Devlet 1992 yılı ortalarında sivil ve savunmasız Ayten Öztürk devletin resmi güçleri tarafından öldürülürken, aynı dönemi kısa aralıkla izleyen tarihten başlayarak Öcalan da Ayten'in kızkardeşi Aysel Çürükkaya ve eniştesi Selim Çürükkaya için karalama, uygulamaya alma, hain ilan etme, kaçırma, infaz emri silsilesini izleyen tezgahını yürürlüğe koyuyordu.
Hadiselerin biribirini izlemesiyle eşzamanlı olarak gerçekleşen MİT'in kadim gözdelerinden Sadık Perinçek'in oğlu istihbaratçı Doğu ile Öcalan'ın televizyonunda baş vaizlikten, örgüt direktörlüğüne kadar her boyaya giren MİT müsteşarının bacanağı Yalçın Küçük'ün (ki onun da istihbarata çalıştığına kuşku yok, gün gelir Aziz Nesin gibi onun da maaş bordroları ortalığa savrulur) düzenli Bekaa ziyaretleri, Kürdistan mücadelecilerini havi idam listelerinin hangi merkezde hazırlandığını, Öcalan'a kimler aracılığıyla ve nasıl posta edildiğine açıklık getiriyordu. Suriye istihbaratının kontrolünde basit postalama yolları ve telefon kullanımı türk istihbaratının lehine çalışmıyordu. Ölüm emirlerine ilişkin şifreler çoğu kez şifahi talimatlarla ve "tanıdık" kuryeler aracılığıyla ulaştırılmak zorunda kalınıyordu.
Offis Boy'luktan Pilot Necati'nin şagirdliğine, oradan Yalçın'ın kardeşliğine uzanan yol Doğan Güreş'e yönelik suikast planını aynı kanal ile tersinden posta işleterek ihbar etmekte de kullanılıyordu.
Kürtten başka her şey olan süryani Öcalan ta başından beri sırtını "sağlam"kayalara dayamıştı. Bizim talihimize de Çürükkaya'lar, Kürdistan fedakarlarının cesetleri ve Öcalan ihanetine uğrayarak sırtımızdan vurulmak kalıyordu..
Çürükkayalar, sağlamkayalar..