Cinayetleri açıklayana “alçak“, cinayetleri işleyenlere “kahraman“ derken kullandığınız ölçü ne?'
Bugünkü (29 Ocak 09) tarihli Taraf'ta A. Altan'ın ’Ergenekoncu Değillermiş...' makalesininden bir sorulu cümle. Aslında bunun yanıtı belli. Bizi değil, diğer cenahı kast ediyor. Ancak bizim cenahtaki ’alçaklar'a da yer veriyor.
Peki kimdir bu cinayetleri açıklayan ’alçak'lar?
Tabi ki Aygan!..
Burda tırnağı da kaldırabilirim. Kaldırsam da Aygan ne kızar, ne incinir ne parmağı kanar.
Çünkü; Öcalan ve PKK literatüründe ’alçak' çokça kullanılan bir kavram. Hem de o kadar farklı bir tarzda kullanılır ki; alçak bazen bir kahraman, bazen bir sırtlan, bazen de afacan bir çocuk bile olabilir. Ve bunu bazen ben bile kullanırım.
Bir defasında, değerli ve ahdevefabilir arkadaşım, Selahattin Çelik'e;
’Hepimiz Alçağız!..' dedim.
Bana baktı, baktı. Bişey demedi. Ama bozuldu. Ben ona ’Alınma Selahattin sana demedim. Bu bir kitap adı' dedim. O zaman gözleri parladı.
’Kimin? Nerde okudun? Sende var mı?' dedi.
’Evet. Ben okudum. Sana da yollayayım' diyerek kapattık. Eve geldim. Kitaplığıma baktım. Kitap vardı. Yazarı J. Sartre idi. Ama adı: 'Hepimiz Katiliz'di.
’Eh canım ne olacak, ha alçak, ha katil.. Ne fark eder?' dedim.
O zaman ben bu ’Alçak-Katiller'den iki kişi daha anlatayım, tanıtayım size.
*
Hayrettin Toga, Recep Tiril....
İkisini de çok eski tarihlerden beri tanıyorum. Batman'lıydılar. Ama özbatmanlı pek yok. Batman'a nerden geldiklerini, ailelerini falan bilmem.
Hayrettin; zayıf, çelimsiz, çevik ve bir tazı gibiydi. Gövdesinin üstendeki kafası, Gavurdağın Feneri gibi her tarafa döner, gözleriyle dört bir yanını tarardı.
Recep; gayet mülayim, mahcup ve ana kuzu bir çoçuktu.
Mahsum ve sevecendi. Kimseye karışmaz, kendi halinde bir insandı.
Recep ile Hayrettin, birbinin zıt yumurta ikisleri gibiydi.
Onların nasıl yakalandıklarını şu anda unuttum. Çünkü ben Batman'da değildim. Ama daha sonra, Diyarbakır Zindanı'nda karşılaştım onlarla. Hayrettin içine kapanmış, Recep bir ara kendini edebiyat/sanata vermiş ve bazı şiir denemeleri de yapıyordu. Şiirlerini okumadım. Ama içerde bir uğraştı nede olsa şiir. Ona ve karekterine uygundu.
Hatta ne zaman pişmanlık duyduklarını, ne zaman itirafçı olduklarını ve Jitem'in kucağına düştüklerinden de haberim yoktu. Benim bulunduğum 35. Koğuşta hiç kalmadılar. Ben 12.12.1990'da Ceyhan Cezaevi'nden tahliye olduğumda memleketim Batman'a gittim. Hayrettin'in de oturduğu kahvenin önünden geçtim. Bir ara yukarı çıkıp, onu karşıma almak ve konuşmak da geldi içimden. Ancak ben de çekindim. O itirafçı olarak biliniyordu. Bense örgütle sorunlu çıkmıştım. Bir sorunlu ve bir itirafçının buluşması pek hayra yorulmazdı. Vazgeçtim.
.. Ve işte karşınızda Mahşerin Üç Atlısı: Hayrettin Toga/Recep Tiril ve Abdulkadir Aygan...
İkisi benim hemşerim. Biri Öcalan'ın akrabası. Aygan; konuşan ’Alçak!.', Tiril ve ve Toga ise meçhul. Ama üçüncü şık daha berabet. Onlara bu askeri elbisyi giydiren Paşalar ve Summahaşalar nerde?
Peki bir soru?
Bu çocukları askere alıp, elbise giydirip, eğitip ve onları karanlık işlerde çalıştırmak hangi kanun ve hangi askeri tebliğatta yazar? Neden? Neden bu insanlar islah edilmesi gerekirken; birer suç makinası halenine getildiler? Onları bu hale sokanlar mı suçlu, yoksa bunun gereklerini yerine getirenler mi?
İşte tam da Ahmet Altan'la buluştuğumuz nokta burası.
Hep bizimkiler mi düşürülecek, eğitilecek ve ellerine silah verilecek? Görevleri bitince de -posası kalınca da- atılacak? Askeri zevat nerde? Onlardan da hiç alçak, hain ve katil yok mu? Yoksa bu filimde tüm kötü rollar bize mi oynatılıyor?
Bir değil, onlarca, yüzlerce itirafçı, Jitemci ve tetik düşüren Kürdümüz var.
Bir o kadar da gizli ve bu devletle, bu Jitem'le içli dişli olan var.
Bence tek çare konuşmak ve konuşana bir güvenlikli ortam hazırlamak.
Sayın Altan; Ordusu, devleti ve emireri basınıyla cebbelleşiyor.
Biz Örgütümüzle,şefimizle ve içimizdekilerle uğraşıyoruz.
Ayrı yoldan çıkıp, ortak bir noktada buluşuyoruz.
Peki siz nerdesiniz?
Yeriniz neresi? Çıktığınız yer ile varacağınız menzil neresi? Sizin Kürd ve Türk adına bu topraklarda yaşayan tüm insanlar için bir duruşunuzun olması gerekmiyor mu?
Hiç bir şey yapamıyorsanzı ’Taraf' olun.
Re: Mahserin üc yolcusu(atlisi)