Saddam rejiminin   2003  yılında   yıkılmasından  sonra,  Irak'ta   bir çok gelişme oldu.
Bir dizi  hükümetler kuruldu,   geçici ve daimi   anayasalar  hazırlandı,  seçimler yapıldı..Yazılı  ve sözlü   olarak   Kürdlere  ve Kürdistan'a  ilişkin  çok  söylenmesine rağmen,   Kürdlerin  temel hakları  konusunda    Arapların  tutumu   hiç değişmedi..
Araplar   Bağdat'ta    durumlarını  biraz  güçlendirdikleri andan itibaren  Kürdistan üzerine  ordularını  gönderdiler.. “Xaniqin krizi“  bunun  en bariz ve açık örneklerinden biriydi.
Kürdlerin  temel  hakları konusunda   Araplar   hep sorun   çıkarıyorlar..
Ne  Kerkük,  ne  Peşmergelerin durumu, ne  petrol yasası,   ne dışilişkiler, ne merkezi hükümetle  Kürdistan  arasındaki ilişkiler ve  ne de  merkezi  hükümetin   yetkileri konusunda  bir  antlaşma var..
Bu yukarıda  saydığım  sorunların hiç birinin   Arapların    ulusal ve   dinsel haklarıyla  ilişkisi yok..  Kimsede  Arapların   hakları   üzerine tartışmıyor.. Araplara  her  şey mübahtır..
Sorun   olan   Arapların  Kürdlere   vereceği ve  rıza   göstereceği   haklardır.. Araplar,  Kürdlere  hiç bir şeyi  layik görmüyor. Hatta    Kerkük  ve diğer   işgal altındaki   Kürdistan  bölgelerinin   sorunları bir yana,   bugün  Kürdistan  hükümetinin  sahip olduğu  yetkileride   çok görüyorlar..
Irak devletinin kuruluşundan beri  Kürdler   hep Bağdat  yolundadır..
Irak  merkezi hükümetler  zayıf   oldukları dönem Kürdlerle  masaya   oturmuşlar ve çeşitli antlaşmalar imzalamışlar..(1958, 1970, 1991, 2003 vs.vs)
Ne  zaman merkezi  iktidarlar  güçlerini toparladılarsa  Kürdistan  üzerine ordularını  gönderdiler..
Bugünde  yaşanan  budur.
Yaşanan  sorunları   çözmek amacıyla     geçenlerde   Kürdistan Başkanı Kek Mesud Barzani başkanlığında   bir Kürdistan delegasyonu  Bağdat'ta  gitti..
Kürdistan  delegasyonu   3  temel konuda  Bağdat  ile   görüşme masasına   oturdu.  Bir hafta boyunca   ilgili taraflarla    çeşitli görüşmeler yapıldı..
Irak  merkezi   hükümetinin   durumu/yetkileri,  Bağdat-Hewlêr  ilişkileri ve  ABD ile  imzalanacak   stratejik  antlaşma   meselesi..
Sonuçta   hiç bir   soruna  çözüm   bulunamadı..
Bu görüşmelerde  çıkan  tek  sonuç:  Tüm   sorunları    komisyonlara    göndermek..
Sorunların  çözümü  için   KDP, YNK, Dawa Partisi, Irak İslami Partisi ve   Abdulhekimlerin başını  Meclisi E'la'nın katılımı ile 5  komisyon  oluşturuldu.  Bu komisyonların     15  Kasıma  kadar   ortak bir  uzlaşmaya varmaları gerekir.
Bu komisyonlar aşağıdaki hususlar konusunda ortak bir uzlaşıya varmaya çalışacaklar:
1) Merkezi sistem  iligili bir komisyon oluşturulacak..   Bu komisyon   iktidar ortaklığı ve Anayasa   maddelerininin durumunu  irdeleyecek.(Kürd tarafından   Dr. Fuad Mahsun ve  Dr. Roj Nuri Şawes  katılacak)
2)Ordu ve Güvenlik  komisyonu.(Dr. Berhem Salih ve  Dr. Roj Nuri Şawes,Cabar  Yawer,  General Şêrwan  ,Babekir Zebari ve Arif Teymur)
3) Maliye ve petrol  komisyonu(Dr. Berhem Salih ve Nêçirvan Barzani)
4)Kerkük vb  bölgeler için komisyon(Dr.Muhamed İhsan ve  Kürdistan  hükümetinde başka üst düzeyde  yetkililer)
5)Dışişler  için komisyon(Dr. Hoşyar Zebari, Dr.Letif Reşid  Kürd tarafı olarak katılıyorlar)
Irak'ın içinde  Araplar Türkiye, İran  ve  tüm Arap ve İslami  dünyadan  aldıkları destekle  kendilerini ev sahibi,   hak veren, hak alan  olarak  Kürdlere dayatıyorlar..
Kürdlere   ait  ne varsa  her şeyi  sorun haline getirerek   kendilerine ve çıkarlarına  uygun   sonuçlara varmak istiyorlar..
Türkiye ve İran gibi ülkeler   Kürdlerin  ulusal  ve insani hakları sınırları   konusunda   doğrudan  sürece katılmış bulunmaktalar.
Çeşitli bahanelerlede  olsa  bu devletler     sürecin anti Kürd cephesinde   ciddi   çabalar içindeler.   Kürdistan Başkanı'nın   bu iki  ülke  yetkilileriyle yaptığı  son görüşmelerdede   bu  durum açık bir şekide görülüyor.. Her ne kadar   teorik olarak   bizim  Kürdler kabul etmeseler de Irak içindeki  sorunların   çözüm yolları Bağdat'ta  değil, Ankara ve Tahran'da  geçiyor.    Steffan De Mistura  Kerkük ve mahali  seçimler yasasına dair   projesini  Irak'taki taraflara  sunmadan   önce   Ankara ve  Tahran'a  gitti ve onların  düşüncelerine başvurdu.
Güney Kürdistan  kazanımları   dört bir yandan  kuşatma altındadır..  Araplar, Türkler ve Farslar   bize  hiç bir  hakkı mübah  görmüyorlar.. Tüm bu güçler   imkan  buldukları andan  itibaren Güney Kürdistan  kazanımlarını     kuşa çevirmeye  çalışacaklar..
ABD'nin  Irak'ta  bulunması   Kürdlerin çıkarınadır..  Bugün    “Irak-ABD   Stratejik Antlaşması“  üzerine ciddi bir şekilde   tartışılıyor. Araplar  her tarafta    yürüyüşler yaparak ve  açıklamalarda bulunarak     antlaşmaya karşı çıkıyorlar.. Kürdistan Başkanı  Tahran'da  İran  Dışişler Bakanı ile birlikte yaptığı   basın toplantısında “ ABD  askerlerinin  2009  Temmuzunda şehirlerden çıkaağını ve 2011  yılında  Irak'tan çekileceğini“  söyledi..  İran devletinin  bu antlaşmaya karşı tutumu biliniyor. İran    Irak'taki  tüm yandaşlarını   bu antlaşmaya karşı    harekete  geçirmiş bulunmaktadır..  Bu konuda  Kürdler üzerinede baskı kuruyor.
Sayın Selahadini  Muhtedi geçenlerde  kaleme aldığı “Ta  tendûreke  germe“   adlı makalesinde Arapların  Kürdlere karşı  yaptıkları  soykırımı ve Enfalleri   anlatıktan  sonra    Kürdleri araplara  karşı   sokaklara dökülerek  antlaşmayi savunlarını   istiyor.  Hatta   Sayın Selahadini  Muhtedi  bırakın  ABD  ordusunu   tüm  ordularının  Kürdistan'a  gelmelerini  istiyor..  İsmail Beşikçi  hoca  bir yazısında   Kürdlerin ABD ile  olan ilişkilerini  “   yılana sarılma“  meselesiyle açıklamış ve bunu  Kürdlerin   yaşama istemine bağlamıştı.
Şimdi Kürd ve Kürdistan düşmanları bizi “yılanımızdanda“ etmek istiyorlar..
Araplar, Farslar ve Türkler   Kürdleri dört bir yandan kuşatarak  bir  Kör düğümü (Kürd düğümü)  oluşturmuşlar..  Bize  bir   İskender  kılıcı lazım...
Ferzende Serhedi