Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 14 June 2008

Türk devletinin çekirdek kadrosu Ergenekon'un planlamasıyla Beka'daki Öcalan'ın ayağına gönderilen gazeteci kılıklı Ergenekon üyeleri, Öcalan'ı artık Türk kamuoyuna şirin gösterme fazlını başladılar. Bunun ilkini Doğu Perinçek yaptı. Bir dönemler kavga sarmalında gündemi oluştururken, daha sonra üslendikleri rolleri gereği bu kez iyi bir ikili imajı verdiler. Bir dönem şeflerinin gözüne girmek için kim daha iyi hizmet veriyor kavgasına tutuşan bu ikili, daha sonra birbirlerine kırmızı gül taktim ederek, methiyeler düzerek kamuoyu önünde birbirlerine paya biçtiler.
Perinçek, Türk kamuoyunda hoş karşılanmayan Öcalan'ı hoş göstermek için büyük bir çaba verdi.
Kamuoyunun hiçte merak etmediği aile, çocukluk ve gençlik yaşamı bile tumturaklı bir şekilde sunuldu. Kuşkusuz meseleyi bu düzeye indirgemeleri isabetsiz değildi. Bilinçli bir operasyondu. Öcalan, ana karargaha dönecekti. Bu operasyon buna bir yatırımdı.
Bu roportajla çok derin mesajlar veriliyordu. En önemlisi Öcalan'nın daha genç yaştayken devletin özel adamları tarafından fark edilmesi ve ilgilerine mazhar olmasıydı. Bunu Perinçek vasıtasıyla kamuoyuna sunulması önemliydi. İşin ilginç tarafı Öcalan'la ilgilenenlerin asker kökenliler olması dikkat çekiciydi. İşte şöyle.
Perinçek: Hala var mı saygı duyduğun öğretmenleriniz? Size kişi olarak bir şey kazandır dımı?
Öcalan: Bir Faruk Çağlıyan'dır... Harp okulunda edebiyat çğretmeniydi. Çok değerli bir öğretmen kanısındayım. Sanırım kökenimide, eğilimimi de bilir. Ama bunalımlıydı veya benden ne umuyordu.
Perinçek: Yetişmenizde rolu oldu mu?
Öcalan: Sanırım, ilerlememden, kendi kendime güven geliştirmemde oldukça rol sahibiydi.
Perinçek: Kendinize bir kişilik, bir güven vermede mi?
Öcalan: Herhalde. Şunu görüyorum: Saygıdeğer bir konum yaşanıyor. Sanırım bir öğretmen genelde gösterdiği ilgiyi özel olarak göstermek durumunda olan birisi. Başka art niyeti olabilir mi? Ben onda bunu görmedim. Belki onun için çok dikkat çekici bir tip olmuş olabilirim.“ (Perinçek-Öcalan Görüşmesi, Beka 23-25 Eylül 1989)
Öcalan'ı aklama-paklama peşinde olanlar, buradaki aleni mesajı anlamıyorlarsa kimsenin yapabileceği bir şey yok.
Sahipleri, Öcalan'ın verdiği mesajı doğru algıladı. Kürd yurtseverleri, mesajın anlamını algılamaktan çok uzak bir yerde seyretti. Hatta bu anlatımları basit bir şekil de hafifliğe aldı. Oysa Öcalan gerçekliği bu mesajlarda gizliydi. Bu mesajın gizi biraz da olsa ancak İmralı süreci ile aralandı. Kürd yurtsever güçlerin bir kesimi bunu İmralı süreci sonra kavrasada büyük bir kesim daha hala kavramış değildir. Bu kavrayışsızlık Kürd milletine çok ağır bir bedel ödettirdi.
Öcalan, kendini anlamakta zorlananlara yardım etmeye devam etti;
“Benim izleyicilik yeteneğimin yüksek olduğunu hemen belirteyim. Öğretmenlerim çok iyi bir izleyici olduğumu bildikleri için, öğretmenliklerini layıkıyla yerine getirdiler. Bir öğrenciye gösteribilecek azami ilgiyi gösterdiler. Sadakatla, dikkat çekici bir biçimde izlerim.“(Aynı roportajda)
Burada kapalı olan ne? Bunu kavrıyabilmek için şehirli olmakta gerekmiyor. Köylü olan ben anladığımı sanıyorum. Ha köylülüğümlede gurur duyuyorum.
Ben yine asıl meseleye döneyim.
Öcalan Ergenekon ağına takıldıktan sonra üstlerinin “çok iyi bir izleyicisi olduğunu“ teori-pratiğiyle ispatladı. Daima üstlerinin korumacılığını, himayesini, desteklerini aldı. Bunun karşılığını bir yanlışa meydan vermeksizin taahütlerini yerine getirdi. Bu karşılıklı ilişki bir çok çevre tarafından zaman zaman dile getirilsede, kimileri tarafından işitilmek bile istenmedi.
Ergenekon ve çömezi süreci belirledi. Kanlı ve kirli bir savaş tarihe iz düştü. Ceremesini Kürd milleti çekti.
Bunun önü alınamaz mıydı, diye sorulması gereken bir soru oldu. Herkes kendi cephesinde cevap vermeye çalıştı. Kimi arkadaş, bunun ne yararı var diye soruyor. Adam zaten çıplak olarak ortada. Onun gerçekliği ortaya çıksa ne olur, çıkmasa ne olur diye soru sormaktadır. Başkasını bilemem, ama benim açımda önemi var. Bu, kuşkusuz geçmişi geriye saramaz, ama gelecekte ders alınması gereken pahalı bir deney olması açısından yararlıdır.
Elbette İmralı süreci bir çok şeyi ortaya çıkardı. Fakat İmralı bir sondur. İmralı öncesi koca bir tarih var. Bu kanlı ve kirli süreç tüm verileriyle açığa çıkarılmadan bir karış özgür toprak için toprağa düşen mezarsız, kayıp peşmergelerin ruhu huzura kavuşmıyacaktır. Bu nedenle “Kara Kutular“ konuşmalı denildi.
Selim Çörükkaya ve Şükrü Gülmüş bunun çabasını veriyor. Saygı duyulacak bir iş yapıyorlar. Onları sever veya sevmesiniz bu kişinin tercihi. Fakat onların karınca kararınca karanlığı aydınlığa çevirme çabaları saygıya değerdir. Onların dışında çoğunluk sessizliği tercih etti. Bana dokunmiyan yılan binyıl yaşasın miskinliği yaşam edinenlerin hakim olduğu bir ortamda kimiside bilerek veya bilmiyerek Öcalan'ı temize uğraşı veriyor.
Bu sorumsuzluk daha işin başında yapıldı. Kürd yurtsever güçleri, soyunduğu misyona uygun bir teori-pratk geliştiremedi. Kimseyi suçlamak istemiyorum, ama kendi tecrübelerimden çıkardığım sonuç beceremediler.
İşin başında sömürgeciliğe karşı verilen mücadelenin aynısı Öcalan çetesine karşıda verilmeliydi. Yapılması gereken buydu ve yapılmıyanda buydu. Kürd milletine kaybetirende bu oldu.
İmralı bir duraktır. İmralı'da bazı açıklamalara bakıp, öncesi ve sonrası Öcalan'ı iki döneme ayırıp, öncesini yurtsever, devrimci vs., sonrası teslimiyet olarak ayırmak bir yanılsamadır. İmralı'da söylenenlerin benzerlerini çok önceleri söyledi.
“Benim öyle Kürtlük aşkım falan da yoktur.“ (Aynı roportajda)
Bunun öncesi var. Bunu Öcalan'a dedirten sebeb var. Ergenekon tuzağına düşme var. Eğitildiği var. Kendisine örgüt kurdurulduğu var. Sokağa salındığı var. Her yanıyla desteklendiği var. O da gereğini yapıyor.
Öcalan'ın teori-pratiği bu konu da yeterli veri sunuyor. O ağacın altından beri söz ve yazımı çok şey sunuyor.
Karşı çıkan yok. Çıkanların sesside bir yere ulaşmıyor. Durum bu olunca Öcalan ve sıfır adamları istedikleri gibi at oynatıyor. Kürd milli potansiyeli tepe tepe kullanıldı ve şu an “Türk uluslaşması“ içinde eritme çabası veriliyor.
Geriye insansızlaştırılan, yakılan, yıkılan bir Kürdistan bırakılmak isteniliyor.
Bu gün yapılmak istenen bu olduğundan kimsenin şüphesi yok. Ama bu bir günde oluşmadıki. Bunun önceli var. Herkes bu konuda bir fikir birliği sağlamalı. Kürd milli çıkarı bunu gerektiriyor. Benden köylüce söylenmesi...

Kiymetli Eyup, AO'ni aklamaya, temize cikarmaya Munzur'un suyu yetmez diyerek yazima baslayayim, N'olur n'olmaz, Hothead'lerimiz masallah cok. Derdimiz, esyayi adiyla cagirmak. 5 kisimlik yazinda yazdiklarini, cok daha agir sifatlarla, "bilerek veya bilmeyerek AO'ni aklamaya calisanlar" dediklerin 99 yilindan bu yana yazmaktalar, ya da yazmakta ve soylemekteyiz diyeyim. Eger subjektif tespitler delil sayilabilirse; o halde A.O hakkinda elde somut bir kanit olmadan bu tur iddialarin ortaya atilmasinin, onu teshir etmek yerine daha da meshur ettigine, gercekte yedigi ve yemekte oldugu herzeleri gozden kacirdigina ve kitlelerin kafasini karistirip soylediklerimizin inanilirligini yitirdigine vs. isaret ederekten; bu ajan suclamasi yapanlarin da "bilerek veya bilmeyerek A.O'ni aklama"ya calismakta olduklari yolunda subjektif bir tespiti sanki ispatlanmis bir gercekmis gibi konduruvermek, hatta bunun uzerine destanlar yazmak pek de zor bir is olmayacaktir. Her turden kisisel duygudan azade, yalnizca Kurdistan'in ozgurlugu ve bagimsizligi penceresinden bakiyor olma kaygisiyla, olagelenleri sakin bir ciddiyetle degerlendirme cabasi icindeyiz. Bu nedenle, bu ajanlik, ergenekonluk gibi isnatlardaki yontem yanlisligina isaret etmenin S.Curukkaya veya S.Gulmus'u seviyor veya sevmiyor olmak iliskisini acikcasi anlayamadim. Cevaplanmasi gereken, ama olgularla techizatlanip uzerinde dusunulerek cevaplanmasi gereken can alici bir soru (TC'nin Kurd silahli mucadelesinin baslamasindaki cikari nedir) ortada cevapsiz kaldikca yukaridaki subjektif isnatlarin aynen yapmakta oldugunuz subjektif "dedim, oldu" yontemleri uygulanilarak uzerinize bulastirilmasi isten bile degildir. Kusura bakma(yin) ama, ajanlik isnadinin alti bostur. AO yalancidir. Evet. Nasil yalancidir? Yalanciliginin en son ornegini son haftalik "olagan" gorusmelerinden vereyim: 10 Haziran 2008, Sali gunku gazetelerdeki habere gore Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) disisleri bakani babacan'i acil oturuma davet etmis. Ve AO persembe gunku gorusmesinde avukatlarina diyor ki: [quote]Hücre cezasını uyguluyorlar. Bugün 12. gün. Dün itibariyle aldıkları kalemi iade ettiler. Savunmalarımın geri kalan kısmını yazmaya başladım. Yanımda defter var. Sanırım bir defteri bitiririm. Biliyorsunuz hücre cezası nedeniyle gazete, kitap, radyo verilmiyor.[/quote] Evet, eger 12 gundur dis dunya ile haberlesmesi yoksa AKPM'nin bu davetinden nasil haberdar olabiliyor? Apacik yalan soyluyor. Sadece AO mi? Hayir, onun avukatlari da benzeri turden kirli angajmanlarin icerisindeler. Alin 3 ay oncesinden baska bir ornek: 19 Mart 2008'de Imrali'ya hava muhalefeti nedeniyle gidemeyen ve gorusmeyi gerceklestiremeyen avukatlarin 21 Martta yayinladiklari haftalik "olagan" avukat gorusmeleri bunun kanitidir. Hatta gorusme ile ayni gune rastlayan "Ergenekon" operasyonlari ile ilgili bilgilerin "gorusme tutanaklari"nda yer almasi gibi bir acemilik de isin extrasi. Yani ortada herhangi bir gorusme yok ama "gorusme notlari" var. Peki, bu ve benzeri orneklerden hareketle, AO'nin ergenekoncu oldugunu mu kesfetmeliyiz, yoksa Abdullah Ocalan'in ve avukatlarinin herseyiyle teslim olmus bir duskun oldugunu, ihanet icinde oldugunu mu? Karar sizindir. Ancak unutmayalim, ispatlanamayan iddialar her zaman iddia sahiplerinin inanilirligina, guvenilirligine zarar verir. Yani uzun lafin kisasi, bu adam gercekten iddia ettiginiz gibi ajan da olabilir, ama bunu dillendirmek icin tas gibi ispatlara ihtiyac vardir. "Icimizden gelen bir ses" ya da altinci hissimiz ispat sayilmiyor. Fazla uzattim, selamlar.

Sayin Jehati, Bu insanin ortaya cikisindan 99 kadar olan yakalanisina kadar yaptiklari onun misyonunun ne oldugunu aciklarda yeter biler,yeterki sartlanma yoksa dogrulara karsi.Sizin subjekif isnatlar dediginiz bu doneme icin olabilir ama daha ( mehmet sener,Vejin donemini katmasak)sonra Selim,Sukru ve bir suru ayrilan kodro duzeyindeki insanlar anlatiklari delil sayilmaz mi? Ihanet ve ihanetciligin belgesi mi olur,yapilanlar ortada.(TC nin kurd silahli mucadelesinde ki cikari ne olabilir) diyorsunuz.Bu surecte tum devrimci demokrat,yurtsever kurd orgutleri yok edildi ve sindirildi.Kurd yerlesim alanlari bosaltildi,insanlarimiz metropolarin varoluslarinda sefilce bir yasama mahkum edildi.En onemlisi TC ordusu kendisini modern silahlarla donatip PKK sayesinde savasan bir ordu konumuna geldi.VE kurdistanda kendi politikalarini icra eder konumdaki nur topu gibi orgutleri icra etti,bundan baska buyuk bir amac olabilir mi?ne dersin en buyuk ispat bu olsa gerek sayin Jehat...selamlar

Kiymetli Shexo, yaklasik olarak ayni seyleri soyluyoruz. Aynen soyledigin gibi hainlige belge gerekmez. Hain olup olunmadigi insanin pratigine bakilarak soylenebilir. Dava arkadaslari ve dava ve davanin oznesi, kisisel tatmin veya her ne sebeple olursa olsun, zarara ugratiliyorsa bu durumun kendisi yeterli ispattir. Ancak AJAN olmak icin dusman ile haftalar, aylar suren toplantilarda mali kaynaklardan insan kaynaklarina kadar bir dolu konunun kararlastirilmasi gerekir. Hic ajanlik teklifi almadigim icin bu tur isler nasil olur bilmiyorum. Ama herkesin tahmin edebilecegi kadariyla, AO eger ajan olarak GOREVLENDIRILDI ise, uzun zaman egitilmis olmasi gerekir. Bu tur bir organizasyon pilot Necati vs. isimlerle kotarilacak, baslatilacak isler degildir. Devletin bizzat kendisinin bu operasyonda patron durumda olmasi gerekir. Ona duzenli raporlar sunulmasi gerekir. Bu islerde baska istihdamlari gerektirir yani mesela parti merkez komitenin ve askeri liderlerin tamaminin AJAN olarak gorevlendirilmis olmasini gerektirir. Ajanlik isnadi icin gereken kanit AJAN olarak ISTIHDAM edilmenin belgesi, ispatidir. Bakin TCnin ergenekon vs. catismasinda iktidara talip gruplarin kavgalarina sahit oluyoruz. Bir grup tasviye ediliyor, digeri iktidari ele geciriyor. Tasviye edilenleri bilgisayar kayitlari ile ele gecirilen evraklar ile silah depolari ile hatta birarada olmasi ilginc sayilan kisilerin yer aldigi fotograflarla vs. bizim bilmemizi isteyecekleri kadar gazetelerde yer aliyor. Belge, ispat bunlardir. Atalarimizin Kurdistan'inda yasamiyoruz. Lafin, sozun bir kiymetinin olmadigi devirdeyiz. Herkesin agzi var ve masallah konusuyor. Her ifadeye inanir onu kanit sayarsak... adimiz en hafifinden saf olmaz mi? Selam ve sevgiler.

kek eyüp merhaba. vakti zamaninda adamin biri öldürülüyor,köylülerde öldürülen adamin ogluna bassagligina gidiyorlar köylülerden biri adama soruyor,babani süvarilermi ölüdrdü?yoksa piyadelermi öldürdü? bizimkide o mesele isterse adamin babasini süvariler öldürsün,isterse piyadeler ne farkeder,var olan gerceklik adamin babasinin öldürüldügüdür. ister 99 dan sonra olsun,ister önce ne farkeder bu gercegi degistirebilirmi? kal saglicakla bra eyüp

apo nun bu duruma kendi istegi disinda geldiginide hatirlatmakta yarar vardir.turklerin sikisik bdunemlerinde sik sik kurdlere sarilmalari tarihte bize iyi hatirlatmakta. iste ataturkun kurd sehrilerindeki kongreleri. bakiniz sekeriya beyazin ismail nacarin nasil calisitigi urfaya ilahiyat fakultesinin kurulmasi.yani burda turk laiklerin ve islamcilarin ikili bir calismasi vardir apo yu kazanan hangi ekip olursa olsun turke yarayacaktir.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.