Bir kaç günden beri arkadaşlar
Güney Kürdistan üzerine bazı tespitler
yapıyorlar.
Bazı arkadaşlar gördüklerini, bazılarında
duyduklarını aktarmıyorlar.
Ama, genel olarak daha çok negtif şeylere değiniliyor.
Bunada karşı değilim.
Bana göre Güney Kürdistan ilgili sağlıklı bir
değerlendirmeye sahip olmak için verileri gerekir.
1)Güney Kürdistan'a ilişkin sağlıklı bir değerlendirmeye varmak için
ülkedeki ekonomik, siyasi, kültürel, sağlık, eğitim, çevre, yol yapımı, köylerin inşası, telefon şebekeleri ve şehirlerin yeniden inşası gibi alanlarda ampirik çalışmalar gerekir.
2)Bu çalışmalar yapılırken, Baas dönemi, 1991 Raperin'den 1994 iç savaşına.. 1994'den Washinton Antlaşmasına ve 2003 yılından 2009 yılına kadar ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.
3)Var olan veriler ışığında bu dönemleri kıyaslamak gerekir. Son bir yıldan beri ve özellikle seçimler esnasındaki tartışmlarda iktidar partileri 2003 yılından buyana ne yaptıklarına dair kamuoyuna blançolarını sunuyorlar. Ben bu blançoları takip ederken Kürdlerin son altı yıl boyunca gerçekleştirdikleri gelişmeler 80 yıllık Irak rejiminin yaptıklarından daha fazla olduğunu gördüm.
4)Ben 1991 ayaklanma ve iç savaş süreci boyunca alanda yaşadım. Var olan enkazı gözlerimle gördüm ve yaşadım. Sonraki süreçte de alanı ziyaret ettim. Güney Kürdistan'da yaşanan gelişmeler başdöndürücüydü.
5)Kürdistan bu parçasının Kürdistanı Kürdistan'ın diğer parçalarıyla kiyasladığımız zaman Kürdlerin kendi kendini yönetiğinin farkını hemen görebiliyorsun. 1991 Hewlêrini 2009 yılındaki Hewlêrle kıyaslamak yeter. Bir Soran kazasında (sonradan kaza oldu) 1991 e kadar 2 okul vardı. 1991'den 2003 20 okul ve son altı yılda okul sayısı 200'e çıktı. Universitelerden al yol yapımına kadar.. Sözünü ettiğim bu kurumlar istediğimiz seviyede mi? Hayır. Ama, bunlar ciddi adımlar.
6) Benim Güneylilere yönelik eleştirim onların "bir şey yapmadığı" gibi saçma bir temelde değildir. Eleştirim var olan imkanlar temelinden ve onlara uygun adımların atılıp atılmamasına ilişkindir. Yolsuzluklar daha fazla adımların önünde engel teşkil etmektedir. Bazı konularda yanlış öncellikler seçtiler. Heder olan imkanlar oldu..
7)Güney Kürdistan'a aşiretler gözüyle bakmak yanlıştır. Biz Kuzeylerinde oluşam bu yargının hamuru Türk ambalajlıldır. Bir Suleymaniye'de aşiretler büyük oranda tarihe karıştılar. Hewlêr'de keza öyle. Birileri bu tip iddialardan bulunuyorsa oturup bu aşiret meselesini ciddi ciddi iradelemelidir. Aslında Suleymaniye kimliği ve Hewlêr kimliğinden sözetmek daha doğru olur. Yani Suleymaniyecilik ve Hewlêrcilik gibi özelikler aşiretleri ölüme mahkum etmiş durumdadır. Suleymaniye ve Hewlêr elit tabakasına bakmak ve onların ne ölçüde aşiretleri temsil ettiklerini görmek gerekir. Çeşitli ailelerin etkisinden sözedilebilinir.
Eğer sorun aşiret meselesi olsaydı, Talabani'nin çoktan Suleymaniye'yi terk etmesi gerekir. Talabani ailesinin yaşadığı Koysancağı dahi son seçimlerde Goran Listesi aldı. Birde bizim Kuzey Kürdlerinden "Talabani Aşireti" diye bir hikaye var. Talabani diye bir aşiret yok. Talaban köyü var. Talaban Şeyhleri var. Talabanilerde Zengene aşiretine bağlılar. Ama bugün Zengenelerde mozaik gibi Kürd siyasal oluşumları arasında dağılmışlar.
Miisafirler geldi.
Silav
İyi tartışmalar
Kajin
8)
Merhaba Hek