بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Aso Zagrosi on 27 August 2013

Keldani Başpiskoposun Anlatımlarıyla Revandiz Mîr´i Paşayê Kore ve Mîr Alî Begê Êzîdî

Aso Zagrosî

Mîrê Kore, Mehemed Paşa yada Mîrê Rewandiz olarak bilinen Kürd şahsiyeti hakkındaki belge büyük bir ihtimal ile Keldani Başpiskoposu Addai Şêr tarafindan kaleme alınmıştır.

Addai Şêr, Kürdlere ilişkin yayınladığı belgelerin giriş bölümünde “ Mîrê Kore’ye ilişkin belgeyi eskide onun hizmetinde bulunan Şaklawa’lı bir ihiyarın anlatımlarından derledik” diyor.

Addai Şêr’in kendisi de bir Şaklawalı olarak Mîrê Kore’nin hizmetinde bulunan ihtiyar bir Şaklawalının anlatımlarına dayanarak Rewandiz’ın Musul’a 42 saatlık uzaklıkta bulunduğunu, dağın tepesinde kurulduğunu ve kenarında Büyük Zab’ın aktığını yazıyor. Rewandiz Pers ve Türk Kürdistan’ı arasında bir düğüm noktasıdır. Rewandiz, merkez kazadır, doğuda Pers, batıda Zebari kazası, kuzeyde Bradost ve güneyde Koy Sancaq ve Erbil ile komşudur. Rewandiz’da hepsi Kürd olan 800 aile yaşıyor ve 282 köyden oluşuyor.

Geçen yüzyılın ilk yarısında Mîrê Kore olarak adlandırılan yiğit Kürd Emirlerinden biri Rewandiz’da nam saldı.

Mîrê Kore ve Paşayê Kore olarak da bilinen Mehemed Paşa(bir gözü kör olduğundan kore olarak biliniyordu) babası Mustafa Paşa’nın ölümünden sonra yerine geçti. Mîrê Kore, hükümdarlığını sağlama almak amacıyla küçük kardeşi Resul hariç tüm kardeşlerini öldürdü. Mîrê Kore başa geçtikten sonra çevresine çok geniş bir Kürd kitlesini topladı ve zor yoluyla Rewandiz çevresindeki bölgeleri denetim altına aldı. Mîrê Kore çevresindeki bölgeleri denetim altına aldıktan sonra Osmanlı devletine karşı bağımsızlığını ilan etti.

Rewandiz’ın önemli sınır bölgeleri Erbil’den Rewandiz’a kadar olan Xoşnaw bölgesi, Büyük Zap’tan Koy Sancaqa kadar olan bölgede 3 büyük aşiret vardı. Mîrê Kore, 1820’ye doğru bu aşiretlere saldırdı, Mir Mahmalli, Mir Essu ve Peşt Galli’yi öldürürerek bölgeyi hakimiyeti altına aldı.

Mîrê Kor, 1831 yılında Erbil’e (Hewlêr) saldırdı ve şehri ele geçirerek adamlarından birini Vali olarak atadı. Küçük Zab’a yakın olan Altın Köprü’yü, Koy Sancağı ve Ranya’yı ele geçirerek Suleymaniye’ye kadar dayandı.

Mîrê Kore, 1832 yılında hemen hemen tüm Asuri köylerini işgal ederek Musul’un kapılarına kadar tahriplerini dayattı. 9 Mart tarihinde Êzîdî köyü olan Htara’yı talan etti, tüm yaşlıları katletti, kadın ve çocukları esir olarak götürdü. 15 Mart’ta Alqoşa yöneldi. Alqoşlular gelecekte Keldani Patriki olacak ve o dönem Amediya Piskoposu olan Joseph Audo ve Rabban Hormizd Manastır’ın büyüğü olan Gabriel Dambo ile birlikte Bet Edri dağına sığındılar. Gabriel Dambo başında bulunduğu kurumu onaylatmak amacıyla Papa Gregoire XVI ile görüşmüş ve Roma’dan Alqoşa yeni dönmüştü. Mîrê Kore’nin Kürdleri onları takip ederek , kadın, çocuk ve yabancılar hariç 172 erkek öldürdüler. Bu arada Manastır’ın yöneticisi Gabriel Dambo’yu de öldürdüler. Öldürmek amacıyla Piskopos Audo’ya da saldırdılar, fakat, dualarına çarptıklarından dolayı üstünde bulunan her şeyi almakla yetindiler.

Mîrê Kore, bundan sonra Şêxan köylerine ve diğer Êzîdî köylerine saldırdı ve oralarda korkunç katliamlar yaptı. Êzîdî Mîr’i Ali Beyi esir olarak Rewandiz’a götürdü. Ali Bey Müslümanlığı kabul etmediğinden dolayı öldürüldü.
Êzîdî Mîr’i Ali Bey’in esirlik süreci üzerine bir stran vardır. Rewandiz ve Xoşnaw Kürdleri hala severek o stranı söylüyorlar.
Addia Şêr’in Fransızça’ya çevirdiği Ali Bey’e ilişkin stran :

Paşa diyor: ‘Bana aşiretlerden bir ordu toplayın, Tiyari bölgesine saldıracağım, bölgeyi ele geçirmek çok zordur. Bu bölge halkı File ve dinsizdir, hiç bir Müslüman yoktur. Ben tüm Filelerin kökünü getireceğim, Muhamed’in dinini yayacağım ve orada çok altın ve para toplayacağım’..
Soraw Çawo diyor: ‘ Biz Tiyari bölgesini işgal edemeyiz!!! Yaşasın Paşa!!!!! Rumlar(Addia Şêr Rum kelimesine düştüğü dipnotta Romalılar ilişkin kullanılan terimi Kürdler Osmanlılar içinde kullanıyor diyor)ın kendisi dahi bu bölgeyi ele geçirmediler. Biz Bedinan Zab’ını( Addia Şêr buraya Büyük Zap’ın Behdinan ve Soran mıntıkası arasında sınır olduğuna dair not düşüyor) geçeceğiz ve Musul bölgesini işgal ederiz. Orada File ve Dasni(Êzîdî)ler var. Bu sondakiler Şeytana tapar, biz tüm o iffetsizleri katleder Paşaya çok altın ve para getiririz ve Müslümanların dinini yayarız’.....

Paşa: “Benim savaşlarım Rumların kine benzemez, eğer ben istersem fetihlerimi Erzurum’a kadar götürürüm, Allah hariç kimseden korkmuyorum. Ama senin önerini kabul ediyorum, biz Dasnileri öldürmek için Behdinan Zab’ını geçeriz .’

O akşam Paşa sarayında hazırlıklara başladı. Ertesi günü çadırlarını Behdinan Zab’ın üzerine açtılar. Paşa’nın çadırları, kırmızı, sarı ve beyaz renklerden oluşuyordu. Çadırların direkleri kırmızı renklere boyanmıştı. Bu çadırlar Erbil’in en kabiliyetli ustaları tarafından yapılmıştı.”

Bir derwiş Ali Bey’in Sarayına kadar ulaşıyor ve Ali Bey’in annesine şöyle sesleniyor: ‘Xatun ben Soran mıntıkasından geliyorum. Bir Paşa memlekete peyda oldu. Bir zorba, bir dinsiz ve acımasızdır. İnsanların el ve ayaklarını kesiyor, gözlerini çıkarıyor, boğuyor ve öldürüyor. Bu onun işi’........

Xatun oğlu Ali Bey’e : “ Rola katırları hazırla, babanın hazinesini aç ve onu Paşa’ya götür’ diyor.

Ali Bey annesine: ‘Oda ne yapacağımı bilmiyorum. Tek başına gitmekten de bir ordu ile birlikte gitmekten de korkuyorum.’

Ali Bey doru atına binerek, beyaz uzun beyaz cüppesinin eteklerini rüzgâra bırakarak, elini yaldızlı mızrakın üzerine koyarak tek başına Musul ovasına inmeye başladı.

Paşayê Kor Ali Bey’in gelişini görünce komutanlarına dönerek : ‘Siz diyorsunuz ki Ali Bey bir Emirdir. Hayır, ben size diyorum ki, o bir Prens, o bir vezirdir’ diyor.

Paşayê Kor Ali Bey’e ‘Ali Bey bana diyorlar ki sen bir kafirsin ve şeytana tapıyorsun. Sen bilmiyormusun tek bir Allah var? Sen bilmiyormusun iki Allah yok? Haydi Ali Bey söyle: ‘ La İlah İlla Allah we Muhammed Resul Allah’

Mîr Alî Begê Êzîdî, Mîrê Kore’ye dönerek: ‘Bu soruyu bir kenara bırak!!!! Beni Musul köprüsüne bırak ben tüm kervanları soyarım, sana çok altın ve para toplayacağım’.

Mîrê Kore, Mîr Alî Begê Êzîdî’ye : ‘İslamı Kabul et sana tüm şerefleri bahş edeceğim. Bedbahtlık o orduya ki sen şefi değilsin!!!!’

Mîr Alî Begê Êzîdî: “Paşa xoş bi(metinde bu Kürdçe cümle var) eğer müslümanlar sayıca çoksa , benden dolayı sayıları azalmaz. Eğer Müslümanlar az ise benim ile sayıları artmaz’ diyor.

Mîrê Kore: ‘ Tutuklayın onu, üzerinde olan her şeyi alın ve onu başkent Rewandiz’a götürün. Şimdi size izin veriyorum, önünüze çıkan herkesi öldürün’ diyor.

Addaî Şêr stranı burada kesiyor ve şöyle yazıyor: ‘Stran’nın devamında Ali Bey’in eşi Mîrê Kor’ın Kampına geliyor ve eşinin sağlık durumunu soruyor. Ali Bey’in eşi Mîrê Kor’e Ali Bey’in sağlığı karşılığında tüm hazineyi vereceğine dair söz veriyor. Mîrê Kor 16 adamını Ali Bey’in eşiyle birlikte hazineyi getirmek amacıyla gönderiyor. Yol boyunca Mîrê Kor’ın adamlarından biri Ali Bey’in güzel eşine aşık oluyor ve onu kendisine kazanmaya çalışıyor. Bu arada Ali Bey’in eşine kocasının çoktan öldürüldüğünü söylüyor. Ali Bey’in eşi cesaretini topluyor ve kendisine aşık olan adama istediğini yerine getireceğini söylüyor. Hazinenin bulunduğu alana vardıkları zaman Mîr Alî Begê Êzîdî’nin eşi Mîrê Kor’un tüm adamlarını öldürtüyor ve hazineyi Sigar(Şengar olması lazım) şehrine taşıyor”

Devam edecek

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.