Pfor. Dr. Ümit Yazıcıoğlu, Türk Genelkurmayın Sözcülüğüne mi Soyunuyor!
Goran Koçgirî
Apolet ve akademik! ünvanları kabarık Prof.Dr. Ümit Yazıcıoğlu' nun '' Orgeneral İlker Başbuğu Anlamak'' adlı makalesini Güney Kurdistan' da yayınlanan ''Hewler Post'' gazetesinde yayınlanan makalesi ibretlik olduğu kadar bir maskenin düşmesi açısında çok ilginçtır. Apolet ve Akademik ünvanları kabarık Prof.Dr. Ümit Yazıcıoğlu, Kuzey Kurdistan Basın-Yayınlarında yayınladığı makaleleri, Türk genelkurmay başkanlığı tarafından onaylanmış olacak ki ’' zat'' hızını alamayarak Güney Kurdistan basınına da damlamış! Nerede nasıl kimler tarafından bu kadar kabarık ünvanlarla mükafatlandırılan zat, öncüllerini de katlamış.
Bu zat' ın öncülleri Mihri Belli, Doç. Dr. Küçük Yalçin bile, bu denli rezil bir şekilde ’Kürt'' sorununa yaklaşmayıp, Türk genel Kurmayını Kürt halkına bu denli şirin gösterme cüretinde bulunmamıştı!
Zat, Sömürgeci Türk devletinin Irkçı-Faşist askeri genelkurmay başkanı İlker Başbuğ' ın bir- iki kelime oyununu, Kurdistan ulusal sorununda büyük dahiyane devrimci görüş diye Kürt halkına yutturma ’' sahtekarlığını gösteriyor.
Bu zat Türkçe yayınlanan Hewler Post gazetesinde yayınlanan makalesinde Sömürgeci Türk devleti genelkurmayının ’' Türkiye halkı ’' kelimesini büyük bir devrim sanarak şunları yazıyor ’' Başbuğu'un mesajlarında “Türkiye halkı“ ifadesi ve vurgusununilk defa yapılmış olması çok olumlu, anlamlı ve önemlidir. Çünkü Başbuğ bu ifade ile alt kimliklerin bir zenginlik olduğunu ve bunun üst kimlikte birleşilmesi gerektiğini açıkca ifade ediyor.''
Güler misin ağlar misin, Başbuğun Türkiye halkı demekle neyi belirtiğini anlamayacak kadar cahil bir prof mu?
Bizim apolet ve akademik ünvanları kalabalık zat hızını almayarak genel kurmayı kendisine referans göstererek Kürdistan ulusal sorununda, nasıl parlak bir çözüm paketine sahip olduğunu ispatlamay çalışıyor ’' Org. Başbuğ'un konuşması dikkatle okunursa, “Türk milleti“ yerine “Türkiye halkı“ açılımını yaptı, “Türk“ yerine “Türkiyelilik“ ifadesini tercih ederek yeni bir tanımı Genelkurmay Başkanı olarak kullandı. Bu, daha önce akademik değerlendirmelerimde de dillendirdiğim “doğru“ olan bir yaklaşımdır. Bunlar, İnsan hak ve özgürlüklerine, hukukun üstünlüğüne bağlı, özgürlükçü, çoğulcu, katılımcı, laik ve demokratik bir ülkede duyulması gereken terimlerdir.''
Aslında bu tür zeka yoksunu profleri muhatap almaya değmez, Ama bunların Kürt basın-yayınlarında boy göstermesi, Kürtlere akıl vermeleri, Kürt düşmanlarını allayıp-pullayıp Kürtlere pazarlaması teşhir edilmeli ki, başımıza 2. Belli-Küçük vakaları çıkmasın.Bu arada okuyucu daha fazla yormamak için, Prof. Dr. Ümit Yazıcıoğlunun Hewler Post gazatesine yazdığı makaleyi aşağıya aktarıyorum.
*********************************************************************** *
Orgeneral İlker Başbuğ'u anlamak!
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un geçtiğimizhaftalarda Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada Kürtsorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunurken “İkincil kültürelkimlikler bireysel seviyede yaşanıp geliştirilebilir ancak yeni üstkimlikler yaratılmasına izin vermeyiz“ demişti.Org. Başbuğ'un birçok konuda açılım yaptığı muhakkak.
ÖrneğinAsker-sivil, Kürt sorunu , laiklik ve demokrasi konularındaönemli açıklamalarda bulunarak her kesime mesajlar verdi.Başbuğu'un mesajlarında “Türkiye halkı“ ifadesi ve vurgusununilk defa yapılmış olması çok olumlu, anlamlı ve önemlidir. ÇünküBaşbuğ bu ifade ile alt kimliklerin bir zenginlik olduğunu ve bununüst kimlikte birleşilmesi gerektiğini açıkca ifade ediyor. Her şeydenönce, bu değerlendirme ta 1923'ten günümüze kadar GenelkurmayBaşkanlığı'nın yaptığı bu konudaki ilk açıklama olma özelliğinitaşırken Genelkurmayın Kürt meselesine dair önemli bir bakışve yaklaşım değişikliğini gösteriyor. Zira çok açık ve net bir şekildebelirtmek gerekir ki, başta asker olmak üzere herkes, “neredehata yaptık?“ sorusunu kendisine sormalı ve kendi ezberini bozmayürekliliğini göstermelidir.
Bu bağlamda Org. Başbuğ'un ezberleribozan bu açılımlarını değerlendirirken, onların “ Kürt kimliğininanayasal güvenceye alınması zaruridir“kanaatinde olmaları gerektiğidüşüncesindeyim.Org. Başbuğ'un konuşması dikkatleokunursa, “Türk milleti“yerine “Türkiye halkı“ açılımınıyaptı, “Türk“ yerine “Türkiyelilik“ifadesini tercih ederek yeni bir tanımıGenelkurmay Başkanı olarakkullandı. Bu, daha önce akademikdeğerlendirmelerimde de dillendirdiğim“doğru“ olan bir yaklaşımdır.Bunlar, İnsan hak ve özgürlüklerine,hukukun üstünlüğüne bağlı, özgürlükçü,çoğulcu, katılımcı, laik ve demokratik bir ülkede duyulmasıgereken terimlerdir.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un konuşmasındaayrıca, siyasilerden, PKK'nın dağ kadrosunun örgütten koparılmasıiçin mevcut yasaların daha iyi işlemesini sağlayacak değişiklikler“istemesi, “Laf ile peynir gemisinin yürümediğini“ akan bu kanındurdurulabilmesinin, PKK'nin dağ kadrosunun dağdan indirilebilmesinin,ancak siyasi açılımların yapılması ve hatta dağdakileriçin bir genel affın çıkarılmasının gerçekleşmesiye mümkün olabileceğideğerlendirmesinden kaynaklanıyor. Dolayısıyla BaşbakanYardımcısı Cemil Çiçek hemen Başbuğ'un açıklamasını değerlendirmekiçin kendisiyle görüşmek gerektiğini söyledi. Bu bağlamdaaçıkça belirtmek gerekir ki, bu konunun çözümü toplumun sağduyusunabırakılmalı. Yapılması gereken yasaların ruhu, özgürlükve eşitlik üzerine temellenirse sorunlarımız demokratik bir şekildeçözülebilir.
Sonuç:1.) Org. Başbuğ sorunun çözümü için son sözün siyasetçilere aitolduğunu belirtmiştir.
Türkiye'nin başını ağırtan ve yıllardır kanayanbir yara olarak adeta konuşulması bile yasaklanan iki temel sorunhakkındaki fikirlerini net bir şekilde ortaya koymuştur. Yıllardırdile getirdiğim ve yazıp çizdiğim üst kimlik-alt kimlik“ ayırımının,Başbakan Erdoğan'dan sonra Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğtarafından da dile getirilmesinden çok memnunluk duymak yeridir.
2.) Kürt meselesinde kimlik sorununun çözümü anayasal düzenlemelerlemümkündür. Anayasa, ideal anlamıyla toplum sözleşmesininyazıya dökülmüş halidir. Toplumun genel değerlerini,vazgeçilmezlerini içinde barındıran, kuralları altında yaşayacakyurttaşların emeğiyle katılımıyla meydana getirdiği, vicdanlarda veyüreklerde duyulan toplumsal hislerin somutlaştığı siyasi belgedir.Görmeyenlerin gözü, işitmeyenlerin kulağı, zayıfların koruyucusu,yoksulların sığınağı, toplum vicdanının sesidir. Eğer ele alınan meseletoplumun tümünü ilgilendiren kurallar bütünüyse; anayasa koyucubu ilke ve idealleri gözeterek Kürt sorununu en yakın bir süreiçerisinde DTP´nin önerilerini de ciddiye alarak çözmelidir.
Prof. Dr. Ümit Yazıcıoğlu.
*Gazeteci-Yazar / Berlin
bu adam bir sarlatan gibi davraniyor