Ulusal Kurtulus Problematigi Ancak Özgürlük ve Bagimsizlikla Cözülür!
Degerli Arkadaslar;
Dunya konjonkturunde son yuzyilin en onemli degisikliklinin yasandigi bir dönemden geciyoruz. II. Emperyalist Paylasim Savasi’ndan sonra belirlenmis olan uluslar arasi siyasal dengeler tumuyle degismistir, degismektedir.
Dogu blokunun cozulmesi ve SSCB'nin dagilmasi bu donemin en belirgin olgularidir. Toplumsal dinamikler ve belirleyici ideoloji ve politikalardan da cok onemli alt-üst oluslar yasamaktayiz.
Dunyanin siyasal haritaliri ve dengeler hizla degisyor ama Orta Dogu'nun en eski ve yerlesik halklarindan olan Kurd Ulusu’nun uluslar arasi somurge statusu halen devam ediyor.
En onemlisi de kimi Kurd politik onderlikleri ve aydinlarimizin kafasindaki statukolarin da henuz yikilmamis olmasidir. Halen Kurd ulusunun ozgurlugu ve Kurdistanin bagimsizligina “imkansiz bir ülkü“ olarak bakiyorlar. Toplumun politik öncüleri ve aydinlarimizin bir cogu ne yazik ki alt siniri “Kurd kimliginin taninmasi“, üst siniri “federasyon“ vaya “otonomi“ ile belirlenen politik bir daralma icindeler.
Bir kisim aydinlarimiz ise -ki bunlar bir zamanlarin radikal devrimcileriydiler!- dunyanin butun islerini cozen emperyalistlerin, nasilsa soyle veya boyle “Kurd sorununu“da cozecegine dair bir inanis icindeler ve bu cozumlarin uygulayicilari olmaya amade duruyorlar.
Degerli Arkadaslar;
Oncelikle somurge sorununun cozulmesi icin birkac temel siyasal tezi belirlemik zorundayiz. Bu temel tezler atlanarak bu sorunun cozulmesi mumkun degildir.
Birinci temel tezimiz;
Kurd Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakki, vazgecilmez, devredilmez, etelenemez kutsal bir haktir. Ulus, bu hakkini mutlaka kullanacatir. Kurd Ulusunun bu hakkini kullanabilir olmasinin olmzsa olmaz asgari iki kosulu vardir. O da Bagimsizlik ve Özgürlüktür.
Özgürlük: Cünkü, özgür olmayan bir ulus, kendi kaderini kendisi tayin edemez. Özgür olmayan bir ulusun kaderini baskalari tayin eder. “En iyi“ bicimiyle bile vesayet bir bagimlilik bicimidir. Bir ulusun kendi kaderine sahip cikabilmesinin asgari kosulu o ulusun özgür olmasidir.
Bagimsizlik: cunkü, bir toplum, hak ve ozgurluklerini ancak bagimsiz orgütlenmeleri ve kurumlari eliyle kullanabilir. Örgütsüz halk köle halktir. Kendi bagimsiz kurum ve örgütlenmelerine sahip olmayan bir ulus, teorik olarak özgürlüklerine sahip olsa bile bu, pratik olarak bir anlam ifade etmez. Ulusun kendi kaderini kendisinin belirleyebilmesinin asgari bir kosulu da, o özgürlügü kullanip savunabilecek örgüt ve kurumlarina sahip olmasidir.
Bu nedenledir ki, bagimsizlik ve ozgurluk, kendi kaderini tayin hakkinin bir SONUCU degil, bu hakkin kullanilabilmesi icin zorunlu bir ÖNKOSULDUR. Kendi kaderini tayin hakkini sondan basa dogru tartisma devri kapanmistir. Sömürge bir ulusun kendi kaderine sahip cikabilmesi icin özgür ve bagimsiz olmasi mutlaktir.
Ikinci temel tezimiz:
Kurdistan'a iliskin siyasal cözümü tikayan ve ambargo altina alan en büyük engel ülkemiz üzerindeki ASKERI ISGALDIR. Kürdistan uzerindeki askeri isgal kirilmadikca siyasal cozumlerin önü de tikalidir.
Sömürgeciler, Kurd ulusuna karsi topyekun bir saldiri ve örgütlü devlet terörü ile ona haksiz bir savasi dayatmaktadirlar. Oysa bir ulusun özgürlük ve bagimsizlik mücadelesi mesrudur ve kutsaldir. Bu nedenledir ki: Kurdistan Ulusal Kurtulus Mucadelesi (KUKM) hakli ve mesrudur. Bu mucadelede bariscil bütün yollarla birlikte, Kurd ulusunun somurgecilige ve askeri isgale karsi verdigi direnme savasimi da hakli ve mesrudur. Kurdistan'da askeri isgali mesrulastiran ve bagimsizlik mucadelesini silahtan arindiran hic bir cözüme taraf degiliz.
Ucuncu temel tezimiz:
Kurdistan uluslar arasi bir somurgedir. Dolayisiyla Kurdistan sorunu hic bir devletin “ic sorunu“ olarak gorulemez. Ve somurgeci devletlerin “sinirlari“ icinde cozulemez. Kurdistan sorununu somurgeci devletlerin “ic sorunu“ olarak formule eden butun cozumler bu ulusun zor ve imhayla bolunmus, parcalanmis statüsünün devamindan baska bir sonuc vermez. Kurdistan sorunu uluslararasi bir sorundur. Kurd ulusunun ve Kurdistan'in bölünmesine dayali hic bir cozume taraf degiliz. Bugun TC'nin yetkilileri “Kurd realitesini tanidiklarini“ bildiriyorlar. Bunu kendileri icin bir “ilerleme“ olarak saymak mümkündür ama gercekte Kurd ulusu icin birsey ifade etmiyor. Dün ayni politikalari Kürd ulusunun varligini inkar ederek surduruyorlardi, bugun ise “bu realiteyi kabul etmis olarak“ surduruyorlar. Yalinkilic ordu taarruzuna dayali 19. yuzyil sömürge siyaseti ... Sürgün-imha, katliam, asimilasyon... Bu yeni tezlere gore Kürd vardir ama Kürdistan yoktur. “Kurd realitesi“ taniniyor ama “Kurdistan gercegi“ taninmiyor.
Dorduncu temel tezimizi ilan ediyoruz:
Kurd varsa Kurdistan’da vardir. Kurd, Kurdistan'siz olamaz. Yurduna sahip olamayan bir ulus apacik köledir. Kürdü Kurdistan’siz birakan hic bir cözüme taraf degiliz.
Degerli arkadaslar;
iste Kürd haklari ve özgürlüklerinin durdugu ve durmasi gereken cerceve budur. Elbette Kurd kimliginin taninmasi, Kürd dili ve kültürü üzerindeki baskilarin kalkmasi gibi de Ulusal Kurtulus Mucadelesi kapsamindadir. Ama bunlar o kapsamin sadece bir parcasidirlar. Kurd hak ve ozgurlukleri sadece bu kavramlarla aciklanamaz. Dil ve kültur icin mücadele gereklidir, hatta zorunludur ama, kendi basina yeterli degildir. Yanlizca bagimsiz ve özgür bir ulus, dil ve kültürünü her türlü kaygi ve etkiden uzak, yaratici bir tarzda gelistirme sansina sahiptir. Bölünmüs ve isgal altinda olan bir ulusun dil ve kültürünü de özgürce gelistirmesinden söz edilemez ...
Kurd toplumunun aydinlari, politik kadrolari “dilenci miriltilari“yla birseyler istemekten vazgecmelidirler artik. Kurd ulusunun Kizilay ve Kizilhac yardimlarindan once acil olarak özgürlük ve bagimsizliga ihtiyaci vardir. Özgürlük ve bagimsizlik ekmek ve su kadar acildir Kurd ulusu icin. Kurdistan sorununu “Kizilay ve Kizilhac sorunu“ derekesinde tutanlar, “insani boyut“ adi altinda onu acindirarak “ne verirlerse Allah razi olsun“ felsefesinde tutanlar, ulusumuzun icinde bulundugu statünün yasaya kalmasindan da sorumludurlar.
Kurd ulusu baskasina ait olan bir seyi degil, kendi hakki olan, anasinin ak sutu gibi helal olan özgürlük ve bagimsizlik istiyor. Kürd ulusal sorununu Kizilay veya Kizilhac örgütleri degil, özgürlük, bagimsizlik ve demokrasi temelinde duran politik örgütler cözebilirler ancak.
Iste Kurd hak ve ozgurluklerinin “insani boyutu“ budur.
Degerli arkadaslar!
Bugün önümüzde duran en önemli görev, ulusal ve toplumsal kurtulus icin yetenek ve enerjilerimizi birlestirmek, yogunlatirmaktir. Ve yine en cok ihtiyac duyulan sey de KUKM icindeki kurumlasmalardir. Hangi tur ativite olursa olsun örgütlü ve kurumsal olmak durumundadirlar.
Bir diger önemli olgu da DEMOKRASI' dir. Özü itibari ile demokrasi mücadelesi verenlerin düzeylerin kendileri de demokratik olmak durumundadirlar. Kürdistan sinifli bir toplumdur ve cok degisik sinif ve tabakalarin politik kurumlari ve temsilciler bulunmasi normaldir. Hatta ayni sinif adina degisik programlara sahip bircok politik örgütün varolmasi da dogaldir. Bu nedenle TEK SEF TEK PARTI olgusu degil; ulusal kurtulus zeminindeki tüm örgüt ve kurumlarin kendi kimlik ve renklerini tasidiklari ama mutlaka ortak duzeylerde örgütlendigi DEMOKRATIK BIRLIKLERE IHTIYAC VARDIR.
Bugun bu baglamda Kurd ulusunun ihtiyac duydugu en onemli sey, uluslar arasi politikada bütün parcalardaki mücadele örgütlerinin temsil edildikleri, Kurd ulusunu bütünüyle temsil yetenegine sahip ortak bir orgut yapisi ile cikabilmektir. Her parcadaki ulusal kurtulus ögütleri artik, somurgeci devletlerle degil, kendi ulusla gücleri ile uzlasma aramak birbirinin destegini saglamak zorundadirlar. Kurdistan'in bugünkü statüsünün en onemli nedenlerinden biri onun bölünmüslügüdür. O halde ulusal kurtulusun en buyuk anahtari da bütün Kurdlerin birlik olmasi, ULUSAL DEMOKRATIK BIRLIGIN saglanmasidir.
Özgürlük ve bagimsizlik, yüzyillardir ezilen sömürülen, dünyanin en son somürge toplumlarindan biri olan Kurd ulusunun HAKKIDIR. Bunu istemek ve savunmak bizim icin bir fedekarlik degil bir gorevdir. Biz baskasina ait bir seyi degil Kurd ulusuna ait olan bir seyi OZGURLUK VE BAGIMSIZLIGI talep ediyoruz. Bugün bütün dünyada, en ideal gosterilen federasyonlar, otonomiler, bile cozuluyor. Dunyanin neresinde bir ulusal topluluk varsa, federasyon veya otonomi degil, BAGIMSIZLIK sadece BAGIMSIZLIK istiyorlar.
Dünün “dagilirsa dunya yerinden oynar“ SSCB, yerini onlarca bagimsiz devlete birakti. Yugoslavya federasyonu ayristi. Bu uluslarin daha once de belli ulusal haklari ve kurumlari ve yasal statüleri vardi. Bugun artik butun ulusal sorunlarin cozumu evrensel anlamda bagimsizlik duzlemine oturmus bulunmaktadir. Nasil bir cok ulusun bagimsizligini kazanmasiyla yer yerinden oynamadiysa, daha dune kadar kimyasal bombalarla imha edilen, oradan oraya sürülen, onuru haczedilmis bir ulusun bagimsizligi ile dunyanin yerinden oynayacagini kim iddia edebilir? SSCB gibi super bir guc dagildiginda dunya nasil yikilmadiysa, Kurd ulusunun da BAGIMSIZ KURDISTAN'a kavusmasiyla dunya yikilmaz.
Bagimsiz-Birlesik ve Demokratik bir Kürdistan, bugün bütün kamuoyu onunde ve Kürd ulusunun ic dinamikleri acisindan her zamankinden daha cok gercerlilige, mesruiyet zeminine sahiptir. Onceklikle aydinlarimiz ve politik önderlikler, kafalarindaki “biz özgürlük ve bagimsizligi elde edemeyiz, hele sunlarla bir yetinelimde“ mantigindan cikmak zorundadirlar.
Ulusal Kurtulus Problematigi ancak özgürlük ve bagimsizlikla cözülür!
Recep Marasli (aktarma-internet-arşiv)
Ulusal Kurtulus Problematigi Ancak Özgürlük ve Bagimsizlikla Cöz