İtirafçıları boy hizasına sokmayı unutmuşsun Hoca. İtirafçı bir tane değilki. Büyük itrafçı var önce, yani itiraçı azimüşşan. Bilirsin İmralı'da mukimdirler.
Birde diğer itirafçı var, aynı lanetli işe daha önce bulaşmış.. Oldumu şimdi, kalkıp adamın forumunda itirafçı dediğiniz zaman itirafçılığını çağrıştırmış oluyorsunuz. Bir zamanlar sitesinde yazmıştı. Eskiden yaptıklarımı hatırlayınca psikolojim bozuluyor, geceleri uyuyamıyorum filan-fıstık diye. Oysa huylu huyundan vazgeçmez. Yaşar Kaya'nın dediği gibi, cüssesi büyük beyni küçük bu itirafçı eskisinin (itirafçılığı Öcalan'ınkinden eskidir ve en az Öcalan'ınki kadar tahripkardır) hala el altından haberleşerek, telefonlar ederek yurtseverleri Abdoistlere jurnallediğinin, susturulmalarını isteyecek kadar başından büyük fesatlıklar yapmakta olduğunun bilgileri var bende. Öcalan tehditkarlığının devlet tehditkarlığı arasında ancak rol paylaşımı farkının olduğunu hiç değilse ikimiz çok iyi biliyoruz.
Bir defasında küçük itirafçının bir yazısını okumuştum. Osman Öcalan'a hitaben yazılmıştı. Osman Öcalan'ın tv konuşmasını dinledikten sonra ancak rahatlayabildiğini ve bunun üzerine uyuyabildiğini forumda utanmadan yazmıştı.
Kendisine hitaben, 'yavaş çek kürekleri mehtap uyanmasın' başlıklı bir yazı yazdım. Başlıkta kullandığım cümle aslında bir şarkı sözüdür. Rizgari'de cümbüş koptu. O zamana kadar arasıra Rizgari'ye iniyordu. Milletin hıncından tükrük yağmuruna tuttuğu dönemlerdi. Küçük itirafçıya Rizgari'de sataşılmasına da kendimi siper ettiğm olmuştur, tıpkı newroz Com da olduğu gibi. Yaptıklarından utanır ve adam olmaya özenir beklentisi içindeydim. Oysa adamlık bu zattan çok uzaktır, garip bir tür her neyse.
Kürek kelimesini işiten adamın niçin cellalendiğini merak edip izlemeye aldıktan bir müddet sonra ancak anlayabildim. Kürek kayıkta bulunur. Kayık denizde yüzer. Yüzerse adalara gider. İmralı da bir adadır. İmralı'da Öcalan var. Öcalan itirafçıdır. Küçük itirafçı da itrafçıdır. O haldeee.. Kürek demek tarikatın postnişin şeyhine itirafçı demek anlamına gelirmiş.. Kısacası II. Abdulhamit döneminde basında yasaklanan 'yağmur' sözcüğünün binbir tefsire başvurularak Yıldız sarayı ile irtibatlı sayılmış olması gibi. Sansürcülüğün bu denli paranoyak nedenlere dayanması başlıbaşına bir araştırma konusudur.
Neyse uzatmayayım. Sonuçta, birilerine hain demeden kendi ihanetlerini, itirafçılıklarını gizleyemeyeceklerini sanacak kadar zavallıdırlar. Başkalarına unsur demeden kendilerinin adama sayılmayacaklarını düşünecek kadar geçmişi utanç verir konumdadırlar. İtirafçı ve ihbarcı olmaktan daha utanç verici bir eylem düşünemiyorum. Küçük itirafçı utancından ne yaptığını bilmiyor bir halde olmalı. Onbin kitap yazsa yine de itirafçı damgasını temizlemeyi başaramaz. Bunun farkında. Dengesizliği buradan ileri geliyor.
Sakın haa olmayaki yazılarında martılardan bahsedesin. Kargalar bile pirelendirmeye fazlasıyla yetmişken..
Ne bileyim sonra.. benden söylemesi.
İtirafçıları boy hizasına sokmayı unutmuşsun Hoca !