“Vaat edilen kutsal topraklar”, “kutsal millet” kavramları Yahudilik dini ile birlikte yeşeren kavmiyetçiliğin bu günün modern dili ile tüm dünya için milliyetçiliğin ilk tarihi siyasal embriyonudur. Bütün milliyetçiliklerin tarihsel teorik rahmi oradadır.

    Ben   her zaman   siyasi sorunları çözmek için,  kanlı  çatışmaları  ertelemek için askeri  mücadelenin  yanında    cesur  siyasi     görüşmelerden  de yanaydım ve inanınıyordum.   Ne  o dönemler,  ne  ondan  önce, ne  ondan  sonra  ve  hiç bir  zaman   ben ne  Saddam  Hüseyin’e   ve   ne de 

Kürdistan ve Kerkük meselesinin barış ve demokratik yöntemlerle çözülmesi her kürdün temel arzusu olduğu biliniyor, fakat Kürdistan’ı sömürgeleştirmiş devletlerin inkar, imha, porvokasyon siyasetleri, bu arzunun gerçekleşmesine firsat tanımadı.

   Moïse de Khorène   sözünü ettiğimiz  eserinde    Tigran’ın   Med  ordularını yenilgiye  uğratığını  ve   Ejdehak’ı   öldürdüğünü   genişçe  anlatıktan  sonra    Tigran’ın  bacısı  olan  Ejdehak’ın  e

   Son  yıllarda    Kürd  tarihçileri ve  araştırmacıları        Kürd  tarihi  üzerine    bir   hayli  araştırmalar  yaptılar.  Bu   yapılan  araştırmalar  eksik ve  fazlalıklarına  rağmen     iyi girişimlerdir.  Bugün   kaleme  alınan    eserlerin eksi ve a

Son çeyrek yüz yilda bilindigi ve bir çoklarımızın gördügü biçimiyle, oldukça kötü bir süreç ve dönem yasandı Kürdistan’da. Mazlum halkimizin canı iligine kadar acıdı. Büyük tahribatlar ve yikimlar yasatildi.

    Yeni  bir  yıla  girerken,  ister istemez   geçmişe  daha  açık  ifade  etmek gerekirse    geride  bıraktığımız   yıl  hakkında,   bir   şeyler  yazmak   gerekiyor.  Son  bir  yıl   içinde  ülkemizin   Kuzey parçasında    geçmiş  yıllara  oranla     fazla    bir  gelişme  yok..  Türk  hükümet

Türkiye'de gündem Kürt eksinli çok sık değişikliklere uğruyor. Kürdistan sorunu Türkiye'de demokrasinin önünü açıyor. Türk burjuvalarının önde gelen isimlerinden Cem Boyner "gelişmelerin Türk- Kürt savaşı yönünde gelişme gösterdiğine" dikkatleri çekti.

Amacım bir bütün olarak 2009 yılında Kürdistan'ın Kuzeyinde olup-bittenlerin bir değerlendirmesi değildir. Yazacakların sadece sözü edilen 'açılım süreci'yle ortaya çıkan resmi nasıl gördüğümle sınırlı kalacaktır.Genel de, Kürdlerin durumu pek parlak olmasa da, Kuzeyin durumu içler acısıdır.

Anılar bir kişinin geçmiş olaylara, yaşananlara dair subjektif aktarımıdır. Otobiyografiden bir farkı ise, kişinin kendisini olayların merkezine koymasıdır. Bu nedenle anılar tartışmaya açıktır ve gelecek nesillere olayların sebeblerini, gelişimini mutlak gerçek olarak aktaramaz.

« Apocalypse » yada Kürt Milletinin Kötü Yönlendirilen Tarihi !Son çeyrek asirda, Kurdistan’da bütün olup bitene, hala devam etmekte olan olaylara ve gelismelere bakildigi zaman, 4 bin yillik ecdadimizin kemiklerini sizlatan ve canimizi en derinden acitan büyük bir traji-komik durumu yasadigimizi

« Kurd Açilimi », Sonuçlar ve Bazi Yaklasimlar ! Aylardir Türkiye’de tartisilan « açilimlar », beyinlerde ve düsüncelerde bir yumusama yaratti, Kurd milletinde, açilim ve demokrasi isteyen bir takim Türk aydinlarinda ve toplumun belli kesimlerinde umutlar yesertti.

     2  Aralık  günü   Hürriyet gazetesinin    Kürd  düşmanı  yazarlarından  biri  olan   Özdemir  İnce “Aleviliği ve Kürtlüğü siyasete karıştırmayın“   anabaşlığı altında   bir yazı  yazmıştı.   Bu  yazıda    bir  çok  okuyucunun   dikkatinden     kaçan   ve  aslında  Kürd  tari

Mesud Barzani eski adetlerini tekrarlayarak, Kürt yurtaşlarına nereye gideceği hakkında hiç bir bilgi vermeden yine gizli bir şekilde, yurdışı seyehatına çıkarak bir kaç ülkeyi ziyaret etti.

Yaşlı bir Kürt, dayamıştı sırtını kayaya ve kendi kendine konuşuyordu.Önünden geçenlerin çoğu; başı önde, yüreği kan ağlıyordu. Dalga dalga geçtiler. Kahredici haberle, boyunlarını kırarak adımlarını sıklaştırdılar, uzaklaşıp gözden kayboldular.Gidenlerin çoğu aşiret çocuğuydu.