Asagida bu konu ile ilgili Sayin Asavan Sirac Kekoyun'un yazisini aktariyor ve hepimize güzel bir örnek olmasini, daha dogrusu mecburiyet olmasini diliyorum.
Bu konu üzerine ben WP ve Kürdistan-Post Okur kösesinde cok durdum ama kimse dikkate almadi.
Sayin Asavan Sirac Kekoyun'un bu isim degistirme kararini önemsiyor, kendilerine sükranlarimi sunuyorum.
Alan Lezan
[size=large][b]WP'den: A Sirac Kekuyon[/b][/size]
--------------------------------------------------------------------------------
[size=x-large][b]Ad ve soyadımızı ulusallaştırmak..[/b][/size]
Fri, 24 October 2008 23:51
Bu işe geç başladım. Bazı iç zorluklar, parasal durum, işin bilincine gereğince varmamaktan olsa gerek, değişikliği önemsememek gibi yan etkiler ile 65 yaşıma varıncaya kadar bu önemli işimi hep erteledim. Yabancıların ve başka unsurların dayattığı bu dayanılmaz yükü bugünlerde sırtımdan atıyorum. Swêd'in bir nevi “patent dairesi“ olan kuruma geçen eylülde müracaat ettim. Müracaatım şimdi olur almış durumdadır. Aralık Ayı'nın başına kadar bütün ilgili kurumlara yazılar yazılacaktır. 1 Aralık'ta ise değişiklik geri dönüşsüz bir şekilde resmiyet kazanacaktır.
Neden değişim? Bence düşman ile aramıza gerekli olan kültürel, mitolojik ve kimlik konusunda mesafe koymak Çok önemlidir. Köy, dağ ve büyük yerleşim birimlerinin dahi adını değiştiren, bizi moralman darbeleyen bu düşmana inat, muhakkak yukarıda adı geçen birimlerin atalarımızdan kalma isimleri inatla kullanılmalıdır. Bize verilen isimler de bu kategoriye girer. Düşman, yeni doğan çocuklarımıza bize yabancı gelen adların verilmesini mümkün mertebe dayatıyor. Mesela Alman Devleti ile Türk büyükelçiliğinin yeni doğanlarımıza bize yabancı gelen isimler verilmesi konusunda ortak çalışırlar. Bunun bir anlamı olsa gerek.. İşte bu dayatmaları ve beynimizin yüklendiği asimilasyon hastalığının pençesinden kurtulmak için tepeden tırnağa Kürt veya kendimiz olmamız gerek. Yabancı isimler almak zorunluluğunda bırakılmamız büyük bir aşağılamadır. Bu ve benzeri aşağılamaları kırıp parçalamamız gerekiyor..
Ben geç kalaraktan (geç başlamak, hiç yapmamaktan daha iyidir) adımı ve soyadımı değiştirdi. Eskinin “Mehmet Sıraç Bilgin“i artık “Aşavan Sirac Kekuyon“ ile yer değiştirecektir.
Şimdi değişimi biraz tahlil edeyim:
Soyadım, Türk'ün dayatmasi olan Bilgin yerine' gerçek yerine oturmuş; Kekuyon olmuştur. Neden Kekuyon? Çünkü “Keku“ bizim aile adımızdır. Kekuyon'daki “yon“ ise o aileye mensup, o aileden gelme anlamındaki bir Zazaki ektir. Tümüyle ele alırsak “Kekulara mensup“ anlamı çıkar..
Burada, samimi Kürt insanlarımızın soyad değiştirirken düştükleri bazı hatalara değinmek istiyorum.. Zeynelabidin (Kaya) soyadını değiştirirken tam bir hata ile Kaya'yı tercüme ederek “Zinar“ı almıştır. Yine Türk'ün verdiği “Taşkesen“i tercüme ederek Kevibirî'yi almıştır... Oysa bu iki değerli yazarımızın Gerçek aile adları vardır. Bunu almaları gerekirdi. Bu olmazsa köylerinin adı veya mensup oldukları aşiretlerinin adı “soyad olarak alınabilirdi.. Şunu unutmayın; Türk'ün verdiklerini silmek için onlarla tüm ilişkiyi kesmek gerekir..
Adım'da Tek değişiklik Mehmet yerine Aşavan'ı almak olmuştur. Mehmet veya Muhammed adını taşımak büyük İslami sorumluluk gerektiriyor. Ben bu sorumlulukları yerine getiremiyordum. Bunun için mitolojimizden Aşa'yı seçtim. Aşa Kosmos anlamına gelir. Yani, Avesta'nın kaydettiği şekli ile, düzen, adalet, hakkaniyet anlamına gelen görevleri ile Ahura Mazda'nın en önemli iki yardımcısından biridir. Bu gücün gösterdiği yolda yürüyenlere “Aşavan“ deniliyor. Söz konusu gücü hazmeden, yani adil olmayı, hakkaniyeti ve düzeni hazmedenlere “Aşo“ deniliyor, ki Avesta'da adı geçen tek Aşo Zarathuştra'dır.
Aşa'nıı görevleri arasında, toplumda adaleti sağlamak en fazla göze batan görevdir. Aslında Aşa olarak biz tek tek insanları düşünebiliriz. Toplumda, Aşavan bir insan emekçilerin emeklerini sömürenleri, sömürgecileri vs hedef alır. Emek sömüren, işgalci olan hep kötüdür. Onunla uzlaşma kabul edilemez. Kavgada hedef durumundaki söz konusu kişiler yenilinceye kadar devam eder. Böylece kosmosu, adil düzeni sağlayacak olanlar, sömürücülerin yaptıklarından zarar gören kişilerdir. Bu kişiler bir savaşa girişmeden önce; kişiliğini, gururunu, haysiyetini ve şerefini en üst düzeyde geliştirmekle yükümlüdür. Şahsiyeti zayıf, gururu ayaklar altına alınmış olduğu halde buna sessiz kalanlar, haysiyetlerini ve şereflerini koruyamayanlar bir iç hesaplaşmadan geçmelidirler.. Bu şu an itibarı ile ulusal ayaklanmamız için en önde gelen gereksinimdir..
2008-10-24
A Sirac Kekuyon
Re: Ad ve ´Soyadinizi ulusallastirmak