KURUMLAR VE CİDDİYETSİZLİK ÜZERİNE?
Bir birey yaptığı bir işe ciddi yaklaşmak zorundadır en başta yaşamına ve sağlığına ciddi yaklaşmak zorundadır eğer yaşamına ve sağlığına ciddi yaklaşmasa o yaşamını va sağlığını hoyratça kulanır ve kayıp eder.
Bir işçi yaptığı işe ciddi yaklaşmak zorundadır çünkü ekmeğini orada kazanıyor eğer yaptığı işe ciddi yaklaşmasa ve ciddiye almasa işinide ekmeğinide kayıp eder.
Bir Baba ve Anne kutsal aile birliğine ciddi yaklaşmak zorundadır ve varsa çocuklarına karşı ciddiyet göstermeli ve onları gözü gibi korumalıdır, eğer başta anne ve baba aile düzenine ciddiyet göstermese zamanla çocuklarınıda aile düzenlerinide ve kendi içerisinde kendisine karşı olan saygıyıda kayıp etmek zorundadır ve kayıp etmekten başkada bir seçenekleride yoktur.
Bir esnaf kendi işyerini hoyratça kulanmaya başladığı sürece iflas etmekten başka bir seçeneği kalmaz.
Bir dernek, parti, kurum ve kuruluş yaptığı işe ciddi yaklaşmak zorundadır ve yaptığı işi ciddiyetle yapmalıdır yok yaptığı işe ciddi yaklaşım göstermiyorsa, gösterilmedikçe önce fanatik taraftarlarını sonra tabanını yitirir ve sonrada tabelasını indirmek zorunda kalır?
Tabelayı indirmemek için dirensede marjinalleşir ve kendi gerçek kimliğinde, işlev ve görevlerinde uzaklaşır ve hiçte kendileriyle ilişkili olmayan farklı çıkar çevrelerinin eline düşerler?
Geçen hafta içinde tanıdığım bir köylüm bir dost beni aradı ve İsviçre Baselde kayıplarla ilgili bir toplantı var dedi bende sordum kim düzenliyor diye FEKAR dedi gelirmisin dedi bende eğer saldırgan çete unsurları saldırmayacaksa ve onlar iyi bağlanacaksa neden gelmeyeyim dedim çünkü daha önceleri bu tür toplantılarda kayıp kardeşimimle ilgili söz almaya çalıştığım anda bile saldırı ve tehditlere maruz kalmıştık? konuştuktan sonra adresi sordum sonradan vereceğini söyledi oda bilmiyordu adresi daha sonra bir kaç yurtseveri aradım kendi ilişkilerimden sordum böyle bir toplantı varmış nerede diye hiç kimsenin haberi yoktu bu toplantıda?
Pazar sabahı aradım adresi aldım ve toplantının olacağı adrese gittiğimde daha önceleri çok iyi tanıdığım sımalar vardı ve bu bir toplantı değil bir etkinlik ve bir geceydi düzenleyenlerde uluslar arası gözaltında kayıplara karşı mücadele komitesi İCAD tarafında düzenlendiğini öğrendim ki bu komitedeki bir çok insanı tanırım daha evel 2002 de Almanyanın Nürnbergde 4 kurultaylarına delege olarakta katılmıştım bir çok sorunu iletmiştim ve onlarda tek kelime dahi bu konuda söyleyememiş ve söylememişlerdi geçen bunca yıllara rahmen bizim kayıplarımızın bir resmini dahi kayıpların arasına asmamışlardı halende asmıyorlar çünkü bu kardeşimin kayıp olayında sorumluluğu olan PKK di iyi biliyorumki İCAD ancak duyarlılık göstermesi için benim Arjantinli, Kolombyalı, Perulu, Nikaragualı, Afganistan yada Iraklı olmam gerek elbetteki oradaki acılarıda paylaşıyorum, paylaşılması gerek oradaki kayıplarında, kayıp yakınlarınında çığlığı olmak gerek ama yanı başındaki kürdün acısını, kayıbını his etmeden ve onların çığlığına ortak olmadan başka coğrafyalardaki kayıplara sahip çıkmak ne kadar olanaklı ve ne kadar samimi olur acaba?
Girişte salondaki ve geceyi organize edenlere sordum ya ben başka bir toplantı amacıyla geldim acaba buraya yanlışmı geldim diye sordum yok dediler sen doğru geldin hata gecenin konuşmacıları arasındanda sen varsın dediler ya nasıl olur benim bundan haberim yok dedim dediler FEKAR bize böyle bildirdi bende şaştım bu işe ama bekleyeyim etrafta FEKAR lı kimsede yoktu ki sorayım?
Halbuki bu geceyi organize edenler benim PKK ylen ve FEKAR lan sorunlarımın olduğunu çok iyi biliyorlardı hata çıkıp konuşacak olsam en çok eleştireceğim ve kardeşimin kayıp olayıylan ilgili hesap soracaklarımın PKK liler ve FEKAR lıların olduğunu bildikleri halde bana bir telefon açıp bu iş doğrumudur sen konuşmacımısın diye sorma ihtiyacı dahi duymamışlardı? anlaşıyorki bu geceyi düzenleyenler bu işe samimi yaklaşmıyorlar ve bu işleri ciddiye almıyorlar?
Bu işleri yapanların iyi niyetliliklerinde söz edilebilinir lakin bu iyi niyetliliğin ötesinde bir şey olsa gerek, onada ben bir isim bulamadım onada bu yazıyı okuyanlar karar versin?
İki gün sonra amcamın oğlu aradı 1996 yılında PKK ye katılan ve yıllar sonra 1999 yılında şehit düştüğü söylenen Xorto Veysel Şahin nereden ve ne şekilde halen şehit düştüğü tam olarak açıklanmayan Veysel için birileri aramış abisini işte efendim kardeşinle ilgili elimizde görüntüleri var Başkanlan görüşürken görüntülenmiş ki bu görüntüler doğru olmuş olabilir başkanın yakanlandığı neredeyse 12 yıl oluyor farz edelimki gittiğinde Xorto Veysel bir eğitim alanında yada çalışmasında karşılaşmış olabilir görüntülerde olabilir ama bu gün arayıp bu görüntülerden bahs edilmesiylen ne amaçlanmakta ne yapılmak istenmekte anlamaktan zorlanıyorum? eğer şehit ve kayıp yakınlarıylan yeniden ilişkilenmek isteniyorsa bu tür yol ve yöntemlerlen asla olmaz ki bu tür yol ve yöntemler geçerliliğini yetirdi? bu tür yaklaşımlar ciddiyetsizlikten başka bir anlam ifade etmez etmiyorda?
Benim birey olarak anladığım bu tür yaklaşımlar ciddiyetsiz ve saygısız yaklaşımlardır, kayıp ve şehit yakınlarının kanayan yarasına çomak sokmaktan başka bir anlama gelmez varsa başka bir anlamı buyursun bu işleri bize ve kamuoyuna açıklasınlar?
Bu vesileylen tekrar soruyorum Balkanlarda kayıp edilen kardeşim Aydın Şahin ve yanındaki kişilere ne oldu? sorumluları kim? akibetleri neden aydınlanmıyor? sorumluları neden açığa çıkartılıp hesap sorulmuyor?
Amcamın oğlu Xorto Veysel nereden ve ne şekilde şehit düştü? dahası biz bu kardeşlerimize ait birer mezar taşı istiyoruz? bu insanların kemikleri neredeyse almak istiyoruz?
Eğer bu olaylara ciddi yaklaşılacaksa açık ve net cevap verilmeli yoksa eskimiş, kokuşmuş yol ve yöntemlerlen her türlü yaklaşımı ciddiyetsiz buluyor ciddiye almıyoruz?
Bu işe ciddi yaklaşanları görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz?
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurnada az misali.
İnsan yaşamına ve insan haklarına saygılı ve bu konuda mücadele edenlere saygılarımla.
Kalender Şahin