Günün (dünün) olayı, Kuzey Irak'a giren askeri birliklerin geri çekilmesi. Olayın oluş biçimi, ister istemez, bazı soru işaretleri yaratıyor. Başbakan'ın basına dağıttığı konuşma metninde 'Harekât devam ediyor' dendiğine göre, neden sonra bu metin geri alındığına göre, çekilme olgusundan Başbakan'ın haberi yoktu. Ama bundan bir gün önce 'Bir gün de olur, bir yıl da' dediğine göre, Genelkurmay Başkanı'nın da mı haberi yoktu? O halde kimin haberi vardı? Robert Gates'in mi?
Amerikalıların 'Artık uzatmayın' uyarılarıyla çekilmenin zamanlaması birtakım spekülasyonlara kapı açacak nitelikte. Nitekim bugün bu spekülasyonlar yapılmaya başladı. Devamının geleceğinden de şüphem yok.
Çünkü bu harekâttan da, başka benzer olgulardan da bağımsız bir iktidar kavgası sürüp gidiyor. Bu kavganın tahtırevallisinin bir ucunda, Osmanlı-Türk toplumunun geleneksel muktedir seçkinleri oturuyor. Öbür ucunda kimin oturduğu ikincil bir konu. Bugün orada AKP var, ama sözgelişi sol da olabilirdi (memlekette bir 'sol' olsaydı), başkası da olabilirdi. Türkiye'de kapitalizmi perçinleyen sağ-muhafazakâr siyasi hareketin Başbakanı'nı da asmış bir toplumuz biz.
Dolayısıyla gündelik hayatın gündelik olayları, bütün bu 'konjonktürel' olaylar, merkezde yer alan 'yapısal' mücadeleye yakıt teşkil ediyor. Kuzey Irak'a girdikse, yakıtı sağlayacak olay bu; Kuzey Irak'tan çıktıysak, bu sefer de bunu yakıt (katık) yapacağız. Bir cephe açısından (bunun başını çekme çabası en fazla CHP'den geliyor) bütün bu olaylar, hükümete yüklenmenin araçları. Onlar için gerekli olan, milliyetçilik ateşinin alevlerinin sürekli canlı tutulması. Onun için Irak'a girmek 'iyi olay'. 'İyi'yse, bunu hükümet yapmış olamaz; demek ki kararı TSK verdi. Tabii savaş iyiyse, harekât iyiyse, şimdiki 'çekilme' iyi olamaz- o halde bunu da hükümet yaptı. Bu işler böylece devam ederken Bush ve Gates araya girmişse, hemen bundan da yararlanmak gerek: "Hükümet harekâtı erken bitirdi, çünkü hükümet Amerikan uşağı!"
Oysa, daha ilk günden, gelen sinyaller böyle bir yoruma pek fazla imkân tanımıyor- en azından, TSK tarafından söylenenler. Genelkurmay Başkanı, "Biliyorduk, karar önceden verilmişti" diyor; Başbakan'ın sözleri sorulunca, "Genel olarak biliyordu, ama zaten onun da söylememesi gerekirdi" diyor. Buradan, 'Hükümet zorladı, onun için çekildik' mesajını çıkaramıyorsunuz, ne kadar sıksanız da.
Bu 'şahin' özentisi kesim açısından 'çekilme' kötü, demiştim. Peki, gerçekten öyle mi?
Bence, hayır. Savaşa, şiddete, ölüm ve öldürme üstünden barışa varılacağına inanmayan biri olarak, bence, harekât 'iyi' değildi. Ama başladı, yapıldı. O halde, ne şekilde, ne zaman olursa olsun, bitmesi iyi oldu. Bunun kararını kim verdiyse, o da iyi etti.
Hele şimdi 'barışı kurma'nın adımları atılmaya başlarsa, gerçekten 'iyi' olur.
'Amerika'nın rolü'... Bu her türlü duygusal sömürüye açık bir konu. Burada zaten yazının sonuna geldim ya, bu Amerika konusu da öyle bir-iki 'sütun' içinde çözülecek bir şey değil. Haftaya -zaman olursa- onu işlemek istiyorum.
Radikal
Irak'tan çıkış