بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Bedocan,

  Senin, bizleri 11 Subat 1990‘da, ansizin bir gece karanliginda, belirsiz ve karanliga bogulmus, it sürülerinin kan icmeye can attigi ormanlarda terkettiginden bu yana tam 16 yil gecti... Sadece ormanlar degil, yillarca sagimizda ve solumuzda bulunan insanlarinda dahada kalles ciktiklari, ilk önüne gelen yabanciya yaltanmak icin, yillarca yolculuk yaptigi arkadasini satarak, hatta arkadan hancerleyerek hainlestiklerini de o gece karanliginda bir kere daha ögrendik..Istanbul’da bir radyo haberinde senin „fiziki“ olarak aramizdan ayrilisin haberi tam bir bomba gibi düsmüstü... Senin ülke de ve dünyanin cesitli alanlarina darmadagan olmus tanidiklarin hepsi, „bu hain gecede“ yasanan olay karsisinda shöke olmus, gecmiste var olan düsünce kaliplarini kayip etmis duruma düstüler.. 11 Subat gecesi senin aramizdan ayrililisi, yillar boyunca tanistigimiz parametreleri alt üst etmis, düsman cevreleri „basarilarindan“ dolayi sevgi cigliklari atiklari bir dönemde, bizim cevreler yasanan olaydan habersiz, acilarini yasama hakkindan dahi mahrum birakildilar..Cünkü, shoke olanlar, herkesi shoke etmemek icin, panik yaratmamak icin „babalik“ görevini yerine getirmislerdi...Bedocan, Biz, annelerimizi, babalarimizi, kardeslerimizi, akrabalarimizi,asiretlerimizi kendimiz secmedik, onlar bize ragmen bize dayatilan iliskilerdi ve bizde kendimize göre kabul ettik..Ama dost ve dava arkadaslarimizi kendimiz sectik.. 12 Eylül öncesini biliyorsun.. Birak kani kaynayan, kabina sigmayan delikanlilarin Kürdistan ulusal davasina angaje olmasina , bagimsiz, birlesik, demokratik ve sosyalist Kürdistani kurma girisimini, cocuklar dahi, annalarinin kucaklarin terk ederek „firtina cocuklari“ oluyordu.. O dönemler devrimin cocuklari kurduklari yuvalarda, sectikleri dost ve yoldasliklar tüm dünyalara bedeldi... Cünkü, ortak bir ideal icin bas koyanlar, canlarini dahi bir birleri icin vermeye hazirdi... O firtina ve kasirgali günlerde herkes kanatlar takmis Büyük Kürdistan’ini ariyor ve ona dünyada en güzel sistemi getirip, cennet haline getirmek istiyordu... 1980 askeri darbesi, „firtina cocuklarinin“ ruyasinin ortasina tam bir bomba olarak düstügünü sende biliyorsun..Ne canlari, ne dostlari ne yoldaslari kayip ettik..Ben sehitleri düsünürken hep aklima, icimizden en fedakarlari, yasamlarini idealleri icin hice sayanlari, ikircikli olmayanlari ve hayatlarinin baharinda daha yükseklere ucan Sahinleri animsiyorum..Kürdlerin güzel bir cocuk hikayesi var..Bir gün bir Sahin bir karga ile karsilasiyor ve merak ettiginden dolayi, kargaya „Sahinlerin daha yirtici, daha görkemli, daha güzel ve her zaman gök yüzünün semalarinin en yüksekliklerin de uctugunu ve yer yüzünü semalarda seyrettigi, ama buna ragmen erken öldügünü söyler... Nasil oluyorda kargalar tam tersi olmalarina ragmen daha uzun yasadiklarini sorar?“Karga, Sahine : „cok kolaydir.. Eger sende uzun yasamak istersen, benim gibi yap“ der...Sahin: nasil?Karga: „ Yuvani daglarin doruklarinda yapmayacaksin.. Cünkü oralarda sürekli degisen havalarla karsi karsiyasin.. Zaten yüksek daglarin doruklari cok soguktur... Sende benim gibi cöplüklerde yada havanin fazla degisiklik arz etmedigi yerlerde yuvani yap..“ der. Sahin: Baska diye sorar..Karga: „ Bir de avini yerden avladigin zaman, canli canli gök yüzüne kaldirman, oralarda sicak, sicak parcalanman hem yorucu ve yipraticidir ve hemde tüm bu cabalar saglik icin zararlidir... Sen de gel benim gibi yap.. Avlamaya gerek yok, yorulmaya gerek yok... Cöplükler var insanlar yemedikleri her seyi oralara atarlar. Bizde birlikte gider, toplar ve yiyeriz.. Böylelikle sende benim gibi cok uzun yasarsin“ diyor..Karga’nin tüm bu söyledikleri bizim Sahin‘in aklina uyuyor ve oda karga gibi yasamaya karar veriyor.Ilk gün, bizim sahin, bir cöplükte kendisine bir yuva yapip kaliyor.. Cöplükte bir seyler yemek isterken pis kokulardan dolayi yiyemiyor. Ikinici günde ayni durumu yasiyor.. Tüyleri giderek soluklasiyor, kanatlari düsüyor ve ruhen de kendini kayip etmis bir duruma geliyor.. Sahin bu durumu artik kaldiramayagini anlayarak, hemen Kargaya gidip, eski yasamina dönme kararini bildiriyor.. O esnada Sahin, Kargaya „ ben gökyüzünün semalarindaki bir saniyelik ususumu, tüm yasamina; ben, daglarinin doruklarindaki yuvamda bir saniyelik ötüsümü tüm yasamina ve ben gökyüzünde parcaladigim avimin bir gramini senin tüm yasamina degismem“ diyor ve yükseklere cikip, kayip olup gidiyor..Sehidlerde tipki sahinler gibi hayatlarinin baharinda cok kisa bir döneme büyük isler yerlestiriler, hep yükseklerde ucar ve ansizin kayip olup giderler. Ama, o ucuslari, gökyüzünde yaptiklari dönüsleri ve görkemlilikleri hic bir zaman unutulmaz...Bedocan;Dostluklar, yoldasliklar büyük ideallere ve hedeflere varmak icin bir dizi badireler ve labirentlerden gecerek hayat bulur, yeserir ve temel atar.. Bir Kürd atasözü var, diyor ki, „Pishta xwe bide dîwarê kevn“... (Sirtini eski düvara ver)...Ekonomik durumu iyi olan bir Kürd ailesi varmis... Ailenin tek bir oglu varmis.. Oglanin sürekli büyük paralari varmis.. Bundan dolayi oglanin cevresinde sürekli olarak bir cok insan bulunuyormus.. Oglan sürekli dostlarindan söz ettiginden dolayi, babasi bir gün kendisine „senin kac dostun var?“ diye sorar.. Oglan: „30 tane dostum“ var diye cevap verir.. Babasi „ cok shanslisin, ben bu yasa geldim, ama simdiye kadar yalnizca yarim dostum var“ diyor..Aradan bir hayli zaman geciyor ve oglan bir cinayette karisiyor.. Babasina ulasiyor ve yardim istiyor.. Babasi kendisine „dostlarin cagir“ diyor..Oglan dostlarini ariyor, hic kimse kendisine yardimci olmuyor..Oglan yine hasta ve yatakta olan babasina ulasiyor ve yardim istiyor.. Babasi kendisine „ oglum yarim dostuma ulas“ diyor... Oglan babasinin „yarim dostuna“ ulasiyor ve durumu izah ediyor.. Babasinin „yarim dostu“ hemen gidiyor ve ölen adamin cesedini bir torbaya koyup, kayip ettirmek icin yolla koyuyor.. Fakat adam cesetle yolda polislerce yakalaniyor, Polislere adamin oglunun ismini veriyor.Neyse daha sonra yakalanan oglani hapishanede ziyaret eden baba ile ogul arasinda bir diyalog geciyor.. Oglan babasina „senin dostun beni polise verdi“ diyor.. Babasi hayir ben sana dedim ki „benim yarim dostum var. Sen de bana ‚30 dostum var‘ dedin.. Sen dar güne düstügünde senin dostlarin senin degil paranin dostlari oldugu ortaya cikti.. Benim yarim dostum sana yardima geldi. Ama hayati tehlikeye düstügünde seni verdi.. Onun icin ‚yarim dost‘ demistim“ diyor..Bu olayi anlatmamin nedeni Bedocan, yillarca birlikte yürüyen insanlar dost olamadilar, yoldas olamadilar.. Bugün Kuzey Kürdlerine bakildiginda, eskide yillarca birlikte olan ve devlete karsi „mücadele“ eden insanlar TC’ye giderek parali askerlik yapmalarina ragmen eski arkadaslariyla konusmuyorlar..... Cünkü, kendi eski arkadaslarini TC’den daha kötü görüyorlar....11 subat olayini hazirlamak ve gercelestirmek icin, devlet birilerini önce baska cevreler icinde „kahramanlastirdi“ ve sonra bize empoze etti.. En acisi yillarca bizim cevremizde olan insanlarin bu yeni „yabanciya“ ve truva atina sarilmasiydi.... Is isten gectikten sonra....... Ah.....Idris-i Bitlisi’nin tarihsel basarisizligi 40 Kürd Mîr‘inden bir Mirê Mîran’i cikartmamasiydi... Ama hepsi bir Türk’ü kabul ettiler..Bedocan 11 Subat bizim icin bir dönüm noktasi oldu... TC’yi tanimak acisindan, tohumluklarini ve yeni yöntemlerini bilmek bakimindan ögreticiydi... Fakat, hâlâ da düsmanimizi tanidigimizi sanmiyorum.. Cünkü, valislerini toplayan gidiyor... Askerlik yapiyor.. Hatta bazilari da siyaset yapiyor. Kuzey Kürdistan’da her sey arap sacina dönüsmüs, at izi ve it izi karismis.. Devlet, kendi kürdlerini yaratmis, kendisine düsmanlik yapip dogacak bosluklari dolduracak olanlarida .. Yani kisacasi A-B-C planlari gibi..Eski „firtina cocuklari“ nin bir kesimi 1980 sonrasi „akillandilar“... Bir kismi da „Kürdlerin basina bir tanri“ yaratarak ve kendileri de „kul“olmaya karar verdiler.Sonra „tanrilari“ kendisine „yeni tanrilar“ bulunca bunlardan bazilari „yetim“ kaldilar... Bazilari da daha önce tanrilarinin „kurbani“ olmustu... Bazilari da „tanri“ hâlâ kendisine „tanri“ bulmadan önce tanrinin fetvalarindan dolayi onlarca yil gizlediklerini simdi yazabiliyorlar.. Ama, neler yasanmamiski? Sana tüm bunlari bu kisa makalede anlatma imkânim yok..Bedocan, Kuzey Kürdistan’in ufku karartilmis, Kürdlerin önüne „Türkiyeli“ kimligi, umutlari „Misaki Milli“ icine hapis edilmistir. Korkunc derecede atomize olmus bireysel catlak sesler, yillarin silahli mücadelenin birikimini arkasina almis „son kemalistligin“ haykirmalari arasinda sivri sinegin verdigi sessi dahi vermiyor.. Bizim yillarin örgütleri her ne kadar kücük aile cevrelerine dönüsmelerine ragmen, „yikilmadik ayaktayim“ türküsünü söylüyorlar... Bazilarinin durumu biraz tavsan ve kurbaga hikayesine benziyor.. Biliyorsun tavsan her seyden korkan bir hayvan oldugundan dolayi, bir gün kendi kendisine ben bu korkak halimle artik yasiyamam.. Cünkü her seyden kaciyorum.. Bendan dolayi tavsan gidip kendisini nehire atip intihar etmek istiyor.. Ama bizim tavsan nehirin kenarina vardigi zaman, bir seylerin de kendisinden kactigini görüyor ve seviniyor.. Tavsan, kurbagalarin kendisinden kactigini görünce yasamasinin bir anlam ifade ettigini, birileride ondan korktugunu düsünerek intihardan vaz geciyor. Ama, yine kücük dükkanlarini, baskalarin sundugu sosyal yardim ve sübvensiyonlar araciligiyla sürmeye calisiyor.. Yani anlayacagin, karantinaya alinmis ve baskalarinin verdigi oksijenle idare etmeye calisiyorlar..Ama, Kuzey Kürdistan’i büyük bir siyasal deprem bekliyor.. Cünkü, Kürd halki artik gerisin geri Pandora kutusuna konulmayacak..Bedocan,Sana Kuzey Kürdistan’i anlatirken pek ic acici degildi. Ama, Güney Kürdistan devletlesti.. Her ne kadar federal diyorlarsada ordusuyla, hükümetiyle, parlamentosuyla, polisiyle, üniversitleriyle, baskaniyla ve dis iliskileriyle bir devlet.. Kek Mesud Kürdistan Baskani, Mam Celal’da Federal Irak Cumhurbaskani..Bedocan,Sana daha her seyi genis genis acmak isterdim... Ama kücük bir makaleyle bunlari anlatma imkani yok.. Ayrica sehitler üzerine yazi yazmayi pek becermem.. Sehidlerle ilgili yazi yaz yazdigim zaman, kelimelerimin ici bos, cümlelerim icimdeki duygu ve saygiyi bitimlemiyor ve caresiz kaliyor.. Cünkü, sehidlerin kanlari üzerine Kürdistan kimligi yeserdi, boy saldi ve Güney’de nur topu 4‘üzlerin ilki gözlerine dünyaya acti.. Cünkü sehitler sayesindedir, TC, Iran ve Suriye devletleri gökyüzünde dolasan „Kürd hayeleti“ karsisinda panik ve can derdindeler... Sehidler, asirlardan beri yök edilmek istenen Kürdleri yasatarak bugüne tasidilar... Onlar, batirilmak istenen Kürdistanla özgür Kürdistan arasinda köprü oldular...Yazima burada istemiyerek son noktayi koyuyorum.. Oxir be Bedocan!!Oxirbe!! [email protected]

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.