Kürt Mutabakatı
Ingilizceden çev.: Serhad Asmen
Öyle görünüyor ki kürt partileri ve liderleri arasında hemen yapılması gereken konusunda bir stratejik mutabakat oluşmuş bulunmaktadır. Son bir kaç gün içinde KYB lideri Celal Talabani, ki kendisi de kürtlerin Irak devlet baskanı adayıdır, büyük bir tutarlılık ve önemli bir vurgulamayla Irakta elde edilecek mevzilerin kendisi ve kürtler için ikincil planda olduğunu, asıl önemli olanın Kürt halkının çıkarları doğrultusundaki siyasi kazanımlar olduğunu belirtti. Ve Talabani Irakta seçilmiş herhangi bir ırak grubuyla ittifak içinde olmak için, haklı olarak kürtlerin dört öncelikli taleplerini, Kürtlerin vazgeçilmez şartları olarak öne sürdü.
Bu öncelikli talepler şunlardır: Kerkük’ün kürt kimliği ve Kürdistan bölgesinin bir parçası olduğu kabul edilmeli, Federalizm prensibinin kabulü ve Irak anyasasında yer alması (şüphesiz ki içinde Kerkük’ün de dahil olduğu bir Kürdistanın kabulü), Kürdistanın petrolden ve diğer kaynaklardan kendisine düşen payı alması, ve de Kürdistanın kendi bağımsız ordusuna sahip olmasının devam etmesi (Peşmerge Kuvvetleri).
Bu öncelikli talepler üzerine, Kerkük ile ilgili olandan başlarsak, Sayın Talabani, onun KYB medyası tarafından sunulan açıklamalarını temel alırsak, bu konuda yeterince tutarlı ver kararlı davranmıştır. 27 şubat 2005 tarihinde Kerkükteki son toplantıda Talabani “Kürtler şahsiyetleri değil politik programları destekleyeceklerdir. Her kimki Kürdistan halkının öncelikli dört talebini destekler, halkımızın tam desteğini alacaktır.” (PUKmedia.com arapça, 27.02.2005) diye tekrarladı.
Bu doğru yönde atılmış önemli bir adımdır. Kürt halkı, seçimler öncesinde ve esnasındaki birliği sayesinde, önemli güç ve imkanlar elde etmiştir. Politik liderler bunları olumlu ve kararlı bir şekilde kullanmalıdırlar. Tüm pozitiv faktörleri şimdi harekete geçirerek, mutabakat halinde, Kerkük ile ilgili maddeden bağlıyarak öncelikli dört talebin gerçekleşmesi yasallaşmalıdır. Kendi Kaderini Tayini genel kavramı içerisinde Kürdistanın kendi kaderini Tayin hakkını gündeme getirirsek, göreceğiz ki uluslararası düzeyde Güney Kürdistan halkı kendi kaderini tayin etmeyi sağlayacak tüm olası manevi, tarihi, politik ve legal araçlara sahiptir. Kürdistan halkının geçen 80 yıl içinde baskıya ve soykırıma tabi tutulması, halkımıza ulusal kaderini tayin hakkını, ayrıca manevi ve meşru (haksızlığı giderme hakkı) remedial justice prensibine dayanan ayrılma hakkını vermektedir. 1988’deki Anfal soykırımı halkımıza sadece ayrılma hakkını değil, aynı zamanda Irak devletini uluslararası bir mahkemde soykırımdan ve insanliğa karşı suçtan yargılanmasını gerektirmektedir. Ayrıca Kürt halkının son 13 yıldır de facto (gerçekte) bağımsızlığını icra etmesi ve kendi kendini yönetmesi kendi kaderini tayin etmede meşru bir zemini olusturmaktadır da.
şimdi kimlerin kürt olduğu ve hangi bölgelerin kürt olduğu etnik sorunu seçimlerde yerli yerine oturdu. Bu bizim önceden oluşmuş politik davamıza yeni bir boyut kazandırdı. Kürt halkının güçlü bir pozisyona sahip olmasını sağlayan dört legal temel var: Kürtler tarafından elde edilen temsilci sayısı (77 Milletvekili), Kerkük’ teki Kürt Çoğunluğu, Irak Yönetim Yasasının (TAL) sağladığı legal araçlar ki, Başbakan, Devlet Başkanı ve diğer önemli mevkiler için oyların üçte ikisi gerekmekte, ve de gelecekteki herhangi bir Anayasanın üç Eyalet tarafından birlikte veto edilme hakkı. Kürt politik sahnesinin birlikteliği ve oluşan stratejik mutabakat Kürt halkına kendi politik amaçlarını başarıyla gerçekleştirmesi için sağlam ve güçlü bir politik temel sunmaktadır. Bir diğer önemli politik faktörde Kürdistan Referandum Hareketinin rolü ve başarılarıdır.
Bu Hareket Kürdistanın durumunu Kendi Kaderini Tayin Hakkı açısından Birleşmiş Milletler’e sunulmasını sağladı ve Kürt halkının yüzde 98 inin Kürdistanın Iraktan bağımsız olması gerektiğini tüm dünyaya gösterdi.
Böylesi bir pozitiv politik çerçevede geleneksel Kürt liderlerin rolü en önemli risk faktörü olarak durmaktadır. Sayın Talabani tarafından ifade edilen öncelikli dört Talebin Barzani ve Talabani tarafından birlikte vurgulanması tabbiki cesaretlendiricidir. Fakat sözler yeterli değildir. Gelecekte olabilecek herhangi bir riziko ve hatayı engellemek için varılan stratejik mutabakat (Consensus) belirli çerçeveler ve zaman dilimleri içinde politik eylem planına dönüşterilmelisinin şimdi tam zamanıdır. Parlemontonun bunu yapması gerekmektedir. Aktüel dört öncelikli Talep Kürdistan Parlemontosu tarafından politik bir program halinde kararlaştırılmalı ve Kürt liderler sadece Kürdistan Parlemontosu tarafından onaylı olarak uygulayıcı rolüne sahip olarak çalışmalı ve her hangi bir fırsat değişikliğinde şüpheli bölgesel güçlerin etkisinde kalmadan ve taviz vermemek kaydıyla bu politik programın bütünüyle uygulanmasından sorumlu olmalıdırlar.
01. Mart 2005