Direkt zum Inhalt

Imralı'ya açık mektup

lMRALI ‘ YA AÇIK MEKTUP

Sn. Öcalan ,
Her şeyden önce , iyi dileklerimi , sağlık dileklerimi sunuyorum. lmralı Adası ‘ nın geçmişten bu güne sicilinin iyi olmadığını , koşullarınızın oldukça olumsuz olduğunu algılıyor , duyuyor , biliyorum. Yapayalnız , küçük bir mekanda , 24 saat gözetim altında bulunmak , kimselerle konuşamamak , etkileşememek , bu koşullarda her şeyden önce zihnini diri tutmak , her şeye rağmen araştırabilmek , yazabilmek , dile kolay bir olay.
Bu içinde bulunduğunuz trajedi , kuşkusuz tarihte böylesi büyük yüklerin altına omzunu koymayı göze almış kimselerin her zaman karşılaşabileceği bir durum. Evet , gerçekten büyük bir trajedi yaşadıklarınız. Böylesi bir trajediyi düşünebilmek!..Bu durum bir çok benzerleri gibi Stalin ‘ in gadrine uğrayan , içerden yazdıkları ancak yakın bir zamanda gün yüzüne çıkan Nikolay Buharin ‘ in dramatik serüvenini hatırlattı bana.

Sn. Öcalan ,
Ortadoğu , dinler , peygamberler , tapınan liderliklerle kendisini ifade eden bir coğrafya. Buradaki ulus devletler , geçen yüz yılın başlarında , erken doğmuş , bu yüzdende sağlıksız olmuş , ancak zorbalıkla ayakta kalmış devletlerdi. Feodal / aşiretçi sosyal dokuları için din der demez bir üst kimlik olarak temel bir belirleyiciydi. Halklar deseniz , onlar da siyasal projelerin , programlar arkasından ziyade , bir süre sonra tapınacağı liderler ile kendilerini ifade edebildiler. Sorunlardaki ağırlık , çözümlerdeki çaresizlik , kahramanlık ihtiyacını , kahramanları doğurdu. Altından kalkılmaz sorunlarıyla halkların her çözümü bir kahraman liderden beklemeleri doğru mu , bu mümkün mü ? Kuşkusuz hayır. Ama yaşam böyle , öyle de sürüyor , çözümler tabir uygunsa kahramanlara ihale ediliyor. Öyle bir noktaya varılıyor ki mücadeleyi çekip çeviren yok dese bile , halk onu kolayca bırakamıyor. Sizin trajedinizin bir önemli boyutu da bu sanıyorum.
Ortadoğu ‘ da 1920 ‘ lerde temelleri atılan , lngiliz çıkarları ağırlığı altında şekillenen , Neden sonra Sovyet – lngiliz politikaları çerçevesinde yakın zamana kadar korunan statüko , Afganistan , ardından Irak ‘ tan başlayarak ABD öncülüşündeki batı kampı eliyle değiştirilmek , yeni güç dengelerine göre şekillendirilmek isteniyor. Statükonun yıkılması , bölge demokrasi güçlerine yeni fırsatlar , imkanlar sunuyor.Bu süreçte ; öz dinamikler iyi kullanılabilirse , dar milliyetçilik zaafına düşülmezse Kürt halkı ‘ nın bir bütün olarak kör kaderi değişebilir. Görünen odur ki Kürtler algılamakta zorluk çekmiyorlar , bunun bilincindedirler.

Sn. Öcalan ,
Güney Kürtleri için zaman zaman ifade ettiğiniz ‘’ ilkel milliyetçilik ‘’ ifadesi doğrusu yerli yerine oturmuyor. Ne diyorlar Sn. Barzani , Sn. Talabani ? Devlet kurmak her ulus / halk gibi bizim de hakkımız , ama biz federasyonu gerçekçi buluyoruz.Biz laik , demokratik , federatif bir birleşik Irak ‘ ı savunuyoruz. Biz yalnızca Erbil ‘ in değil , gücümüz oranında Bağdat ‘ ın yönetimine de talibiz.Ortadoğu ‘ da kaç halk var dine dayalı olmayan böylesi laik , böylesi demokratik , birleştirici programla ortaya çıkan ı Kürtler yalnızca Irak ‘ ta değil , lran , Suriye ‘ de de gerçek bir laikliği , demokratik yaşamı , halkların kardeşliği ve yaşam birliğini savunuyorlar. Ve Kürlerin önünü açan bu politikalar güçleniyor , taraf buluyor. Ne kadar insani , birlikçi , ne kadar gerçekçi!..içindeki dinsel , etnik farklılıkları , Türkmenleri , Asurileri , Yézidileri yok sayan mı var ? Ne mutlu kürdüm diyen mi var ? Halklar arası dayanışmaya en çok da Kürtlerin ihtiyacı var. Güney Kürtleri , 30 – 40 yıl önceleri bir yana , şu haliyle ilkel milliyetçilikten uzaklar. Tersini anlamak , kabul etme ise kolay değil. Kuzeyde becerilemeyen Türkiyeleşme , kendini Ankara ‘ da ifade durumu , Irak ‘ ta , Bağdat ‘ ta gerçekleşiyor. ılkel milliyetçilik bunun neresinde acaba Sn. Öcalan ?

Türkiye ‘ de Kürt sorunu diğerlerinden farklı. Kürtler hem Türk Halkı ile yan yana , hem iç içe yaşıyor.Halklar daha bir kaynaşmış bir yerde. Türkiye ‘ nin , bizdeki Kürtlerin yüzü öteden beri batıya dönük. Ama elbette kimse yanlış anlamamak durumunda. AB kendiliğinden demokrasi getirmez. Demokrasi hak edilir , iç dinamiklerle kazanılır. AB rüzgarı arkaya alınmadan da Türkiye koşullarında demokrasi gelişemez.Daha dün lstanbul ‘ da kadınlar bir vahşetin hedefi oldular. AB , ne oluyoruz diye sorunca işler değişti. TKP kapatılmaktan AB rüzgarı sayesinde kurtuldu. Türkiye ‘ ye ekonomik kalkınma , iş , ekmekten öteye , her şeyden çok barış , hukuk , adalet , siyasal demokrasi gerekiyor.Siyasal demokrasi geliştirilmeden ekonomik kalkınma , insanları yönetimlerde katılımcı yapabilmek olanaksızdır.
Biraz da ‘’ demokratik cumhuriyet ‘’ , ‘’ demokratik ekolojik toplum ‘’ kavramlarınız üzerinde kimi düşüncelerimi söylemeliyim. Cumhuriyet kültürü halkın , halkların kültürüdür , öyle olmalıdır. Bizde 80 yılı aşmış cumhuriyet hala ‘’ devletin cumhuriyeti ‘’ , kültürü de devletin korunması üzerine kurgulanmış bir kültür. Cumhuriyet demokratik değil. Sahiden laik değil. Devrimciliği solculuk değil , düpedüz milliyetçilik. Bu anlamda ‘’ demokratik cumhuriyet ‘’ yerli yerinde bir istek. Bu belirleme yeni de değil. Bir çok kimse gibi benim bizzat yaşadığım , devletin demokratikleştirilmesi 1960 baışndan bu yana Kürt aydın ve gençlerinin isteği olageldi.
Ekoloji duyarlılığı ileri kapitalist ülkelerde ne zamandır temel bir sorun. Çevreciler , Yeşiller bunun takipçileri. lnsan doğal çevresi ile olan uyumu ile insandır. Toplum için de öyle. Ortadoğu halkları , hele Kürtler gibi en temel hak ve özgürlüklerinden yoksun halklar için , milyonlarca insanın kendisini en basitinden temsili olarak ifadeden yoksun olduğu koşullarda , doğacılığı , katılımcılığı / katılımcı demokratik ölçüleri kavrayabilmesi , ileri batı ülkelerinde başarılamayan ekolojiyi algılaması nasıl mümkün olabilir ? Bu konuda kaç kişi sizi anlıyor , anlayabilir dersiniz Sn. Öcalan ?
Biz Kürtler 15 – 20 milyon bir halkız diyoruz. Ama Ankara ‘ da kendisini kendi kimliği ile ifade edebilmekten yoksunuz.Bunca kadim , değerleriyle yaşayan bir halk kendisini ifadeden yoksun olsun , doğrusu bu görülmüş şey değil. Temsiliyetin önemi , ihtiyacı bu kadar acil iken , marjinal siyasal itifaklar üzerinde bu kadar lsrarın anlamı ne ? Ankara ‘ da Kürt halk temsiliyeti olsaydı halkın umutları , siyasallaşması diri kalmaz mıydı ? Hem temsiliyet , katılımcılığın ön koşullarından biri değil mi ? Bakın önümüzdeki 1 – 2 yıl içinde seçim var. DTH girişiminin sorunları aşmasının ön adımı seçimde iyi sonuç almak , parlamentoya Kürt kimliğini açıkça ortaya koyan temsilci göndermek olmalıdır. Kürt halkı için temsiliyet daha yeni bir hadise.Katılımcılık ancak orta , uzun vadede gerçekçi olabilir.

Sn. Öcalan ,
lnsanları yedi kat göklere çıkaranlar da , yedi kat yerin dibine sokanlarda büyük haksızlık , yanlışlık yapıyorlar. Pofpoflayanların , karanlıyanların ortak hedefisiniz.Her iki eğilimdekiler size de haksızlık yapıyorlar diye düşünüyorum. Günahları sevaplarıyla orada , o uşursuz adada zor koşullarda ayakta kalmaya , yaşama katkı koymaya çalışıyorsunuz. Hakkınızdaki gerçek hükmü tarih verecek. Doğrusu Kürt Halkı umutlarını , acılarını , binlerce yıllık hüznünü sizde , imajınız çerçevesinde ifade ediyor. Bu bir realite. Halkın , yoksul , hak ve hukuk tutkusu içindeki insanların bir sembole ihtiyacı var. Ama iş o kadar da kolay gözükmüyor. Sembol olabilmek kolaysa da , onu koruyabilmek zor.

Sn. Öcalan ,
Kürt Halk ‘ ı ; adı , adresi belirsiz olarak görülmek istenilen bir kadim halktır. Bir tas suyu , bir lokma ekmeğin kendisine layik görülmediği bir mazlum halktır. Ufukta kara bulutlar dağılıyor nihayet.Kürtler tüm bölge halklarına insanlık , kardeşlik elini uzatıyor. Barış , özgürlük , eşitlik , adalet istiyor. Ne güneyde ne de bir başka yerde Kürtler ilkel milliyetçi değiller , olamazlar. Açık bir yanlışa düşmemeniz gerekir. Bu yanlışınızı sürdürmemenizi yürekten diliyorum. ‘’ Taş yerinde ağır ‘’ sözü ne de anlamlı. Kürtlerin yüzü çağdaşlığa , modernliğe , aydınlık bir geleceğe dönük.Kürt sorununu çözmüş Ortadoğu , demokratik bir Ortadoğu olacak.

Kusursuz insan var mıdır ? Siz orada , şu tecrit koşullarında Özgür olabilir misiniz ? Kardeşiniz Mehmet ‘ e Kürtçe hal hatırını sorabilecek kadar olsun özgür olmanız gerekmez miydi ? Söyledikleriniz gönül huzuruyla söylediğiniz şeyler mi ? Avukatlarınız aracılığıyla kamu oyuna yansıyan fikirler özgür iradenizin ürünü olabilir mi ?

Sn. Öcalan ,
Bir trajedi yaşanıyor. Ve bu her şeyden önce de Kürt Halkının hiç de hak etmediği trajedisidir.
içten sağlık dileklerimi sunuyorum.

Veysel Çamlıbel

Mart 2005 / lZMIR

Neuen Kommentar schreiben

Der Inhalt dieses Feldes wird nicht öffentlich zugänglich angezeigt.
CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.