بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 18 October 2009

Hasan Dere / PKK, DTP ve bazı Kürd şahsiyetler Öcalan muhatap alınsın diye çırpınıyorlar.

Öcalan muhatap mı değil mi, izah etmeden önce birkaç soru soralım.

PKK ne için kurulmuştu? Amacı neydi?
Özgürlük, Federasyon- Anadilde eğitim gibi istemlerden vazgeçme nasıl açıklanır?
Gerillalar ne için dağa çıkıyorlar, niye canlarını veriyorlar, Öcalan için mi?
Kürdistan ve Kürdlerin özgürlüğü uğruna eziyet çekmemiş, dağa çıkmamış, silahlı çatışmaya girmemiş Öcalan'ın değeri nereden geliyor? Neden her şeyden vazgeçiliyor ama Öcalan'dan vazgeçilemiyor, bu düşündürücü bir durum değil midir?

Öcalan Kürdistan davasından üstün müdür? Eğer mecbur olunursa hangisi feda edilmelidir?
Öcalan'ı her şeyden değerli kılmak, Kürdistan'ı geri plana itmiyor ve dolayısıyla vazgeçilir bir nesneye indirgemiyor mu?
Böylece, TC'yi memnun eden bir durum yaratılmış olunmuyor mu?

Muhatap Öcalan!

Öcalan çoktandır muhatap alınmış bulunuyor!
Bunu Cengiz Çandar da açıkladı, ancak, muhatap alınışın amacını net olarak ortaya koymadı!

Önce soralım, ortada TC-Kürdistan sorununu çözme diye bir girişim mi var gerçekten?
Bir sorunun ne olduğu, net olarak kavranmadan çözülmesi mümkün müdür? Çözülmek istenilen problemin verilerinden hareketle, istenenler ortaya konamadan, doğru sonuca ulaşılabilir mi?

Sorun, baskı altındaki bir ulus'un özgürlüğü ve doğal olarak ulusun üzerinde yaşayageldiği toprağın (ülkenin) bağımsızlığı sorunudur!
Ulus ve toprağın özgürlüğünü içermeyen hiçbir girişim, çözüm değildir!
Bu tartışmasız realitedir!

Sorunu kim yarattı? Sorunu yaratanların çözümde de aktif olmaları gerekmez mi?
Bir soru daha, sorun nerede üretildi?
Lozan (Lausanne)'da üretilen sorunun çözüm yerinin de Lozan (Avrupa) olması gerekmez mi?
Her zaman, dünyanın temel sorunları, Avrupa'da yapılan toplantılarda çözüme bağılanmıyor mu?
Bu bağlamda, çözümün TC devletine bırakılacağını sanmak saflık değil midir?

1914-1918 paylaşım savaşının galipleri Avrupa'lı devletler, yenik Osmanlı'nın sömürgelerini işgal ettiler. İşgale karşı direnmeyi sürdüren tek halk olan Kürdler; zengin petrol rezervi ve Müslüman nüfus çoğunluğuyla güçlenip, Emperyalist ve Hristiyan devletlere ilerde başlarına bela olacakları izlenimi verdiler. Ceza olarak ülkeleri Kürdistan, işbirlikçi halklara (TC, Suriye, Irak ve İran) mükafat olarak sunuldu ve aralarında paylaştırıldı!
Günümüzde de önceliğin TC'nin 'bütünlüğü'ne verildiği göz önüne alınırsa, ABD ve AB'nin desteklediklerini dile getirdikleri bu 'çözüm' argümanı, kötü amaçlar içeriyor!

1- Kürdistan'lıların Özgürlük Mücadelesi (KÖM), engellemez boyuttadır ve tümden kaybetmemek için kısmi tavizler vererek, direniş saflarını tezada düşürüp dağılmaya sürüklemek, ...Öcalan'ın Kürdleri parçalayarak öğüten çizgisi, engellenmez boyuta ulaşmışlığa değil, aksine KÖM'nin güç yitirmiş olarak seyrettiğine işaret eder.
Bu koşullarda dağınık Kürdistan tarafının, düzenli TC ordusunu yenme imkanı yoktur.
Böyle bir şansı yakalamanın ilk adımı, tüm halkımızı kucaklayan ulusal bir birlik yaratmaktır. Bu da yakın baharlarda zor açacak bir çiçek!..
PKK'nin, dışındaki Kürdlere yönelttiği zorbalık, Kürdistan çoğunluğunun ulusal birlik içinde davranma yeteneğini kısıtlamaktadır.

2- KÖM'nin, perspektifsel olarak varacağı boyut...
Globalim atağıyla dünyayı kendi sistemine entegre hülyaları kurarken, Marksist bir yükseliş (burada söz konusu olan PKK değil KÖM'dir), Orta Doğu'ya dolayısıyla dünyaya dair projelerine yönelik bir tehdit oluşturur! Henüz emperyalizm karşıtı uluslararası muhalefetle birleşmemiş bu hareketi, 'Yılanı küçükken ezmek' babında tasfiye etmek!

Ciddi bir çözüm söz konusu olsaydı, parçalanmada rol alan devletlerin TC ile flört etmek yerine, çözüm masasına Kürdlerle oturmaları zorunluluğu gereği Lozan'a çoktan davet etmiş bulunurlardı.
Ciddi çözüm, bu asırlık davanın doğal muhataplarını kendiliğinden bulurdu! KDP, DDKO, PSK, PRK, KAWA, DTP-PKK vd. kuruluşları temsilen bir heyet mesela!..
TC ile fingirdeme, ciddiye alınması gereken bir çözümün olmadığına işaret eder!
TC ekabirleri, sistemi değiştirmekten değil, demokratikleştirmekten (siz sağlamlaştırmak anlayın) söz etmektedirler. 1980 faşist anayasasını bile değiştirmeden statükoyu sürdürmek istiyorlar. Türkiyeli, üst kimlik, açılım safsataları, Kürd'ü ayrı ulus olarak değil, Türk'ün tamlayanı (nesnesi) olarak görmeyi sürdürdüklerini gösteriyor.

Bu durumda, 'Çözüm'ün amacı ne olabilir?
Özgür bir vatan ülküsüyle, kurtuluş örgütü zannedikleri PKK'ye koşan çocuklarımızı (gerillaları) imha ve tasfiye etmek!
Bir yandan eski uygulamalardan ısrar ve diğer yandan gerillalara yönelik saldırıların sürmesi, bu düşüncemizi doğrulamaktadır.

Kürdlerin en dinamik ve radikal güçlerini tasfiye amacındaki böyle bir projeye, 'hizmet' sunacağını beyan eden Öcalan değil de kim muhatap alınacaktı?
Evet, Öcalan çoktandır muhatap!
Ama bu muhatap, asla biz Kürdlerin hayırına değil!

Oynanan oynu da, Kimin kimi kandirdigini da aslinda herkes biliyor. Bu seneryolar Kurdistan da cok oynandi, Tekrar tekrar oynansa da ders cikarilmiyor. PKK´nin emir kadrolari,verilen emri yerine getirmekden baska bir sey yapamiyorlarsa öne kendileri ciksinlar "baris elcisi "olarak gidecek gruplara önculuk etsinlerde görelim. Mesela Dagdan gelecek gurupa Duran Kalkan ve A.Haydar Kaytan,Avrupadan gelecek gurupa da Zubeyir önculuk etsin görelim.

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.