Kemal Burkay ve 'Anıları'.. Siyasi Linç Kültürü
Anılar bir kişinin geçmiş olaylara, yaşananlara dair subjektif aktarımıdır. Otobiyografiden bir farkı ise, kişinin kendisini olayların merkezine koymasıdır. Bu nedenle anılar tartışmaya açıktır ve gelecek nesillere olayların sebeblerini, gelişimini mutlak gerçek olarak aktaramaz. Geçmişi irdelemek isteyenler çok yönlü kaynaklara bakmalılar. ‘‘Anılar’‘, ancak sahibinin olaylara yaklaşımındaki subjektif algısını, karekterini ve düzeyini ele vermeye imkan sağlar. Bir zamanlar ’’Kürt halkının lideri’’ olmaya soyunmuş olan, PSK eski Genel Sekreteri Kemal Burkay’ın Roja Nu Yayınları tarafından yayımlanan ‘‘Anılar’‘ı (2. Cilt) da bu anlamda bizlere onun kişiliği ve düzeyi ile ilgili epey ipucu vermektedir. .Kürt siyaseti ve siyasi şahsiyetleri ile ilgili biri olarak, Burkay’ın ‘‘Anılarında’‘ karşılaştığım yüzeysellik, saldırganlık ve hırçın anlatım tarzı bana acı verdi. Özellikle partisi içinde yasanmış olan görüş farklılıklarını ve ayrışmaları aktarım tarzı, kendisine uzak duran diğer siyasi Kürt şahsiyetlerine yönelik seviyesiz uslubu beni bir kez daha şaşırttı. Oysa ’’olgun’’ bir yaşa gelmiş, aktif siyasetten elini ayağını çekmiş, İsveç gibi bir ülkede yaşayarak sağlıklı refleksiyon sergileme imkanına sahip olabilecek bir kişinin; ahlaki normlara uygun, erdemli, derin ve engin olmasını beklerdim. Ancak Kemal Burkay ‘‘Anılar’‘ kitabi ile bu tavrı sergileyemediği gibi, bana şu sözleri de söyletti: İyi ki de bu adamın eline daha fazla iktidar geçmemiş!Burkay kitabında, çok yakinen yaşadığım, bana Kürdistan sevgisini aktaran, gördüğü ağır işkencelerle de Türk devletinin vahşiliğini ilk yansıtan, son gününe dek dik ve onurlu duruşu ile inançlarımız uğruna yılmadan mücadele edilmesi gerektiğini öğreten sevgili dayım Zeki Adsız’dan da bahsediyor. Zeki dayımın TKSP’den ayrılış dönemini çocukluk yaşlarımdan hatırlıyorum. Ben de bu ayrılık döneminin sancılarından nasibimi almıştım. O dönemler KOMKAR’ın çocuk halk oyunları ekibinden çıkarılmış, KOMKAR’ın Newroz gecesine girişim engellenmiş ve daha sonra Zeki dayımın örgütten ayrılık sebeblerini anlatan ‘‘TKSP’de Oportünizim’‘ kitabını bir 12 Eylül protesto mitinginde dağıtırken ’’ilk siyasi dayağımı’‘ o zamanki TKSP -bugünkü PSK- taraftarlarından yemiştim! Daha sonraki yıllarda yaşadığım bu olayları hep hafif bir gülümseme ile anarak, bugün Kürt cephesinin ‘‘o tarafındakileri’‘ ile Kürtler ve Kürdistan için zaman zaman ortak çalışma zemini yakalamaya, ve sevgili dayım Zeki Adsız’ın son sözlerini yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyorum: ‘‘Kürdistan’ın çıkarlarını her şeyin üstünde tutun!’‘Zeki Adsız’ın TKSP’den ayrılış sebeblerine ve bu sürecin Kuzey Kürdistan’ın bugünkü koşulları için taşıdığı anlama burada değinmeyeceğim. Bunu merak edenlerin o döneme ilişkin çok sayıda kanıt, yazı ve tanığa ulaşma imkanı vardır. Zeki Adsız o günün koşullarında silahlı mücadeleyi savundu, bu doğrultuda örgütlendi, bizzat silahlanarak bu inanç doğrultusunda yaşadı. O, duruşunun bütün sorumluklarını taşıdı ve bedelini de ödedi. Bu vesile ile günümüz Kürt siyasi sınıfı arasında maalesef artık aranır hale gelen bu özelliğini de vurgulamak isterim.Zeki dayım 17 Nisan 1990 tarihinde, çok erken ve genç bir yaşta aramızdan ayrıldı. Gördüğü işkenceler, siyasi mücadele gereği yaşadığı koşullar ve daha sonra çok sevdiği yoldaşı Urfan Alparslan’ın bir çatışmada hayatını yitirmesi, onun daha uzun yaşamasına izin vermedi. Dayım her ne kadar bizlere, gelecek nesillere bir ’’Anı kitabı’’ miras bırakmadı ise de, bize kısa ömründeki dik duruşunu ve kocaman gülüşünü bıraktı.Kemal Burkay bu büyük gülüşlü ve dik duruşlu insandan o kadar ürkmüş olmalı ki, artık hayatta olmayan eski yoldaşını (!) sadece çirkin ve ceviz kabuğunu doldurmayacak kadar boş sözcüklerle aktarıyor ve siyasi ayrılıklarının sebeblerini izah etmekten çok, Zeki Adsız’ın kişiliğine saldırıyor. Burkay onca kin ve nefret güdüsü ile ‘‘Anılar’‘ına koyulmuş ki, -herşey bir yana- ettiği hakaretlerin, babalarına doyamadan büyüyen iki güzel Kürt genci Filinta ve Şervan’nın üzerinde ne gibi etkiler yaratabileceğini aklının ucundan bile geçirememiş ve kendisinin de bir baba olduğunu unutuvermiş!Anılar bir miras olarak kalır… Kemal Burkay gelecek Kürt nesillerine farklı düşünen ve bu doğrultuda hareket edenlere karşı sözlü linç kültürünü miras bırakıyor. Ne var ki Kürt tarihi miraslarla dolu ve iletişim çağında yaşayan bizler, yeni Kürt nesilleri artık her mirası kabullenmemeyi öğrendiği gibi, buna karşı durmayı da biliyor.Anılar bir miras olarak kalır… Yıllarca bir Kürt partisine Genel Sekreterlik yapmış biri olarak Kemal Burkay, ‘‘Anılar’‘ kitabı ile etik kurallardan ve kişilik haklarına karşı saygıdan ne denli yoksun olduğunu da hafızamıza miras bırakmış oldu. Bunu asla unutmayacağız!Kemal Burkay, Zeki Adsız’dan, kızı Şervan ve oğlu Filinta’nın huzurunda özür dileyene dek…Not: Zeki Adsız hakkında bilgi için: www.zekiadsız.com Berivan Aymaz (Zeki Adsız’ın Yeğeni)
Re: Kemal Burkay ve 'Anıları'.. Siyasi Linç Kültürü