Skip to main content
Submitted by Anonymous (not verified) on 28 May 2008

Değerli dostlar,
Ben reben bir köylü olup tarihe merak salan bir kardeşinizim.
Afınıza sığınarak bir iki soru sorup muhatap aramaktayım.
Bildiğiniz gibi bu milletin tarihi iki bağlamda önem arzeder; bir direnenlerin ki; tarih bunlarla ad bulur, onurlanir ve ön plana çıkarak kendisini kabul ettirir ve bilinçlerde yer edinir.
Diğeri ise ibreti alem olsun diyerek anlatılır ve ders alınsın diye aktarılır.
Cumguriyet tarihi Tc nin tarihidir, bu tarihle birlikte kürdlerin de kendi tarihleri ve mücadeleleri oldu. Biz, Sömürge ve sömürgecilerin kavgasında kendi tarihimizi temel alarak, o hatta direnenlerimizi Koçgiri'de, Azadi'de ve devamla 1925 ulusal mücadelesinde, daha sonra Agıri ve Dersim'de onurlu bir duruş olarak algıladık, kendini varedenlerin tarihi olarak değerlendirdik, zira Ermeni, Pontus, Asuri-Keldanilerden pek kimse kalmadı millet bağlamında bizim coğrafyada.
Bu süreçte yenildiler ama yok olmadılar millet olarak ve direnenlerin tarihidir bu tarih ve yargılananları da oldu TC mahkemelerinde. O dosyalar halen açılmış değil.
Dolayısıyla bu konuda veri olmayınca, sizin bu sürecin yargılanmalarına ad koymanız da objektif olmaz.
Ama darağacında gürce duruş sergiledikleri, elimizdeki anlatımlardan çıkarıyoruz.
Bu konuda bilgi, söylem ve değerlendirmelerinize acilen kulak vermek istiyorum.
Bu anlatılmadığı müddetçe bu gedikten faydalanıp tarih benimle başladı riski altında kalan biz insanların günahı da çocuklarımıza kalır.
Siyasi savunmada Sezar'ın hakkını Sezar'a mı vereceğiz yoksa, yoksa Sezar hiç olmadı mı diyeceğiz.
Umarım dileğim yanıtsız kalmaz.
Selamlar...

Anonymous (not verified)

Wed, 2008-05-28 23:32

Merhaba, Tarih konusunda bende maalesef köylüyüm. Internette yaptigim taramalarda 1905'ten günümüze tam 35 isyan saydim: [url=http://www.malakurda.com/index.php?name=Pages&op=page&pid=49]Malakurd.com[/url] 13 tanede osmali döneminde eder toplam 48. Bu isyanlar üzerine Türklerin ve Kürdlerin sitelerinde cok degisik seyler okudum. Cogu tezler ispatlanilmamis, öylesine "hikaye" anlatiyorlar. Ben tarih konusunda yazili ve sözlü belgelenmis metinleri tercih ederim. Kendim bir tarih arastirmam olmadigindan kendime yakin (iyi belgeleyen) tarihcileri referans olarak alirim, örnegin Malmisanij gibi. Baskada benim tarihi bilgim gercekten yok. Eger bazi arkadaslar tarih bizimle basliyor diyorlarsa buyrun ispatlasinlar. Kürd tarihi bana göre daha cok karanlikta. Bagimsizlik mücadelesinin yaninda tarih ilede ilgilenmemiz gerektigini düsünenlerdenim. Kürdler zaten en son tarih ile ilgilendiler. Tarihini yazamayan Aslan'in tarihini avcilar yazarmis. Tarihi bizzat ekollerinde okuyan uzmanlar yazabilir. Bu yaziyi okuyan 18-25 yaslari arasindaki arkadaslarimiza cagrimdir: Eger lise diplomaniz var ve okumak istiyorsaniz; 1. Tarih 2. Politoloji 3. Mühendislik 4. Mimarlik ve Sehir planlamasi okuyunuz. Bizim en cok ihtiyac duydugumuz dallar bence bunlar. [b]Osmanli döneminde Kürd Isyanlari:[/b] 1. Babanzade Abdurrahman Paşa İsyanı (1806-1808, Süleymaniye) 2. Babanzade Ahmet Paşa İsyanı (1812, Süleymaniye) 3. Zaza Aşiretleri İsyanı (1818-1820, Dersim) 4. Revaduz Yezidi İsyanı (1830-1833, Hakkari ve çevresi) 5. Mir Muhammet İsyanı (1832-1833, Soran) 6. Kör Mehmet Paşa İsyanı (1830-1833, Erbil, Musul, Şirvan) 7. Garzan İsyanı (1839, Diyarbakır) 8. Bedirhan Bey İsyanı (1843-1847, Hakkari ve çevresi) 9. Yezdan İzzettin Şer İsyanı (1855, Bitlis) 10. Bedirhan Osman Paşa İsyanı (1877-1878, Cizre ve Midyat) 11. Şeyh Ubeydullah İsyanı (1880, Hakkari, Şemdinli) 12. Emin Ali Bedirhan İsyanı (1889, Erzincan) 13. Bedirhani Halil ve Ali Remo İsyanı (1912, Mardin) 14. Molla Selim ve Şeyh Şehabettin İsyanı (1913-1914, Bitlis)

Milletimin güzel iki inasanına, Millet olmanın olmazsa olmazında bir tanesidir tarih ve tarih bilinci bu bağlamda bana cevap olmanıza ve tartışmada taraf olmanıza müteşekirim. Tartışmaya ikiniz iki bakışta yanıt olmaktasınız. Bu işin bir boyutu. Kürdler tarihte varolmayı direngen yanlarıyla ortaya koydular, bedel vererek. Tarih bu direngenliğin belgeleriyle doludur ki; sevgili Alan Lezan, Tarihleriyle Osmanlı dönemine ait Kürd isyanlarını yazdı ilk etapta. Teşekür. Benim sorum daha ziyade bu direngenlikte Cumguriyet döneminde direnenlerin yargı ve savunmasına dairdi birazda. Zira aşağıdaki zincirde Bawa Munzur niciylen de bir tartişmaya girdik. Cemil Gündoğan'ın yazmış olduğu, Kawa Davası Savunması ve Kürdlerde Siyasi savunma geleneği, belki okumamışsınız ama orada idea siyasi savunmanın yapılmadığına dairdir. Bu aynı zamanda söylenenlerin de inkarıdır. Bildiğiniz gibi 25 şehitleri Diyarbakır İstiklal mahkemesinde yargılanmış olup ve akibinde darağacında can vermişlerdir. Darağacında söylemin de sahipleridirler, bu da onların yargıda siyasi duruş sergiledikleri anlamına referans olarak ta alınacağı anlamına gelir. Siyasi davanın yargıcı; "Her ne kadar şeriatı getirmek amaçlı gibi görünüyorsa da, özünde hepiniz tek bir noktada birleştiniz; Bağımsız bir Kürdistan kurmak, bunun cezasını çekeceksiniz"der. Ýene bildiğimiz gibi yargı ve mahkeme tutanakları TC nin kasalarında kitlidir. Bu belge ve bilgilerin açığa çıkmadığı bir ortamda hangi verilere dayanarak siyasi savunma olmamıştır sonucuna varabilirsiniz. Bu konuda da katkılarınızı bekliyorum... Saygılarımla. Not;Galiba Xalê Solaxí Qerqebazarinda alışverişte, yanıt vermediğine göre. De haydi selametle.

Dema we xweş 3 ji wan (4.5.6.) yên te navên wan anîye YEK serhildan/tevger e. Ji ber ku Mîr Mihemedê li Rewanduz rûdinişt û navenda Mîrtîya Soran Rewanduz bû. Ji ber ku îavê wî kor bû û Osmanîyan paye ya "PAŞA"tîyê dabûnê, bi navê "PAŞAYÊ KORE" jî bi nav û deng bû. Paşayê Kor/Mîr Mihemed/Mîrê Soran li dijê Osmanîyan şer kir, lê ji alîyek din ve jî bi dehan hezar Êzdî serê wan birî. Yekemîn (mezintirîn!?) komelkujî ya li ser Kurdên Êzdî bi destê Paşayê Kore hat bi rê ve birin. Li gel silav û rêz

Anonymous (not verified)

Wed, 2008-05-28 23:52

Kek Berwarto, Kürdistan ve Kürd tarihinin mihenk ta$lari olan Kocgiri, $éx Said, Dersim, Agiri isyanlari, Azadi örgütü ve bu isyan ve örgütlerin örgütleyicileri ba$rol oyuncularini yazmak tarihe kaydetmek her Kürdün rüyasi olmalidir. Peki bu rüya nasil gercekle$ecek diye soracaksan eger, Sana $unu diyeyim. Her ulus gibi Kürd Ulusuda kendi tarihini yazacaktir.! tarih yazmak öyle kolay degildir elbette. Rita Monaldi, Francesco Sortiadi adli kari kocanin yazdigi 700 sayfalik "imprimatur" adli bestseller yapmi$ bir kitap var. Kitabin konusu 17.yy da Romada geciyor. kralliklar arasindaki gizli sava$lari, darbeleri, cati$malari, Papayi, fransizkralini vede her pisligin altindan cikan osmanlilarin saldirilarinin konu edindigi tarihi anlatan bir kitap. Konunun kahramanlarindan cocuk ya$adigi olaylari rahibe anlatir ve rahip hicbirini onaylamaz, öyle olmadigini söyler ve rahibe sorar; Peki, siz bütün bu olaylarin olmadigini söylüyorsunuz, bütün bu insanlar yalan mi söylüyor? Rahip $öyle cevap verir!; [b]Unutma evladim, tarihi kazananlar yazar.![/b] Sevgili Berwarto, Tarihimizi istedigimiz kadar ögrenelim yetmiyor. [b]tarihimizi torunlarimiza, torunlarimizin torunlarina aktarabilmemiz icin SAVA$I KAZANMAMIZ $ARTTIR...![/b] Bunun ba$ka yolu yok..! Ba$ka türlü $éx Said,i, Seyit Riza,yi, Ali$eri, Xalit Begé Cibri,yi kayda geciremeyiz. Selamlar..

Merhaba Sayin Ezdi Ser, birinci ve ikinci dünya savasinda Almanlar savasi kaybettmesine ragmen tarihlerini kendileri tarafindan yazdilar. Herifler suclu olduklarini kabullendiler ve Israil'e milyarlarca tazminat ödediler, halende ödemekteler. Almanlar Hitler fasiszmini bizzat mahkum ettiler ve okullarinda cocuklarinida ona göre egitmektedirler. Eger biz simdiden tarihimizle ilgilenmez, onu bizzat kendimiz uzmanlasarak yazmazsak, düsman yazar. Biz hakli bir davanin sahibiyiz, ama haklilik her zaman kazandirmasada biz elbette kazanacagiz, cünkü bunun baska yolu yok. Ayrica tarihini bilmeyen halklar hem cocuk kalir hemde günübirlik yasar. Tarihte ögrenip gelecegi ona göre cizmek en dogrusudur kanimca. Tarihini iyi bilmeyen bir halkin gelecegide olmaz. Bu anlamda tarih cok önemlidir. Selam ve saygilar

[b]Literatur[/b] [b]Quellensammlungen[/b] Müller, Rainer A. (Hg.): Deutsche Geschichte in Quellen und Darstellung. 11 Bde. Stuttgart: Reclam, 1995-2002 (Reclams Universal-Bibliothek, Bd. 17001-17011). Sehr gute Quellensammlung zur deutschen Geschichte, vom Frühmittelalter bis zur Gegenwart. Jede Quelle ist knapp kommentiert, dazu gesellt sich eine allgemeine Einleitung zum geschichtlichen Kontext der jeweiligen Epoche. Sekundärliteratur in Auswahl [b]Knappe Übersichtsdarstellungen[/b] Deutsche Geschichte. 3 Bde. Sonderausgabe Göttingen: Vandenhoeck & Ruprecht, 1985. zus. XXVII, 1915 S. ISBN 3-525-36187-4 Sehr gute knappe Übersichtsdarstellung zur deutschen Geschichte. Für den Einstieg gut geeignet. Dirlmeier, Ulf/Gestrich, Andreas/Herrmann, Ulrich/Hinrichs, Ernst/Kleßmann, Christoph/Reulecke, Jürgen: Kleine deutsche Geschichte. Durchgesehene und verbesserte Ausgabe Stuttgart: Reclam, 1998 (Reclams Universal-Bibliothek, Bd. 9359). 480 S. ISBN 3-15-009359-7 Knappe Übersichtsdarstellung; nur für den ersten Überblick geeignet. Müller, Helmut M.: Schlaglichter der deutschen Geschichte. Bonn: 2003. 528 S. Dieses Werk kann man praktisch kostenlos (Bereitstellungspauschale 4 EUR) bei der Bundeszentrale für politische Bildung bekommen. Schulze, Hagen: Kleine deutsche Geschichte. München: Beck, 1998. 276 S. ISBN 3-406-40999-7 Sehr verkürzende Darstellung, die sich auf die allgemeinen Grundlinien konzentriert. Vertiefende Darstellungen beziehungsweise Überblicke Enzyklopädie deutscher Geschichte. Die jeweiligen Bände nehmen wichtige Epochen oder geschichtliche Gegenstände auf und sind jeweils in Darstellung, Forschungsmeinung und eine umfassende Bibliographie gegliedert. Ein für die wissenschaftliche Arbeit unersetzbares Instrument. Dieter Groh u.a. (Hg.): Propyläen Geschichte Deutschlands. bisher 9 Bde., Berlin 1983 ff. Wohl die beste, für ein breiteres und gebildetes Publikum geschrieben Darstellung der deutschen Geschichte, von den Anfängen bis 1933; Band 7 wurde in zwei Teilen ausgeliefert, Bd. 9 wurde später aufgrund ernster Bedenken inhaltlicher Art wieder zurückgezogen Herbert Grundmann (Hg.): Handbuch der deutschen Geschichte. 9. Aufl., 4 Bde. (auch als Taschenbuchausgabe in 22 Bde.), Stuttgart 1970 ff. Die 10. Aufl. dieses Standardwerks ist erst im Entstehen begriffen; trotz des Alters gerade aufgrund der zahlreichen Quellenbelege und der Weite der darin dargestellten Thematik unverzichtbar für die wissenschaftliche Arbeit. Neue Deutsche Geschichte. München: Beck Im Entstehen begriffene moderne Darstellung der deutschen Geschichte vom Frühmittelalter bis zur Gegenwart, die weniger Wert auf die Ereignisgeschichte legt als noch der Gebhardt. Siedler Deutsche Geschichte., Berlin, 13 Bde. Hervorragende Darstellung, die sich an ein breiteres Publikum wendet, mit zahlreichen Abbildungen. Hans-Ulrich Wehler (Hg.): Moderne Deutsche Geschichte. 12 Bde. u. Reg.-Bd. Frankfurt am Main: Suhrkamp, 1996. zus. 4148 S. ISBN 3-518-09240-5 Umfassende Darstellung der deutschen Geschichte seit der Frühen Neuzeit.

Hitlerin bir kere kazanmasinin mümküniyeti yoktur. Eger buna ragmen hitler kazansaqydi elbette tarih baska yazilacakti. Baska nasil olabilir. Benim üzerinde durmak istedigim tarihi bizzat kimin kaleme aldigidir. Kürdler örnegin kendi tarihlerini yazmadiklari icin Türkler yaziyor. Biz söyle yaptik, böyle ettik diye. Ama Kürdler kendileri yazsa ve belgeleseler o zaman baska olur. Ayrica yenilen bütün halklarin tarihlerini düsman mi yazmis olur. Yenilginin kendisi bile bir tarihtir. O nedenlerini örnegin yazmak ondan ders cikarmak gerekir. Bunuda ancak eger o halk kendi tarihini kendisi yazarsa yapabilir. Bu sana son yazimdir ...

Sayin Alan Lezan, Benim yaptigim biraz ironi, birazda gerceklikti. Almanlari örnek vermi$sin, Soykirim yapan Almanlar, eger sava$i kaybetmeseydiler tarihi kabullenmeyecklerdi. Bunu böyle algilamak gerekir diye dü$ünüyorum. Türkler 1915 Ermeni soykirimini, hemen ertesinde Kocgiri (1921) , $éx Said "1925), Dersim (1938), Agiri (1937) isyanlarini soykirim düzeyinde yapti. Halada hicbirini soykirim olarak kabul etmeyi birakin, neredeyse kendisine soykirim uygulandigini kabul ettirecek. Adamlar kazanmanin verdigi dev büyüklükte firsatlarla olmayan bir tarih yarattilar. Nedendir bu sizce? Benim vurgulamak istedigim; Kürdlerin kendi tarihlerini yazabilmeleri icin SAVA$I KAZANIP DEVLETLE$MELERIDIR...! dev$irilmi$ Apo agziyla niye bu kadar devletle$meye saldiriliyor? Kürd tarihini yazamasin diyedir. KAZANAN ANCAK KENDI TARIHINI YAZABILIR.. Bu hicbir $ey yapilmayacak anlaminda anla$ilmamalidir elbette. Selamlar Sava$i kazanmadan

Anonymous (not verified)

Thu, 2008-05-29 04:12

Kek Berwarto, Kürdistan Tarihi kesintisiz direniş tarihidir. İçinde bulunduğumuz yüzyıldan geriye gidiniz, kürtlerin şümullu bir şekilde direnmedikleri herhangi bir yüz yıl olmadığı gibi bir yüzyıla onlarca direniş sığdırdıkları dönemler olmuştur. Önce bir şeye açıklık getirmek gerekiyor. 20. yüzyılın başlarına kadar türk mahkemeleri kürtleri yargılayamıyordu. Türk mahkemelerinin yada kadılarının böyle bir yetkisi yoktu. Kürtler Osmanlı'ya şeklen bağlıydılar. Dahası kürtlerin suçları kovuşturan kendi geleneksel yargı organları vardı. Bu nedenle kürt direnmeleri merkezi otoriteyi temsil eden sultanın fermanlarıyla ya topluca "affediliyor" yada tedip adı verilen genel bir cezalandırmaya tabi tutuluyordu. Tedip (uslandırma) demek, talan, soykırım ve sürgün demekti. 20. yüzyılın başlarından itibaren Kürdistan'ın işgali tamamlandı ve türkler ancak bu dönemden sonra adli ve idari kurumlarını Kürdistan'a yerleştirme olanağına kavuştular. Bu kurumların şekli kurumlar olmaktan çıkıp çalışır hale gelmesi ise cumhuriyet sonrası dönemde sağlanabilmiştir. Dersim'de ise 1940'lı yıllara kadar mümkün olamamıştır. Bu koşullarda hangi siyasi savunmadan bahsedebilirizki? Cumhuriyet dönemine 30 civarında direnme sığdırdık. Kuşkusuz bunun bir hazırlığı ve altyapısı vardı. Günümüz anlamında örgütlü bir hazırlık olmasa bile kürtlerde direnmelerin sürekliliği nedeniyle adeta ruhi şekillenme haline gelmiş sömürgeciliği şiddetle reddetme eğilimi kürt direnişlerine başlıbaşına altyapı teşkil etmek durumundadır. Kürt dirilişi hiçbir örgüt yada şahsiyetle başlamamıştır. Başlatılmasına ihtiyaçta yoktu, çünki kürtler her an için teyakkuzdaydı. Türklerin dayattığı koşulları kabuledilemez bulduklarında lokal direnmeler geliştirdiler. Kürtlerin eksikliği örgütsüzlük ve koordinasyon yetersizliğiydi. Tarikat ocaklarına ilaveten aşiretler arasındaki rekabetler de birliğin sağlanmasında olumsuz roller oynadı. Sömürgeci güçler yanlarına alabildiklerini kullanmak suretiyle kürtlerin bu zayıflığından yararlandılar. Direnişle atbaşı yürüyen ihanet müesses bir hüviyet kazandı. Günmüzde de her iki eğilim, ihanet ve direniş at başı yürüyor. Cibranlı Halid Beg'in mahkeme ifadelerini bırakınız mezarının yerini bile henüz keşfedebilmiş değiliz. Kemal Fevzi'nin mahkeme önünde söylediklerinden sadece birkaç cümle sızdırılmış durumda. Ne maksatla sızdırıldığını söyleyebilecek durumda dahi değiliz. 1925 Diyarbekir yargılamaları da aynı şekilde sır perdesiyle örtülü. Ancak devletin sızdırmayı uygun gördüğü kadarıyla biliyoruz. O dönemi yaşayan insanların anlatımlarından Modanlı Faqi Hasan'ın siyasi savunma yaptığını söyleyebilirim. Kürdistan'ı Kuzey'le sınırlamamak gerekir. Mahabat yargılamasında Qadi Muhammed'in mahkeme önünde söyledikleri çok net ve anlaşılır bir siyasi savunmadır. Siyasi savunmaların sayfalarca olması gerekmiyor. Hatta bir kürdün türk mahkemesini meşru yargı mercii kabul ederek savunma tertip etmesi de gerekmiyor. Siyasi savunma yaptığını sananlar savunmalarının lafzıyla birşeyleri savunduklarını söylerken karşısında bulundukları mahkemeyi yargılamaya ve önünde savunmaya yapmaya değer görmekle özde sömürgeci yargıya bal gibi teslim olmuş durumdadırlar. En iyi siyasi savunma reddi mahkemedir. Bu anlamda Darahinili Tayyip Ali Bey'in "Suçum kürt olmak ve Kürdistan'da doğmaktır" demekten sonra kendini savunmak istemeyişi bazılarının kırk sene altından kalkamayacakları bir siyasi savunma tarzıdır. Daha tutarlı ve daha onurlu içeriktedir. Kaldıki Saygıdeğer Epözdemir, aynı tarz savunmada çoklarından öncelikli olduğunu bu sitede yer alan yazısında lisanı münasebetle ortaya koymuş, izah buyurmuştu. Tarih yazımı bir milletin paradigmasını oluşturmasında vazgeçilmez bir gereklilik olarak ortaya çıkar. Kahramanlarımızın günışığına çıkması aidiyet bilincimizi geliştirmeye yardım eder. İdoller içermeyen paradigma düşünemiyorum. Bu anlamda düşüncelerinde büyük haklılık payı var. Sevgili Ezdi güzel bir noktaya parmak basmış. Biz kendi tarihimize, geçmişimizi taçlandıran kahramanlıklara yeterli özeni gösteremediğimiz zaman tarihimiz başkaları tarafından yazılmaya devam olunacaktır. Yalan-yanlış üzerine temellendirilen paradigma ise bizim olmayacaktır. Bizden başka herkese yarayacaktır. Sevgili Alan'la Ezdi'nin yazdıkları çelişkili gözüksede aynı bütünü işaret ediyor ve uyum içerisinde birbirini tamamlıyor. Selam ve sevgilerimle.

Add new comment

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.