Direkt zum Inhalt
Submitted by Anonymous (nicht überprüft) on 12 Juni 2008

17 Mayıs 2006 Günü eli silahlı bir kişi
Türkiyede, Danıştay binasını basarak
Bir grup hakimi kurşun yağmuruna tuttu.
Kanlar içinde yere serilen hakimlerin arasında

Eli silahlı katil, şöyle bağırıyordu:
"Ben Allahın askeriyim"
Bu manzaradan bir kaç saat sonra
Türk kuvvet komutanları
Topluca Danıştay binasına gelmiş
Basına AKP hükümetini hedef gösteren
Demeçler vermişlerdi.
Kara Oğlan Ecevit
Halkı anıtkabire çağırmış
Darbe ortamının hazırlanması için

Düğmeye basılmıştı.
Ama Hükümetin polisleri
Yargıtay baskıncısını yakalamış
Kığılı avukat, Allahın askeri değil
Veli Küçüğün askeri çıkmıştı.
Ergenekon örgütünün çok meşhur taktiğidir bu
Veli Küçük' ün askeri ol

Allahın askeri olarak görün
Laik hakimleri katlet
Dinci hükümeti töhmet altınada bırak ve götür!

Bu aynı taktik 1988 tarihinde
Bekaa vadisinde
Bir Kürt örgütü içinde
Şöyle işlemişti
Kendikendini ulusal önder ilan eden
Bir zat-ı muhterem
Yirmibir Kürd gencini tutuklatarak
Bunların kendisini öldürmek için gönderilen ajanlar
Olduğunu kamuoyuna açıklamıştı.
İşte onlardan biri olan Fevzi Açıkgöz'ün
Yıllar sonra anlattıkları:
"Apo' nun ismini işittiğimde
Ve resmini her gördüğümde

Bekaa'daki infazlar ve bana zorla dayatılan
İsveç basbakanı "Olof Palme "cinayetini hatırlarım.

Lübnan- Bekaa vadisindeki infazlar kampında

Hücremde beklerken cellatlar gelmişti.

Bana direkt şunu söylediler:

"Başkan Apo Olof Palme cinayetini üstlemeni ve açıklamanı istiyor"

Sorgucu başı Murat Karayılan, yani CEMAL'di.

Ardından bana Olof palme cinayetini

Nasıl işlendiğini anlatan düzmece bir yazıyı ezberletip
Bu doğrultuda ifade vermemi istediler.

Hatta Akademi denilen yere

Davet edilecek olan basın mensuplarına açıklama yapmam gerektiğini söylediler..

Ben ise soruşturmamı yapanlara yalvardım.

Dedim ki;

"İsveç te tüm aydın ve İsveç'lilerin desteği ile

Olof Palme olayı ile ilgili partimiz PKK' nın

Bu olaya karıştığı şüphesi tamamı ile yok olmuş

Ve artık ne Kürdler nede PKK yargılanmaktadır.

Ben kendim İsvec te Olof Palme davasında

PKK adına sorgulanmış

Ve tüm takiplere tabi tutulan biri olarak

Adıma ve diğer Kurd örgütleri ve liderleri adına

OLOF PALME cinayetini üstüme alırsam

Kesin olarak yine PKK ve önderliği
Bu konuda kuşkuları üstüne Çekecektir.

Bundan dolayi lutfen beni öldürün
Ama bu yanlışı yapmayın" dedim.

Bu kelimeleri sarfeder etmez

Murat karayılan (CEMAL) yakınında

Ayakta sopalı bekleyen işkencecinin sopasını elinden alarak
Önce kafamın ortasına, ardından vücudumun her yerine rastgele vurmaya başladı.

Ben kanlar içinde yere serilirken

O, hem vuruyor hemde şunları söylüyordu:

" Oruspu çocuğu, bu haliyle bize akıl mı vereceksin?"

Sonunda durumumun çok kötü olduğunu anlamış olacak ki yanındakilere:

"Gidin bir doktor getirin

Bunu tedavi edin, bu oruspu çocuğunun şu an ölmemesi lazımdır.

Bunun dünya basınına yapacağı açıklama çok önemlidir.

Çünkü dünya bilmelidir ki Koskoca İsveç başbakanı Olof Palme,

Kemal Burkay, Hüseyin Yıldırım ve İbrahim Güçlü' nün emriyle

Fevzi Açıkgöz tarafından öldürülmüştür"
Ne dersiniz?
Öcalan ile Karayılan bu senaryoyu boşuna mı uydurdular?
Bu Ergenekon taktiğinin perde arkasını bilen var mı?

En azından taktik Ergeneko'nu ele vermiyor mu?

Selim Çürükkaya
12.06.2008

Bu anlatıklarını Fevzi Açıkgöze ve anlatıklarına dayandırıyorsun.. Sen PKK sürecini daha yakından bilen birisin.. Ama benim bildiğim bir olay var.. Doğu Perincek Bekaa'da Apo ile olan ilişkileri esnasında diğer Kürd yapılanmalarını tasfiye etmek için çeşitli planlar yaptılar.. Apo, o dönem "Akademinin" başında olan Şahin Balice "devlet içimize ajanlar sokmuş ve burada bulunan herkesi sorguya al.." demişti.. Şahin bir soruşturma sürecini başlatıyor.. Kampta bir çok insan ajan diye tutuklanıyor ve bunlardan bazıları kurşuna diziliyor.. Bu süreci Doğu Perinçek "2000 doğruda" çarşaf çarşaf verdi. Fevzi Açıkgöz'de o dönemde Bekaa'daydı... Tutuklananlardan biridi.. Fevzi'ye Türk ajanlığını ve İsveç ajanlığını işkence ile kabul ettirmişerdi.. Soruşturmayı yürüten Cemal değil, Şahindi.. Şahin Apo'nun istemi doğrultusunda celatlaşmıştı.. Tam o sıralarda Mehmet Şener cezaevinde çıkmış Bekaa'ya gitmişti.. Apo, Şener'e : "Senin cezaevi ve işkence tecruben var... Bu yapılan soruşturmaları bir kontrol etsen iyi olur"der.. O, esnada Şener devreye giriyor... Yapılan soruşturma dosyalarını gözden geçiriyor.. Şener'in gözüne çarpan dosyalardan biride o dönem tutuklu olan Fevzi Açıkgöz'ün dosyası idi.... İsveç Başbakanı, Varşova toplantılarının dışında, Açıkgözün ifadelerine geçirilen Diyarbakır'da olduğu zaman T.C ajanı olması meselesi idi.. Tabi o ifadede Açıkgöz Diyarbakır'da birlikte çalıştığı bir dizi Kawa milatını nasıl yakalatığını anlatıyor... Bunlardan Cemal Miran, Mahmud Şahin vs.. Şener bu insanlarla cezaevinde birlikte olduğunda gelişmeleri çok yakından biliyordu.. İlk bakışta Şener herşeyin uyduruk olduğunu anlıyor ve Fevzi Açıkgöze gidiyor.. Şener Fevziye "sen bu uyduruk şeyleri niye kabul ettin? Bu arkadaşlar senin dediğin gibi yakalnmadılar.." diyor. Belli bir dönem sonra Fevzi Şener'e "Şahin bunları bana zorla kabul ettirdi" diyor.. Şener, Apo'ya giderek bu durumöu anlatıyor.. O, esnada Şahin'de ordadır.. Şahin hemen Fevzi'ye gidiyor ve bir kaç dahika sonra geri dönüyor... Şahin Apo'ya " ben Fevzi ile görüştüm, ajan olduğunu ve Şener'in söylediklerinin doğru olmadığını" söylüyor.. Aynı günmü yada ertesi günmü hatırlamıyorum.. Şener tekrar Fevzi'ye gidiyor.. Tam Şener Fevzi'nin kapısına gittiğinde, Fevzi ayağa fırlıyor "Ben ajanım" diye bağırıyor. Şener Fevzi'ye niye yalan söylüyorsun? Ben tüm gelişmeleri biliyorum diye ısrar edince, o esnada Fevzi hala ajan olduğunda ısrar ediyor... Şener kendisinden geçerek Fevzi'ye bir tokat atıyor.. O, esnada Fevzi ağlayarak "biriniz benim ajan olduğumu kabul etmem bana dayak atıyorsunuz, diğeriniz ajan olmadığımı söyleyerek dayak atıyorsunuz, ben yapayım, öldürün beni.. " diyor O esnada Fevzi üzerindeki elbiseleri çıkarmış ve vucudu yara bere içinde.. Daha fazla uzatmadan, sonuç olarak o günlerde Şahin kaza kurşunuyla Apo'nun köylüsü Hamza'yı öldürünce, Fevzi ve daha başka insanlarda kurtuldular.. Soruşturmayi yürüten Şahindi.. O, dönem kampın sorumlusu oydu.. Selamlar Ferzende

Sayin Curukkaya, Herkesi hain ilan etme gelenegine bagli bazi kisiler bu sitedede yazdigi icin sorunuza cevap verip vermeme hususunda bayagi bir teruddud gecirdim. Sonunda soru sordugunuza gore fikrimizi merak etmis olacaginizi dusunerekten fikrimi belirtmek istedim. Haksiz ve gereksiz yere iskence goren Acikgoz'euzuldugumu belirtmek isterim. Sorunuza gelecek olursak da sunu demek istiyorum. 'Ergenekon Taktigi" dediginiz husus acaba sadece 'Ergenekon'a" has ozel bir durum mu? Dunyada bu taktigi uygulayan baska kisi, kurum, parti ve devlet varmi, yok mu? Sirf kullanilan taktige bakarak iki orgutu birbirne baglamak ne kadar dogru acaba? Tabii bunlari yazarken PKK'nin Ergenekonla iliskisi yok demek istemiyorum. Gercekten bu hususda daha fikfim netlesmis degil. Ama sizin getirdiginiz argumanda gercegi soylemek gerekirse beni tatmin etmedi? Yillar once okudugum bir mantik kitabinda soyle bir sey okudugumu hatirliyorum: "Kus ucar ucakta ucar o halde kus ucaktir" Tabiiki bu onerme mantikli gozuksede, bu gercek bir onerme degildir. Belki bu hususta daha evvel yazilar yazmis olabilirsiniz. Ama okumadigim icin ve sadece bu yazinizdan yola cikarak, sorunuza su cevabi vermek istiyorum. Bu iskence ve zorla hedef sasirta yontemine bakarak PKK ile Ergenekonu ayni fotagrafta goremiyorum.

Biraz önyargı ile başlamışsın.. "Bazıları burada herkesi ajan ilan ediyor" diye söze başlamanız bana pek yapıcı gelmedi. Bu siteyi kaliteleştirmek içinde bayağı emek var, beyin üretimi var.. Günlük olayları gözlemleme var.. Olur ya Gulistanın dikeni olur.. İnsanların biraz karşı tezleri, en ucta olsa okumaları kötü değil.. Selim'in "Ergenokon" üzerine bir kitabı var.. Türkiye'deki bu son tartışmaları biraz kurgu biçiminde vermişti.. Şimdi sanki gerçeğe dönüşmüşe benziyor. Selamlar

نەناسراو (nicht überprüft)

Fr, 06/13/2008 - 19:43

In reply to by نەناسراو (nicht überprüft)

Maalesef haklisiniz. Yaziya negatif basladim. Cunki Curukkaya'nin tezlerini mantikli bulmuyordum ve karsi fikir beyan edecektim. Ve bir korkumu dile getirdim. Cunki daha evvel biri bu sitede Gewer yuruyusune sahip ciktim diye beni HAIN ilan etti. Curukkaya'ya katilmamak indirekt PKKyi desteklemek olarak gorulebilinir ve bu durumda bir daha hain ilan edilirim diye cekindim. Gulun de Gulistanin da dikeni olur. Ama dikenden korkumu dile getirmek de hata olmasa gerekir. not: Beni hain ilan eder diye kastettigim kisi Curukkaya degilldir.

isabetli bir elestiri bu yonetmi tarihin derinliklerinde antik donemlerde de bulabilirsiniz. bunlar kanit degil indikasyon bile sayilmaz. ancak bir sey sayilir abdoist kulturun vahsetin melanetin pkk nin icine feci sekilde sizdiginin isareti. tabi insanin aklina bu zihinsel doku SC ve su an muhalif olanlara ne olcude sizmisti acaba diye bir soru da dusuyor. mesru bir sorudur. bugunku gibi ikdidardan uzak olmasaydilar bugun hangi yontemi secerlerdi acaba? soru hipoteteik ve haksiz olabilir (halamin biyiklari olsa amucam olurdu) ancak ne yapail mi insan dusunmeden edemiyor. ortada somut kanit yokken bir iddayi bu kadar askla savunmak iyi bir siaret degil. Hemdo ya da bir hukuk elstirisi benden acikgoz un yasadigi muamele uzerine uzuldum demek insana takiyeci aciklamalari getiriyor bu gibi durumlarda uzulmek duygusu ise yaramaz-ici bostur bu gibi durumlarda acikgozun ugradigi haksizliklara nasil olupta hukuki bir hesaplasma kulturu yaratbilecegimize dair bir dilekte bulunmak munasip olur. yani acikgozu iskencelerden gecirenlerin bir sekilde bunun hesabini vermelerini dilereim vs gibi. elestiriyi kisisel almayin kurdlerin olaylara verecekleri tepkilerini de yola koymalari gerekir. bu yazdiklarim yeni bir kulturun duvar ustaligidir ben de bu surecin bir amelesiyim yapi herkesin yapisi isteyen istedigi kadar briket tasisin BB & K yeni kulturun duvar iscisi

Saniyorum besikcinin sozudur bu. Elstiriye Kurdlerin bilim kadar ihtiyaci var. Ben de sizin yaziniza katiliyorum. Yalniz Acikgoz meselesinde size katilmiyorum. Bu ismi ilk defa SCnin bu yazisinda gordum ve sirf bu yazidan yola cikarak asiri bir soylemde bulunmak istemedim. Bir baska husus ise ben sahsen Kurd Partilerinin tam demokratik olmalri gerektigine inanmiyorum. Eger dusmanin TC ice dikkatli olmak gerekir. Bizim gibi halklarin en buyuk kusurlarindan biri kultur seviyemizin dusuk olmasi ve boyle kisilere yetki verildiginde "babalarina"bile iskence yapabilirler. Boyle bir halkin orgutu de kendisine benzer herhalde. Ben bu noktada tencere dibin kara meselesinde oldugu gibi PKKye yuklenmeyi dogru bulmadim. Adim hidir benimde yapacagim budur. Bu cumlenize de tamamen katiliyorum: "bugunku gibi ikdidardan uzak olmasaydilar bugun hangi yontemi secerlerdi acaba? soru hipoteteik ve haksiz olabilir (halamin biyiklari olsa amucam olurdu)". Buna da ben bir ekleme yapayim: "Eger Apo PKKnin baskanligindan uzaklastirilsa idi, acaba o, Pkkye nasil bir elestiri getirirdi?"

68 Le baslayan yeniden uyanis dunyanin bir cok yerinde,bir cok hareket ve halki etkilerken dogal olarak Kurtleride etkilemis olup,Kurtlerin dönemi kavradiklari oranda Kurt sorunana daha farkli pencereler acmasina neden teskil etmistir. Bu surec sadece Kuzey Kurdistan icin degil dört parca icinde gecerlidir. 1970 lere gelindiginde Kuzey Kurdistanda Kurt halk hareketi daha cok sol tandasli olmakla beraber hizli bir ideoljoik insa sureci diye tabir edilen dönemde politik tezlerini olusturma hazirligi yaparken ciddi anlamda kitlesellesme durumundaydi. Kurt tezleri genel olarak bagimsiz Kurdistan bileskesinde ortak bir nakta olusturduklari kabul göran bir yaklisim icindeydi. Bu surecin temel dinamikleri sol dusunen kadrolardir. Bu kadrolar fakli örgutsel yapilar icinde mevzilenerek Kurt hareketini örgutlemeye calistilar. Kurt hareketi hizli bir sekilde gelisirken ayri örgutlenme teziyle Turkiyeden kopusu gundemlerinin basinda tutuyorlardi. BAGIMSIZ BILESIK DEMOKRATIK VEYA SOSYALIST KURDISTAN gibi siarlar geleneksel cikistan farkliliklar arz ediyordu. Bu durum Kurt hareketinin alisila gelmis Kurt taleplerinden farkliliklar icermesi bakimndanda T.C acisindan ciddi tehlikeler icermekteydi. Apoculuk sahsa munhasir bir yaklasim olmaktan ziyade bu dönemde devleti osmaniyeden miras teskilati muhasa nin yöntemlerinin bir daha pazara sunulmasiyla Kurt halkina dayatilan bir örgutlenmeyle ise basliyor. Burda sorun ergenekon veya asena olmaktan ziyade gelisen Kurt hareketinin kontrole alinmasi ve ic catismalarin baslatilmasi,Kurt kadrolarinin katl edilmesi gibi bir cok uygulamanin icra edilmesidir. Apoculuk UKO surecini red ederken PKK sureciyle kendi icinde olusan Kurdistani kadrolari cesitli bahanelerle katl ederken,bir yandanda diger Kurt yapilarina saldirarak Kurt hareketini kitlelerden kopmasina zemin hazirliyordu. Bekaa diye tabir edilen surec yine bir cok Kurdistani kadronun imhasiyla devam edip apoya dikensiz gul bahcesi hazirlama surecidir. Bu surec yine öyle sanildigi gibi bir apo tezgahi olmaktan cok bir derin Kurmay hesabiyla yapilan hazirlik surecidir. Bu dönemle ilgili bazi arkadaslarin dogal olarak sordugu soru Suriyenin arka bahcesinde böyle bir hazirlik yapilirken neden sessiz kaldigi sorusudur. Yukarda hazirlik surecinin derin Kurmay hesabi icinde yapiltigi tespiti göz önunde bulundurulursa Suriyenin degil ayni zamanda oltaya takilan baska bir ulke daha görulur Yunanistan. T.C uygulamaya koydugu planla bir yandan Kurt hareketini kontrol altina alirken diger yandan potansiyel dusman diye algiladigi iki ulkenin Kurt hareketine yaklasiminida kontrol altina aliyordu. T.C nin yaklasimi kisa vadeli olmayip uzun vadeli bir yaklasimdi,ancak T.c nin söz konusu durumu finase edecek gucu söz konusu degildi. Bu ekonomik guc 12 eylul darbesiyle ber taraf edilen Turk muhalefeti,sendikalar ve sol harekeler sonucunda saglanan ortam artik T.C icin modernizasyon diye tabir ettigi orduyu yaratma surecini baslatmasi icin butun hazirliklar tamamdi. 1984 te baslatilan savas aslinda bir Kurt halk savasi olmaktan cok Turk ordusunun modernizasyonunu tamamlamak ve yeniden olusabilecek bir Kurt halk hareketinin önunu kesmek statejisi uzerine kurulmus bir savasti. Uygulamanin sonuc iliskileri bu anlamda ele alindiginda her anlamda kayib eden tarafin Kurtler oldugu görulur. Bahs edildigi gibi 1984 le baslayan surec Kurt ulusal bilincinin gelistigi degil tamamen köreltildigi bir surec olmustur. Bugun Kurt halkinin talepleri diye sunulan kulturel özerkligin bile gerisinde olan talepler yillarin kavgasi ve binlerce Kurdun kani pahasina olusturulan Kurt politik tezleriyle bir alakasi olmadigi gercegi sanirim durumu aciklar. Kurt halk hareketinin modern temelini atan Kurt soludur,Kurt politik tezlerinin Kurdistani bir yaklasimla acimlamasinida yapan yine Kurt soludur. T.C nin geleneksel degilde sol bir örgut gibi bir yapilanmayla surece mudahil olmasi tesadufu olmasa gerek. T.C uzun vadeli bir program dahilinde uygulamaya koydugu seyden bir cok anlamda isdedigi sonucu almistir. Simdide bunlari kisa olarak siralayalim. 1-Suriyi ille dusmanken muttefik olmus 2-Yunanistanin Kurt kartiyla oynamayacagi garantisi 3-Kurt sol hareketini Kurtler nezdinde pes paralik etmeyi basarmis. 4-Kurt milli bilincini kendi acimlamalari icene haps etmis 5-Kurtlerin bir daha örgutlenememesi icin cok iyi bir Kurt kontra hareketini yedeginde tutma mekanizmasi olusturmus. 6-Kurt nufusunun yariya yakinini yenide mecburi bir iskana tabii tutarak batiya göce zorlamis. 7-Kurdistanin kirsal alanlari bosaltilarak Kurtler ,Kurt sehirlerinde aclikla terbiye edilerek,Kurt politik talepleri ekonomik taleplere indirgemek. Sanirim bu yaklasim bize neyi nicin kayip ettigimizi bir nebzede olsa aciklar. Selam ve Sevgiler

Silom kek Selim Yo rica mi tura est,ti niesken o nivis xwu ser imza zonayen paris ityad bidelek. Holid bumon hol bon xwura silom & rez

Red ediyorum Selim Çürükkaya/ Değerli Büyüklerimiz, Sayın Ahmet Türk, Sayın Aysel Tuğluk Sayın Şerafettin Elçi, Sayın Sertaç Bucak Ve de Sayın Kendal Nezan Biz Kürtler için bir kampanya başlatmaya karar kılmışlar. İsteklerimizi tesbit etmişler Bunları dünyanın büyük gazetelerinden duyuracaklar..... Ve diyecekler ki işte Kürtler bunları istiyorlar Bu büyüklerimiz diyorlarki; "Bizler Kürdüz ve bu kimliğimizle anılmak, Atalarımızın toprakları üzerinde onurumuz ve kimliğimizle Birer Kürt olarak yaşamak, dilimizi, kültürümüzü Serbestçe ifade etmek istiyoruz." Bu masum istekleriyle yetinmiyorlar, Türkiye cumhuriyetini şu parağrafla eleştiriyorlar: "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri Nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Kürt halkının, Kimliği yok sayılmış, dili yasaklanarak kullanılması suç sayılmış, kültürü inkâr edilmiş Ve daha pek çok temel insani haklarından yoksun bırakılmıştır." Bu eleştiriden hemen sonra Türkiyede türkçe pek çok radyo ve televizyon kanalının Ve her düzeyde okulun bulunduğunu söyledikten kelli "Ancak, Kürtçe yayın yapan ne bir tek televizyon kanalı, Ne bir radyo kanalı olmadığı gibi, Ne ilk ve orta, ne de bir yüksek öğretim kurumu bulunmaktadır" Diyorlar Bununla yetinmiyorlar Bazı isteklerde daha bulunuyorlar: "Hazırlanmakta olan yeni Anayasa, Türkiye'de vatandaşlık tanımını bir soy esasına bağlı olarak tanımlamamalı Ve Kürt halkının inkârına son vererek varlığını kabul etmelidir. Kürt vatandaşlara kendi dillerinde Her düzeyde resmi eğitim-öğretim imkânı sağlanmalı Ve kamusal alanda kendi dillerini kullanma, medya kurma ve işletme, dernek, kurum ve parti kurma, kültürlerini geliştirme ve siyasal istemlerini Özgürce ifade ve savunma haklarını güvence altına almalıdır" İsteklerini sadeleştirirsek Kürt halkının varlığı yeni anayasayla kabul edilsin Kürtçe diliyle eğitim imkânı sağlansın Bu isteklerine ek olarak derler ki; "Bu temelde barış ve güven ortamının yaratılması, Şiddet ve silahlı çatışma sayfasının tamamen kapatılması için, İstisnasız genel bir siyasi af çıkartılmalıdır Ve PKK belirlenecek bir prosedüre göre silah bırakmalıdır. Keza bu bağlamda köy koruculuğu da tasfiye edilmelidir." Bunuda özetlersek; Türkiye Cumhuriyeti bir af çıkarsın PKK silahları bıraksın Köy koruculuğu iptal edilsin. Dahası var: Büyüklerimiz köylülerimizi de unutmamışlar: Onların acıklı durumunu izah etmekle yetinmemişler Hal çarelerini de bulmuşlar Bakın ne demişler: "Kürt bölgelerinin onarımı için özellikle 1990'lı yıllarda devlet tarafından güvenlik gerekçesiyle Zorla boşaltılan yaklaşık 3400 Kürt köyü Ve yerleşim biriminin yeniden inşasına olanak sağlanmalı; İsimleri değiştirilerek keyfi bir biçimde Yeniden adlandırılan coğrafi ve yerleşim birimlerinin İsimleri yeniden orijinaline dönüştürülmeli; yerlerinden edilen üç milyon civarındaki Kürt göçmenin yurtlarına ve yuvalarına dönüşünü sağlamak için kapsamlı bir kalkınma planı hazırlamayı da AB vicdani bir görev edinmelidir." Bu uzun metinden biz köylüler şunu anlamalıyız: - Boşaltılan binlerce köyümüz yeniden inşa edilmeli - Göçen milyonlarımız geri dönmelidir - Köylerimizin isimleri de Kürtçe olmalıdır Tabi büyüklerimiz bütün bu işlerin hali için Bazı büyük adamları da arabuluculuğa çağırıyorlar O paragrafta şöyledir: "Sayın Tony Blair, Marti Ahtisaari, Felipe González ve Bernard Kouchner gibi Devlet adamlarının arabulucu olarak görevlendirmelerini istiyoruz." Büyüklerimizin isteklerine ve söylediklerine hiçbir itirazım yoktur! Yalınız kendilerine bazı sorularım vardır: Sayın Sertaç Bucak ve Sayın Şerafettin Elçi Sizler Kürtler İçin federasyon istiyordunuz Ne oldu da çıtayı böyle aşağı çektiniz? Diğer büyüklerimize soruyorum? Bundan otuz yıl önce Doğu Devrimci Kültür Ocakları ne istiyorlardı? Ben size söyleyeyim: - Ana dille eğitim - Doğuya yol - Doğuya su ve elektrik - Doğuya fabrika - Doğuya iş - Komando ve jandarma zulmüne son Otuz yıl sonra, sizler neden DDKO' nun gerisine düştünüz? Siz onlardan fazla - Af istiyorsunuz - Köy koruculuğu kalksın diyorsunuz - Yıkılan köyler yeniden onarılsın isteğinde bulunuyorsunuz - Göç edenler geri dönsün diye buyuruyorsunuz DDKO, bunlardan hiç birisini istemiyordu, çünkü: - Tutuklu Kürtler yoktu, af istesin! - Köy korucuları yoktu, iptali gündeme gelsin - Köyler yıkılmamıştı ki, onarılsın Ve göçenler yoktu ki, geri dönsün Sizler onlardan daha gerisiniz, çünkü: - Yol ve su istemiyorsunuz - Fabrika ve okuldan söz etmiyorsunuz - Kimselere iş verilsin demiyorsunuz - Elektrik umurunuzda bile değildir - Komando zulmü yokmuş gibi davranıyorsunuz DDKO' nun kitle desteği sizinkinin onda biri kadar bile değildi Peki ne oldu da şimdiye kadar istediğiniz her şeyden vaz geçtiniz? Farz edelim istekleriniz kabul edildi. Kürtçe serbest oldu Af çıktı Köy koruculuğu kalktı Göçmenler geri döndü Köylerimizin türkçe isimleri, kürtçe oldu. Kaybolan kendi eşeğimizi bulduğumuza sevinmeye benzemiyor mu bu? Otuz yıl mücadeleye değer miydi? Mücadele etmeseydik Af istememize gerek yoktu Köy koruculuğu olmayacaktı Kimseler göçmen durumuna düşmeyecekti. Dilin serbest olması için Otuz yıl silahlı mücadeleye Bir milyon kişinin işkence görmesine Beş milyon kişinin göçmen durumuna düşmesine Bunca zulüm görmeye, bunca direnişe Gerek var mıydı? Bunun başka bir yolu yokmuydu? Saddam Hüseyin Güney Kürtlerinin dilini yasaklamamıştı Durumları çok mu iyiydi? Sizler bu kampanyanızla Bizleri Saddam rejimine razı etmeye çalışıyorsunuz Bu yüzden; Sizi de, dili serbest sayan Saddam rejiminizi de, red ediyorum

sayin selim chürük kaya degerlendirmeniz chok achik ve dogrudur bütün sdöyledikleriniz dogrudur.size tüm kalbimle katiliyorum.bende RED EDIYORUM HER VICDANLI INSAN RED ETMELIDIR. FEYZI ACHIKGÖZE YAPILAN I$KENCELERI LANETLIYORUM VE MASUM OLARAK ÖLDÜRÜLMÜ$ TÜM KÜRT YURTSENER LERIN ANISI ÖNÜNDE SAYGIYLA EGILIYORUM .BIR GÜN KÜRT HALKININ KENDINE KAR$I YAPILAN SUCHLARI YARGILAMASINI VE SUCHLULARIN GEREKEN CEZAYA CHARPTIRILMASINI KALPTEN DILIYORUM.SELAMLAR SAYGILAR

Neuen Kommentar schreiben

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.