بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Aso Zagrosi on 23 March 2013


Ülke perspektifi olan, Kürdleri ayrı bir millet olarak görüp övgüler dizen, Kürdlerin Osmanlı ve Qaçari devletleri tarafından ezilip, sömürüldüğünü tespit eden ve Kürdlerin içinde bulunduğu geri yapılanmanın sorumlusunun işgalci güçler olduğu altını çizen Şeyh Ubeydullah Kürdistan’ın dört bir yanından Kürd ileri gelenlerini Nehri’ye çağırıyor.

Şeyh Ubeydullah, daha önceki Kürd direnişlerinin çeşitli Kürd aşiretlerinin işgalci güçlere verdikleri doğrudan destek aracılığıyla bastırıldığını biliyordu. Bundan dolayı Şeyh Ubeydullah, Osmanlı ve Qaçari sömürgecilerine karşı Kürdistan’ın ileri gelenlerini ortak ulusal bir irade oluşturmaları için Nehri’ye çağırdı. Şeyh Ubeydullah’ın bu çağrısı sadece Kürdlere değildi, aynı zamanda Kürdistan’da yaşıyan Ermeni ve Asurilere de yönelikti.

Şeyh Ubeydullah’ın bu çağrısını bugünün söylemiyle „Kürdistan Çağrısı“ olarak değerlendirilebilinir.

Osmanlı ve Qaçari idarelerine karşı direniş içinde olan Kürdlerin „Nehri Ulusal Kongresi“ diyebileceğimiz büyük toplantı öncesi bir dizi küçük konferans ve ön görüşme toplantıları da yaptıklarını belgelerden biliyoruz.
Bu toplantılar Şeyh Ubeydullah ile çeşitli aşiret liderleri ve din adamları arasında yapılan ikili toplantılar şeklinde olduğu gibi düşman olan aşiretler arasındaki sorunları çözme toplantıları şeklindede geçiyor.

Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekiyorsa, 1879 sonbaharından başlayarak 1880’lerin yazına kadar irili ufaklı hazırlık toplantıları yapılıyor. Bu süreçte Şeyh Ubeydullah’ın Halifeleri, müridleri Kürdistan’ın dört bir yanına yayılarak hem aşiretleri „Büyük Direnişe“ hazırlıyorlar ve hem de Büyük Direniş için gereken dış destekler için diplomatik ilişkiler kurmaya çalışıyorlar.

O dönem dünyanın büyük güçleri olan İngiltere, Rusya, Avusturya, büyük bölgesel güçler olan Osmanlı devleti, Qaçari Hanedanlığı ve alanda bulunan tüm yabancı misyonerlerin gözü Serçiyan da yani Nehri’nin üzerindedir. İstanbul’da bulunan Ermeni Patriki ve Hakkari’de bulunan Süryani Patriki yabancı devletleri Şeyh Ubeydullah’ın hazırlıkları hakkında sürekli olarak bilgilendiriyorlardı.

Bu arada İngiliz Konsolosu Clayton yanına bir Ermeni tüccarı olan M. Bağdasaryanı alarak Serçiya’ya gidiyor.
M. Bağdasaryan o dönem yayın yapan Ermeni „Murç“ gazetesine „Tanık“ takma ismiyle bölgedeki gelişmeler hakkında yazılar yazıyor.
Konsolos Clayton ile M. Bağdasaryan Çolemerg’e yakın Süryani Patriki’nin bulunduğu Koçanis köyüne gidiyorlar.

M. Bağdasaryan „Tanık“ ismiyle gelişmeleri şöyle aktarıyor:
Bu dağlı din adamının basit ve sade görünüşü ve davranışı üzerimizde bir etki bıraktı. O’nun yanında ne Sinot(Yüksek Rühani Meclis), ne Prokuror(dini kuruluş sivil memuru), ne katip ve ne de sayman vardı. Etrafında yalnız bir kaç uzun boylu yiğit delikanlı bulunuyordu. Bizimle Türkçe konuşuyordu. Şüphesiz ki konu Kürt ayaklanması üzerine idi. Mar Şimon ne zaman ki Şeyh Ubeydullah’tan bir mektup aldığını ve mektubunda çok önemli bir iş için onunla kendi makamında görüşüp fikir teatisinde bulunmak istediğini söylediğinde ve mektubuna , bu işin Bab-ı Ali’nin emri ve talimatıyla başlayacağını da eklediğinde hayretler içinde kaldık.

-Peki siz kendisine ne dediniz?

-Hiç bir şey. Yalnız O’na bizim beş Melikimiz vardır ve bunlar milli kader tayin edici konularımızda karar verirler. Bundan dolayı onlara müracaat edip bir genel toplantıda , benim sizin(Ubeydullah) yanınıza gelip gelemeyeceğimin karar altına alınması gerektiğini söyledim.

-Acaba bu cevabınızın Şeyh’i doğrudan doğruya incitip, O’nun Süryanilere karşı düşmanlığını tahrik edebileceğini düşünmediniz mi?

-Böyle bir şey mümkün olabilirdi. Fakat ben Meliklerin haberi olmadan gidip gitmemem konusunda kendim karar veremezdim. Sonra şu da varki 1842 de Kürtler tarafından bize yapılan böyle bir davete kanarak ulusumuzu dehşetli bir şekilde zarara girmişti. Bunları çok iyi biliyorsunuz zannederim.“(Garo Sasuni, age, 103-104)

Mar Şimon konuşmasının devamında ise Şeyh Ubeydullah’ın amacı Van’a saldırmak olduğunu son Osmanlı-Rus savaşında General Der Ğugasov ordusu karşısında Beyazid’a aldıkları yenilginin intikamını Van Ermenileriden almak istediğini ve Sultan’ın kendisini destekleyeceğini söylüyor.

Tanık’ın Murç gazetesinde yayınladığ yazının Şeyh Ubeydullah ile İngiliz Konsolosu arasında geçen konuşmayı özetleyen Garo Sasuni şöyle yazıyor:

Konsolos Şeyh Ubeydullah’a Avrupa büyük devletleri, özellikle İngiltere Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünü her ne pahasına olursa olsun garanti ediyor. Büyük devletlerin almış oldukları karar gereğince doğu vilayetlerinde reformlar yaparak Ermeni ve Süryani Hıristiyanlarının durumu iyileştirilecektir. Konsolos, Kürdistan’ın her yerinden Kürt ileri gelenlerinin Şemdinan’a toplanmış olduğunu ve bundan dolayı sözü geçen vilayetlerde bir isyanın patlayacağı hususunda dedikoduların yayılmış olduğunu haberini aldığını ve Şeyh’in de nüfuzlu yüce bir insan olduğunu bildiği için kendisinden gerçeği öğrenmek ve onun sayesinde, çıkabilecek her hangi bir kargaşalığın önünü almak istediğini belirtti.

Tecrübeli ve diplomat bir kişi olan Şeyh Ubeydullah, kendisinin ve bütün Sunni Kürdlerin Sultan’ın sadık vatandaşları olduğunu, her hangi bir kargaşalık çıkarma niyetinde olmadıklarını ve Sultan’ın iyi niyetli himayesi altında, ülkelerinin barışı için her türlü gayreti göstermeye hazır olduklarını belirtti. Kürdlerin toplanma nedeninin ise onların kendisinin ‚Hac Seferini“ tebrik için geldiklerini ve sadece bunun dini bir hürmet davranışından gayri bir şey olmadığını sözlerine ekledi.

Konsolos bu konuda Şeyh’e şöyle bir soru yöneltir:
-Bu dağlarda telgraf irtibatı yoktur. Bu kadar çabuk bütün bölgelerin Kürd liderleri ne şekilde haber alabildiler?

-Mekke’den dönüşümde İstanbul’dan geçiyordum, oradan Kürd beyliklerinin bulunduğu yerlere telgrafla Şimdinan’a varış tarihimi bildirdim“(Garo Sasuni, age, sayfa 105)

İngiliz Konsolosu Şeyh Ubeydullah’a açık bir şekilde „Osmanlı toprak bütünlüğünden yana olduklarını“, „kargaşa istemediklerini“ Ermeni ve Süryanilere ilişkin reformları düşündüklerini söylüyor. Şeyh Ubeydullah ise Konsolos’un gönlünü hoşetmek amacıyla „Sultan’a bağlı olduklarını“ söylüyerek geçiştiriyor. Ayrıca Kürdlerin Nehri’de toplanmaları meselesinde ise Şeyh Ubeydullah’ın cevabı diplomatiktir. İstanbul’dan telgrafla Kürd beylerine Hac dönüşünü bildirmesi meselesi de Şeyh Ubeydullah’ın diplomatça cevaplarından biridir.
Osmanlı devletinin avukatı kesilen İngiliz dipolomatına bu cevaptan daha makul bir cevap verilemezdi.

Halfin’in Clayton’un Şeyh Ubeydullah’ı ziyaret etmesinden sonra İngiltere’nin Şeyh Ubeydullah’a bundan sonra kafileler halinde savaş malzemesi ve silahlar Şeyh’e gönderilmeye başlandı“(Halfin, age, sayfa 86) yönündeki tespiti doğru değildir. Bu tespit daha çok Rusya’nın devlet çıkarlarını gözetleyen hayali bir varsayımdan ibarettir.

Devam edecek

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.