بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Yeniden Güney Kürdistan Gelişmeleri Üzerine

Son dönemlerde Güney Kürdistan’a ilişkin, daha doğrusu Gorran Hareketinin Güney Kürdistan’ın aktüel durumuna ilişkin yayınladığı beyanname ve gelen tepkilere dair yaptığım analizlere ilişkin bir çok okucudan farklı tepkiler aldım.
Yazılarıma gelen tepkilerin büyük bir kesimi olumluydu. Bir çok arkadaş farklı kanallarla Güney Kürdistan aktüel durumuna ilişkin yaptığım değerlendirmelere katıldıklarını ifade ettiler.
Bunun yanında bir hayli okuyucu da var olan eleştirilerin esasta doğru olduğunu, fakat bunun için zaman ve mekanın elverişsizliğine dikkat çekiyorlardı.
Ayrıca başka arkadaşlarda Gorran Hareketinin “Kürd kazanımlarına karşı olduğunu” ve “Nawşirwan Mustafa’nın Kürdkuji savaşlarında oynadığı pozisyonu” gündeme getirdiler.

Burada yeniden Güney Kürdistan durumuna ilişkin bazı tespitleri yapmak istiyorum.
Bazı arkadaşlar Güney Kürdistan’a ilişkin eleştiri ve önerilere “yeri ve zamanı değildir...... Yanlış anlaşılıyor” ...
Ben şahsen çoktan beri bu kısırdöngüyünün dışına çıkmaya çalışıyorum.
Çünkü Güney Kürdleri 20 yıldan beri iktidardalar.. Bu arada da “Kurdkuji” savaşı oldu, fakat Amerika’nın Irak’ı işgal ettiği 2003 yılından beri ciddi bir sorun yaşanmadı. Yani 8 yıl boyunca Güney Kürdistan’ın devletleşmesi için çok şey yapabilirlerdi. Daha doğrusu bugüne kadar yapılanlardan daha fazlasını yapabilir ve temel konulara çözüm getirebilirlerdi.
Fakat olmadı.
Güney Kürdistan’da değişimi zorlayacak bir muhalefet gerekiyordu.
Daha fazla ileri tarihlere gitmeye gerek yok. 1991 Raperin’den beri Güney Kürdistan’da çok partili sistem var.
Fakat, bizdeki çok partili sistemin dünyada eşi ve benzerleri çok az.
1991 Raperinden sonra KDP ve YNK oluşturulan iktidarın yukarıdan aşağıya kadar her şeyi Fifty-Fifty kendi aralarından paylaştılar.
1994 yılında ise “Kurdkuji” savaşının başlamasında sonra “ikili iktidar” oluştu.
Yani kısacası 1991 Raperin’den sonra KDP ve YNK ya ikidarı paylaştılar yada her biri kendi bölgesinde iktidarını kurdu..
Anlayacağınız muhalefet diye bir şey olmadı.
2011 yılına girdiğimiz bu aşamada hâlâ bu “ikili iktidarı” aşamadık.
İki yıldan beri Gorran Hareketi muhalif bir güç olarak var.
Bu hareket hepimizin gönlüne göre olmayabilir.
Nawşirwan Mustafa hepimiz için istenilen bir muhalefet lideri olmayabilir.
Bazılarımız Nawşirwan Mustafa’nın “Kurdkuji” savaşında oynadığı rolü, bazılarımızda onun başka özelliklerini önplana çıkarabiliriz.
Gördüğüm kadarıyla Kuzeyli Kürdlerin bir çokları Gorran Hareketi ve liderleri hakkında hiç bir bilgileri olmamasına rağman bu hareket hakkında değerlendirme yapabiliyorlar!!!!
Sanki farklı ülkelerin ve milletlerin bir parçasıyız!!
Bu durum bir milletin evlatları açısından çok acı bir durum.
Nawşirwan Mustafa Güney Kürdistan siyasal elitinden biridir. Hani bir deyim var “biz kırk kişiyiz hepimiz birbirimizi biliriz” diye.. Güney Kürdistan siyasal kadroların içinde Nawşirwan’ın durumu budur.
Nawşirwan Güney Kürdistan’daki iktidara muhalif duruma düştü. Kısa süre içinde (2009’dan beri) ciddi bir aydın birikimini ve halk kitlesini çevresine topladı. Geçmişte hiç bir parti ve örgütle ilişkisi olmayan kesimlerde Gorran’ın çevresinde toplandılar.
Gorran hareketinin Kürdistan Parlamentosuna gönderdiği parlamenterlerin %99’unun ne dağ kadrosuyla ve ne de siyasal partilerle ilişkisi vardı gerçeği bu açıdan öğreticidir.
Bu anlamda Gorran Hareketi bir dizi Kürd çevresini Kürd siyasal yaşamına entegre etti.
Gorran Hareketi kuruluşundan bu yana iki seçime katıldı. Kürdistan Parlamentosu ve Irak Parlamentosu seçimlerine... Her iki seçimde de azımsanmayacak bir oy aldı.
Gorran Hareketi kuruluşu sırasında ve seçimler esnasında Kürdistan, Irak, bölge ve uluslararası sorunlarına ilişkin tüm konularda düşüncelerini Kürd kamuoyuyla paylaştı..
Gorran Hareketinin yayınladığı temel belgelerine bakıldığı zaman “Kürd kazanımları” dediğimiz olaya ilişkin tavrı KDP ve YNK’den farklı yada geri değildir.
Gorran hareketi ile YNK ve KDP arasında esas sorun Güney Kürdistan’ın iç yapılanmasının örgütlenmesindedir. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse var olan kazanımların nasıl kurumlaştırılması gerektiği hususunda sorunlar var..
Gorran hareketi Ortadoğu’nun çok fırtınalı bir tarihsel momentinde var olan istem ve taleplerini 29 Ocak 2011 tarihinde Kürd kamuoyuyla paylaştı.
KDP ve YNK politbüroları yayınladıkları ortak açıklamada Gorran’ın bu girişimini “darbe” olarak değerlendirdiler. KDP ve YNK’nin bu açıklamsından sonra, Kürdistan Başkanı’nın açıklaması ve Kürdistan Başkanı’nın başkanlığından toplanan Gorran dışındaki diğer Kürdistanlı partilerin ortak açıklaması ve ayrıca partilerin tek başına ve çeşitli kurum ve kuruluşların açıklamaları geldi.
Gorran’nın 7 talebi içinde en çok yankı bulan Kürdistan Hükümeti ve Kürdistan Parlamentosunun fesh edilerek seçimlere gidilmesi ve Kürdistan Anayasa Taslağının geri çekilmesini konularıydı.
1946 yılında Doğu Kürdistan’da kurulan ve 11 ay kadar yaşıyabilen Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti hariç tutulursa dünya Kürdlerin yüzyıllara sarkan hayal ve rüyaları ilk defa Güney Kürdistan’da gerçekleşti, Kürdistan Parlamentosu ve Kürdistan Hükümeti kuruldu.
Dünya Kürdleri haklı olarak bu ulusal kurumlara kutsal derecesinde sahip çıkıyor.
Gorran’ın bu kurumları feshetme yönündeki önerisi bir dizi Kürd çevresini şoke etti.
Bir dizi Kürd çevresi Gorran’ın bu taleplerini değerlendirirken, Peşmergelerin, Asayişin, Polisin ve İstihbarat teşkilatların partilere bağlı olmasını eleştiriyor ve bu konularda Gorran’ın düşüncelerine katılıyorlar. Fakat, aynı çevreler Gorran’ın Parlamento ve Hükümete ilişkin söylediklerini sert bir şekilde eleştiriyorlar.
Bu arkadaşlar ciddi bir açmazın içindeler. Bu konuda ileri sürdükleri düşünceler eklektik ve kendi içinde tutarlı değildir.
Bunun nedeni ise bir ülkede hükümet ve parlamentonun sahip olduğu rol, yetki ve görevler konusuna kafa yormamalarıdır.
Biraz daha açmak ve birinci elden kaynaklara başvurmak gerekirse Kürdistan Başbakanı Dr. Berhem Salih’in 1 Şubat 2011 tarihinde Awêne gazetesine verdiği söyleşiye bir göz atmak gerekiyor.
Berhem Salih söyleşisinde :”Şimdiye kadar 4 Peşmerge Tugay’ını birleştirdiklerini” söylüyor. 2011 yılında ise Amerika ve Irak devletinin yardımıyla 6 tugayı birleştireceklerini söylüyor.
Bilindiği gibi Irak Anayasa’sına göre Peşmergeler “Sınırı koruma görevlileridir”. Bundan dolayı Irak hükümeti Peşmergelerin örgütlenmesiyle ilgileniyor..
Dr. Berhem Salih konuşmasında asayiş güçleri, polis ve istihbarat teşkilatlarını hâlâ birleştirilmediğini söylüyor.. Bu işin de çok kolay olmadığını geçmişte yaşanan iç savaştan dolayı kolay olmadığını ekliyor. Bu konuda bir yasa tasarısını hazırladıklarını söylüyor.
Bugün Güney Kürdistan’da sayıları yüzbinlere varan silahlı güçler var. Bunlardan Pêşmerge Güçleri, Asayiş Güçleri, Teröre Karşı Güçler, Kürdistan Bölgesi Koruma Güçleri, İç Güvenlik Güçleri(farklı polis birimleri, çeşitli parti ve hükümet yetkililerinin korumaları vs vs) , Parastin ve Zanyari gibi istibarat teşkilatlarına bağlı güçler gibi.....
Şimdi bu askeri güçlere yakından baktığımız zaman Suleymaniye’deki Peşmerge Güçleri YNK’ye, Hewlêr ve Duhok Peşmerge Güçleri ise KDP’ye bağlılar.
Kürdistan’ı Koruma Güçleri’nin başında bakan olarak Cafer Şeyh Mustafa var, kendisi aynı zamanda YNK Politbüro üyesidir.

İç Güvenlik Güçlerinin sorumlusu Kerim Sincaridir ve kendisi aynı zamanda KDP Politbüro üyesidir.
Suleymaniye’deki Asayiş Güçlerinin başında YNK Politbüro üyesi Hakim Kadir var.
Kürdistan’da iki istihbarat teşkilatı var. Parastin KDP’ye bağlıdır, başında ise KDP Politbüro üyesi ve aynı zamanda Kürdistan Başkanının oğlu Mesrur Barzani var.
YNK’ye bağlı Zanyari var.. Pilot olayı patlak vermeden önce Mam Celal’ın oğlu Pavel bu kurumun başındaydı..
Suleymaniye’de Teröre karşı güçlerin başında ise Mam Celal’ın kardeşi Şeyh Cengi’nin oğlu Lahuri var.
Hewler’deki bu güçler ise KDP Politbüro üyesi Kerim Sincari’ye bağlılar.
Maliye alanında da “ikili iktidar” hâlâ sürüyor.
Eğer bir ülkede askeri güçler, istihbarat güçleri ve iç güvenlik güçleri parti yetkililerinin denetimde iseler ve maliyede çift başlılık varsa burada hükümetlerin ayakları havada kalır.
Güney Kürdistan’da askeri, istihbarat ve iç güvenlik güçlerinin partilere bağlı olması Güney Kürdistan ulusal kazanımları üzerinde en büyük tehlikeyi teşkil etmektedir.
Irak, İran, Suriye ve Türkiye gibi Kürd düşmanları Kürdistan’da var olun durumun sürmesini istiyorlar. Çünkü geçmişte olduğu gibi, yarında bu ikili yapılanmasını kaşıyabilirler ve birbirlerine karşı kışkırtabilirler.
Güney Kürdistan’da Kürdistan Parlamentosu ve hükümetini işlevsizleşiren devlet kurumlarındaki bu çift başlılık mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.
Asker, polis, Asayiş ve İstihbarat gibi devlet kurumların başında bulunan kişiler, kendi partileriyle ve devlet işleri arasında bir tercih yapmalılar.
Eğer çok siyaseti seviyorlarsa bu kurumların başından çekilip kendilerini parti işlerine verebilirler.
Hem parti politbüro üyesi olmak ve hemde bağımsız olmaları gereken devlet kurumlarının başında olmak birbirleriyle bağdaşmıyor.
Zaten Kürdistan’da partiler dünyadaki partilerin tersine işliyorlar. Parti işleriyle devlet işleri karıştırılmış durumdalar.
Bugün Suleymaniye’de YNK adına örgüt faaliyetlerini yürüten 15,000 kişi devletten maaş alıyor. Aynı şey KDP içinde geçerlidir. Dünyanın neresinde böyle bir durum var?(daha detaylı bilgi için Kürdistan Başbakanı Berhem Salih’in söyleşisine bakınız)
YNK’nin Politbürosu örgüt adına faaliyet yürüten kadrolar 45 yaşını doldurduktan sonra devlet tarafından emeklilik maaşına bağlama kararı aldı. Başbakan Berhem bu durumu “Kürdistan’ın özgüllüğü”ile açıklıyor.
Bir başka sorunda hükümetin partilere yaptığı parasal yardım meselesidir.
Awêne Gazetesi Berhem Salih’e hükümet “her ay KDP ve YNK’ye 5 milyon dolar veriyor?” diye bir soru soruyor.
Berhem Salih kaç para verdiklerinden kaçınıyor. Sorulan soruya “daha az” diye cevap veriyor.
Gorran Hareketinin partilere yapılan yardımlar konusunda ciddi eleştirileri var.
Gorran Hareketi her parti aldığı oy oranında yardım alsın diyor. Gorran çevrelerinin verdiği bilgilere göre bugüne kadar 500 bin dolar almışlar.
Berhem Salih, her partinin meclise gönderdiği milletvekili sayısına göre yardım almasına itiraz ediyor. Bu konuda Kürdistan Komunist Partisini örnek olarak veriyor.
Berhem göre bu partinin parlamentoda tek bir parlamenteri var, fakat geçmişte verdiği mücadele var..!!! diyor.
Kürdistan’da hükümetin partilere verdiği yardımlara ilişkin kriterleri olan adil ve şeffaf bir yasaya ihtiyaç var.. Her Kürdün partilerin ne kadar yardım aldıklarını bilmesi gerekir? Bugün Gorran YNK’den daha oy almış durumdadır. Eğer YNK’den çok daha az yardım alıyorsa burada ciddi bir sorun var.

Sonuç olarak Özgür Kürdistan’ın içişlerine dair ciddi problemler var. Bu problemlere dikkat çekmek ve aşmasını istemek her Kürd yurtseverin görevidir. Güney Kürdistan’da bu ikili yapılanma olduğu sürece Kerkük meselesi de çözülmez. Kerkük’te bugün dahi biri KDP’ye ve diğeri YNK’ye bağlı iki asayiş gücü var.. Eğitim alanında da ikili bir durum var. Kerkük Kürdistan’a bağlanırsa Hewler’e mı yoksa Suleymaniye ye mi bağlanacak?
Bu konuda bir dizi spekülasyon yapılıyor..
Umut ederim var olan sorunlar kısa süre içinde bertaraf edilir ve tüm alanlarda birleşik bir mekanizma oluşur.
Silav

Aso









Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.