بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 28 April 2009


İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Orhan Yılmazkaya, ezilen esmer tenli çocukların kurtuluşu için devrim ve direniş için yola çıktığı serüveni dünkü direnişinde bu ezilen halklardan bir Kürd çocuğunun kafasına kurşun sıkma ile sonlandı.
Gerçi orası daha muamma, Kürd çocuğun kimin öldürdüğü, gerçekten de 'devrim' için pencereden rasgele ateş eden mi? yoksa polisin kör mermisiyle mi öldü? daha belli değil.
Olay, klasik olmayan bir 'direniş' ve ölüm ile sonuçlanıyor.

Direnen Orhan Yılmazkaya, devrimin gerektirdiği tarzda, prosedüre uyuyarak 'şehid' oluyor.
Ama Orahan'ın devrimci duyguları ve dünyasından ayrı olarak nesnel gelişen ise pek prosedüre uymayan karanlık bir şekilde gerçekleşiyor.
Orhanın kendisinin nasıl bir gemide seyahet ettiğini bildiğini pek sanmıyorum!.

Sokakta ekmek almaya giderken yakalanması daha kolay olan Orhan'ın yakalanması tam bir macera filmi şekline sokularak gerçekleştiriliyor. Sabahın erken saatlerinde bombalar patlıyor, polisler ölüyor, yaralanıyor, sokakta geçen bir Kürd ölüyor, bir gazeteci yaralanıyor ve 6 saat sürüyor.
Tüm bunlar olurken Orhanın 'Devrim Tüzüğü' polis anonslarından geçiyor ve gazeteler, Tv'ler canlı yayın da veriyor.
Yani, postmodern bir sol direniş filmi

Nerde görülmüş devrimcilerin sesini hem de direniş anında TV'lere ve gazetelerce canlı canlı sansüre uğratmadan vermek!?.
Hem de Hürriyet gibi bir faşişt gazete bunu daha eylem sürerken, polisler ölürken internet sayfasında 38 yıl önce Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir in eylemlerine benzeterek romantik bir havaya sürükluyordu.

TC, bu yayinlara neden ve niçin izin verdi?.
“Müdür duyuyor musun sesimi,
Teslim olmayan bir özel devrimci kuşağına layık olmaya çalışacağım.
Devrimci karargah savaşçısıyım.Yaşasın devrim ve sosyalizm. Yaşasın hakların kardeşliği. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının mücadele birliği.
Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu kavga mutlaka sürecek. Nasıl binlerce yıldan beri sürdüğü gibi. Thomas Mürchel'den, Şeyh Bedrettin'den, Mahir Çayanlardan, İbrahim Kaypakkaya'lardan ve Deniz Gezmiş'lerden beri sürdüğü gibi.''
[i]'Al Orhan bu telsizi, konuş'[/i] misali ve ardından bu konusmalari 70 milyona vermek neyin nesidir?, bu olayda bence en önemli ayrıntı budur.

Birileri [i]Orhan[/i] vesilesi ile ne mesajı gönderdi?.
[b]Ergenokon düşerken[/b], Hürriyetin kullandığı alegoriler, ve Orhanın [i]"Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu kavga mutlaka sürecek[/i]" söylemi kimlere hitap ediyordu?.

Orhan'ın [i]Osmanlı Hamamı[/i] yazarlığından Kürd ve Türk kardeşliğine giden mücadelesine söylenecek cümle yok, ama kendisinin [b]kullanılma[/b] biçimine ise daha çok sey söylenecek.

elestiri oklarini yayindan gelisiguzel savurmussun, iyi guzel; ama kendi sorduklarina bir turlu cevabin yok. mamafih, yazin kaleme duzgun bicimde alinmis, buda pozitif yonun. bu adamin Pkk kamplarinda bulundugu fotograflardan da belli. gelelim yazdiklarina; kendimce onemli gordugum paragraflarinin altina cevap yaziyorum : "Sokakta ekmek almaya giderken yakalanması daha kolay olan Orhan'ın yakalanması tam bir macera filmi şekline sokularak gerçekleştiriliyor. Sabahın erken saatlerinde bombalar patlıyor, polisler ölüyor, yaralanıyor, sokakta geçen bir Kürd ölüyor, bir gazeteci yaralanıyor ve 6 saat sürüyor. Tüm bunlar olurken Orhanın 'Devrim Tüzüğü' polis anonslarından geçiyor ve gazeteler, Tv'ler canlı yayın da veriyor. Yani, postmodern bir sol direniş filmi " doksanli yillarin basinda, hem de cemil topuzlu caddesi gibi istanbul'un kalburustu yerlerinden ciftehavuzlarda da, bir apartmanin bilmem kacinci katinda ikamet eden dev sol'dan ayrilmis bedri yagan ve arkadaslarida, boyle sasaali bicimde, patirti ve gurultuyle oldurulmuslerdi. goztepe hatta caddebostan'nin cemil topuzlu taraflarinda yogun silah sesleriyle uyananlar olmus, gazete sayfalarinda buyuk puntolarla zafer atislarini ellerindeki son model silahlarla gok yuzune sikan muzaffer turk p[olislerinin fotograflarida yayinlanmisti. bedri yagan ve arkadaslarida , 1990 baslarinda ciftehavuzklarda bakkala ekmek almaya giderken enselenebilirlerdi senin mantigina gore; ama turk devleti bazen senin gibi bakmiyor cozulmesi gerekli meselelere. onlarin oldurulme merasimleride bir o kadar- belki uc bes saat veya daha az- gurultulu ve aktualiteye uygun icra edilmisti. " Nerde görülmüş devrimcilerin sesini hem de direniş anında TV'lere ve gazetelerce canlı canlı sansüre uğratmadan vermek!?. Hem de Hürriyet gibi bir faşişt gazete bunu daha eylem sürerken, polisler ölürken internet sayfasında 38 yıl önce Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir in eylemlerine benzeterek romantik bir havaya sürükluyordu." birincisi, hurriyet fasist bir gazete degil; kurd dusmani oldugu dogru, yazar kadrosu icinde olmayanlarda mevcut. ama ideolojik olarak- yine kurd dusmani ve kurdlere , yerli hristiyanlara yonelik- irkci oldugu kesin. irkcilikla fasizm birbirinden ayri- farkli kavramlardir. fasistler irkcidir. ama irkcilarin hepsinin fasist oldugu zanni, yanlistir.ayni hurriyet gazetesi, 38 yil oncede kurdlere karsi irkciydi ve mahir ile huseyin cevahir'in maltepede bir kizi tutsak almalarini yine benzeri bir sansasyonla nakletmisti. ne anlam cikaracagiz simdi ? " TC, bu yayinlara neden ve niçin izin verdi?. Müdür duyuyor musun sesimi, Teslim olmayan bir özel devrimci kuşağına layık olmaya çalışacağım. Devrimci karargah savaşçısıyım.Yaşasın devrim ve sosyalizm. Yaşasın hakların kardeşliği. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının mücadele birliği. Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu kavga mutlaka sürecek. Nasıl binlerce yıldan beri sürdüğü gibi. Thomas Mürchel'den, Şeyh Bedrettin'den, Mahir Çayanlardan, İbrahim Kaypakkaya'lardan ve Deniz Gezmiş'lerden beri sürdüğü gibi.'' 'Al Orhan bu telsizi, konuş' misali ve ardından bu konusmalari 70 milyona vermek neyin nesidir?, bu olayda bence en önemli ayrıntı budur." mahir cayan da niksar'in kizildere koyunde kendilerini kusatan turk orddusuna barindiklari evde bir duzeine arkadasinin onunde megafonla zamanin ajitatif anti-emperyal;ist soylemini cekiyor, savaslarinin amerikan ek,mperyalizmine karsi oldugunu haykiriyordu. tum bu megafonik soylemler, basta senin fasist dedigin hurriyet gazetesinde zamanin teknolojisinin had safhada kullanimioyla kahraman turk miletine nakledilmisti. ne anlam cikarmaliyiz simdi ? "Birileri Orhan vesilesi ile ne mesajı gönderdi?. Ergenokon düşerken, Hürriyetin kullandığı alegoriler, ve Orhanın "Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu kavga mutlaka sürecek" söylemi kimlere hitap ediyordu?." ergenekon nereden dusuyor, dam dan mi ? bu kavgayi surdurecek- her ne kavgasiysa, eger selimiye kislasina roket atmaya devam ederlerse, boyle bir eylem tuirune mevcut sartlarda en basta senin ergenekon cok bozulur, benden soylemesi- iseler, varsin bir devam ettirsinler, kurdler olarak bir izleyelim; emninde sonunda faturasi bize kesilir farkindayim ama devletin tepkisi ne olur, merak ediyorum. su ana kadar, seninde elstiri maksadiyla gosterdigin gibi, benzeri olaya 38 yilda farkli bir tepki bicimi gelistirmemis gorunuyrlar. orhan'in kullanilmasina gelince, el hak dogrudur.onemli olan , eger bu adamlar su anki konumlariyla ilgili bakanin ortulu olarak dile getirdigi bicimde " sansasyonel" bir eyleme hazirlaniyorlar idiyse, buradan ergenekon izi cikartmak bana hicte makul gelmiyor. ne tur bir eylem koymaya hazirlaniyorlardi da, iktidar boylesine telaslandi acaba ? belkide bu garibani ergenekonun infazcisi ve bombacisi ilan edip, isin icinden siyrilabilirler, onumu demek istiyorsun ? se;lam ile kadir

Kadir, ben yazımda kimseyi eleştirmedim-ki gelişi güzel yaydan atayım. Ben sadece kafalarda çelişki yaratan ayrıntıları ve bununla ilgili birkaç sorgulama yaptım. Cevablarını ben bilseydim zaten yazardım. Ha eleştiri dersen o da bende var ama çok hassas konular olduklarından burada tartışacak değilim. Gerek Kürd gerekse de diğer sol çevrelerde bazı şeyler tabu ve mit olduğundan tartışmanın imkanı yoktur. 40 yıldır birileri bu ülkede [i]"Biz düşeceğiz fakat bizden sonra bu kavga mutlaka sürecek"[/i] diyerek direnişler ve devrimler yapmaya çalışıyor ve onlardan sonraki daha berbat miraslarla devam ediyor. [b]Özgürlük araç olmuş gelenek ve direniş ise amaç olarak mitleşmiş.[/b] Dün canlı yayınlarda ve polis telsizinden verilen o 'devrimci' anonslar sol kesimin içine hoş duygular bırakırken, uzun vadede bu tarz saman alevi dışavurumlar solu marjinal ve ütopik yapmıştır. Şimdi burada kalkıp sol eleştirsem-ki buna Deniz Gezmişler, Kaypakkayalar, Cemginler, Çayanlarda dahil, burada linç edilirim. Yıllardır aynı nakarat, rasyonalite ve politika yok ortada. 'Direniş', 'şehid', 'kahraman', 'teslim olmama', 'Yaşasın halkların kardeşliği', 'ölümsüzlük'....gibi menkibeler var ortada. Bunlarla nasıl devrim olur, anlamiş değilim.

Ben farklı düşünüyorum. Jan belki bizim gibi düz yazmıyor. Kendine has bir stili var. Aman onu bozmasın. Aslına bakarsanız Jan çok şey söylüyor. Söyledikleri anlaşılırdır. Tüm düşüncelerine katılmasamda okuyucuya üstünde çok düşünmesi gereken mesajlar verdiğine inanıyorum. Doğru yoldasın Jan.

kendi gerceginden kendini bu kadar soyutlayan jan, hani düsünmüyor degilmi uzayin derinliklerinden gelen farkli bir gezegenemi aitsin diye. her bir degeri ve onun ifadesini kücümserken,yerine koydugun degerleri,ifadeleri henüz görmüs degilim. seni,zagroslara ceken yada iten gercekligini yazdigin her yazinin,aninin satir aralarinda aramaya calisirken "Orhan ve online telsiz mesajlari"yazini okuyunca artik kesin kanaat getirdim ki sen gercekten iki dünyadan kovulan,kendi icsel dünyanda ise dümensiz,rotasiz bir gemi gibisin. "Orhanin kendisini nasil bir gemide seyhat ettigini bildigini pek sanmiyorum!:" derken,sen jan ,hangi gemide seyhat ediyordun zagroslarda. bir anlikta olsa seni orhanin yerinde düsünmek bile istemiyorum.nasil bir tavir takinirdin acaba? anilarini yazma sansini elde eden biri olarak,ya tersi bir durum olmus olsaydi,yasasaydin.düsmana karsi catisarak ölmüs olsaydin.ardindan da yoldasimiz,hevalimiz ölümsüzdür,sehitler kervanina katildi diye bir bildiride ismin gecmis olsaydi,senin icinde aynisini söylerdim:catisarak ölümü göze alana ne denilebilinirki:ugurlar olsun demekten baska. orhan Yilmazkaya hangi gemide yolculuk ederse etsin,ölüme karsi durusuylan senin o kücümsedigin degerleri hatirlatinca, sen hangi dilinle degerlere,kaypakkayalara,denizlere,cemginlere.hayrilere,huseyin senlere ,ölüme korkusuzca giden tüm degerlere cüret edebilirsin. direnisi,sehiti,kahramani kücümseyen anlayisinda,sana arta kalan ne oldu jan. bu kücümsedigin deger kavramlarinda ve onun ifadelerinde gizlendigin hangi yanin jan.

Ben mi yoksa başkalarımı uzaydan gelme?, bence ucu açık bir kapı. Yıllardır Türk ve Kürd halkının sosyolojik, psikolojik....yapısını anlamadan Küba'lardan, Angola'lardan, Mao'lardan,Castro'lardan...harita ve özgürlük çizenler mi uzaylı yoksa ben mi uzaylıyım?!. Din takkiyecileri, Anadolu coğrafyasının ruhsal röntgenini 3 ayda söylemleştirip iktidara geldiler. Direnişçi ve devrimcilerimiz de hala Lenin bilmem hangi kitabında kaçıncı sayfasındaki ayetlerle bu halkara özgürlük getirmeye çalışıyorlar. Balyoz, ben kimseye ve herhangi bir değeri küçümsemiyorum, kaç defa sana açıkladım. Ben bazı kelimeleri tırnak içine alıyorsam bunların [b]olgu[/b] değil [b]inançsal[/b] ve [b]ideolojik[/b] söylemlerinden dolayı bunu yapıyorum. Benim için [i]ölüm[/i] vardır ve bu bir olgudur, tırnak içine alınmaz ama şehid bir olgu değil inançsal, ideolojik bir sıfattır ve ben buna inanmak zorunda değilim. Bunu tırnak içine almamda kesinlikle küçümseme değildir, inan. Ben inançsız ve kafir bir insanım, benim hangi gemide yer aldığım önemli değil hatta yok ta diyebiliriz. Benim hayat akışım salt felsefemdir, din, ideoloji, inanç, çizgi...gibi şeyler artık benim için kitleleri kontrol etme mekanizmalarıdır. Ummarım anlarsın, bunlara inananlara da saygılıyım. [center]Devrim bu mudur?, ben kişiye birşey söylemiyorum, saygılıyım ama.......!!!!? Dinle Balyoz[/center] [center] [/center]

Hollanda maratonundan dönen kisa kosucu sükrü xoce, gündemden uzak kalisini perde arkasini gizlerken "Bostancida ki eylem`pat`diye ortaliga düsünce üzerinde düsünmeye basladim" "önce bu adi gecen Orhan Yilmazkaya kimdir,diye arayisa koyuldum.Ve bu konuda- acik söylemek gerekirse-benim özel cabalarimdan ziyade,bana güvenen,vicdanlari sizlayan,konusmaya karar verenler beni bulur"ifadesinde ne kadarda dogru bir belirlemede bulunuyor hakli olarak.nasname ekmek teknesinde soluklanan,havlu atanlarin vicdani muhasebelerinin bir envanterini xoce sükrüye teslim ederken, xoca sükrü tabiki "düsünürken" bir cabalara girmeyecektir. "gelin biz aski ve mücadeleyi ugrunda ölecek kadar sevmeyelim.Bu ölümü sevmek gibi bir sey.Az ve öz sevelim"mantigindaki gerceklilik her bir yerde:zindanda,bekada kendisine bir yasam alani sunarken, "tek önder diyecegim kisi oda hayri durmustur" derken,bir sevda icin,ugruna ölüme yatan bedeni,bedenleri vede kendini yakanlari"cok sevmek düsüncesi dibi; hic sevmemektir"mantigi,"yasamak"icin her yol mubahtir diyen,basini oksayan serokunu hangi sevdasiylan elestiriyor.bir ruh gibi yasarken ,ekmek teknesi nasnamede nabalandigi ne olaki?ve neye hizmet ediyor kaptani derya xoce sükrünün su yelkenlerini,"konusmaya karar verenler beni bulur"ruzgariylan yol alan teknesi. Türk hamamlari yazari Orhan Yilmazkaya,yazdigi kitabinda orayi nasil tanimlamis bilemem,kitabini okumuslugum yok.fakat turk hamamlarin cokta olumlu yerler olmadigida asikar.ama suda bir gercek ki;catisarak ölümü göze alan orhan Yilmazkaya bu durusu sükrü xocaya bir seyleri animsatiyor olmaliki "gelin biz aski ve mücadeleyi ugrunda ölecek karar sevmeyelim"diyor. insanin direncini,inancini ve bir sevda ugruna ölüme yatani,sorguda ölümüne direneni,ölüm oruclarinda sehit düseni hice sayan bir felsefe,bir adelet vede bir ahlak olabilirmi.Kendisinden tiskinen insan,gecmisini inkar edendir. deger yargilarindan,düsünceden,ahlaktan ve bunu ifade eden her türlü ifadelerden emin olan ve bundan gurur duyan her bir kisi,ölümü göze alamadigi hic bir sevdasinin gerceklesemeyecegini bilmelidir. felsefeninde bir temel kurarlari vede erdemliligi vardir. din,inanc,ideoliji,ahlak vb seylerin sekillendigi,vücüt buldugu her bir sey,kitleleri kontörül etme degil,amaca tasiyan argumanlardir. cin de,kubada ,rusayada yada 18.yy da kisiler etrafinda toparlanan yada her hangi feslefi bir dunya görüsü etrafinda kümelenen bireylerin toplamini teskil eden kitleleri kücümseyen,inkar eden her bir sey kitleden soyutlanmis bir bende soytaridir. Kürdistan tarihinde sevdasi icin ölümü hice sayanlari,idam sehpalarinda yasasin kurdistan diyenleri,iskencehanelerinde ölümüne direnenleri ve bir sevda icin daga cikan yigit kurdistan gerillasi,pesmergesi oldugu sürece ugrunda ölecek kadar sevelim davamizi,ülkemizi.

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.