بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 3 August 2008

Hanife WP deki cok olumlu islevini burya da aktarmis.
internet platformlarini hakkiyle kullanmakta da kurdler yavas ama
gene de akdemik cevrelerde internet uzerinde mesru milliyetciliklerinin
(buna affilli bir adda vermisler ben yazmiyorum merak uyansin da bakan bulsun)
gelismesinde prime ornek olarak anilyorlar artik. yeri gelmisken, almanya da yasayan kurdlerin rizgar sitesine goz atmasi iyi olacak, orda alman arastirmacilarinin internet baglantili kurd muhalefeti uzerine bir baslangic arastirmasi icin kullanilacak sorgulama belgesine iliskin ilan var. ne kadar cok kisi katilirsa arastirmanin socuclari o kadar iyiye evrilir. kendi hakkimizda ana mevzularda bu kadar az bilgimiz varken bilgi derleyecek en ufak girisime elden gelen en yuksek destegi sunmak lazim.

gelelim kerkuk mevzusuna
hanife nin ana konusudur, helal olsun.
ferzende nin KRG (veya daha genel anlamiyla tum guneyi) elestiren yazisinda yazdiklarina
DUYGUSAL anlamda ben de katiliyorum.
duygusal kelimesinin altini cizmekteki gayem
elde bilgi veri filan fistik olmadigindandir
Hanife de bunu talep ediyor, olsa da bilgi malumat vs uzerine tartissak tabii iyi olacak ama
kurd deyince olan biten seylerin neredeyse %90 ni duyum dedikodu mitoloji soylence his vs vs en iyisi gazata haberleriden ibaret.

tren kacirma sampiyonu bir ulusun kuzeyi de guneyi de bu hususta bu "yetenegini" kolay kolay birakmiyor galiba.

ancak tabiat itibari ile optimist (TDK ci kurdleri de hosh tutayim iyimser) oldugumdan
kerkuk de isin sonunun kurdlere yarayacak bicimde sonuclanacagina dair bir his var icimde. bosuna yormuyayim kendimi hanife nin bekledigi turden teori, somut vakia vs ye dayanan bir dusunce degil bu.

ancak is somut verilerden acilinca 2003 ile 2008 i kiyaslamadan gecemeyecegim
2003 de krg var miydi emin degilim-bu tur bilgileri hatirlamam. varsa bile henuz embriyon halinde bir krg den cok halen varliklari bir hayli hissedilen YNK ve KDP birer parti olmaktan cok birer ikdidar erki olarak vardi (halen varlar ve birini suleymaniye de otekini de erbilde hissetmemek mumkun degil-hele bir bolgeden otekine gecerken ceyrek sinir hissini size taddirtmak icin "check point xamo"
(check point Charli olacak degil ya) lari da var-hisediyorsunuz vesselam.

hal boyle olunca el alem uzerinde (buna abd de dahil-emmi oglumuz degil eninde sonunda el alem ) caydirici etkiniz haliyle azaliyor.
2008 de bu durum daha iyiye mi evrildi?
galiba evet ama bu relatif bir durum, yani olmasi gerektigi kadar degilde
2003 kiyasla daha iyi filan.

askeri guclerini buyutup gelistirdiler modernize ettiler mi?
ehh 2003 den 2008 e kadar bu da olmustur -olmamissa sasarim.
tabi hayatta her sey askeri kaslarla olmuyor-hatta hayatta cogu sey aslinda askeri kaslarin degil toplumsal noronlarin (zeka akil filan diyecegim tam uymayacak isin icine akil disindaki alanlar da giriyor -zinir sistemi daha makul bir metafor)
gelismesi daha onemli. peki 2003 den 2008 e bu alanda ne tur degisiklikler var?

tamam duyuyoruz erbili dubai ye benzetme planlarini necirvan in agzindan duyuyoruz.
denizsizi olacak galiba!
model ala ala bunu aldik ve su yukarida bahsetigim toplumsal noronlardan buna bir itiraz yukseldigine ben tanik olamadim. itirazi biraktik bir yana galiba heves var. neyse bu sehircilik kultur filan fistik gibi kurdlere henuz itici gelen alanlara giriyor-dagitmayip geceyim-ancak Alan ilgilenmek zorunda bu konularla, yanlis hatirlamiyorsam ciddi bir egitimi var bu hususta.

bu esnada 2003 den 2008 e yol alirken siisi sunnisi arap iraq da eli kolu bagli bizi seyretmiyor elbette. durumlarini bir hayli degistirmis olmalilar.

yetiskin insan malzemesi acsindan kurdlerden epey ileride olduklari bir vakia
(zaten bizim ulus devlet pesine dusmemizin sebebi de burda bir yerde yatiyor)
bu durumda ivmeleri (ivme: hizin hizi) kurdlerden fazla olursa sasmamak lazim.
bir kez asimetrik olan gelisme zayif tarafin canini disine takarak bu asimetriyi bozmak icin extra bir caba icine girmedigi takdirde hep kendini korur-hatta daha da berbat bir asimetriye kayar.

sunni ler abd ile bir hayli yakinlastilar-halvet halinde sevistikleri soylenemezse bile abd uzerinden muthis bir baskinin kalktigi soylenebilir. sii-abd surtusmesi de bir hayli yumusamis gibi. geride iraq da bir cok latformda zihinsel acidan marjinallesmis gorunen (bakmayin patlattiklari bombalara) Al kaida turu guruplar kaldi. butun binlarin kisa ifade si ne ABD 2003 e gore onemli olcude rahatladi denilebilir. ancak bu rahatlama da gene goreceli ve mutlak olceklerde bakarsak rahatsizligi yerli yerinde durmakta. her neyse bu goreceli rahatlama bile kurdlerin abd uzerine baski kurma sansini azaltiyor.bu net bir durum.

2003-2008 egrisi kurdler icin umarim ekstrapolasyon yapmak icin deneyim sunmustur. bu deneyim icin de ferzende elestirisine alici gozuyle bakmak gerekiyor.
ekstrapolasyon a takip yazinin ana fikrini kaciranlara bu kavrami da aciklayayim bilenler kusura bakmasin. kaba saba soyle bir ornek vereyim
diyelim ki elinizde uc bes veri var ve bu veriler dogal bir olayin ceryan etmesi ile ilgili ve bu veriler 5 , 10 ve 15 derecelerden toplanmis oysa size 23 derecede ne olacagi lazim. 5, 10 ve 15 derecelerdeki verilerden dereceye gore bu olgunun izledigi seyri cikarip bu seyire bir formul bulursaniz bunu 23 dereceye tahvil etme isine extrapoplasyon denir. yani 2003-2008 verilerini
2012-15 (iyimserim dedim hayalciyim demedim) yillarinda neler olabilecegine dair bir fikir uzerine oturtursaniz hic olmazsa hasbelkader degil verilere dayanmis bir plan yapmis olursunuz. yanilma olasigi? her zaman tosunlar gibi orda olacaktir, verili de de verisiz de de.

tabii bunlari kerkuk icin yaziyorum gorunse de -kim takar bizim kerkuk uzerine yazdiklarimizi- bunlari kuzeyde bir tartisma akil yurtme sohbet etmeyi de kapsayacak hayat kulturu olusturmasina ufak bir baharat olarak yazmaktayim aslinda. aslinda gecerken sunu da yazayim-kuzey de en buyuk en gercek kurd muhalefeti pkk-dtp ekseni elindeki gucu imkani ucundan da olsa kerkuk konusuna dokundurmaya niyetli gorunmuyor. bunlarin protesto eylemini koydum bir kenera kitlesini aydinlatmak icin panel-toplanti-basin demeci vs cabasina girdiklerine de ben tanik olmadim.oysa bu tur cabalar ne kadar onemli olacakti. hem tc icin hem de dis dunyaya mesaj sunma acisindan vs. onlar sinuzutle akan balgam, olmayan zehirlenme, sayin dedin demedim ve kelle trasi ile alakadarlar. simdi halkimizin onemli bir bolumunun deger yargilarini alt ust edecegim kelle trasindan bu gidisle etek trasina da sicrarlarsa ben sasirmam. koca toplumun en enerjik kesimini boyle balgam-kil-tuy ve sumuge indexlerseniz, koca orgutu de her patlayan bombanin mesulu olacak bicimde bicimler eylemlerseniz deger meger yargisi da konjukturde aslan gibi dogustugu soylenen geria da kelle sayisi itibari ile fena sayilmayacak destek de hic bir halta yaramaz filan

goruldugu gibi birakayim kerkuk un yakasini da kendi problemlerimize donelim-durtusu galebe caldi ve kuzeyin koturumlesmis mevzularina donduk gene-o halde biraz daha ic acici sayilabilec (!) kuzey mevzularina donelim iyice.

tabii bu arada yazi munzur derim tarzinda bir destan uzunlugunu coktan gecti.
ancak basligi yazidan once attigim icin oteki baslik konularina deginip gecmeden birakacak degilim.

once kil olma etkisi izerine Kemo ya:
niyetim HB ye killik yaratmak degil tabii-bunu kemo yazdiklarindan asikar olan zekasi ile elbette biliyor. HB ye ve benzeri toplumsal-ulusal kadrolarimiza sahip cikmak oyle boyle degil ana gorevlerimizden biridir. o bizim yazar cizar editor(en iyilerinden biri-shx un muhtemelen degistirdigi ancak benim henuz degistirmedigim kriteri)lerimizden biri.
iyi niyetli olup da kotu editorlerimize de sevgiyle sahip cikariz sahipleniriz bunun mecburi sonucu olarak da cogu zaman haksizlikda ederek hoyratca elestiririz tabii. tabii nedir su -iyi niyet-kriteri diyenler cikacak, hisslerine basvursunlar diyerek ufak bir salvo ile gecistireyim. tabbi sahip cikalim dedigim bu zevat (dikkat bazen bu kelimeyi hakaret olarak algilayanlar cikiuyor-alakasi yok) yazarken istedikleri gibi yaziyorda biz okurarla olarak nicin elestirmeyelim? ustune ustluk internet ilk kez biz zavalli edilgen okurlara boyle bir altun firsat vermis. HB apo konusunu halen bir hosh ele alanlar ekibinden. bir siyasetcinin apo elestirilerini benim cok yakin bir dostumunun bana hatirlatmaya cabaladigi "deger yargilari" terazisinden gormesi anlasilabilir (bu uyariyi da en munasip bicimde yapan HB degil internet mekanlarinin okur-bilir lerinden dersimo ya aittir). HB nin apo ya yonelik tartismalari bloke etme cabasi ve bu husuta essegi degil de semerine yuklenmesi bir aydin icin rezilce bir durumdur. deger yargilari meselesine de donecegim ama simdi degil. ancak yukarida sozunu ettigim dostuma burdan kisa bir mesaj cakayim
leninin penceresinden kurdistan a bakinca akla uygun bir caiklamayla acikladigi olgulari, tork terceme dunyasinin sinirlari icinde kalmaya mahkum olmus bu dostumun belkide hic acamayacagi (oysa siyasi kavrayisi muthis biridir, oyle boyle degil kelimenin tam anamiyla muthistir) bu dunyaya acilan bambaska pencerelerden farkli gorunebilecegi durumunu hatirlatirim. sonunda farkli pencerelerden farkliymis gibi gorunen olan biten seyin elbette ayni sey oldugu gercegini hatirlayip
toplumu sadece deger yargilarini hesaba katarak anlamaya
eylemi de sadece deger yargilarini kollayarak planlamaya
ne denir?
bu da
vakit bulunca tartisacagimiz bir baska konu.
o vakte kadar uzerinde dusunmeye deger.

neseli ve saglikli gunler
HeK

Sevgili Hanife`nin cevabina verecegim cevabi yukariya aktardim.. Bundan dolayi kusuruma bakmayin.. Ayrica HeKìn yazisida ayni konuyu isliyor.. Sevgili Hanife benim daha önceki yazimda Kürdlerin 2003 yilinda Kerkük"ü alma olanaklarindan sözetmemi "faraziler" olarak degerlendiriyor ve "faraziler üzerine tartismayi" sevmedigini söylüyor.. Ben "faraziler üzerine tartismayi severim.. Insanlarin önüne yeni ufuklar acar.. Bir dizi arastirma merkezleri bunu yapiyor.. Bazen hic hayal etmedigimiz konstruktionlar reel olabiliyor.. Bunu baska bir sefer tartisabiliriz.. Ben 2003 yilinda bir firsati kacirdigimiza inaniyorum. Sevgili Hanife 2003`ten 2008è kadar düsmanlarimiz konusunda ve tutumunda bir degisiklik olmadigini sölüyor. Bu bir yanilgi ve yanlis durum tespitidir.. 2003`ten bu yana cok sey degisti.. 1) Türkiye 1 Mart tezkere ise birlikte köseye sikismisti.. Amerika öfkeliydi.. Daha sonra Türkiye`nin kafasina gecirilen cuvali hatirlamak gerekir.. Türkiye Güneye karsi hava ve kara saldirilari tümden durmustu.. Yeniden operasyonalar baslamasi cok sonralara dayaniyor.. 2) Iran ve Suriye sonraki ABD hedefi olacaklari panigi icindeydiler.Elleri ve kollari kirilmis durumdaydi.. 3) ABD`li Neo Conlar ideolojik ve psikolojik üstünlügü elegecirmis vebastiriyorlardi. Böyle bir ortamda Amerika"nin dogal müttefiki olan Kürdler tarihi ani cok farkli degerlendirebilirlerdi.. Savas öncesi KDP ve YNK`nin Türkiye ile vardiklari antlasma neticesinde bu iki güc Kerkük ve Musul`girmeyeceklerdi. Ama, Mart tezkeresinden sonra ABD KDP ve YNK ile anlasarak bu güclerin MUsul ve Kerkük'e karsi saldiriya gecme olanagi verdi. Fakat, Kürdler ne yapti? YNK, KDP'den 4 saat önce Kerkük'e girdi.. Kürdistan Baskani Kek Mesud o dönem yaptigi bir aciklamada " YNK antlasmaya uymadi ve derhal Kerkük'ü terk etmelidir" dedi.. YNK'de Kerkük'e girdi ama durumu kontrol edemedi bir talan olayi yasandi..Kürd düsmanlarinin bir dizi koz verildi.. Daha sonra KDP de Kerkük'e girdi, ama zayifti.. Burada vurgulanmasi gereken Türkiye'nin "kirmizi cizgileri" altüst olmus hic bir sey yapamiyordu.. Güney Kürdleri parti ve grup cikarlarindan dolayi tarihsel bir momenti kacirdilar.. Bunlar veriler ve faktlar sevgili Hanife.. Güney Kürd yönetimi tam o ortamda uzun ve stratejik düsünerek istem citasini yükseltmeleri yerine kendilerini kafese soktular. Tam o dönem Kek Mesud basinin önüne gecip ^Musul bir Arap sehridir" demeye basladi.. Mam Celal biraz gecikmisti.. Iki gün sonra o da ayni yönde bir aciklama yapti.. Bu tutumlar Kürtlerin manevre alanini korkunc bir sekilde daraltilar.. O, dönemde Irak devleti diye bir seyde kalmamisti.. Zamanim yok sonra devam ederim

O dönem(2003 dönemi) bölgesel güçler can derdindeydi. IRak devleti yoktu. Kürdler gelecekte masa başında durumlarını güçlendirmek için kararlı adımlar atabilirlerdi.. Ama,(o dönem itibariyle)birbirlerini düşman gören iki Kürd partisinin var olan süreci doğru değerlendirmediğini biliyorum. Dünyaları grup çıkarları ile kararmıştı. Araplar Kerkük'ten kaçıyordu ve onlara sahip çıkacak merkezi bir otorite yoktu. Kürd liderliğ o dönem ulusal çıkarları (Kerkük bazında) grup çıkarlarına kurban etti.. İki büyük Kürd partisi ortak bir tutum alsaydı durum böyle olmazdı.. Sevgili Hanife, Kerkük'ün Kürdistan'a katılması ayrı, masaya giderken güçlü konumda olmak farklı.. O dönem Kürd yöneticileri ikisini yapmadılar.. Az kaldı yine birbirlerine gireceklerdi. Sonra ne oldu? ABD Generalı Kürdlere bir ultumatom çekti... 24 saat içinde Kerkük'ü terk edin diye.. Sevgili Hanife ve HeK, Daha sonra KDP ve YNK Kerkük'e ortak bir ulusal politika temelinde değil, grup çıkarları temelinde girdiler. İki ayrı istihbarat teşkilatı(Zanyari ve Parastın), iki ayrı eğetim sistemi, iki ayrı demokratik kitle örgütü ve kısacası iki ayrı hükümet olarak Kerkük'te faaliyet yürütüler.. Hâlâ bu durum devam ediyor. Bugün Kerkük İl Meclisinde KDP ve YNK anlaşmadıklarından dolayı hiç bir komisyonun başkanı yok.. Sen "yürütülen politikanın doğru olduğunu" söylerken yanılıyorsun.. Bundan dolayı bu verileri veriyorum. Silav

Sevgili Ferzende Serhedi, Goruslerini dayandirdigin temelleri acikladigin icin tesekkur ederim. Gerci oyle bir tablo cizmis ki yazdiklarin her sey musaitti ama bizimkiler 'aman bosver" deyip ellerin tersiyle firsati tepmisler. Turkiye ile baslayayim duruma. Turkiye'nin "Turk=Kurd" teorisi bile Kerkuk icin cikarilmistir. Lozan'daki Musul-Kerkuk tartismalari sirasinda biliyorsunuz Ingiltere, Turkiye ve BM bolgesin nufus dagilimi konusunda kendi raporlarini hazirlamislardi. Tabii ki ucunde de Kurdlerin sayilari cogunluktu. Turkiye o zaman "Kerkuk Turkdur"diye savunma yapmiyor tam tersine savunmalarini Kurd oldugu ve aslinda Kurdlerle Turklerin ayni oldugu gercegine dayandiriyordu. Bu teoriye ilk karsi cikan da Ingiltere olmustur. Yani demem o ki Kerkuk meselesinde Turkiye'nin tavri 2003'de degil, Lozan'da belirlenmistir. 2003 yilinda Turkiye-ABD iliskilerinin tezkere ile gerildigi, guneye yapilan operasyonlarin durdugu dogru tespitler. Ama yine ayni yilda Turkiye'nin meshur kirmizi cizgileri (her ne kadar tek tek kendi elleriyle sildilerse de) de Kerkuk yuzunden cikmistir. Hatirliyorsaniz o donemde Turkiye yine ABD uzerine acayip bastiriyordu. Hatirlarsaniz Turkiye o donemde Kurdlerin Kerkuk'e girmemesini, bolgede sadece ABD askerlerinin olmasini istiyordu. Ilk baslardan itibaren dedikleri zaten istedikleri olcude olmamisti ve zamanla da Kerkuk'un guvenliginin Kurdlerin eline gecti. Yani demem o ki zaten Turkiye'nin istedikleri olmamisti. Kerkuk mevzusunun asil tartisilmaya baslamasi 'federal' yapinin tartismasi sirasinda ortaya cikmis ve o zaman Kerkuk'un nereye baglanacagi tartisilmaya baslamisti. Yani demem o ki bana gore bugun zaten Kerkuk'deki Kurd varliginin bir sorunu yok, askeri guc zaten Kurdlerden olusuyor. Yani fiili olarak Kerkuk zaten Kurdlerden soruluyor bugunde, belli olmayan kagit uzerinde Kerkuk'un nereye bagli oldugu. O yuzden sizin demek istediginiz "Kurdler Kerkuk'e girip, Arap ve Turkmenleri kovmaliydi" ise, bunu birakin 2003, 2008 de de yapamazsiniz, 2015'de de. Ustelik boyle bir tavir guney Kurdlerini ne kadar korkunc bir pozisyona sokardi o da ayri mesele. O donemde cok bastiran guney, tum tecrubesizligine ragmen Kerkuk sorununda cok onemli bir direnis gostererek 'sorunu erteleme' karsisinda meseleyi Anayasinin 140. maddesinde belirtildigi gibi referandumla belirlenmesi icin bastirmislardir. Bugun Kurd dusmanlarini caresiz birakan da o karardir. O yuzden haksizlik etmeyin guneye o kadar. Eksikleri de olsa da tarihi hata diyecegimiz hic bir sey yapmadilar. Haa bakin benim guneye getirdigim elestiri bu konuda su: Irak merkezi hukumeti geldikleri yerlere geri gitmeleri istenen Araplara tazminat odemede agir davrandilar. Asil guney bu paralari bol bol cebinden odeyip cogunu geri donmelerini saglamaliydi. Ayni sekilde sehirdeki Kurdlere bol bol kredi verilerek veya hibe edilerek paraler verilmeliydi, gecim sikintisindaki Araplardan ve Turkmenlerden yerlerini alma konusunda. Bu konuda cok aktif olmamistir guney. Erbil'de daha az bina yapilsaydi da dediklerim yapilsaydi. Yani soylemek istedigim guney gecen sureyi dogru durust kullanamamisti o konudaki elestiriye katilirim. Turkiye-ABD iliskilerinin gerildigi dogru bir tespit ama bu gerilmeye dayanarak kopma noktasinda oldugunu soylemek yanlis olur. Yani Turkiye'nin ABD uzerindeki onemi gunluk politikalara dayanarak belirlenmis degil ki, gunluk gelismelerle kopsun. Kurdler Kerkuk'u sizin dediginiz gibi ilhak etselerdi veABD buna basta ses cikarmamis olsaydi bile, Turkiye ile iliskilerini duzeltmek icin ABD buyuk ihtimalle bolgeden Kurdleri cikartip kendi askerlerini koyacakti. Yani Kurdler geri adim atmis olacaklardi. Soylemek istedigim su, ABD Turkiye ile iliskilerini koparmayacakti. Sizin teorinizn dogru olmasi Turkiye'nin Kerkuk'un Kurdlere kalmasi gercegini kabullenmesine dayaniyor, ABD'nin Kurdleri tercih ettigi varsayimina dayanamiyor. Sizde biliyorsunuz oyle bir sey yok. ABD sadece kendi cikarlari icin Turkiye'yi cigner, baskalarinin cikarlari icin degil. O zaman yapilacak sey Kerkuk'un Kurdlerde kalmasini ABD'nin cikari durumuna getirmektir. Bugun ABD Irak'in butunlugunden mi yana, kim zorla Kurdleri tutabilir? Birakalim yapilanlara tepki olarak, Irak'in butunu icinde kalmaktan vazgecen Kurdlere odul olarak verilsin Kerkuk. Ben kabaca koydum ama demek istedigim Kurdlerin oynayacagi daha cok kozun oldugu gercegi. Umutsuzluk ve karamsarlik oynacak kartiniz olmadigi bir donem icin gecerlidir, benim gibi sonradan siyasetci olan birinin bile bir cok secenek gordugu bir ortam icin degil. O yuzden biz kendimiz akilli oldugumuz surece bir seyden korkmamiza gerek yok. Yeterki biz akilli olalim. Sevgiyle kalin, Hanife

Selamlar HeK, Kerkuk konusunda iyimser tablo cizince insanlar sanki ben Kerkuk'un yeterince onemini anlamamisim saniyorlar. Halbuki gercek tam tersi. Sorunun onemini cok iyi anladigim icindir ki "ne pahasina olursa olsun Kerkuk Kurdistan sinirlari icinde olmalidir" diyorum. Benim kendi vizyonumca gorebildigim Kurd halkinin geleceginde Kerkuk en onemli mihenk tasi, olmazsa olmazi. Ama boyle diye kas goz yararcasina, kosullar degerlendirilmeden harekete gecmek yarardan fazla zarar verir. Bu cerceveden baktigimda acikcasi 2003'de Kurdler Kerkuk'u isgal etseydi cok iyi olurdu diyemiyorum. Oyle olsaydi ABD-Kurd isbirliginin boyutlari ne asamada olurdu onu da bilemiyorum. O yuzden de bu fikrin dogru gibi satilmasini, sanki cok gec kalinmis bir tavir olarak sunulmasini yanlis buluyorum. Ki sen bir de bizim kendi konumumuz acisindan da koymussun olayi, boyle bir hareketin sonucunu kaldirabilirler miydi o da belli degil. Ama bana gore fikirler buyuk resme bakarak olusturulmali. Kerkuk konusu da boyle. Hersey cikara dayandigina gore, duygulardan arinarak sorulmasi gereken ilk soru su: ABD'ye gore Kerkuk petrollerinin kimin elinde olmasi gerek? Bu soruyu cevaplarken ABD'yi Turkiye-Arap cephesinin dogal uyesi olarak gorurseniz hatali bir analiz yapiliyor demektir. ABD'nin kerkuk sorununun ertelemesindeki amac ile TC-Arap cephesinin amaci ayni mi? Korkuya dayali yorumlarda ben bu yanlisi goruyorum her seyden once. ABD bugun icin Irak'in butunlugunu istiyor. Irak'in butunlugunu de ancak 'cikar' ortakliginin saglayacagina inaniyor. Yani Irak petrollerinden herkes pay alirsa Irak'dan ayrilmayi dusunmez diyor kendince. Senin anlayacagin ABD mantigina gore Irak'in birbirine baglayacak olan, "vatan-millet" gibi kavramlar degil, PETROL. Kurdlerin konumu burada farkli. Yani Sunniler pay alirlarsa Irak'ta kalirlar ama Kurdler kendi topraklarindakini alirlarsa ayrilirlar. Olaya en basit ozetiyle bu sekilde bakiyor ABD. Peki diyelim ki Irak'in butun olarak kalamayacagina kanaat getirdi ABD, o zaman Kerkuk petrollerinin kimde olmasini ister? Irak'in butunlugu vs. Irak'in parcalanmasi. ABD acisindan aslinda bu ikisi arasinda bir fark yok ama bolgesel sorunlar acisindan ele alindiginda ikisi arasindaki fark gunumuzdeki ABD politikasini belirliyor. Bana gore Kerkuk'un Kurdler tarafindan isgali son caredir, ilk yapilmasi gereken degil! Yani o secenek her zaman benim kendi masamda da duruyor ama son care olarak! Cunku onun sonucunda gelecek tepkiler, baskilar, yaptirimlar oldukca agir olacaktir. Onu karsilayacak gucte degilseniz dagilir gidersiniz. Daha dogru bir deyisle, kas yapayim derken goz cikartirsiniz! Sevgiyle kal, Hanife

Sayin hanife, Yazilarinizi ilgi ile takip ediyorum.Guneye iliskin butun degerlendirmeleriniz katilmakla birlikte sizin WP de "benim PKK ye Kerkuk konusunda bictigim misyon cok cok onemli" belirlemenizde bir sey anlayamadim.Soyleki,son 9 yillik gelismeleri ust uste koydugumuzda bu konuda Imrali ile Turk devletinin dusuncelerinin ayni oldugunu gorecegiz..Her sey acik.Ergenekoncularin PKK nin Guneydeki guclerine "Ucuncu Kuvvet" demeleri bosunamidir?Aponun Ergenekoncu-Derin devlet- le olan iliskisin ana konusu ne olabilir? Bence bunun en onemlisi Guney Kurdistandaki kazanimlar ve Kerkuk sorunudur.Son yapilan secimler buna en acik ornektir.Hatirliyorsaniz PCDK o zaman kendi basina bagimsiz secimlere katilmisti.Kisaca belirtmek istedigim bu gidisle PKK Guney Kurdistan icin birakalim "Iyi bir misyon"olmayi ilerde buyuk sorunlar cikarmamasina dahi sukr edelim.

merhaba Hanife sana ve ortaya bir sorum olacak: son gunlerde kurdlerin protestolarina neden olan karar araplarin ve abd nin kurdlerin karsi cikacagini bile bile onerdikleri-hatta dayatmaya cabaladiklari cozum eger tepki testi degilse, 2003 den bu yana kurdlerin ikna edilmeye en uygun zamanin geldigine kani olmalaridir. bu da geriye dogru gidilince gecmiste kurdlerin ikna edilmesi sartlarinin bugunku kadar uygun olmadigina dair bir ipucu olabilir. diyelim ki 2003 de kacan gocen bir firsat yoktu ve aslinda kurdler bugune kadar gosterdikleri UYUM ile hem zaman kazandi hem de makul olundugu surece problem yaratan taraf olmadiklarini gostermis oldular. bu tur bir tavir uluslararasi platformda belirleyici seyler olmasa bile etkileyici seyler. peki ala 2008 de durum nedir? neden tam bugunlerde kurdlere ragmen bu cozum ortaya kondu? UYUMlu partnerin onune onu kizdiracak cozum konur mu? bu acikca kurdlerin 2003-2008 yillari icinde kendilerini yeterli bir caydiricilikla ortya koymadiklarinin gostergesi. dolyisiyla gecmiste firsat kacti kacmadi tartismasindan bagimsiz bugun kurdlerin onune konulan bi cozumden bir karsi taraf analizi yapmak gerekiyor. abd irak petrolunu basra korfezinden ve ceyhan boru hattindan piyasaya ulastirmayi planinin ana hatti yapmis olmali. bu plani gerceklestirecek cozumler abd ye gore Iraq in kurdleri hosh tutabilecek kadar serbest, araplari hosnutsuzluga suruklemeyecek kadar butun bir iraq olmasi. burda kerkuk sehrinin yonetiminin kimde kalacagi kendi basina abd icin onemsiz bir ayrinti olabilir-hatta kurd etkisinin yuksek olmasi isine bile gelebilir-yeterki arap hosnutsuzlugu ile tc azginligini dizginleyebilsin. araplar hosh tutulmali ki basra kanali acik olsun.tc nin hosh tutulmali ki ceyhan kanali problemsiz olsun. bu sebeple kerkuk isini ve kurd kontrolunun her biciminin sinirlarini belirleyen seyler bunlar-basra ve ceyhan kanallari. hem bu kanallari acik tutup hem de kurdlere kerkuklu bir guc vermek abd icin su an pek gercekci bir senaryo gibi gorunmuyor olabilir. hosnutsuz olacaklar TC veya araplar olursa abd ne kaybeder kurdler olursa ne kaybeder? tam bir dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma durumu kurdler basra ile ceyhan arasinda (araplar ile tc arasinda kalmis ve bu mengeneyi acmalari icin bu iki taraftan birine bir miktar taviz verip uzlasmaya girmeleri gerek. bu ndenle aso nun asagilardaki "eger" kelimesine fokuslanmis yorumunu bekliyorum eger kelimesi basra kanalina mecburiyetin adi gibi. henuz guneyliler hangi kanala oynayacaklarina pek karar vermemis gibi. abd vermis mi? gerci kuzeyin petrollerini kisa vadede mecburen ceyhan kanali ile pazara acmak bir mecburiyet olabilir. biz kurdler bu hususta ne kadar bilgi sahibiyiz? ne kadar gelecek projeksiyonu yapabilecek yeteneklerdeyiz ? hic bir etkimizin olmadigini bile bile kerkuk konusunda yazmaya elim varmiyor. bu hususta DTP pkk nin sorumlugunu hic yerine getirmedigi o ekibe ahtirlatilmali. apo devletin ajani o halde pkk de ajan orgut kolaycilgina kacmadan. pkk dtp ne kadar cukurda olsalar da kuzeyi ve bir olcude guneyi fazlasiyla etkileyen gercekler. olgulara bakarken elestriyi-gercek durumdan ayirmak lazim. felan filan... kerkuk meselesinde kuzeyin katkisi bu orgutlerin girisimleri ile olabilir (su ana kadar benim kurdistan ve tr de milletten duydugum anti-emperyalizm ivir zivirinda bir propagandanin rehine kurdler arasinda yaygin oldugu yonunde. bir suru eskimis zirva-benim duydukca tepemi attiran cinsden). becerebilyorsa diaspora dtp pkk nin aklini peynir ekmekle yememislerini kerkuk konusunda TC propagandasina karsi ahaliyi aydinlatma adimina ozendirmesi-ardindan isi kitle gosterisi boyutlarina cikarmaya cabalamak geliyor-bugunden bakinca bir gunduz dusu gibi-ne kadar berbat bir durum kurd uluslasmasi acisindan. ne kadar utanilacak bir durum hurmetler HeK

Selamlar HeK, Aslinda sorun tartismayi daha dogru bir zemine cekmek icin cok yerinde. Kisisel gorusleri tartismaktansa, daha elle tutulur bir sekilde tartismak icin somut veriler koymakda fayda var. Ben, beni fazla iyimser bulanlara, ’dusmanin sizi korkutan olasi ataklarini yazin basari sansini tartisalim, Kurdlerin olasi karsi ataklarini dusunelim“ diyorum ama su ana kadar yazan olmadi. Yani ben surekli ABD taraftari olmakla suclanirim, ilk defa tamamen Kurdlerin ellerinde tuttuguna inandigim guce dayanarak olumlu dusunuyorum ama kimse bana neden Kurdlerin gucsuz oldugunu dusunduklerini konusundaki teorilerini getirmiyor. Bunun nedenlerinden biri gecmiste yapilan hatalar olabilir. Yani eskiden beri mazlumduk ama bence pek akilli degildik. Simdi daha akilliyiz. Bizi tek gucsuz birakacak sey guneyin akilli olmamasi dir. Yani Kerkuk'un onemini anlamayip baska seyler karsiliginda Kerkuk konusunda Kurdlerin lehine olmayan bir anlasma yoluna gitmesidir. Benim teorilerimde bir tek buna care yok, diger her seye (en azindan kendi dusunebildigim ataklara) care var. Sn. Barzani'nin tavrina baktigimizda ise bana guven geliyor cunku basindan beri bu konuda cok net bir tavir izledi. Ilk sorun cok onemli. Neden simdi boyle bir oldu bittiye getirilmek istendi. Acikcasi bu sorunun cevabini bende cok dusundum. Bunun cevabi su demek zor. Bush yonetimi tarafindan hic sevilmeyen Maliki hukumeti aslinda beni sasirtan ilk adimini, Obama'nin Irak ziyareti sirasinda yapti ve acikca Bush'un ’cekilmeme' politikasinin yanlis oldugunu soyledi ve Obama'nin ’cekilme politikasini' yere goge sigdiramadi. Bunda Iran'in etkisi oldugunu saniyorum. Yani bir sekilde Maliki hukumeti Obama propagandasi yapmaya basladi. Eh ben de karsi nedenlerden oturu Obama'nin kazanmamasini istiyorum. Yani son gelismelerde ABD'deki secimlerin katkisi oldugu kanisindayim. Kurdlerin ikna kosulu oldugu fikrine kapilmis olabilirler ama mantikli ve dogruluk boyutu yok. Nitekim Kerkuk ilk meclisinin aldigi karar ve Barzani'nin bu tarz tavirlarin devam etmesi halinde ’yemin ederim ki Kerkuk il meclisinin kararini uygulariz“ seklindeki son ultimatomu benim hakli oldugumun gostergesi. Tabii ki Maliki ve arkasindaki Iran'in her hareketi dogru politakalar sonucunda cikacak diye bir sey yok. Sonucta soylemek istedigim su: nedeni ne olursa olsun boyle bir kivilcimin Kurdler disinda diger cephe tarafindan atilmasi ve ustelik de Kurdlerin yillardir suren tum iyi niyetine ragmen bunun yapilmis olmasi. Ayni sekilde Kurdlerin bu blofu gorup resti cekmesi de yapilmasi gereken en dogru tavirdi ve guney de bunu yapti. Yani aslinda 2003 yilinda Kurdler Kerkuk'u herseye ragmen isgal etmis olsalardi, bugun Erbil'de bunca elcilik acilmis olur muydu, Kurdistan bugun ABD'nin Irak'da gurur duydugu tek bolge olur muydu, bati bu kadar Kurdistan'a yatirim yapar miydi dogrusu ben emin degilim. O yuzden de “2003 yilinda isgal dogru bir adim olurdu“ diyemiyorum. Ama bugun icin Kurdistan'da kosullar, Kerkuk icin bastirmak, sonuna kadar gitme konusunda olgunlasmistir. Artik guneyin geri adim atmasi soz konusu olmamali. Yani 2003 yilinda boyle bir adim atmamis olmak Kurdler icin ’tarihi hata' olmamistir ama su asamada geri adim atmak, tarihi bir hata olur. Kerkuk Kurdlerin olmazsa olmazi, guneyin Kerkuk'suz bir gelecegi , bagimsizligi soz konusu olamaz. O yuzden restlesme olacaksa simdi olmali. 2003 de boyle bir hareketin sonucunda kaybeden sadece biz olurduk ama bugun boyle bir hareketin sonucunda kaybeden sadece biz olmayiz, herkesi de beraberimizde asagi cekecek gucumuz var. O yuzden de bugun biz gucluyuz karsi taraf degil diyorum. Eger Maliki hukumeti bunun tersi sonucuna ulastiysa veya ulastirildiysa onlar acisindan hatadir. Simdi daha buyuk cerceveden bakarsak olaylara. Dedigin gibi ABD'nin tavri kesinlikle Turkiye-Arap cephesinden farkli gerekcelere dayaniyor. Aslinda Kerkuk'un Kurdler elinde olmasi ABD'nin uzun vadeli isine bile gelir ama gel gor ki yaratacagi problemlerle bas edemeyecegini dusundugu icin sorunu habire ertelemeyi yegliyor. ABD bolgenin huzuru icin tek Irak istiyor su anda ve onumuzdeki secimlerde Sunnilerin katilimini cok onemsiyor. Kurdler'in kaybedecegi cok sey olacagi icin onlari daha kolay kontrol edebilecegini dusunuyordur. Iste Kurdler bence Kerkuk soz konusu oldugunda hic bir pazarlik payinin olmadigini gostermek zorundalar. Yani ABD'ye “boyle devam edersen elinde Sunniler olabilir ama Kurdleri kaybedersin“ mesajini cok net vermeliler. Ben bu durumu “kirk satir mi kirk katir mi?“ politikasi diye ozetliyorum. Ya da ABD'yi secim yapmaya zorlamak diyelim. Ancak bu sekilde ABD dengeleri korurken Kurdler lehine ibreyi cevirmek zorunda kalir. Sunniler secimleri protesto ettiler, buna ragmen Irak'da bugunku kosullara gelindi. Bir de Kurdlerin icinde yer almadigi bir Irak'in halini dusunmeli ABD. Bugunku Irak'i mumla arar! Iste bence o asamada PKK'nin askeri olarak katkisinin cok olacagina inaniyorum. Uzun vadeli donemde Kurdlerin petrol satmak icin birilerini secmek zorunda kalacaklari dogru. ABD'nin uzun vadede Turkiye'yi on plana cikarttigi da ortada bana gore. Ama butun bunlardan once Kerkuk petrollerinin kontrolunun bizde olmasi gerektigi gercegi onumuzde duruyor. Sevgiyle kal, Hanife P.S. “bu ndenle aso nun asagilardaki "eger" kelimesine fokuslanmis yorumunu bekliyorum“ seklindeki cumleni anlayamadim ben.

slm Hanife "Eger" li bolumun aciklamasi asagida Aso nun yazisi. neseli saglikli gunler HeK Sevgili Alan, Kurde Rast, Şexo, Berwarto ve Silvan Farqini dostalara! Gönderen: Aso Zagrosi.. (IP Kaydedildi) Tarih: 2 August, 2008 00:38 Ben bu kararı "eğersiz" okuduğum zaman önemsiyorum. Ez azında Kerkük İl Meclisinin ezici çoğunluğu, yani 24 üyesi Kerkük'ün Kürdistan'a bağlanmasına karar verdi. Irak Anayasasında bunun yasal gerekçeleri var.. Anayasa'da Eyaletler temsilcileri aracılığıyla ve referandum yoluyla Bölgeler oluşturabilir ve bir bölgeye katılabilirler.. Ama, dünkü karar bana tam öyle gelmedi.. Çünkü, Kerkük İl Meclisinin kararı "eğerli" bir karardır. Karar metninde "Eğer Irak Parlamentosu uzlaşı yoluyla Eyalet seçimleri sorunu çözmeseler" biz Kürdistan Bölgesine katılmaya kara veriyoruz.. Bana öyle geliyor ki bu karar Irak Hükümeti ve Parlamentosu üzerine baskı kurmak için alınmıştır.. Ben her şeye rağmen bu kararı önemsiyorum ve eğersiz okumaya çalışıyorum. Kimsenin yarın hayal kırıklığına uğramamsı için daha şimdiden dostca bir uyarıda bulunmaya çalıştım. Umut o ki ben yanılıyayım.. Bu konuda daha geniş yazmaya çalışacağım.. Hoşca kalın

Sevgil Hanife sen yazında şöyle bir tespit yapıyorsun: "Ama politika olarak guney bizim hosumuza gitmese de sorun cikaran taraf olmamis ve ertelemelere ses cikarmamistir. Bu tavir zayiflik gibi gorunse de onemli bir avantajda sagladi guneye. Bundan sonra cikacak bir sorunda Kurdler kendilerini politik olarak savunabilecekler. Yani bunca yildir sabirla bekleyen Kurdlere karsilik karsi taraf bir de isi oldu bittiye getirmeye calisiyor. Yani Kerkuk sorunun atesleyen karsi taraf guney yonetimi degil." Burada çıkardığım sonuç "mazlumiyet teorisi".. Bu teori bize bir şey kazandırmaz.. Biz hep haklıydık.. Silaha sarılırken, jenoside uğrarken, enfal edilirken ve kimyasal silahlara hedef olurken hep masum, hep mazlum ve hep haklıydık.. Ne elde ettik.. Hiç!!!! Dünya siyasetinde bu işlemiyor.. Bu tutumunuz çok naif.. Sanki birileri biz haksızlığa uğramışız diye bize bir imkan vereckler.. Ne ülke, ne bölge ve ned uluslararası arenada haklı olmak kendi başına bir şey ifade etmez. Bu haklılığın başlka etmenlerle birleşmesi ve sonuç alıcı bazı dengeleri alt üst edici bir pozisyona gelmesi gerekir. Güney Kürd yönetimi çok geç bir dönemde harakete geçti.. Ama zararın yarasından sonra dönemk dahi kardır. Bugünkü durum 2003 yılında farklıdır. ABD ve Türkiye ilişkileri yeniden bir zemine oturtuldu.. Türkiye her gün GÜney Kürdistanı bombalayabiliyor.. ABD Suriye ilişkileri başka bir rotaya girdi.. ABD-İran ilişkileri çetrefeli olmasına rağmen Obama-Bush ikilemi içinde zamana yayıldı. Irak Arapları devletleşmeye başladılar.(hükümet demiyorum) Irak'ta parlamento dışında geleceklerini arayan araplar süreç içinde farklılaştılar. Dün iktidarın dışına düşen Sünniler 100 binlere varan "Rabun" güçleri adı altında örgütlendiler.. Sadece Kürdleri değil, Şiileri dahi tehdit edebiliyorlar.. Bir değişimin olmadığını söylemek çok mantıklı değil.. Silav

Sevgili Ferzende Serhedi, Soylediklerinizde cok haklisiniz. Kurdler bastan sona kadar hep hakliydilar, ve mazlum olmalari hic bir seyi degistirmedi. Ben baska bir yazimda aciklamistim yeri gelmisken yine aciklayayim. Ben Amerikalilara Kurdleri anlatirken 'soyle ezildiler, boyle ezildiler, soyle mazlumlar" gibilerinden anlatmam. Amerikaliyi ilk basta 'yazik' dedirtecek bu tavir sonradan bayar. Buna karsilik ben Kurdleri anlatirken onlarin nasil ozgurluk tutkunu olduklarini, bu ugurda nasil bile bile olume gittiklerini, surekli kaybetmelerine ragmen onlerine her cikan firsattan terreddutsuz yararlanmak icin yine gozlerini bile kirpmadan olume kostuklarini anlatirim. "Kurdler 20. ve 21. yuzyilin en buyuk asileridir" derim. Bunu tabii ki sadece ABD'lileri etkilemek icin soylemem, Kurdlerin beni ebn cok etkileyen ozellikleri de bunlar oldugu icin bu ozelliklerini on plana cikaririm. Benim bir gun bagimsiz Kurdistan'in kurulusuna inanmamin en onemli nedeni de Kurdlerin bu ozellikleridir, mazlum olmalari degil. Kurdler halen mazlum ama ilk defa ellerinde kullanacaklari gucleri var ve en onemlisi akillilar. Benim pozitif olmamin nedeni de Kurdlerin ellerindeki guctur baska bir sey dgeil. Dogru kullandiklari vakit Irak'da yaprak bile kipirdamaz, her sey durur. Bakin su anda Kurdler secimi bile engelleyecek guce sahipler ki benim icin su anda onerdigim bu. Yani Kerkuk de istenilen olmayacaksa Irak'in tum genelinde hic bir sey olmayacak. Bugun icin ABD Irak butunlugunden yana.. Kurdlersiz Irak mi olur allah askina? Istediklerini alamayan Kurdleri nasil tutacaklar Irak'in icinde? Yani soyle mantiklica dusunun ve madde madde Kurdleri sikistirmark icin karsi taraf neler yapabilir yazin. Cok ciddiyim, teorileriniz yazi buraya ve hep birlikte onlarin basarili olma sanslarini ve Kurdlerin karsi ataklarinin ne olabilecegini tartisalim. Benim kendi capimda gelistirdigim tum teorilere Kurdlerin cok etkili karsi ataklari var. O yuzden olumluyum bu konuda. Soyle soyleyeyim, adamin biri silahini bana dogrultmus beni tehdit ediyor, benim elimde ise ona yonelmis bir makineli var. Halen mi korkayim? Yeterki biz akilli olalim Kerkuk konusunda en kucum bir geri adim dahi atmayalim. Sevgiyle kalin, Hanife

İyi bir tatışma ve düşence ortamı.. Hanife her şeye polizif bakıyor. Ferzende haklı bir dizi soru ve handikapları sıralıyor. Hanife farazi diyor. HeK arada ama, tam pozisyon belirlemiyor. San ki Hanife ile başka bir hukuku var.. Diğer arkadaşlar ise hep seyirci. Ben ise merakla sonucu bekliyorum.. Aslında ciddi bir tartışma, süreci ve süreçleri irdeleyen bir tartışma bir çok arkadaşın niye bunun dışında kldığını analmıyorum.. Hürmetler

Sevgili Hanife ve HeK, Aslında bu “büyük davanın“ kenarında ve köşesinde yürütüğüz “küçük tartışma“ esnasında bir çok noktlarda ortak paydalara ulaştık.. Burada bu “paydalara“ vurgu yapmama gerek yok.. Merak eden okuyucular tartışma yazı serisini gözden geçirebilir.. (zaman darlağından dolayı benim yapmam zor) Sevgili Hanife yazılarında sürekli bir şekilde beni “karamsarlıkla“, “Kürdlerin potansiyelini“ görmemekle suçluyor. Aslında ben Güney Kürdistan'a yönelik karamsar değilim.... Hatta aşırı derecede iyimser biriyim.. Benim esas olarak bu tartışmaya girmemin nedeni “bardağın dolu tarafı“ çok ön plana çıkmış kanısına vardım. Bu konuda Güney Kürdistan Siyasi Liderliğinin bazı “tarihi momentleri“ (sevgili Hanife bu deyimi ’tarihi hata' olarak okudu. Bu özleştirme doğru değil) kaçırdığını söyledim. Bu anlamda “bardağın boş“ tarafına dikkat çektim.. Aslında ben Güneyli güçlerin imkân ve olanaklarına daha optimist baktığımdan dolayı söz konusu tarihi momentte gelen gemiye binebileceklerini söyledim.. Fakat, parti ve grup çıkarları “ulusal çıkarların“ önüne geçtiğinden dolayı o an kaçırıldı..(yarın tarihçiler o dönemi değerlendirecekler).. Sevgili Hanife sen Kürdlerin Kerkük'ü askeri olarak almalarını “işgal“ kavramıyla ifade ediyorsun.. Bu tanımlama doğru değil. Kürdlerin ister 2003 olsun, ister sonrası/öncesi ve isterse bugün olsun Kerkük'e yönelik yapacağı her operasyon “özgürleştirme/kurtuluş “ hareketidir.. Bizim Kürdler yaygın bir şekilde Kerkük ve diğer “İşgal altındaki bölge ve şehirler“ için “sorunlu bölgeler“ vb kavramlar kullanıyor.. Bu tanımlamalar yanlış.. Kerkük halkı hem 1991 yılında ve hemde 2003 yılında ayaklandı ve şehirlerini kurtardılar.. Kürd düşmanları bu tip kavramları bize empoze ettiler ve bizde “habitus“ haline getirerek kullanmaya başladık.. Kendi ülke topraklarımıza “sorunlu“ diyerek düşmanlarımızı ortak Ettik.. Bugünde BM temsilcisi De Mistura bu “sorunlu bölgeleri“ kardeş kardeş Araplar ve Kürdler arasında paylaşıyor.. Mendeli Araplara, Mexmur Kürdlere, Hamdaniye Araplara, Akrê Kürdlere vs....vs.. Onun için bizim ciddi bir şekilde kavramlarımızı, terimlerimizi ve söyleyebileceğimiz her şeyi bin tartarak bir söylemeliyiz.. Bu anlamda bir örnek: Kerkük'te bugün tartışılan ve Irak Parlamentosunun 22 Temmuz tarihinde Kerkük idaresini %32 temelinde Arap, Kürd ve Türkmenler arasında paylaşılması ve %4'u Asurilere vermesi Mam Celal'ın Kerkük'te Türkmen Cephesi ile yaptığı görüşmede gündeme geldi. Mam Celal bu tezi ortaya atı verdi.. Türkmen ve Araplar bu teze sarıldılar.. Daha sonra Mam Celal bu anlamda değilde şu anlamda söyledim demesine rağmen, söz konusu maddeyi veto etmesine rağmen, bir dizi insanımızın kafası karıştı.. Kürd düşmanlarını cesaretlendirdi.. Kerkük'ü “Bruksel“e benzetme girişimide aynı negatif sonuçlara götürüyor.. Mam Celal'ın Kerkük meselesini “beyin ameliyatına“ benzetmesi çok hoşuma gider.. Ama, Mam Celal'ın bazı açıklamaları hastaya çoktan veda etme mesajları gibiydi.. Sevgili Hanife, “Kerkük Kürdlerin elindedir“ anlamında bazı değerlendirmeler yapıyorsunuz.. Bu değerlendirmeler tam olarak doğru değil.. Kerkük'ün bazı kazalarında (şehrin bir mahalesi konumunda olan Hawice ve Duqaq gibi) Kürdlerin hiç bir etkisi yok.. Bazı Arap ve Türkmen mahaleleri tümden onların kontrolundedir. Kerkük şehrinin içinde göreve getirilen polisler ya Türkmen Cephesine veya Arap ırkçı oluşumlarına bağlılar... Kürdlere karşı terör olaylarında bu çevrelerin rolu büyüktür.. Son Kerkük katliamı öncesi Kerkük polisine bağlı bir çok Türkmen subay ve polisleri Albay Emad'ın yaptığı toplantılara katılmış oldukları biliniyor.. Kerkük'te iyi bir Kürd gücü var.. Ama, buna karşı Kerkük'te Kürdlere karşı düşman olan çok ciddi mihraklar ve örgütlü yapılar vardır.. Kerkük'te resmiyette bir iktidar var, ama reel de iktidarcıklar mevcuttur.. Kürdlerin dışındaki güçleri kücümsemek, reel durumu tam olarak ortaya koymadan optimist bir bakış açısı tehlikelidir. Bir örnek: Kerkük yürüyüşünden önce Kerkük polisi Türkmen Cephesine “biz sizin güvenliğinizi sağlamak istiyoruz“ diye bir öneri götürüyor.. Türkmen Cephesi öneriyi reddediyor ve “biz kendi güvenliğimizi alırız“ diyor.. Türkmen Cephesine bağlı milis güçleri her tarafa yerleştiriyor ve yürüyüş esnasında Kürdlere ateş ederek 4 kişinin ölümüne ve onlarcasının yaralanmasına neden oldular..(Irak Türkmenleri tarihlerinde ilk defa örgütlü bir şekilde silah kullanıyorlar ve bunuda Kürdlere karşı yapıyorlar—Bunu ciddi bir şekilde okumak lazım) Sevgili Hanife Yazınızda benim 2003 yılında “ Arapların ve Türklerin şehirden kovulmasını“ istediğimi söylüyorsun.. Ben böyle bir şey söylemedim ve yazmadım.. Böyle düşünen Kürdler var.. Haksız olduklarınıda söyliyemem!! Ama, ben bölgesel ve uluslararası dengeleri düşünerek Kürdlerin nasıl Kerkük'ü Kürdistan topraklarına katması üzerine hesap yapıyorum.. Yani var olan hedefin gerçekleşmesi benim için daha önemlidir.. Ben söz konusu yazımda “Irak hükümetleri tarafından tahrip amacıyla Kerkük'e yerleştirilen ve Kürdlerin Hawirde“ dedikleri Araplardan söz ettim.. 2003 yılında Kürdler Kerkük'e girdikleri zaman bu çevrelerin kaçtıklarını söyledim.. Çünkü bu çevreler ciddi bir şekilde Kürd kanına girmiş, Kürd ev ve arazilerini işgal etmiş kesimlerdi.. Kürdlerin intikamından kaçtılar. Ama, sonradan uygulanan politikalar yüzünden geri dönüp Kerkük'e yerleştiler.. Zaten Irak Anayasa'sının 140.maddesinin ilk aşaması Kerküklü Aware ve hawirdelerle ilgili.. Sevgili Hanife, Mam Celal anılarında “Saddam'ın 1991 görüşmelerinde Kerkük'ü bölmeyi önerdiğini Xas nehrinin bu tarafı Kürdlere ve diğer tarafı Araplara önerisini yaptığını ve Kürdistan Cephesinin reddettiğini“ söylüyor.. Gelinen yerde 22 Temmuz'da Irak Parlamentosu Kerkükü tümden araplaştırmak amacıyla dörte bölmeye, Irak'ın Güneyinden ve Orta kısımlarından Arap askerleri Kerkük'e göndermeye ve Kerkük'teki Kürd güçlerini çıkarma kararı aldı. Kürdler Irak parlamentosunu tanımadılar ve karşı atağa geçtiler.. Kerkük İl Meclisinin aldığı “eğerli“ ve “şartlı“ Kerkük'ü Kürdistan Bölgesine katma kararı iki tarafı Bağdat'ta aynı araya getirdi. Bağdat'ta Kürdler, Araplar, ABD,İngiltere ve BM yetkilileri bir araya geldiler? Ne yapacaklar? Araplar, 22 Temmuz'da aldıkları kararlarından vazgeçecekler. Kürdleri ileri sürdükleri “şartları“ ve “eğerleri“ kabul edildiğinden dolayı Kerkük İl Meclisinin kararını uygulamayacaklar.. Sonuçta: De Mistura'nın önerdiği: 1)Kerkük seçimleri ertelenecek, 2)Kerkük'deki durumu tespit etmek için parlamenterlerden oluşan bir komisyon Kerkük'e gönderilecek. Komisyon rapor hazırlayıp parlamento'ya ve gereken çevrelere sunacak. 3)Araplar ve Türkmen Kürdlere güvenmediğinden dolayı komisyonun işini yapması için güvenliği sağlayacak “bağımsız güvenlik güçleri“ Kerkük'e gönderilecektir.. Bunlar benim “fantazilerim“ değil sevgili Hanife.. Taraflar arasında tartışılan çözümler.. Sevgili Hanife, Güney Kürdlerinin %98, bağımsızlık için oy kullandı.. Kürd önderliği bunu federasyona kanalize etti.. Kerkük İl meclisi eğerlide olsa ucu açık “Kerkük'ü Kürdistan'a bağlama“ kararı aldı.. Kürd önderliği bunu “uzlaşı“ için kullanacaktır.. Yine zaman yok... Kendinize iyi bakın Silav Ferzende Serhedi

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.