بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Aso Zagrosi on 23 July 2010

Güney Kürdistan'da çıkan Sivil dergisi Kürd ses sanatçısı Şehîn Talabani ile yaptığı söyleşiyi çevirerek okuyucularımıza sunuyoruz.

Saygılarımla

Aso Zagrosi

Sivil: Sizin ilk şarkınızı sanatçı Abbas Kemendi ile birlikte söylediğiniz söyleniyor. Fakat, kimse o sesin size ait olduğunu bilmiyordu. Niçin isminizi açıklamadınız?

Şehîn Talabani: İlk şarkım „Sebri Gulgfiroş“ olduğu doğrudur. Abbas Kemendi ile birlikte yaptık. Bu şarkı çok kısa zamanda büyük bir yankı yaptı, halka ulaştı ve kısa bir sürede kitlesel bir dinleyici çevresini oluşturdu. Eğer bilseydim halk böyle sıcak bir şekilde şarkımı karşılayacak, hiç bir şekilde ismimi gizlemezdim. Belki de gururla ismimi şarkının altına yazardım. Eğer doğru bir şekilde neden şarkının altına ismimi yazmadığıma dair soruya cevab vermek gerekirse, o dönemler kadınların şarkı söylemek için öne çıkmaları çok zordu. Bir kadına sanatçı yada ses sanatçısı demek o kadını toplumsal sorunlarla karşı karşıya bırakmak anlamına geliyordu. Yoksa benim ailemin el atığım bu iş konusunda tavrı çok iyiydi.

Sivil: İlk çıkışınızdan sonra 25 yıl ara verdiniz ve şarkı söylemediniz, neden?

Şehîn Talabani: Doğrudur.. „Sebri“ ve „Nexwoş nekewe“ şarkılarından sonra Tahran'a gitmeye karar verdim. Demeki kaderim böyleymiş.. Tahran'a gittikten sonra evlendim. Ondan sonra Amerika'ya göç ettik. Evlilik ilişkisi,çocukların eğitimi ve yaşama ilişkin diğer günlük sorunlar beni sanat çevresinden ve etkinliklerinden uzaklaştırdı. Sanatı düşünmeye imkan vermiyordu.

Sivil: nasıl oldu yeniden sanata döndünüz?

Şehîn Talabani: Bende her zaman şarkı söyleme arzu ve isteği vardı. Bundan hiç bir zaman vaz geçmedim. Ayrıca evimize gelen misafirler sürekli benden kendilerine şarkı söylememi istiyorlardı. Her ne kadar kişi olarak yeniden şarkı söylemeye geri dönmenin artık geç olduğunu düşünmeme rağmen, benim mesleğimdir düşüncesi ağır bastı. Bir başka düşüncemde eğer şarkı söylemeye geri dönersem, yeni ürünlerle bu işi yaparım. Bu esnada ben Burhan Muftizade Hoca ile ilişkiye geçtim ve kendisinden yardım istedim. Mamoste Burhan bana yardım etmeye hazır olduğunu söyledi. Buradan kendilerine yardımlarından dolayı saygılarımı iletiyor ve teşekkür ediyorum. Yaklaşık olarak 25 yıl ayrılıktan sonra yeniden sanata geri döndüm.

Sivil: Siz sık sık genç ses sanatçılarına yönelik eleştiriler yapıyorsunuz. Size göre onlar nasıl çalışmalı ve Kürdlerin kadim sanatından nasıl uzaklaşmamalılar?

Şehîn Talabani: Eğer Kürd sanatını korumak ve geliştirmek istiyorsak, bizim bu kültür üzerine çalışmamız lazımdır. Bize ait olan kültür. Eğer sizin Yaban dediğiniz Japanya'ya ve Hindistan'a bakarsak, yenilikcilik adına hiç bir yabancı şeyin onların kültürüne girmesini istemezler. Onlar, kendi kültürleri temelinde günden güne ilerliyorlar. Tüm dünya da onlara bakıyor. Fakat bizde ne yazık ki sanat ile ilgilenen gençler, çevrede yada yabancılardan bir şeyleri getirdikleri zaman bunu yenileştirme olarak anlıyorlar. Üzülerek söylüyorum ben bu durumu gördüğüm zaman gençlerin bir krize sürüklendiğini düşünüyorum.

Sivil: Niçin Korek Kanalı sizin kliplerinizi yayınlamıyor?

Şehîn Talabani: Vallahi niçin yayınlamadıklarını bilemiyorum. Ben tüm kliplerimi Kürd giysileriyle yaptım. Her zamanda Kürd giysileriyle klip yapıyorum. Çünkü, Kürdüm ve şarkılarımda Kürdçedir. Korek benim kliplerimi yayınlamıyorsa, her halde sebebi onlar Kürd giysilerini sevmiyorlar.

Sivil: Geçen yıl Kürdistan'a tümden geri dönmeye karar vermiştiniz. Niçin bu kararı yerine getirmiyorsunuz?

Şehîn Talabani: Evet doğru.. Ben hiç bir zaman kendi kendime niçin bu kararı yerine getirmedim diye sormadım. Bu karardan vazgeçmiş değilim. Bu kararı yerine getirmek için kendimi hazırlamam lazım. Bu yakınlarda hazırlıklarımı tamamlayacağım ve Kürdistan'a geri döneceğim.

Sivil: Siz gençliğinizde çok güzeldiniz. Hala sizin o güzeliğiniz büyük oranda kalmıştır. Sizin genç kalmanızın sebebi nedir?

Şehîn Talabani: İhtiyarlanmakta yaşamın prosesidir. Elbette ben hala ihtiyar değildim ve başka seslerden daha güçlüyüm. Çünkü, ben her zaman muzik ve doğa ile yaşıyorum. Ayrıca her zaman güler yüzlü olmayı seviyorum. Maddiyata düşkün değilim, para ve altınlara sahip olmayi yada olmamayi dert etmiyorum. Evimin içinin şöyle yada böyle olması kaygımda yok. Eğer insanlar sürekli bunları düşünürse çabuk bir şekilde ihtiyarlanırlar. Kendimi 25 yaşındaki kız olarak hissediyorum ve ihtiyarlandığımı düşünmüyorum. Bununla birlikte şimdiye kadar modaya uyan bir kadınım.. Çünkü, moda ve nasıl bir elbiseyi seçme meselesi bir sanattır.

Sivil: Şehîn Talabani büyük anne oldumu?

Şehîn Talabani: Hayir.. Vallahi şimdiye kadar büyük anne olmadım. Oğlum yeni evlendi. Hala çocukları yok. Bundan dolayı genç olduğumu ve ihtiyar olmadığımı söylüyorum. Hala büyük anne olmayan bir kadın niye ihtiyar olsun? Eğer bir kızım olsaydı, sanıyorum şimdiye kadar torunlarım büyümüş olurlardı!! Benim 3 oğlum var.. Açıktır ki erkekler kızlar gibi değil, geç evleniyorlar.

Sivil: Tüm dünyada sanatçı kadınlar eşleriyle kamuoyunun karşısına çıkarlar. Niye Kürd kadın sanatçılarda yoktur. Sizde onlardan birisinız?

Şehîn Talabani: Bunun nedeni var olan kültürel farklılıktır. Sizin ettiğiniz şeyler bizim kültürümüzde hala adet değildir. Gelecekte Kürdler arasında buda olur. Kürdler arasında bu kültürün oluşmasına memnun olurum.

Sivil: Yaşamınız boyunca pişman olduğunuz bir şey varmı?

Şehîn Talabani: Tanrıya şükür ediyorum ki, tüm yaşamım boyunca pişman olacağım bir hata yapmadım. Fakat, şu husus olmasa.. Bugün görüyorum ki, halk o kadar beni seviyor ve hepsine bundan dolayı teşekkür ediyorum. Her zaman kendi kendime soruyorum „Sebri Gulfiroş“ şarkısını seslendirdiğim zaman keşke ismimi değiştirmeseydi, kendimi gizlemeseydim. Keşke bu kadar sanat faaliyetlerinden uzak kalmasaydım!! Beni seven bu halka hizmet etmek için çok ürünüm olacaktı. Bu iki husustan dolayı pişmanım..

Sivil: Fakat, sizin çocuklarınız üzerine sanatsal etkiniz çok azdır. Bir çocuğunuz dahi sizin yolunuzu takip etmiyor?

Şehîn Talabani: Evet doğrudur. Şarkı söylemek için sesleri uygun değildir.. Kendileride „eğer anamız gibi sesimiz güzel olsaydı, şarkı söylerdik“. diyorlar. Fakat bir hata yaptım. Onlar çocuk oldukları zaman onları muziğe yönlendirme konusunda etkileyebilirdim.. Eğer zorla da olsaydı muzik eğitimini yaparlardı. Çünkü, eğer istediğin şeyler konusunda çocukları teşfik edersen öğrenirler. Şimdi kendi kendime soruyorum niye çocuklarımın bu işi yapmaları için ısrarlı etmedim. Bugün banada yararlı olurlardı... Bu da benim pişman olduğum şeylerden biridir.

Not: Sivil adına röportajı yapan Zana Dizeyidir.

Çev: Aso Zagrosi

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.