Bu güne kadar Öcalan ve adamlarının hakkımda söylediklerine ve yazdıklarına cevap vermedim.
Ama Abdullah Öcalan'ın Fırat Haber Ajansında bu gün yayınlanan
Avukat görüşmesinde benim hakkımda sarffettiği şu sözlerden
-"Aysel adında bir kadın vardı, Çürükkaya'nın eşiydi. Rezil bir kadındı" -
sonra bana yapılan Küfür ve hakaretlere cevap verme zorunluluğu hissettim.
Ben 1974 yıllarında Dersim'de öğretmen okulunda öğrenci iken
Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesine ilgi duydum.
1978 yılında evimi terk ederek Profesyonel olarak
Kürdistan'ın pek çok bölgesinde gençliği ve halkı örgütleme çalışmaları yaptım
1979 Kasımında PKK -MK Üyeleri Mazlum Doğan ve
Yıldırım Merkit ile birlikte Mardin ve
Urfa kara yolu üzerinde bir arabanın içinde gözaltına alındım.
Soruşturmada hiçbir şeyi kabul etmediğim gibi
sahte kimliğimle gözaltından hapishaneye yollandım.
Burada açık kimliğim ortaya çıkınca, yeniden
Deve Geçidi' ndeki Kurt oğlu olarak bilinen soruşturma yerine zorla götürüldüm.
Hapishanedeki bütün arkadaşlarım bu durumu protesto
etmek için açlık grevine yatarken bende
"Evet ben Aysel Çürükkaya 'yım ama size hiçbir bilgi vermeyeceğim"
diyerek sustum.
Bana yapılan işkence ve vahşetten dolayı tam altı ay yatalak olarak yaşadım.
Ve gördüğüm o vahşetin izlerini hayatım boyunca taşıyacağım.
Diyarbakır zindanındaki vahşete, işkenceye,
zulme, hayasızlığa karşı tarih ve o dönemdeki bütün tutuklular da bilirler ki boyun eğmedim.
Ve bütün direnişlere birkaç arkadaşımla birlikte önderlik ettim.
Sayısını bilmediğim kadar açlık grevlerine girdim.
İki kez ölüm orucuna bedenimi yatırdım.
Ölümle aramda sadece bir gün kaldı.
Arkadaşım Orhan Keskin ve Cemal Arat' an sonra
ben gitmeye hazırlanıyorken şartlarımızın tümü kabul gördü.
Ve biz eyleme öncülük yapan arkadaşlar
Türk ordusuyla anlaşma yaparak eylemi sonlandırdık.
Bizi tedavi eden Doktor damarlarımızdan kan çekerken,
kan yerine su aktığını görünce, "siz tıp'ı da iflaz ettirdiniz"
sözlerini mırıldayıp koğuşumuzu terk etti.
Ölüm orucundan sonra bayan arkadaşlarımla 3 ay komalık ve yatalak olarak yaşadım.
Ciğerlerimdeki ağır verem hastalığı ile 1986 tarihinde tahliye oldum.
Ağır hastaydım.
İki kez ameliyat oldum.
Henüz yaralarım iyileşmeden, dağa çıktım
Altı yıl Kürdistan dağlarında kaldım.
Bütün Kürdistan' ı adım adım yaya olarak dolaştım
Köpeklerin bile soğuktan donduğu kışları atlattım
Kurtlarla boğuştum
Kaplumbağa ve yılan eti yiyerek yaşadım
Doğaya karşı savaştım
Ülkemizi işgal edenlere karşı direndim
Allah da, Munzur Nehri de, Düzgün Bavo Dağıda,
Bingöl ve Diyarbakır haklıda şahittir
Yenilmedim/ Yenilmedik!
Boyun eğmedik, rezil olmadık başımız dik alnımız açıktı.
1991 Tarihinde senin yanına geldim
Senin ne olduğunu ancak kendi gözlerimle gördükten çok sonraları anladım.
Ve senin sapık tarikatını terk ettim.
Ben buyum!
Ya sen?
Ömrün boyunca hiçbir zorluğa katlanmadın.
Hep onun bunun gölgesinde, ona buna ajanlık yaparak yaşadın.
Ne dağların soğuğunda, nede ovaların sıcağında yandın.
Açlığı ve susuzluğu hiç tanımadın.
Bir elin yağda bir elin balda yaşadın.
Ömrün boyunca tek bir kez Türk askeriyle karşılaştın
Süklüm büklüm, korkak duruşunu bütün dünya gördü.
"Bana bir fırsat verilsin devlete hizmet etmeye hazırım" sözünü bütün kulaklar duydu.
İkimiz de ortadayız.
Kim rezil ise, vicdan sahipleri karar versin!
Vicdan sahipleri karar versin!