Kemalist Sisteme Karşı Dik Duranlar Adayımdır.
Fuad Çavgun
Kürd halkı; ne „Tanrı'lar“ adına, ne Melekler adına, ne de tüm semavi ve maddi değerler adına da olsa feda edilmez. Ancak, son otuz yılda yaratılan bazı olumlu değerleri kendi hanesine ciro eden Abdullah Öcalan adındaki bir zat ve onun teşkilatı; Kuzey Kürd Özgürlük Hareketini kendi bireysel yaşamını kurtarma, kullanma ve kullandırmaya çevirmiş durumdadır.
Bu gerçek kahredici de olsa; tesbit edilmeli ve yüksek sesle dillendirilmelidir. Yani, ölüm gümleğini giyemeyenler, Kürd halkını temsil edemezler-etmemelidirler.
İmralı'da ikamet eden zat; dağda savaştırdığı, zindanda yatırdığı ve şehir varoşlarına mahkum ettiği halkımızı inim inim inletmektedir. Söz konusu zat ve akıl hocaları halkımıza ölümü dayatıp, felce razı etme stratejisi uyguluyorlar. Öcalan'ın İmralı Savunmaları'nda; „on devlet bile kuracağımı bilsem bile, bundan sonra bir tek kuruşun bile atmayacağım“ türündeki teslimiyetçi söylemlerinin bolluğu bilinmektedir.
Ardından da‚ sınırların dışına çıkın!.. diye buyurdu! Onun mecbur ve mahkumu olan gerilla komutaları, ancak bir gün bu karara karşı koyabildiler. Zira, Öcalan hiddetlendi. Yanında tuttuğu ulak avukatlarından Mahmut Şakar'a gerekli talimatı verdi. TSK yetkilleri bu Av.'ı İstanbul'dan Van'a uçakla taşıdı. Van'dan helikopterle Kandil'e götürdüler. Ve Av. Konuştu: „-Kameraları kapatın!.. Söyleyeceklerimi dinleyin! Burda söylediğim herşey İmralı'da bulunan başkanımızın kesin emridir!.. Ateşe devam. Savaşmaya devam..“ dedi. Ankara/Tuzluçayırlı'lar kuzu kuzu uydu. İtiraz etmek steyenler susturuldu. Ve acı olan bazı muhalifler de yıllarca sustu.
Artık karşımızda yeni bir örgüt var. Bunun adını da o zaman koyduk: AVUKATLAR ÖRGÜTÜ!.. Artık bu adamlar; dağa, taşa, şehre, kurda kuşa talimat taşıyacaklardı. Bunların bazıları İHD başkanı, bazıları Belediye başkanları, bazıları da TBMM'sinde „vekil“ olacaklardı ve oldular da. Bunları biliyoruz. Biliyorsunuz ve biliyorlar. Yani; Türklük ve Türkçeciliğin tüm fiiil çekim halleri mevcut.
Bugünlerde... Yani kurban Bayramı'nın şu günlerinde, Yerel Seçimler gündemde. Şimdiden bu yalancı pehlivanlar devrede. Belediye başkan adaylarını belirleyecek ve destekliyeceklerdir.
Biz şunu tekrar ediyoruz.
Kürd halkı Abdullah Öcalan'ın bu mundar tutumundan dolayı mahkum edilemez. Ona küsülemz. Onun ateşine bu halkın en önemli seçimi olan yerel yönetimlere bigane kalınmaz. Halkımız konuşur, gerçek temsilcilerini seçerse; o zaman silahların hükmü de olmaz. İmralı'daki adam da susar, pusar. Dolayısıyla, silahların sesi; ancak, halkın sesinin yükselmesi ve ayağa kalkması ile gerçek anlamda durdurulur.
Dolayısıyla, Yerel Seçimler konusunda bizim de bir kaç sözümüz olmalı ve kendimizi hiçbir sınırlamaya tabi kılmadan, tavırımızı ortaya koyabilmeli ve halkımıza doğru adresleri göstermekten feragat etmemeliyiz. Bu konuyla ilgili olarak çerçeveyi sayın Berzan Botî arkadaşımız koydu. Ona katılıyorum. Ve seçimlerin ilerki tarihlerinde –belirlenecek- adaylara göre tavırımız şöyle olmalıdır diye düşünüyorum.
Düzen partileri olanlar ile, Kürd ve Kürdistanlılık iddasıyla ortaya çıkanların yolları ne yazık ki aynılaşmıştır. Birleştiler-bütünleştiler-tekleştiler. MHP ile CHP kardeşleşti. Bize de düşen bir Kürd görünümlü DTP oldu. Ancak, Kürd ve Küstanlılar için CHP ne ifade ediyorsa, DTP'de onu ifade eder-etmelidir. Yani, Deniz Baykal'in CHP'sinden Kürd halkına ne hayır gelecekse, DTP'den de ancak o kadar hayır gelebilir.
Bizim yolumuz üçüncü altarnatiftir.
Yani üçüncü yol altarnatifiden biz şunu anlıyoruz: Kürdistanlıların temel sorunlarının çözümünün adresi, Kürd Sorunu'nu toprak temelinden soyutlamayan Kürd ve Kürdistanlı parti veya bireylerin desteklenebilirliliğine tekabul eder. Zira, ne askere hefif şehla bakan Erdoğan, ne de diğer kardeşi olan Öcalan, Kürd Ulusal surunu'nun çözüm adresi değildir-olamaz. Al birini vur ötekine. Biz; ya bağımsız adaylara, ya da hangi partiden olursa olsun, özü-sözü bir, yurtsever, namuslu bir adaya oylarımızı verebiliriz.
Doğru ve istikrarlı bir parti olduğu taktirde; Kemalizm'e kan uyuşmazlığı belirtileri veren ve aksayarak da olsa, Avrupa Birliği projesine sıcak bakan AKP ile taktik anlaşma veya ittifaklara da açık olmalıyız. Zira, mevcut sistem partileriyle taktiksel itfifaklar ile, DTP ile yapılacak ittifaklar farklı şeylerdir. Çünkü, sistem partileri dışardan geliyor ve Kürdistan'da kalıcı değildirler-olamazlar. Ancak, „İmralı İrademizdir“ diyen bir DTP ile yapılacak her ittifak, öz itibariyle Kemalist Rejim'e kan verir ve ömrünü uzatır.
03.12.2008
Kemalist Sisteme Karşı Dik Duranlar Adayımdır.