Kek Paloyi,
Dema te xweş. Ger ez bi Tirkî binivîsînim tede ewe qîrîn hebe. Zimanê nazik û delal de peyvê qirêj zede nîn e.Tenê û tenê ez qeşmerî bi kar tînim a herî grîng e.
Bi rastî jî ez nizanim çî bejîm.
Baştire ku bi peyvên bav û kalan bi tirkî binivîsînim, bila bê fahm kirin.
Sal 1925 bû.
De nuha em goh bidin wana.
925 Nisan'da Dr.Fuad, Diyarbekir'in gül yüzlü esmeri
tükürerek yüzüne celladın;
'Cesurum' dedi.
Devamında;
'Vatanım için yiğitçe ölmeyi daima düşünürdüm.
Şüphesiz asılmakta olduğumuz bu toprağa bağımsızlık bayrağı dikilecektir...'dedi.
O onurlu ve şerefli bir Kürd önderiydi.
Hacı Ahdi ki, susmadı. Ölümsüzlüğün adresi oldu. Talana, baskıya merhaba demedi ama;
'Yaşasın Kürdlük ideali, Yaşasın Kürdistan' dedi.
Siradaki Cibranlı Xalit'ti;
'Karşınızda yalnız değilim. Arkamda İran, Mezopotamya ve Türkiye'de muazzam bir Kürd ulusu bulunmaktadır.Bu gün beni asıyorsunuz, fakat hiç şüphemiz yok ki yarın torunlarımız da sizlerden hesap soracaktır."
Bir onlar değildi elbette haykıranlar.
Şeyh Abdulkadir,Avukat Tevfik Bey,Ali Rıza Bey,Şair Molla Abdurrahman,Şair Kemal Fevzi, Şeyh Saidê kal...her birisinin ayrı ayrı sözü oldu.
Haykıranların çığlığına çığlık kattı kavgada büyüyenler. Güneyde bu seda yankı yankı yankılandı.
Doğuda da aynı kavga hep olageldi.
Bunu kime anlatayım Paloyi.
Tek bir şey diyorum; kendi tarihinizin tanığı olun, sanığı olmadan önce.
Bunları yazarken birilerine siper deniyor.
Birileri küfreder tarihe ve lanetini kusar, kılıç kuşanmakla uyarılırım.
Eh, demek ki herkesin bir hesabı vardır.
Liceli Bilalın şiirini mi aktarsam bu gece vakti.
Kimbilir belki de yaraya merhem olur.
Kürdçesini aktarsam anlarlar mı kek Paloyi?
Belk'de Türkçesi kavramayı kolaylaştırır.
xxx
Ağaçların Söyleşmesi "Türkçe"
Gecelerden bir gece, günlerden bir gün
Güneş Çapakçur dağını aşıp gitti
Oduncular gelip
Yaşlı bir meşe ağacının altına oturdular
Kıldan yapılmış urganını yere,
Ve baltayı da bir taşın üzerine bıraktılar.
Umutla yeniden yeniden gün ışığının yükselmesini beklediler.
Yaşlı meşe ağacı çevredeki ağaçlara seslendi
Onlar dedi ki,
“Bu böyle olmaz
İşte gene balta geldi
Birazdan, her zaman olduğu gibi
Her birimizin başlarından kesmeye başlayacak
Bizler aramızdan bir yönetici seçmeliyiz
Ki gidip balta ile
Konuşsun
Kendisinden ricada bulunup, beklentilerimizi dillendirsin
Belki bize acır“
Çevredekiler bu büyük ve yaşlı ağacı kendilerine vekil seçtiler
O meşe ağacı yüksek sesle dedi ki;
“Beyim artık yetmez mi?
Yıllar yıldır başlarımızı
Kesiyorsunuz
Köklerimizi yerlerinden söküyorsunuz
Meşe ağaçları olarak bizler,
Tüm diğer ağaçlardan daha yararlıyız!
Ötekilerin yılda tek ürünleri varken
Bizlerin yılda üç dört ürün verdiği oluyor
Mazi,gangol, giji şepik, berzi
Yapraklarımız keçilere yem olur,
Dallarımız tandırların yakacağı olarak kullanılır
Odunlarımız kış ocaklarının yakacağıdır
Düzgün dallarımız damların örtülmesinde kullanılır
Köklerimiz suyu toprağın derinliklerinden alır
Bu ekinlerimize, tarlalarımıza hayat verir.“
Balta yanıtlamakta gecikmez
“Sen iki yönden de yanılıyorsun
Bir kere benim insafa gelmemi bekliyorsun
Ne yazık ki bu benim özümde yoktur.
İkincisi ben gücümü senden alırım
Başını senin ellerinle keserim her zaman
Sen bana sap vermezsen eğer,
Benim taştan bir farkım kalmaz!“
Bu Kürtlerin de sorunudur.
Tüm dertlerimizin kaynağıdır, ilkidir.
Kimilerimiz haramzadedir
Kimilerinin nankör evlatları var
Kürtler düşmanlarıyla el ele tutuşup onlara destek oldukça
Boyunduruk altında, çaresiz ve zavallı kalacaklardır.
Fehmi Fırat (Liceli)
Re: Kek Berwato