORKMANIZA ve bunu dile getirenlere de (assagilamak ve horlamak anlaminda) DON KISOT demenize!
Simdi yuregin yetiyorsa oku da bak Don Kisot kimdir ve insanliga ogrettigi ve bazi MASKELI BALO SARLATANLARININ anlayamayacagi anlami nedir de ogren....
“1600'lü yıllarda iki bölüm halinde yayımlanan, şövalye öykülerinin komik bir birleşimi olarak tasarlanan “Don Kişot“, bu serüvenleri okumaktan aklı karışmış yaşlı şövalye olan “Don Kişot“un, atı Rosinante ve gerçekliğe bağlı uşağı Sancho Panza ile birlikte geçirdiği serüvenleri gerçekçi bir dille anlatır. Aynı zamanda yazılış amacı toplumun Don Kişot'a deli gözüyle bakması, aslında delinin o toplum olduğunu karmaşık bir anlatımla dile getiriyor.
Sevdiği ve uğruna yel değirmenlerine saldırdığı Dulsinya, aslinda fakir bir köylü kızıdır ama Don Kişot onu asil bir hanımefendi olarak görür. Yıllarca sadece bir şövalye hikayesi olarak değil, Cervantes'in yaşadığı çağın eleştirisini yaptığı bir felsefe kitabı olarak da görülmüştür eser. Yel değirmenleri sistemin çarkları, Dulsinya ise Don Kişot'un uğruna savaştığı davasına taktığı addır.
Donkişot“u Donkişot yapan nedir.(Kitabın bu kadar meşhur olması) Don Kişot'un herhangi bir makam ve mevki sahibi olmadan güç gösterisi yapabilmesinden kaynaklanmaktadır."
"
Zaman, ne kadar da acımasızca geçerse geçsin, Donkişot ruhlu insanlar, insanlığın hizmetinde çalışmaya ant içmişlerdir. İnandıkları, tutuldukları bir aşkla, önlerine hangi set, hangi çıkmaz sokak çıkarsa çıksın, beslendikleri bir tutam yürek tortusuyla, insanlığın hizmetinde bir karınca misali didinip dururlar.
Bu yolda, günü gelir uykusuz kalırlar, aç kalırlar, daha kötüsü, belki savrulurlar insanlığın filiz bile açmadığı coğrafyalara ...Ama onlar, her seferinde, o büyüleyici yürek cesaretlerinden destek alarak silkelenir, yolarına devam ederler...
Orada, burada, uzakta, bilmem hangi Kaf dağ'ının, bilmem hangi bir kuytu köşesinde olsun, onlar için önemli olan sadece bir tek şey vardır : İnsanlığa hizmet ...
Bu uğurda sayısız kez örselenmiş, sayısız kez sendelemişlerdir belki. Ama onlar bir Anka kuşu gibi, küllerinden her seferinde yeniden doğmuş, hayatın o zorlu labirentlerinde, yaşamın kıyısına tutunmaya çalışmışlardır her seferinde ...
Onları bulmak zor olsa da, mümkün. Belki sayıları gün geçtikçe azalıyordur, belki, bazen yolumuza her seferinde, en ümitsiz bir zamanda yada en ümitsiz bir coğrafyada çıkıyorlardır, ama varlar.
İnsanlığın gün geçtikçe zayıfladığı, dürüstlüğün geçtikçe paralandıgı bir zamana hızla yol aldığımız bir zamanda, onlar, dürüstlük abidesi gibi, içimize sıcacık bir ışık saçıyorlar.
Menfaatin, yolsuzluğun, çıkarcılığın kol gezdigi zamanlarda, sığındıgımız, nefes aldıgımız tek adrestir, onlar...
Onları, mesleği, konumu ne olursa olsun, insanlığa hizmet verilen türlü türlü meslek gruplarında, kuruluşlarında görebilir, fark edebilirsiniz.
Onlar, sizin şanınıza, şöhretinize, paranıza, mevkinize bakmaz, bir tek, insan oluşunuza bakarlar.Onlar, İnsana yaraşır ilgi ve alakayı sonuna kadar önünüze sunarlar.Bunu yaparken, hiçbir karşılık beklemezler. Çünkü siz onlar için, sadece bir insansınız. Ve bu onlar için yeter de artar.
Onları, belki bir hastahanede, bir hemşire kılığında, siziın kolunuza iğne yaparken “Bugün sizi daha iyi gördüm...“ diyen, iki sihirli sözcükle fark edebilirsiniz belki...Ve yahut, onları, bir devlet dairesinde, yetimin hakkını, hırsıza , üçkağıtçıya, her şeye rağmen yedirmemek için , onurunu siper yapıp, bütün çirkefliklere göğüs gerip “Devletin hiçbir kuruşunu hiç kimseye yedirmem.“ diyen, bir mühendis olarak göre bilirsiniz...
Yada kim bilir, bilmem hangi köyün, bilmem hangi izbe bir okulunda, elinde kazma kürek ile, okulunu, eğitim verebilecek bir duruma getirmeye çalışırken “Ülkem için neresi olursa olsun çalışırım“ diyen, bir öğretmen olarak görebilirsiniz...Dedim ya, onlar, Donkişot ruhlu insanlardır. Onlar, onurlarını siper ederek, menfaatin, yolsuzluğun, üçkağıtçılığın üzerine, cesaretle korkmadan yürürler. Onların, bu yolda yürürken, tek kalkanları, bütün olumsuzluklara, yıldırmalara karşı, hiçbir zaman yitirmedikleri, mangal gibi yürekleridir...
Onlar, umudumuzun bitip tükendiği veyahut öyle sandığımız bir coğrafyanın, sayıları azda olsa bitmez, tükenmez adsız kahramanlarıdır...
Onlar, Donkişot ruhlu yüreklerdir...Onlar, Donkişot'tan, bir tek yönleri ile ayrılırlar.
Onlar yel değirmenleriyle değil, insanlığı gün geçtikçe daha çok kemiren umutsuzluk, vurgunculuk, üçkağıtçılık mikroplarıyla savaşırlar.
Onlar, Donkişot ruhlu yüreklerdir... "
Hocam agir hastasin, tedavini görsen iyi olur ....