Ana içeriğe atla
Submitted by Aso Zagrosi on 13 February 2011

10 Şubat günü Kürdistan halkı büyük bir siyasi liderine ve eşsiz bir din alimine veda etti. Daha doğrusu Kürdistan halkı ulusal Şêxî’ne Şêx Îzeddin Huseyîn’e veda etti..
Yani anlayacağınız dünya Kürdleri Şêxsiz kaldı..
Kürdistan çağdaş tarihine baktığımız zaman Şêx Îzeddin Huseyînî gibi Kürd milletinin ulusal davasını ve İslam dininin gereklerini harmoni içinde bir arada yürüten başka din adamlarına raslamak çok ender ve belki de hiç yoktur..

Şêx Îzeddin Huseyînî her ne kadar Doğu Kürdistanlı bir din alimi ise de tüm dünya Kürdlerinin sorunlarıyla yakından ilgilendi ve Kürdistan’ın diğer parçalarında yürütülen mücadelelerin de siyasal ve dinsel Şêx’i oldu.
Evet Kürdistan’da binlerce Şêx, Seyid, Molla, Pîr ve Dede’nin ya dinsel yada çeşitli kişisel çıkarlar temelinde Kürd ve Kürdistan davasına karşı dikildikleri ve sömürgeci sistemlerin Kürdistan’daki maşaları durumuna geldikleri bir ortamda Şêx Îzeddin Huseyînî bu kısırdöngünün ve karanlığın ortasına bomba gibi düşen nur yüzlü bir Kürdistan ruhani lideriydi.
Şêx Îzeddin Huseyînî 1979 yılında Şah rejimin yıkılışından sonra Ayetullah Humeyni ile Kürdistan delegasyonu başkanı olarak yaptığı bir görüşme sonrasında Humeyni kendisine “senden Kürdistan’ın huzur ve güvenliğini istiyorum” dediği zaman Kürdistan Şêx’i de kendisine “ben de senden Kürdistan’ın otonomisini istiyorum” diyor .
Şêx Îzeddin Huseyînî’nin bu ulusal ve yurtsever duruşunu sergileyecek kaç din adamımız var?
Şêx Îzeddin Huseyînî’nin bu ulusal duruşunun sırı onun geçmişinde yatmaktadır.
Kürdistan Şêxî 1921 yılında Doğu Kürdistan’ın Bane şehrinde dinsel otoriteleri olan bir aileden dünyaya geldi.
Babası Şêx Salih, Berzenci Seyidlerindendi.
Şêx Salih’in 1919 yılında Güney Kürdistan’da iktidar olan ve kendisi Kürdistan Kralı ilan eden Şêx Mahmud ile yakın ilişkileri vardı.
Sonuçta ikisi de Berzenci Şêxlerindendiler.
Bu ilişkide ailesel ve dinsel boyutların dışında ciddi bir Kürd yurtseverliği damarı yatmaktadır.
Daha fazla detaylara girmeden bir noktanın altını çizmek gerekiyor. Şêx Îzeddin Huseyînî Kürdistan’ın farklı şehirlerinde ve o dönem tanınan ve meşhur bir dizi Kürd din aliminin yanında uzun, ciddi ve zahmetli bir dinsel eğitim alıyor.
Yani anlayacağınız Şêx Îzeddin Huseyînî geleneksel Kürd medreselerinde ve Kürd din alimlerinin yanında eğitimini tamamladı.
Şêx Îzeddin Huseyînî’nin dinsel eğitiminde Mukriyan bölgesinin din alimleri belirleyici rol oynadılar.
Kürdistan Şêxi, 1942 yılında Doğu Kürdistan’da aydınların oluşturduğu kısa adıyla J.K olarak bilinen “Komelay Jiyanewey Kurd” e üye oluyor. Daha sonraki süreçte küçük kardeşi Şêx Celadetin Huseynî’de J.K’ya üye oluyor.
“Komelay Jiyanewey Kurd” o döneme kadar Doğu Kürdistan’da oluşan siyasal parti ve oluşumun doruğuydu.
Şêx Îzeddin Huseyînî Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti süreci içinde bir din alimi ve yurtsever bir Kürd olarak bir dizi etkinliğe aktif bir şekilde katılıyor.
Şêx Îzeddin Huseyînî Kürdistan’ın bir camisinde imam ve müderris olarak çalıştığı dönemlerde hep yoksul kesimlerinin ve siyasal nedenlerden dolayı İran rejimlerinin hıçmına uğrayan kesimlerin koruyucusu oldu.
Şêx Îzeddin Huseyînî, 1967-1968 yılları arasında Doğru Kürdistan’da Kürdistan Demokrat Partisi tarafından başlatılan silahlı mücadeleye destek verdi. Ne de olsa 1967-1968 hareketinin “altın çocuklarından” şair Mela Aware Şêx Îzeddin Huseyînî’nin yanında dinsel eğitimini yapmıştı.
Şah’ın kanlı rejimi tarafından tutuklanan Kürdistan Demokrat partisi Merkez Komitesi üyesi Aziz Yusufi tam 25 yıl hapis yattı. 1978 yılında ölümcül hastalığından dolayı serbest bırakıldı. Aziz Yusufi kısa bir süre sonra Kürdistan halkına fiziki olarak veda etti..
6 Haziran 1978 tarihinde Kürdistan’ın farklı şehirlerinden gelen binlerce Kürdistanlının hazır bulunduğu bir törenle Aziz Yusufi toprağa verildi.
İşte törende Şêx Îzeddin Huseyînî uzun bir konuşma yapıyor. Onun bu konuşması yıllardan beri törene katılanlar tarafından dilden dile aktarılıyor..
Zaten 1979 yılında Şah’ın kanlı rejimi yıkıldığı zaman Şêx Îzeddin Huseyînî, Kürd milletinin doğal bir lideri ve ulusal taleplerinin avukatı olarak ortaya çıkıyor.
Şah’ın yıkılışından sonra İran’ın yeni rejimi Kürd sorunu görüşmek için bir delegasyon gönderiyor.
Doğu Kürdistan’ın farklı şehirlerinden kitle hareketinin önderlerinden 60 yada 70 kişi Mehabad’a bir araya geliyorlar. Bunlar kendi aralarında görüşmeleri sürdürmek için “Kürdistan Heyeti” adı altında dar bir komite seçiyorlar. Bu komiteye Şêx Îzeddin Huseyînî, Dr. Qasimlo, Qani Biluryan, Saleh Muhtedi seçiliyor. Daha sonra bu komiteye Komela’nın sekreteri Fuad Mustafa Sultani’de katılıyor.
Bu komite İran devletine sunulan Kürdlerin 8 maddelik taleplerini hazırlıyor ve daha sonra Şêx Îzeddin Huseyînî’nin başkanlığında görüşmelere katılıyor.(daha detaylar için www.dimane.com’un 05.10.2006 tarihinde Saleh Muhtedi ile yaptığı söyleşiy bakınız)
Kürd Heyeti bir dizi görüşmeler yapıyor, fakat İran’ın yeni yönetimi sürekli olarak Kürd meselesini çözmeye yanaşmıyor.. İran’ın yeni yönetimi içi boş “dinsel kardeşliği” önplana çıkarıyor ve hiç somut bir adım atmıyor.
Daha sonra İran İslam rejimi kendi ideolojisi doğrultusunda bir referandumu gündeme getiriyor..
Referandum konusunda Kürdistani güçler arasında birlik yoktur. Dr. Qasimlo’nun önderliğindeki İKDP referanduma katılma kararı alıyor. Fakat bu arada Şêx Îzeddin Huseyînî “İran İslam Cumhuriyetinin içeriği net değildir” ve bundan dolayı Kürdlerden referandumu boykot etmeleri doğrultusunda bir fetva veriyor.
O dönem Kürdistan Demokrat Partisi Politbüro üyesi olan Qani Biluryan anılarında İKDP politbürosun referanduma katılma kararı aldığını ve bu arada Şêx Îzeddin Huseyînî bir açıklama yayınlayarak “referandumu haram” ilan ettiğini geniş bir şekilde yazıyor.
Qani Biluryan, Şêx Îzeddin Huseyînî’ye açtığı telefona ve sert tartışmaya yer verdikten sonra Dr. Qasimlo’nun 180 derecelik bir dönüş yaptığını şöyle açıklıyor: “Dr. Qasimlo, bizim referanduma katılmamamız lazım. Biz referanduma katıldığımız zaman zararlı çıkacağız. Halk Şêx Îzeddin’i destekler ve bizim elimiz boş çıkar” diyor.
Daha sonra İKDP politbürosu toplanıyor ve referandumu boykot ediyor. Biluryan bu kararı “yanlış” buluyor.(daha geniş bilgi için Qani Biluryan, Alekok, stockholm, 1997, sayfa 301-303)
Daha sonra İran İslami Cumhuriyeti ile Kürdler arasında uzun ve kanlı savaşlar esnasında Şêx Îzeddin Huseyînî hep savaş cephesinde oldu.
Şêx Îzeddin Huseyînî, Ortadoğu’daki diğer din adamlarının aksine din ile devlet işlerinin ayrı tutulmasından yanaydı.
Çokeşliliğe karşıydı.
Kadın ve erkek eşitliğini savunuyordu.
Yaşlı erkeklerin genç kızlarla evlenmesine karşıydı. Kürdlerde var olan “Jin bi jin” hastalığına karşıydı.
Şêx Îzeddin Huseyînî “ sen benim cami me ve bende senin düşüncene, partine ve siyasetine karışmam” prensipiyle hareket ediyordu.
Şêx Îzeddin Huseyînî’nin diğer Kürd din alimlerinden farklı bir yanı da yıllar boyunca Doğu Kürdistanlı Komela adlı komunist örgüt ile olan ilişkileriydi. Bu örgütü temsilen bir çok toplantıya katılmış ve sıkı ilişkileri olmuştu..
Bu ilişki bir hayli tartışmalara neden olmuş ve hala da tartışılıyor.
Saleh Muhtedi yukarıda sözünü ettiğim söyleşisinde Muhtedi ailesiyle Şêx Îzeddin Huseyînî’nin geçmişe dayanan ilişkilerine vurgu yaptıktan sonra, Şêx Îzeddin Huseyînî’nin “Komunistlerin sosyal yanlarını desteklediğini ve felsefelerine karşı olduğunu” söylüyor. Muhtedi’nin anlatımlarına göre Şêx Îzeddin Huseyînî bu konudaki düşüncelerini açık bir şekilde beyan ediyordu.
Daha sonra Doğu Kürdistan Devrimci güçleri dağlara çekildikleri zaman Şêx Îzeddin Huseyînî’ de dağlara çekildi.. Yıllar boyunca Birleşmiş Milletlere, dünyanın ileri gelen ülkelerine ve Papa’ya mektuplar yazarak İran devletinin Kürdlere karşı giriştiği haksız savaşa ve Kürdlerin haklarına dikkat çekmeye çalıştı. Şêx Îzeddin Huseyînî bir kendi temsicilerini yurtdışına göndererek Kürdlerin yaşadıkları soranlara dikkat çekmeye çalıyordu. Bazende kendisi çeşitli ülkelere giderek doğrudan “Kürd davasının avukatlığını” üstleniyordu. Şêx Îzeddin Huseyînî 1990’larda yurtdışına çıkıp İsveç’e yerleştikten sonra Kürdistan parçaları arasında ayırım yapmaksızın ya Kürd kurumlarına doğrudan katıldı yada manevi destek sundu.
Şêx Îzeddin Huseyînî, 10 Şubat günü tüm dünya Kürdlerinin ruhani bir rehberi ve doksanlık bir çınar olarak fiziki olarak Kürdistan halkına veda etti.
Artık dinsel ve Kürd ulusal bayramlarında Şêx Îzeddin Huseyînî’nin sesinden ve kaleminden çıkan mesajlara hasret kalacağız..
Toprağın bol olsun Şêxim!!
Kürdistan halkı seni unutmayacak!!!

Aso

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.