Sayin Mervan,
sadece Baybasin ve Fisli aileleri degil, Kürtlere belli bir dönem liderlik yapmis, diger bütün kisi ve ailelerin, bugün halkimizi icine düsürdükleri bu siyasi geriletmede sorumluluk paylarini arastiriyoruz. Bu bizim en dogal hakkimizdir.
Öcalan, Kalkan ve Bayik aileleri dahil, Kürdistanda bir dönem liderlik yapmis diger BÜTÜN taninmis ailelerin, veya fertlerin, KUKM'nin belli ve hassas dönemlerinde, üstlendikleri bu rollerini, iyimi, kötü mü oynadiklari, kimlerle iliskide olduklari, ne yaptiklari ve ne yapmak istedikleri ve en nihayetinde de neden halkimizi bu batakligin icine düsürdükleri gibi, bu cok önemli sorulara cevap bulmak icindir cabalarimiz. Umarim bunu anliyor ve bu hakkimiza saygida kusur etmiyorsunuz.
Kürtler gibi mazlum bir halkin eline gecmis altin degerindeki tarihi siyasi firsatlari kacirmasi, üstüne üstlük birde halkimizin tarihinde hicbir zaman rastlamadigi en derin bir siyasi ve iktisadi geriletmeye maruz birakildigi günümüzde, elbette geriye dönüp neden ve nereden bu duruma gelmis bulunuyoruz diye bir soru sormamiz gerekmektedir. Bu soruyu sormamak halkimiza cok daha pahaliya mal olmaktadir.
Yakin tarihimizde, 1979 ve 1980 yillarinda, Kuzey Kürdistanda en ciddi, en tehlikeli ve en ilk kapsamli ve en ilk yogun silahli PKK-KUK krizi ve catsmalari yasadigimiz, Kürdistan siyasi tarihine PKK-KUK catsimasi olarak gecen bu büyük ve derin provokasyonlarin yasandigi, inkar edilmeyecek bir gercektir. Peki biz bu kadar büyük ve bir o kadar da derin kökleri olan, cok büyük silahli catsimalara varmis olan bu siyasi krizin, bu provokasyonun neden ve kimler tarafindan yapildigi sorusunu kendimize hicmi sormayacagiz? Ardindaki nedenleri hicmi arastirmayacagiz?
Kürdistanda cereyan etmis en kücük siyasi bir gelismeyi, özellikle ele alip incelememiz, icine düsürüldügümüz bu vahim ve kabuledilmez durumu anlamamiz ve telafi etmemiz acisindan cok önemli ve hayatidir, kanaatindeyiz.
PKK-KUK catismasini kim yapmis olursa olsun, binlerce Kürt yurtseveri direkt ve indirekt etkiledigi ve bundan da daha önemli olan, belli bir siyasi, iktisadi ve askeri birikim saglamis kürdistani potansiyel, bu catismadan dolayi cok büyük bir maddi ve manevi zayiflatmaya götürdügü cok acik bir gercektir.
Bu arada biz hep KUK'un PKK'yi sucladigini - sizin yazinizda da ayni yorum mevcut. Bundan anlasiliyorki siz KUK icinde olaylarin ne yönde cereyan ettiginden haberdar birisi olmalisiniz - bir PKK saldirisi oldugunu söyledik. Bu hareketin taraftarlari buna inandi. Inanmalarinda da, bir dereceye kadar hakliydilar. Cünkü PKK'nin ergenekon bagi, icinde bulundugunuz günlerde, her gecen gün biraz daha acik görülebilmekte, anlasilabilmektedir. Hic süphesiz TC devletinin, özel harp kurumu ergenekon PKK ve lideri Öcalan'i KUKM'sine karsi bir piyon gibi kullandigi, artik süphe götürmez bir gercektir. Ki PKK lideri Ocalan da kendisnin 'devlet tarafindan kullanildigini' defalarca yazili ve görsel medyalarda dile getirmistir. Öcalan'in itiraf ettigi bu gercegin bir kismidir. Diger kisim ise Öcalan ile basindan beri PKK'yi yöneten kadrolarin bir kesimi, en azindan üc kisi (Pilot, Kalkan ve Bayik) bu ergenekon agi icerisinde faaliyet gösterdikleri de, Kürt medyasinda defalarca gündeme geldi. Bunlardan zerre kadar süphe etmemekteyiz.
Ancak bir kontra elemaninin kardesi Mele Emin Baybasin'in KUK icinde merkez komistesi gibi, sizin de ifade ettiginiz bicimde "üstdüzey görevlerde bulunmaları" biraz düsündürücu degil midir?
Sizce, 1970'lerden beri devlet tarafindan egitilmis olan, kontra elemani Hüseyin Baybasin'in ve kardesi Mele Emin Baybasin'in biribiriyle iliskileri hicmi yoktu? Yoktu deseniz dogru bir beyanat olmaz, cünkü Baybasin kardeslerin dogal kardeslik iliskilerinden öte, siyasi iliskilerinin bulundugu, cesitli olaylar ve durumlarda tamamen anlasilmis ve desifre olmustur.
Simdi akla gelen ilk soru sudur: Birisi KUK merkez komitesi yönetcisi, diger ise devlet tarafindan egitilen, siyasi olaylarda kullanilan bir kontra eleman.. Bunlarin KUK icindeki rolleri ise (bir tanesinin!?) 'üstdüzey yöneticiligi' !? Yani Hüseyin Baybasin'in KUK'la iliskisi hicmi olmamistir? Bunu mu demek istiyorsunus?
Kürtler arasinda siyasi bir karsitlik basgösterirken, bir catisma olurken, bir catisma kizistirilirken, icinde üstdüzey görevlerde kontra elemani bulunan bir hareket (KUK) acaba nasil davranir?
Diyorsunuzki bunlarin 'KUK'la ilişkileri kesildikten sonra' yaptiklari bazi uygunsuz davranislari sözkonusudur. Ama gercekten de durum bu mudur? Insafsizlik yaptigimizi iddia ediyorsunuz, peki alem sizin bu insafsizliga ne demeli? Mele Emin Baybasin MIT mensubu 'Diyarbakir Terörle Mücadele Subesi Baskani' yüksek rütbeli bir devlet elemani olan Atilla Aytek ile kirvelik kuracak derecede icli-disli bir iliski icinde oldugu artik coktan beri bilinmiyen bir sir olmaktan cikmistir.
Kisaca KUK'un, devletin (ergenekon) cok derin bir seviyeden yürürlüge koydugu PKK-KUK provokasyonu büyük sucunu, SADECE ve sadece PKK'ye yüklemesi o kadar inandirici degildir.
Kürdistani sitelerde bu tür tartismalarin olmasi artik kacinilmazdir. Ergenekon ahtapotunun kollari PKK'nin en üst düzeyinde hala gezinirken, daha 1979-1980'de baslattigi PKK-KUK catismasindan sonra ergenekonun KUK'un icindeki kolu olan Mele Emin Baybasin ile birlikte KUK'u daha o zamandan beri bitirmesi, oldukca üzüntü verici bir olaydir. Kürt kamuoyu bu ihaneti en son karesine kadar kasfettikten sonra ancak rahatliyacaktir ve ancak o zaman önünü görebilecektir.
Kacakci Fisli ailesi hakkinda dedikleriniz de dogru olmaktan uzaktir. KUK ile iliskileri kesildikten sonra degil, daha KUK kurulmadan önce uyusturucu kacakciligi faaliyeti icinde olan bu ailenin, KUK'un icinde, hatta zaman zaman KUK'u kullanarakta bu isi sonralari MIT müstesari Atilla Aytek ile birlikte yürüttükleri sözkonusudur.
Biz bu konuyu daha derin ve daha kapsamli arastirmak ve takip etmek sorumlulugu ve bilincindeyiz.
KUK icinde bu durumu daha Kürdistanda farkedip, bu ihanetcilige karsi tavir alan yurtseverlerin arkalarinda konusmalariniz, onlari hala da kandirmaya calismaniz, PKK-KUK catismasinda KUK'un (aynen PKK'de oldugu gibi) ergenekon ayaginin dayanaklarini ortaya cikarmamizin önüne gecmeyecektir.
Ortada ne fol var var ne yumurta mi diyeceksiniz? Hayir, hayir cokca vardir diyoruz. Hemde tonla nedenler söz konusudur.
Bunlari kimse tek-tek ele almadigi ve bu cirkin ihanetcilik tamamiyle mahkum edilip lanetlenmedigi süreyle, KUKM'sinin önündeki ve üzerindeki dumanli ve sisli hava, tam dagitilamayacak ve buda gelecegimizi tam görmemizi hep engelleyecektir ne yazikki.
Gecmisini bilmeyenler, gelecegini göremeyen körlerdir.
Azad
Sisler tam dagilmali - gelecegimizi tam görebilmeliyiz