Güney Kürdistan’a yaklaşımlar
Güney Kürdistan’da halkımızın büyük bedeller neticesinde elde ettiği, siyasal, ekonomik, sosyal, askeri ve diplomatik kazanımlar, tüm bölge ve uluslararası güçleri siyasetlerini, konumlamalarını gözden geçirmeye götürdüğü gibi, Kürd çevrelerini de yeniden konumlandırmaya götürdü..Güney Kürdistan’da ortaya çıkan bu realite çok doğal olmayan ve şaşırılması gereken bir durum değildir. Çünkü, Güney Kürdistan’da bulunan tarıma elverişli alanlar, tatlı sular ve diğer yeraltı zenginliklerin dışında, Irak petrollünün %40’ı Kürdistan’da çıkmaktadır.Ülkemizin bu parçasında Kürd siyasal yapılanmasının kurumlaşması, istikrarı sağlaması ve var olan ekonomik zenginlikler üzerine yeni atılımlar yapması, bir dizi çevreyi yeniden şekillendirdi.ABD, Irak savaşı için 256 milyar dolar harcadı... Bazı kaynaklara göre Irak’ın durumu, ABD’ye yaklaşık olarak 2 trilyon dolara patlayacak..İran’ın Güney Irak’taki ekonomik, askeri ve siyasal üstünlüğü ve çıkarları bilinmektedir.. Türk devletinin dış ticaret hacmi 9 milyar dolar olmasına rağmen, bunun yaklaşık olarak bir milyarı Güney Kürdistan endekslidir.Böyle bir ortamda, çağlar boyunca kendi ülkesinde en basit bir kaynaktan yararlanmayan Kürdler, Güney Kürdistan’da yeni ekonomik çıkarlar ve imkânlar elde etmek için seferber oldular.. Geçmişte KDP ve YNK’ye düşmanlık eden bir çok yapılanma, kişi ve kuruluş da farklılaşmaya başladı. Eskide Saddam rejimiyle birlikte olanlar, yeni sürece entegre edildi.. YNK ve KDP’ye karşı olan bir çok kişi ortaya çıkan iktidar nimetlerinden yararlanmak içinde olsa sürece adapte oldular..Kürdistan’ın diğer parçalarında bir çok iş adamı yada eski siyasilerde ülkemizin bu parçasında “ekmek” aramaya başladılar....Bu gelişmeler dünyanın her tarafında yaşandı... Kürdler de kurumlaşırken, devletleşirken aynı süreçleri yaşıyor.. İkidar her zaman çekici ve magnetik bir özelliğe sahip oldu. Tarih boyunca hep böyle oldu ve yine bu özelliğini koruyacak..İnsanlar,iktidarın nimetlerinden yararlanmak için hem kendi içinde ve hemde dışında yoğun bir savaşa girişirler.. Siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda iktidarla bütünleşen kesimler, bir yandan iktidarın magnetik alanı içinde pozisyonlarını güçlendirmek için kendi aralarında savaşa tutuşurken, diğer yandan var olan magnetik alanın dışında kalanlara karşı iktidarı savunmaya koyulurlar.. İktidar, var olan tüm kesimleri memnun edecek pozisyonda olmadığından dolayı, kendisinin dışında kalanların sürekli saldırılarına hedef olur.. (eğer konuşmak için şartlar varsa)Kürdistan’da ekonomik çıkarlar için rekebet ortamına giren Kürd kesimleri, aynı çıkarlar için rekabet ortamında bulunan devletler ve büyük şirketlerle karşı karşıyalar.. Böyle bir ortamda, doğal olarak, büyük şirketler sahip oldukları güçlerini kullanarak pastanın aslan payını alacaklar. Pazar ekonomisinin bu doğal durumu ister istemez ekonomik olarak zayıf ve siyasal destekten yoksun Kürd kesimlerini süreç dışına itecektir... Sonuç olarak, “zayıf” Kürd kesimleri bu süreç içinde bir baltaya sap olmasalarda, çeşitli bölgesel ve uluslararası çıkarlar Güney Kürdistan’da maddi bir olgu olarak zemin bulduğu andan itibaren, Kürdistan kazanımlarının olgunlaşması, derinleşmesi ve uluslararası arenada “kabul edilir” bir pozisyona kavuşmasını sağlayacaktır.Güney Kürdistan’ın ekonomik ve siyasal pastasından doğrudan yararlanmayan Kürd kesimleri, yarın yada başka bir gün Güney’deki kazanımların “ekşi” olduğunu söylediklerini duyduğunuzda şaşmayın...Ama, Güney Kürdistan’da her Kürd yurtseverin sahip çıkabileceği, destekleyebileceği ve yeri hiç bir şey tarafından doldurulmayacak, Kürd siyasal kazanımlarıdır... Ben bu kazanımları esas çıkar olarak olarak görüyorum ve savunuyorum..