YANILDINIZ BAYIM!
YANILDINIZ BAYIM!
Hasan H. YILDIRIM
Kimse masumiyet zirhina bürünmesin. Dahasi bu zirha bürünüp kimseye hakarete yeltenmesin. Siyasi mücadelede bunun kurtulus olmadigi bilinir. Dahasi ahlaki de degildir. Herkes sorumlulugunu bilsin.
Sözkonusu yazida cok iddiada bulundum. 1993 tarihinde Kuzey Kürt örgütlerinin önüne konulan “ulusal cephe” esprisinin TC-PKK mamülü iddiasi bunlardan sadece bir tanesi. Mesut Tek, kendini bu iddialarin muhatabi sayiyorsa kimseyi kücümsemeden, hakaret ve tehdit etmeden yapsaydi inaniyorum ki, ortaya herkesin kabullenecegi dogrular cikabilirdi. Ama o, aklin yolunu degil, herkese kilic salamayi secti.
Burada yine sürecle ilgili bir seyler söylersem birileri yine “bize hakaret ediyorlar, bizi kücük düsürüyorlar, amanim dostlar yetisin” sarkisini söyleyecekler. Ve arkasinda “desteksiz atis” vaziyeti alacaklar.
Benim dediklerim acik. Deyim yerindeyse, Kürt hareketi kirinden arinmasi lazim. Temizlenip paklanmasi lazim. Ondan sonra zora soyunmasi lazim. Eski pislikler aciga cikarilmadan, ders alinmadan hic kimse daha evel oynanan bir oyunu kimseye seyretiremez. Bunu birilerinin “desteksiz atis”larida basaramaz.
Asiriya kacan abartilardan kacinmak gerek. Olguyu oldugu gibi görmek gerek. Bu nedenle ne düsündügünü yüksek sesle söylemek gerek. Bu iyi mi, kötü mü yer ve zamana göre degisir. Faydasi görüldügü kadar zararida görüldügü cok olmustur. Ama buna ragmen bu yöntemi kullanmak gerek. Dogru bildigini söylemek ve geregini yapmak gerek. Basarip basarmamak isin baska boyutu.
Herkes suna inansin ki, hic kimseye ya da parti ve ve örgüte iftira atmak, karalamak, gözden düsürmek gibi bir bir amacim yok. Yaptigim ve bundan sonrada yapacagim sey sadece hakedene söylenmesi gerekenleri söylemektir. Ahlaki olanda budur. Bunun bedeli ne olur, hicte omurumda degildir.
Tüm kapali sistemler karanligi sever. Sebebsiz degildir. Bu güclerin kendilerini yasatabilmesi icin bas vurduklari bir yöntemdir. Yaptiklari ilk is muhataplarini savunmasiz hale getirmektir. Insanlari konusamaz duruma sokmaktir. Bunun icinde gelen elestiriler karsisinda düsünüp akli selim davranmaktan öte saldiriyi politikalastirmaktir. Bunun yoludu beyinleri teslim almaktan gecer. Beyinleri teslim etmemek gerek. Benim ve bir cok yurtseverin yapmak istedigi bu.
Kapali sistemlerin kullandigi yöntemlerin mesru ya da gayr? mesrulugu, insani veya gayri inasani olup olmadigi pek önemli degildir. Sorun bu güclerin cikari ve gelece?idir. Onlar icin önemli olan budur. Buna reel politika diyorlar.
Gelelim Mesut Tek´in sucluluk psikolojisine. Bir kere bu psikolojiden kurtulmak gerekir. Bunun yolu, varsa bir hata bunu kabullenmek gerek.
Bizler hatalarimizin nedenini hep disarda aradik. Hatalarimizin nedenlerini baskalarinda aramak aliskanligimizdan vazgecmeyi ögrenemedik. Baskalari hep yanlis söyledi, yanlis yapti gibi ucuz bir politika izledik. Ama biz her zaman dogru söyledik ve yaptik demekle kimseyi degil, ama kendimizi kandirdik. Bir baktik ki, adina hareket ettiklerimiz baska yerde, biz bir basimiza kala kalmisiz. Bugünden sonra bir kiymeti harbiyesi olur mu bilemem, fakat hatalarimizin nedenini kendimizde aramaliyiz. Bu hekes icin gecerlidir.
Görüldügü kadariyla Mesut Tek, yapilmis hatalari görmesi gerekirken, isi farkli bir kulvarda ele almayi kurtulus saymaktadir. Ciddi iddialarima cevap vermesi gerekirken “PKK-PSK Protokolu’un imzalanmas?n? takibeden yumu?ama sonucu ba?layan cephe çal??malar?na kat?l?p, bugün onu “TC-PKK plan?” olarak de?erlendiren Hasan H. Y?ld?r?m” deyip isin icinde cikmayi marifet saymaktadir.
Bunu iki seye yorumlamak mümkündür. Mesut Tek, ya söylediklerimi anlamamis, ya da anlayipta kullandigi yöntemi secmistir. Ama her halükarda yapilanin kendi hanesine iyi seyler kaydetmedigi aciktir.
Velevki Hasan H. YILDIRIM, cephe calismalarina katilmis olsun bu neyi degistirir? Bu, önümüze konulan TC-PKK mamülü
“ulusal cephe” oyununa gelindigini ortadan kaldirir mi?
Dahasi var bayim. Yanildiniz. Hasan H. YILDIRIM sözkonusu
“ulusal cephe” calismasina katilmis degildir. Üyesi oldugum KAWA Hareketinin katilmasinida dogru bulmus degilim. Ama üyesi oldugum örgüt bu calismaya katilmistir. Bana göre hata yapmistir.
Simdi bir iki bildiri dagitmakla koparilan firtinayi görünce 1993 tarihinde koparilan firtinanin atmosferi karsisinda arkadaslarimin kaygilarini daha iyi anliyorum. Yanliz kalmak, tecrit olmak, anti-ulusal birlik damgasini yemek yutulacak gibi degildi. Güclü bir saldiri furyasini gügüslemek gerekecekti. Bedelde ödenecekti. Bunlar göze alinmali miydi? Keske alinsaydi diyorum. Islenen suca ortak olmaktan daha iyi olurdu.
Bir de bugün dünden farkli bir konumdayiz. Dün PKK´nin yaratigi at izi ile it izinin karistigi bir havada kim ne derse desin dinleyenin olmadigi bir ortam yaratmisti. Dalkavukcularin, yalakalarin ayakaltinda bolca oldugu bir ortamdi. Bir yurtsever insanimiz dogru bir kac cümle sarfetmeye dursun ipi PKK´den önce bu ayak altinda gezinenler tarafindan cekiliyordu.
Bugün durum farklidir. Insanlarimiz sorguluyor, hesap soruyor. Bu da karsi tarafin hesabini bozuyor. Saldirganlasiyorlar. Isi hakarete, tehdite bindiriyorlar. Hic önemli degil deyip biz de “isimizi yapiyoruz.” Dünü ve bugünü sorgulamaya devem ediyoruz. Rahatsiz olan mi var? Hicte dert edinmemiz gerekmiyor.
Basindan beri TC Devletinin kontrolünde olan – ki sizde bu iddianin sahibisiniz - PKK ile nasil olurda “ulusal cephe” kurulabilir? Bari kurabildiniz mi? Kuramazdiniz! Niye kuramayacaginizi su an balayinizi yasadiginiz PWD yöneticilerine sorun. Bu isi en iyi bilen Faysal Dumlayici'dir. Eger samimiyse bu konuda bir aciklama yapar.
Ben PKK ile Kürt yurtsever hareketin niye yanyana gelemiyeceginin nedenlerini bulundugum tüm alanlarda yüksek sesle söylemisimdir. Bu yeni bir seyde degildir. Bu 1976´lara kadar gider. Bu konuda arkadaslarimlada anlastigim söylenemez. Bir cok arkadasim farkli, ben farkli düsünüyordum ve bugünde bu farkliligimiz var. Ama bu bizim ayni örgüt icinde olmamizi engellemez. Bu bizdeki demokrasi gelenegimiz geregidir.
Bu gelenek geregidir ki, bunlari söyleyebiliyorum. Bu dünde böyleydi, bugünde böyledir. Bunun taniklari var. Mesut Tek, Sari Barani iyi tanir. 1992 yilinda kongre tartismalarimizi biliyor. PKK´ye iliskin tartismalarimizin sahididir. Kongre bilesimimiz PKK´yi “yurtsever köylü hareketi” olarak degerlendirdi. Ben buna muhalefet ettim. Bunlar belgelidir.
KAWA Hareketi icinde gücüm oraninda PKK´den uzak durmanin politikasini yaptim. Engeleyebildiklerim oldu, engeleyemediklerim oldu. KAWA´cilarin A.Öcalan ayagina gitmemesinde cabam oldu. Ama TC-PKK mamülü “ulusal cephe” esprisine calismalarina katilmamasina gücüm yetmedi. Mesele budur. Mesut Tek, kendi degimiyle “desteksiz atis” yapip, neye dayanarak “cephe calismalaina katildi”gimi ileri sürmektedir, ispat edebilir mi?
Gelelim, Kemal Burkay´in A.Öcalan ayagina gitme meselesine. Kuskusuz her ayaga gitme kusur degildir. Biz düsmaninda ayagina gideriz. Düsmani düsman bilerek gideriz. Muhatabimizdir ve sorunumuzu onunla cözeriz. Bundan bir anormalik yok.
Ama eger siz A.Öcalani basindan beri TC´nin kontrolünde oldugu iddisinda bulunuyorsaniz ve Kürt yurtsever harekete karsi kullanildigini söylüyorsaniz, onun ayagina gidip Kürdistan “ulusal cephe” calismalari yapiyorsaniz, bu ne demektir biliyor musunuz? Demek ki, söylediklerinizden samimi degilsiniz. Ogünden sonrada PKK hakkinda “kimse uyanik davranmadi, bir tek biz uyanik davrandik, bu bizim uzak görüslügümüzü ispatlar” gibi kendi degisinizle “desteksiz atis” yapmayin.
Dahasi var. Buna ister hata deyin, ister suc deyin. Ne derseniz deyin. Ama bu hata ve sucu Celal Talabani´nin arkasina saklanip masumiyet yüklemeyin. Yok Celal Talabani istedi, yok A.Öcalan Suriye´yi terkedemiyordu gibi ucuz gerekceler kimseyi kurtarmaz.
Ben niye gitmedigimizi izah ettim. Bu Kürt yurtsever harekete karsi duydugumuz sorumluluk geregiydi. Yani anlayacaginiz “uyanikligi” politika öznesi yapmadik. Bunu zayiflik isareti bildik. A.Öcalan, güneylilerle bizede defalarca haber göndermistir.
“Arkadaslara selam söyleyin. Görüsmek istedigimi kendilerine iletin” demistir. Ama her seferinde hayir cevabi almistir. Ilk baslarda C.Talabani'nin bunu nasil degerlendirdigini bilmiyorum ama, son yasananlarla bize söyledigi, “Apo´yla niye görüsmediginizi simdi daha iyi anliyorum. Iyi ki uzak durmus, görüsmemissiniz” olmustur.
Mesut Tek´in, diger “desteksiz atis”larina cevap vermem gerekmiyor. Sagolsun sevgili Sedat Güncekti benden hizli davrandi ve duydugu sorumluluk geregi cevapladi, katiliyorum
kendisine.
14 Ocak 2005
YANILDINIZ BAYIM!