Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 25 October 2008

once genel hatlari koyalim

1-bir memvzuya referans verildi diye o mevzu sip sak ciddiye alinacak demek degildir
2-M ali pasa nin ailesi kavalaya kurdistan dan gocmus olabilir. Bir suru Ekrad asiretinin osmanli doneminde saga sola goc ettirildigi daha ciddiye alinir belgeler de sabit. tabii bununla birlikte bir suru turkmen veya arnavut asiretinin de saga sola (mesela bugunku kurdistan a goz ettirildigi de sabit)
3-simdi genel soruyu soracagim
varsayalim ki ahmed e xani nin asireti xani ler arnavutluktan kurdistan goc etmis bir asiretin devami idi. ne yapacagiz? Xani yi arnavut mu sayacagiz?

4-kral faruk un her hangi bir toplanti da sarfettigi sozun inandirici bir belge olmasi icin bu sozun sarfedildigine dair tek cikisli olmayan belge de lazim.
ustune ustluk kral faruk un atasi dedesi diye kokeni hakkinda en dogru bilgiyi bilen oldugunu da dusunmemek lazim. kurdistan da tonlarca seyid veya beg (mirler) ailelerinin peygamber soyundan (yani arap) oldugunu oylesine inananark ve defalarca soyler ki. elbette kral faruk un kurd mevzusu buna benzemiyor cunku arap dunyasinda (yada islam dunyasinda) arap olmanin verdigi extra avantajlar, kurd olmanin verecegi bir suru dezavantaj dusunulurse-Kral faruk un inadiriciligi aratabilir. ancak hala bu referansi bilimsel kabul edemeyiz. etmek zorunda da degiliz. isteyen Misir hidvi mehmed ali yi amed li olarak kabul edebilir. bir sakinca yok. ancak buna tarihi eger bir bilimsel disiplin olarak kabul edip tarihi bilgi diyeceksek itiraz eden olacaktir, mesela ben.

gelelim nefretiti mevzusuna.
o yazi karman corman ve o yazida (disimi sikarak ikinci defa okudum)
yazinin ana tezini guclendiren tek bir ciddi referans yok.
X sehrinden gelmeymis de x sehri de xabur kiyisinda o halde nefretiti kurd olmali.

1300 BC de xabur un kiyisinda yasayanlarin kurd olup olmadigini bile tartisanlar var.

sozkonusu makale sari cizmeli mehmed aga musali -tarihci ehliyetinin nereden edinildigi-yazdiklarinin bu disiplinin denetimine tabi tutulup tutulmadigina dair en ufak bilgimiz de yok. yazar muhendis mis mimar mis vs vs.
aktaran da sagolsun nerde kendi fikri basliyor nerde asil yazar konusuyor onu iyice acik etmemis(bunu elestirmek icin yazmiyorum-insanlar buralara illa da hakemli dergiye makale yazar gibi yazmak zorunda degil. ancak bu bicimiyle o yaziyi da aktarani da ciddiye almak kesinlikle mumkun degil).
haa nefretiti kurd kokenli olamaz mi?
nicin olmasin ki?
nefretiti de olabilir
ramses de evinden kacmis bir kurd cocugu olabilir.
anglo saksonlarin bir deyimi var so what?
hanife baska bicimde bunu ifade etmis.

bir toplumun tarihi kokenler uzerine yapilan irdelemeden cok
bu toplumun dinamiklerini bicimleyen sureclerin irdelenmesidir.
biz kurdler etrafimizi saran onca vahset baski terslik ve dezavnataja ragmen
nasil oluyor da hala bu derecede guclu bicimde yasamaya -kimliklerimizi korumaya devam ediyoruz?
bunun cevabi tarihimizde yatiyor ve ben bu husuta en ufak derli toplu bir analiz sentez goremiyorum.
amma velakin bol bol
muhhamed kurddu
sari cizmeli pasa da kurddu
nertetiti de kurddu
ve garip bicimde
kurdlugu tesbitli selahhadin in kurdlugunede hastalikli bicimde
bize ne onun kurdlugunden bize faydasi mi olmus? klisesi ile yaklasmak
cok yaygin.
adamin faydasi zararini bilmem ama kurdlerin islam icinde bicimlenmesinde safiligin yayginlasmasinda muhtemeldirki bir rolu olmus.
keske daha detayli tarihi inceleme yapan ciksaydi da selah in babasi amcasi serko (adam ismini kurdce koyduguna gore vardi bir organik baglantisi kurdluke)
izlerini detaylari ile sursek.
ayrica nefretiti ile mehmed ali meselesini bir birinden ayirmak da isterim.
mehmed ali nin incelenmesi daha makul ve bu husuta yazilanlar ciddiye alinacak seyler.

Bemal da bana rahatsizlik yakistirmis. hislerime rahatsizlik denir mi bilmem ama ben halet i ruhiyemi itiraz ile aciklamak isterim.
rahatsizlikdan cok itirazim var.
tarih (eger bilimse) baska turlu yaklasmayi icap ediyor
bence bilim disi ogeleri de var-buna da itirazim yok.
yani kurdlere psikoljik gaz verme isine yaramasi da kabuledilebilir bir islev-
ancak bununda 21 yy da daha ustaca yapilmasi gerek aksi halde
aptallari kurdluge sokalim derken akilli kurdleri fitil ederiz.
tercih bizim
dunya herkesin
hurmetler
HeK

Sevgili HeK'in Kürd tarihi ile ilgili son yazıları çok kısır, araştırma yolunu kesen , paradoxlarla dolu ve birbirini yalanlayan satırlarla doludur.. Sözü Hek'e bırakalım [b]"2-M ali pasa nin ailesi kavalaya kurdistan dan gocmus olabilir. Bir suru Ekrad asiretinin osmanli doneminde saga sola goc ettirildigi daha ciddiye alinir belgeler de sabit. tabii bununla birlikte bir suru turkmen veya arnavut asiretinin de saga sola (mesela bugunku kurdistan a goz ettirildigi de sabit) 3-simdi genel soruyu soracagim varsayalim ki ahmed e xani nin asireti xani ler arnavutluktan kurdistan goc etmis bir asiretin devami idi. ne yapacagiz? Xani yi arnavut mu sayacagiz? 4-kral faruk un her hangi bir toplanti da sarfettigi sozun inandirici bir belge olmasi icin bu sozun sarfedildigine dair tek cikisli olmayan belge de lazim. ustune ustluk kral faruk un atasi dedesi diye kokeni hakkinda en dogru bilgiyi bilen oldugunu da dusunmemek lazim kurdistan da tonlarca seyid veya beg (mirler) ailelerinin peygamber soyundan (yani arap) oldugunu oylesine inananark ve defalarca soyler ki."[/b] Sevili Hek biraz sonra kendisini yalanlıyor: [b]"Elbette kral faruk un kurd mevzusu buna benzemiyor cunku arap dunyasinda (yada islam dunyasinda) arap olmanin verdigi extra avantajlar, kurd olmanin verecegi bir suru dezavantaj dusunulurse-Kral faruk un inadiriciligi aratabilir. ancak hala bu referansi bilimsel kabul edemeyiz. etmek zorunda da degiliz. isteyen Misir hidvi mehmed ali yi amed li olarak kabul edebilir. bir sakinca yok. ancak buna tarihi eger bir bilimsel disiplin olarak kabul edip tarihi bilgi diyeceksek itiraz eden olacaktir, mesela ben[/b]." Sevgili HeK kendi kendisin çürütüyor.. Yemin ediyor bunun bilimsel olmadığını ve reddedeceğini söylüyor. Hayır Sevgili HeK orada durmuyor ve ilerliyor, bu sefer: [b]"ayrica nefretiti ile mehmed ali meselesini bir birinden ayirmak da isterim. mehmed ali nin incelenmesi daha makul ve bu husuta yazilanlar ciddiye alinacak seyler."[/b] diyerek kendi tezini tümden yalanlıyor.. Ayrıca Kral Faruk bir dergiye ropörtaj veriyor ve Muhamed Haykal "Kürd milletinin Arap ve İslam alaemine bahşettiği iki lider: Selahadin ve Muhamed Ali" yazısını yazıyor.. Kürdistan tarihçilerin "Papası" Prof. Mazharda bunu gündeme getiriyor.. HeK hala ısrar ediyor ve anlamak istemiyor.. Sevgili HeK Nefertitti konusunda aynı çıkmazı yaşıyor.. Hek şöyle diyor: "gelelim nefretiti mevzusuna. o yazi karman corman ve o yazida (disimi sikarak ikinci defa okudum) yazinin ana tezini guclendiren tek bir ciddi referans yok. X sehrinden gelmeymis de x sehri de xabur kiyisinda o halde nefretiti kurd olmali." Hayır sevgili HeK, Nefertiti meselesi yeni değil.. Daha önceleri çok gündeme geldi.. Nefertiti'nin "Mittani kraliçesi olduğuna dair" binlerce belge var. Bunu söyleyenlerde Kürd değiller.. Burada sorun Mittaniler Kürdlerin atalarımı değilmi? Bu tartışılabilir. Kürd tarihini yazan yerli ve yabancı tarihçilerin esası Mittanilerin Kürdlerin ataları olduğunu söylüyor.. Hemde ciddi tarihçiler. HeK neden böyle reaksiyon gösteriyor, anlmıyorum.. Kürdlerin tarihine ilişkin en küçük bir savı dahi ciddiye almak gerekir.. Selamlar Kajîn

ben ulusal tarihi fazla gerilere cekmenin "bilimsel" olmadigi dupeduz fantazi oldugu iddasiyla tarihe bakan biriyim. haliyle ulus-tarihini geriye dogru cekistiren her seye bilimsel supheyle bakarim. ayrica bir konunun incelenmesi esnasinda uygulanan yonteme ve eldeki ulasilabilir kanitlara vs bakmak lazim gelir. nefertiti de soz konusu makale, ordaki iddalar fazlasiyla curuk. daha iyisinin bulup cikarmak mumkun mu? mutlaka mumkun ama M.ALI meselesi kadar mumkun degil. sonunda m.ali alti ustu bugunden 150-160 yil oncenin meselesi. bir suru belge bulgu cok rahat izlenebilir. mehmed ali nin donemi de kurdistan tarihi acisindan bir donum noktasi. bu da direk ve indirek m.ali nin kurd tarihi bicimlenmesinde bir rolu olmasi anlamina gelir. nefertiti ise neredeyse bir soylence kadar uzak bize bugune ve ULUSAL tarihe. ancak ulusun KURGUsal yani illa gerceklere dayanmaz. bunu defalarca soyledim. ise tarih BILIMini karistirmadikca ulus olusturmaa sirasinda fantazi atisi serbestir. gecmiste yiginla ulusa bu isi yapti dikkat gecmiste yapti kurdler o tereni kacirdilar o tern marsandiz idi-buharli idi vs simdi hizli tren cagindayiz eski trene uygun istasyonlar insaa ederseniz ele alame rezil olmaktan kurtulmaz ulus projesi icin elzem olan diger uluslarin cattigi dizgede yere alamazsiniz. bu pazarda bugunku durum boyle. yoksa kimsenin neye inanip neye inanmayacagina bulasma karisma hevesilisi degilim. ayrica yazilarimda tutarlilik oldugunu idda etmem. tutarlilik matematige ait. benim varsa bir misyonun tartismaktir. dogruya yakinlasmayi bir kisinin becerdigi dunyada vaki degildir. bu isler tartisarak-birbirinin eksigini gedigini duzelterek olur. ortada curume degil acik-sefaf-sesli tartisma var. kesin bir bilgi ifadesi yok yaratici olmaya calisan kusku var Kajin bunlari curumeye yormus bir kez daha uzerine dusunmesini oneririm. nefretiti meselesi de o konuyu ele alan makale de maehmet ali nin kurdlugunu idda eden makale ve yaklasimdan hem metod olarak hem kanitlar acisindan epey farkliydi. mehmed ali nin ailesinin kurdistan da gocme oldugu kanitlanma imkani var (kralin demecini kanit olarak kabuletmek mumkun degil benim metodum boyle-kabul eden edebilir) son tahlilde mehmed ali yasar iken gucunu kullanirken kendini tanitirken kavalali olarak bu isi yapmis-bununla ilgili fazlasiyla bege bulgu var. onun hemzamanlilari da onu bir arnavut olarak gormus. vs vs vs yakin tarih olmasi nedeniyle ilginc bir konu-nefertiti gibi fantazi yani agir basmiyor. isin gercegi tarihin bu bicimi ile fazla ilgilenmiyorum. ve bu tartismayi da kendi adima burda kesiyorum. size kolay gelsin. hurmetler. HeK

Hoca, Nereden çıktı Hannibal? Hannibal Kartaca kralı. Latince Kartago diye yazılıyor. Sondaki "ca-go" ekleri kürtçe ve farsçada şehir ve köy adlarının sonuda "ce-ca-ga-ge-gah" şeklinde yer yada yerleşme birimi anlamında kullanılıyor. Bunlar daha sonra Kürdistan'daki yerleşme birimlerine verilen isimlerde görülen Hellenistik is-issa-issos-issus formlarında çok eski formlar. Arapçadan geçen iye-iya formlarından da eski. Dahası özgün. Kartaca yada Kartago sözcüğünü, hint avrupalı dillerin, içinde kürtçenin de yer aldığı irani dil grubuna mensup dillerle anlamlandırmaya çalışsak kürtçede olduğu gibi "Kart-şehri/Kart-memleketi" anlamını verir. Kartaca isminin Fenike dilinden geldiği söyleniyor. 22 harfli Fenike alfabesiyle QRT-HDST şeklinde yazılmaktaymış. İsmin Kart Hadaşt olduğu ve Fenike dilinde "Yeni Şehir" anlamına geldiği Wikipedia'da yazılı. Ancak bu tefsir biraz şüpheli. İbni Haldun'un ilk pozitif tarih yazımı anlamına gelecek olan 8 ciltlik kitaplarının giriş bölümü olan Mukaddime adlı eserinde yer verdiği Hadari-Bedevi yani göçebe-yerleşik yaşama dair deyimlerinden "Hadaşt"ın kentililik ve kentle ilgili bir sözcük olduğunu kabul edebiliriz. Fenike dili Kenan grubundan sami bir dildir. Çıkan anlam şudur; Fenikeliler Kartago(kartaca)'ya Kart-Hadaşt derken "Kart Şehri" diyorlardı. Geriye Kart kalıyor. Kart, Fenike dilinde yeni demekmidir? Araştırmak gerek. Hannibal sami değildi ve Fenike dili konuşmuyordu. Bu şehrin hakimleri olan berberiler yada latinlerin isimlendirmesiyle barbarlar hala hint-avrupalı bir dil konuşuyorlar. Dillerine araplar mizzuguli diyorlar. Dili tanımlayan "zug" (araplar zuğ olarak yumuşak g ile telaffuz ediyorlar) sözcüğüne ilaveten dil anlamına gelen hitilerin de kullandığı "li" eki sen farkında olmasan da kürdoloji de çok öenmli ksıtaslardandır. Berberiler Tunus, Cezayir ve Fas'a dağılmış durumdalar. Libya'da da az sayıda berberi var. Kaddafi'nin annesi bir berberi hanımı. İşin garibi araplar berberileri kürt olartak tanımlıyorlar. Arap siyasileri kaddafi'nin kürtlere ilgisinin temelinde annesinin berberi olmasının yattığını söylüyorlar. Ben berberice konuşanlarla ilişki kurdum dilleri bizim dilimize benziyor. Hint avrupalı dillerden binlerce yıl kopukluktan sonra yine bir hint avrupalı dil olan kürtçeye benzerliğini şaşırtıcı buldum. Gelenek ve görenekleri, giyimleri araplarınkinden çok farklı. Taciklere, paştulara, farslara ve kürtlere benziyorlar. Kart'ın baş anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Hitit dilinde kar, kürtçede sar, ser şeklinde. Kentum-centum örneklerinde olduğu gibi K ile S(C) konsonantları yer değiştirmişki bu geçiş hint avrupalı dillerde gayet yaygın ve doğal. Bunların hepsi şimdilik varsayım. Ancak, Hannibal dönemindeki Kartaca'lıların ve Hannibal'ın kendisinin Fenike'li olabileceği varsayımınından gerçeğe daha yakın. Hannibal'ın ordusunda fil kullanmayı farslardan öğrendiği naklediliyor. Afrikalılarda yada araplarda böyle bir askeri teknik yok. Gelenek olarak da yok. Farslar hintlilerden öğrendiler. Romalıların da böyle bir tekniği ve askeri düzeni yok. Hannibal sadece Romaya yürümedi Magnesia(Manisa)'da savaştı. Daha sonra İskender'in geriye bıraktığı Selefkos'a sığındı. Mısır'a yada araplara yada bedevilere sığınmayışı oldukça ilginçtir. Aynı dönem itibarıyla Selefkos'un başkenti Ktesiphon şehriydi. Bu şehrin bir diğer adı da Medain'dir. Araplar Tak-ı Kisra diyorlar. Partların eski başkentidir. Hannibal kürtmüydü? Nefertiti kadar. Hannibal sonuçta doğuluydu. Kendisi değilse bile, berberiler, Mısırlı kroniker Menathon'un varlıklarına 19. hanedanlıktan itibaren (İ.Ö. 12. yüzyıl) günlüklerinde yer verdiği istilacı halk Hega-Kassutların bakiyeleriydiler. Hega-Kassutlar, Afrikalı siyahi olmadıkları gibi arap da değildiler. Bu açık tenli halkın dili sami dillerden değildi. Hala açık tenlidirler, sami olmayan bir dil kullanıyorlar ve araplarla karışmamaya özenlidirler. Kartaca'nın kuruluşunu bir Fenike kolonisi olarak açıklayan tarih günümüzde neden orada fenikeli kalmadığını açıklayamıyor. Ancak Kuzey Afrika kıyılarına yayılan fenike kolonilerini izleyerek Kuzey Afrika'ya yayılan berberilerin bugünkü coğrafi yayılmaları ve sami olmayışları eksik duran tarih nazariyesindeki kuşkulara dikkat sarfetmemizi gerektiriyor. Kartacalıların yayılma alanları olan Sicilya(o dönemdeki eski adı Sikiliya), Korsika, Sardunya "zikit" kavmini işaret ediyor, yani İskitleri. Sard'lar da iskitlerin bir koluydu. Kürtlerin atalarına Zekertu deniyor. Kürtlerin bileşiminde İskitler var, hem de sanılan dan büyük ölçüde. Araştırılmaya muhtaç bir konu. İskitler kürtmü? Türklerin Receb'e İrecep demesi örneğinde olduğu gibi baştaki "İ"yi düşürürsek ve türklerin kullandığı isimlendirmelerden ziyade kürtlerin kavimleri nasıl isimlendirdiğini esas alarak hecelemeye koyulursak bizimle akraba kavimler olan hint-avrupalı toplulukları yerli yerine oturtmakla birlikte kürtlüğün terkibine (bileşmine) hangi kökün ne ölçekte katışmış olduğunu daha doğru açıklayabilme şansımız olur. Bir çoğunun yazılı belgeler yordamıyle adı yüzlerce hatta binyılları aşarak geriye götürülebilecek kürt aşiretlerini varlığı kürtlerin kökenlerine dair oldukça büyük imkanlar o ölçekte yanılmaz bilgiler sunmaya elveriyor. Zaten kürt halkı aşiretlerden oluşmuyormu, aşiretler kürtlüğün bir nevi temel taşı değilmi? Bu temel öğelerin sosolojik olduğu kadar etnografik ve etimolojik değerlendirmeleri yapılmadan tarih tafsilatı tamamlanmış sayılabilirimi? Tarih yazımının sayısı kabarık disiplinleri içerdiğini ve hepsiyle müştereken diğer bir yandan da ancak diğerlerinin yordamıyla oluştuğunu hatırda tutmak lazım. Tarih bağımsız ve ayrık bir disiplin değil. Diğer bilimlerden farklı olarak birçok disiplinle birlikte oluşan özelliğe sahip. Nefertiti bir Mitanni prensesi olarak Mısır sarayına gelin gitmişti. Mısır tabletleri firavunların yaşamlarına ve evlilik ilişkilerine olduğu kadar çevre devletlerle askeri-ekonomik-diplomatik ilişkilere dair sanıldığından daha özenli bilgiler biriktirmiştir. Bu anlamda Nefertiti'nin kürt olduğunu söyleyebilecek durumda değiliz. Kendisi bir Mitanni prensesi olduğuna ve Mitanni'nin başkenti bugünkü uyduruk adı Ceylanpınar olan ilçeyle çakışan Waşşuganni olduğuna göre tartışılmaz bir biçimde Harranlı ve Kürdistanlıdır. Mısır kronikleri belgedir. Tarih de belgeleri esas alır. Bu durumda Nefertiti'nin Kürdistanlı olmadığına dair tezler tesatürden sayılacaktır. Kartaca'nın parladığı dönemde kürtlere ne deniyordu? Hannibal İ.Ö. 246-183 yılları arasında yaşadı. Ksenophon Hannibal'dan 150 yıl önce Karduklar diyordu. Eğer Ksenophon'un detylı olarak verdiği güzergah üzerinde bulunan dağlarda yaşayan Karduklar tarihte kaybolup aynı dağlara isimleri filolojik olarak farklılık arzetmeyen Kürdler tünemediyse o Karduklar bugünkü karduklardır. Bizanslı Stephanos, II. Tigran'ın İ.Ö. 1. yüzyılda Korduene'yi fethettiğini yazıyor. Yazılarında Korduene'nin o günkü kralının adını Zarbienos olarak veriyor. Korduene Ermenistan sınırında ermenileşmemiş bir ülke olarak tanımlanıyor. Aramiler bu Korduene bölgesine Beth Kardu adını, bugünkü Ceziret ibni Omer (günümüzde Cizre) kentine de Kartû Gazartası diyorlardı. Ermeniler Kordukh, araplarsa Bâkardâ adaını kullanıyorlardı. Bu eyaletin üç kenti olan Sareisa, Satalka, Pinaka (bugünkü Fınık) Dicle üzerinde bulunuyordu. Strabon'a (İ.Ö.64 - İ.S.24) göre Korduene dağları (Gordyaiya Ore) Muş ile Diyabakır arasında bulunuyordu. Dicle boylarında, Cizre'de, Muş güneybatısından Diyarbekir'e kadar olan bölgelerde acaba Ksenophon'un Kardukh'ları çekildikten sonra "farklı halklar" olan ama isimleri benzeşen Kartular, Kordukhlar, Bâkardâlar doluştu ve daha sonra aynı bölgeler bugünkü Kürtlerlemi doldu dememizmi gerekecek? Elbetteki hayır. İ.Ö. 220 yılında Selefkos'lular kralı III. Antiokhos'la savaşan Medya valisinin birliklerinde sapancı olan Polybios Kyrtii'lerden söz eder. Medya denen ülkeyi coğrafik olarak hangi bölgeye lokalize edebilirsiniz? Zorluğu olanlar için ben lokalize edeyim. Bugünkü Azerbaycan, Med imparatorluğunun denilen Medya denilen çekirdek ülkesidir. Titius-Livius Kyrtilerin aynı Antiokhos'un birliklerinde i.Ö. 200 yıllarında da bulunduğunu, İ.Ö. 171 yılında ise bergama kralının hizmetinde paralı askerler olarak hizmet verdiklerini yazar. Bu bilgileri Bazil Nikitin aktarıyor. Herzfeld Asagartyaların kürtlerin ataları olduğunu ve isimlerini Dicle üzerindeki Sa'erd yada Siird kentinde yaşadığını söylüyordu. Asagartya'lılar yada Sagarta'lılar önce Seistan'da yaşıyorlardı. Sonra Asur döneminde bunları Zikritu yada Zakruti adıyla Medya'da buluyoruz. (Streck Z.A. XIV, s.149, aktaran Bazil Nikitin) Darius zamanında (bak. Bisutun anıtı) bunların başkenti Arbela ovasında olup, darius burada kralları Çitrantahma'yı idam ettirdi. Bu kralın Bisutun kayasındaki tasvirinin kürt tipini yansıttığı görüşü vardır. (L.W. King, behistan taş Oymaları, aktaran Bazil Nikitin) Tesadüfe bakın kürtlerin bugünkü başkenti yine Arbela yani Herwler yada Erbil. Hannibal'ı kürt etmek yada Nefertiti'yi kürt etmek meselesine karşı çıkmak konusunda gösterdiğin titizliği paylaşırken, kürtlerin kökenlerine dair taşlara kazınmış bilgileri inkara düşmemen konusunda da aynı titizlenmeyi göstermelisin. Bunların aşağılık kompleksiyle açıklanması doğru bir yaklaşım değildir. Kürtlerin varlığı inkar ediliyor. Nasıl inkar edildiğine bakarsak tarihlerinin, yaşadıkları coğrafyada köklü varlıklarının inkar edildiğini görürüz. Kürtlerin soy ve şecere araştırmalarına saldıkları merak inkara karşı durabilme güdüsüyle verilmiş tepkiden ibarettir. Bu merak giderek pozitif tarih anlayışının kapısını açacaktır. Bu kapıyı zorlamakta ve tesatürleri pozitif tarihe kanalize etmekteki yeteneğini, çabalarını hatta sinirlenmeni anlıyor ve saygıyla karşılıyorum. Bir yerde ezmemeye ve köreltmemeye de dikkat etmeliyiz. Burada tarih üzerine yazan kardeşlerimizin hiçbiri soy-sop icadı peşinde değiller dahası kürtlerin buna ihtiyacı yok. Bu kardeşlerimizin hepsi inkar yarasıyla incinmekteler. Yazdıklarına seninle aynı nedenlerle katılmasam bile onlarla aynı yaranın sancılarıya kıvranıyorum. Sense bu sancımanın hiç dışında değilsin. Seni bu kadar titizlenmeye, bu kadar üretmeye, zamanını vermeye iten de aynı sancı, aynı incinmişlik değilmidir? Prensiplerde katı ama eleştirirken, yol gösterirken daha mülayim metodlar kullanmalıyız. Öğreticilikte azarlamak yoktur. Hicvetmek yoktur. Bunlar didaktik yöntemler değildir. Önümüzde duran bizim kendi cehaletimizdir. Aşmamız için müşfik olmamız gerekli. Eti senin kemiği benim tarzı medrese tarzıdır. Skolastikle birlikte skolastiğin didaktiği de köhnedi. Bugün bu forumda var olanların hem eti hem kemiği bizim canımızdandır, tıpkı seninki gibi. Selam ve hürmetler ederim Hocam.

merhaba KF varlik inkar edilyor. guzel aptala varlik kanitlamak durumunda miyiz? kurdler varolduklarini kanitlamak durumunda mi? bu dunyada bugun kendini yanibasindaki kavimden farkli hisseden her kavim vardir. varolan her kavimin de mutlaka bir tarihi bir gecmiisi vardir. ben kurdlerin hele hele vahsi ve ilke torklara kendi varliklarini kanitlama gibi bir problemi oldugunu hic bir zaman dusunmedim. variz ve buna itiraz edenin gozunu oyana kadar onlari durtukleyecegiz. bu kanitlamak filan degil-hak talebi. ben tarih bilgisine bambaska bir yerde ihtiyac duyuyorum. benim kerakin nokta durumlari filan degil-fi tarihinde kimin kim oldugu- o tarihte kurdlerin hamgi bicimde varoldugu degil. yollarla gecilen sureclerle zaman icindeki maceralari ile ilgileniyorum. ordan bize bugunku bicimlenis ile ilgili bazi ip uclari cikabilir. onun otesinde tarihin benim icin fazla bir islevi yok. ancak kimseye degnekcilik yapma niyetim yok. isteyen istedigi bicimde tarihe bakar. burasi ortak tartisma alani oldugu icin ben de goruslerimi yazar gecerim. temel ilkeyi tekrarlayayaim ulusal tarihi fazla gerilere sundurmek dogru bilgilere goturmez bizi. millet yapiyor mu? elbette yapiyor-ama BILIMsel lik olcutu ile hareket edersek bunlari bilimsel bulamayiz. illa bilimsel olmak zorundamiyiz? binlerce kez yazdim-hayir hayir hayir. bu dunyada bin bir turlu problemi bilim disi, insana ozgu yontemler cozer. kurdlerde tarihcilik fazlasiyla amator bicimde gelismek zoruda kalmis. ne enstitulerimiz ne universitelerimiz, ne bu isleri yapacak yeteneklere destek cikan bir kurumlasma su bu olmamis. ustune ustluk kurdlerin tum izlerini silmek icin elinden geleni ardina koymayan uc kultur ile cepecevre sarilmis vaziyetteyiz. bunlar da yetmez mis gibi-batida buyuyen nesnel oldugunu idda eden sosyal bilimler de kolayciliga kacip bu uc tahrifatci yalanci ortucu okultasyoncu kulturlere dayanarak bir suru yalan yanlis bilgiyi -resmi bilimin-icine sokmus vaziyette. butun bunlara karsi kurdlerin kesinlikle ciddi bir caba ile karsi koymasi gerekir. amam bu is nefretiti ye kurdistanligi amator bicimde yakistirmak gibi olmaz. mehmed ali ye kral faruk un demeciyle de kurdluk yakistirmaakla da olmaz. once bugune kadar kurd tarihinin en temel tahrifatlarina isaret etmek gerekir. ne temel tahrifatlara-bunlar o kadar cok ki. bir de torklarin berbat biir huyu vardir. nerde ozellikle azgin zaman zaman da basarili br tarihi figur gorseler onu hemen turklestiriler. onlarin tarihine gore cengiz xulagu teymurleng turktur oysa mogol vve ozbek olmalilar. hanibal i da turk yaptilar- selahhadin senelerce turk sultani olarak tanitildi. hunlar-atilla turk diye sunuldu vs vs vs bunlara tesne olan akademiyanda bilimci diye gecinen bir suru tayfa da var. benzeri bir ekolun kurdler icinde de boy vermesi ne pratik acidan fayda saglayacaktir. ne de bilimsel olarak dogru olacaktir. hocam bak kurd sitelerine yakin tarihimizi Ayse(hur) hanimdan taraf gazatasi araciligi ile ogrenir gibiyiz. Ayse Hur cok sevimli saglam yazan ustelik de bunlardan daha onemlisi bir tarihci bir bilimci bir iyi insan bir dusunur vs vs iicin en altun kiymetinde olan bir hususiyete sahip-kul yutmuyor(amberin zaman adindadki saclari savrulu resimli bayanin ataturku sempatik gosterebilme hevesi ile ermeni yalakaciligina avukatlik yaparak ortaya sactigi "ataturk binlerce ermeniyi kurtarmis" vs vs hikayesine gayet guzel bir yanit verdi-ben de buralar yazdim. ancak kurdler yakin tarihlerini baskalarina birakmis nefertiti ile ugrasiyorlar-ben anlamiyorum bu isi vesselam.butun kurd sitelerinde de aslinda hepimizin cok iyi bildigi ancak aramizdan kiymetli tarihcilerin sistematik bicimde yazip onumuze koymadigi yakin tarihi de sanki ayse hur de ogrenme ihtiyaci var gibi (aksi halde butun web sitleri nicin bu seriyi alintilamis olsun?) benim bu hususta alelacele yazacaklarim bunlar. Kajin dostuma sevgiyle sunu da yazayim ne tarihciyim ne de bu konudaki bilgilerim ceyreklik duzeyinin otesinde. ancak tartismayi metodolji uzerinde surduruyorum- yazdiklarimiz icinde yanlislarin tutarsizliklarin olmasi kadar dogal bir sey olamaz. eninde sonunda tartisyoruz-tartisirken ogreniyoruz. hurmetler HeK

Evet Hocam, Siz katılmasanız da aptala varlık kanıtlamak durumundayız. Sadece dışımızdakilere değil içimizdeki aptallara da bunu anlatmak durumunda hatta zorundayız. Her kürt görmüştür ve görmeye devam edecektir. Arapla, farsla, türkle kardeş olduğunu düşünen milyonla kürdün dışında kendini türk sayan milyonla kürt var. Kürtlük, arabın-farsın-türkün tarihi geçmişinden daha eski ve köklü. Bütün bu saydıklarımın hepsinin kendince paradigması var. Devletleri de var. Daha sski olan kürtler askeri zor ve toplu kuşatmayla geri bıraktırıldılar. Kürtler cahil yada aptal olduklarından geri kalmış değil. Kürdistan, 3.-4. yüzyıllarda Sasani-Roma, daha sonraları Sasani-Bizans ve Arap-Bizans devletleri arasında saldırı ve paylaşıma konu oldu. Daha sonraları Osmanlı-İran arasında kaldı. Bu saydıklarım o günkü dünyanın dev ordularına sahipti. Bugünün Rusyası-Çini-Amerikasının aynı anda dört bir yandan Kürdistan'a saldırdığını düşünün. Fazla geriye gitmeye gerek yok. 1. Dünya savaşı öncesi Alman-Osmanlı müşterek saldırılarına 80 yıldan fazla bir zaman karşı koyarak yorgun düşen kürtler bu kez Osmanlı-İngiliz-Fransız-Rus kuşatmasına alındı. Lozan, yani kürtlerin ebedi kölelik belgesi o şartlarda kotarıldı. Denebilirki bütün dünya o gün için kürtlere karşı pozisyondaydı. Kürtler devlet kurmak istiyorlar. Kürtlerin Hiç değilse belirleyici olabileceğini direnmesiyle açığa vuran kesimi devlet istiyor. Kürtlere bir paradigmanın gerektiği açık. Tarih ne kadar geriye uzatılır ne kadar genişletilirse kürtlerin o ölçüde yararına. Zira kürtlerin tarihi sanılandan çok daha eski ve köklü. Kurdukları sayısız devlet var. Kürtlerin kendi geçmişlerine atıf yapmalarını niye sadece Nefertiti bahsine kapatıyorsunki? Mitannni varolan, dili çözümlenmiş, Hititle, Mısırla ihtilaflar yaşamış, diplomatik ilişkiler kurmuş, antlaşmalar yapmış bir devlet değilmi? Bu antlaşmaların kil tabletlere yazılı metinlerinin çözümlemeleri Hitit ve Mısır arşivlerinde bulunmamışmı? Başkentinin Waşuganni olduğu bu şehrin bugünkü Ceylanpınar ilçesi sınırlarında bulunduğu bilgisi yanlışmı? Ceylanpınar Kürdistan'da bulunmuyormu? Mitanniler Zagroslu bir kavim değilmi? Hurrilerin ülkesini gökten inerek işgal etmediler. Batıdan da gelmediler. İ.Ö. 2000'li yıllarda Batıdan-Doğuya hint avrupalı bir kavmin göçüne tarih tanıklık etmiyor. Dikkatini çekerim, ortada tabletler var. Birçok ülkeden bir çok araştırmacı bu tabletlerin çözümlerini kendi dillerinde yayınlamış durumda. İçeriklerini birçok dilden takip etmek mümkün. Dahası var. Waşuganni harabeleri, Mitanni sarayının bulunduğu mıntıka ve emlaki, TC tarafından üzerine Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği kurularak kazıya ve araştırmaya kapatılmış. İzin alarak yine TC görevlilerinin nezaretinde burada inceleme yapmak isteyen pek az araştırmacı Mitanni Sarayı'nın harabelerinin Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği içerisinde tahrib edilmekte olduğu alarmını defaatle vermişlerdir. Haberin olmadımı? Türkiye Zirai Donatım Kurumunun traktörleri senin ülkenin tarihi zenginlikleri üzerinde pulluk sürerek tarih tahribatı yapıyorlar. Waşuganni ve Habur Kürdistan'dır. Şimdi biz Nefertiti'ye "Ceylanpınarlı Nefertiti"mi diyelim? Nefertiti Mısır Sarayı'na gelin giden ilk Mitanni prenesesi değildir. Hititler de Mısır sarayına prenseslerini gelin vermişlerdir. Mısır Hanedanı, krallarının ölmesi üzerine Hitit sarayından kraliçe ile evlenip krallık yapacak damatta istemiştir. Hattuşaş bugünkü Kürdistan sınırları içinde yer almadığından, damatlığı gerçekleşememiş Hitit prensine ve evlilik gerçekleştirmiş prenseslerine Kürdistanlı diyemiyoruz. Nefertiti için durum farklı. Bizim toprağımızdan çıkmış bir prenses. Prensesler başkentte yaşadığına ve yaşayacağına göre Waşuganni prensesesi olarak Nefertiti bal gibi Kürdistanlı. Bunun neresi abartı? Kürttür demek ayrı bir mesele. Kürdistanlı olması ayrı bir mesele. Kleopatra Mısır kraliçesi değilmiydi? Ptolemeus hanedanından bir grek olan Kleopatra'ya Yunanistanlı diyebilirmiyiz? Diyemeyiz. O bir Mısırlıydı. Nefertiti de Mitannili. Mitanni topraklarının bir milimetresi Kürdistan topraklarının dışında yer almaz. Mitanni'nin dili biliniyor. Atarabası sürmek, savaş arabaları idare etmek, binicilik tekniği üzerine ders kitabı mahiyetinde kullanılan tabletler Hitit arşivinde duruyor. Bunların kıymetlendirmesi atı arabaya ilk koşanların Mitanniler olduğunu gösteriyor. Bu bahis önemli olmasa da hint avrupalı dillerinin çözümlenmiş olması önemli. Hitit prensleri Mitannilerden binicilik ve savaş arabası sürmeye dair dersler almışlar. Dünyanın ilk diplomatik belgesi sayılan antlaşma metni Hitit ve Mitanni arasında imzalanmış. Antlaşmada zikredilen tanrı isimleri Zagros kavimlerini gösteriyor. Sen Zagros'un anlamını biliyormusun? Yanlış nerede? Modern tarih nazariyesinin itiraz edeceği nokta neresi? Hasankeyf'te 4500 yıllık tarih tahrib ediliyor. Nevala Çole (Ergani), Çatalhöyük ve Jeriko'dan daha eski yerleşimleri barındırmış. Türklerin ısrarlı inkarı ve engellemeleri günışığına çıkmasını önlüyor. Şarabın ve testinin karbon 14'le yapılan tarihleme testleri şarabın bilinen tarihini 500 yıl geriye, Zagros eteklerindeki Jarmo'ya götürdü. Güney Kürdistan'a yani. Günümüzden 4500 yıl önce ilk şarap Kürdistan'da imal edilmiş. Etrüskler italyan değil. Dilleri jafetik. Hint avrupalı Latince ve İtalyanca ile ilgisi yok. Etrüskleri italyanlar sahipleniyor. Britanya adı Bret-Agna'nın bozmasıdır ama en eski adı değildir. Britanya'nın en eski Albion'dur. Alb'ler Anglo-Sakson değil ama ingilizler tarafıdan üstleniliyor. Aynı coğrafyada yaşamış oldukları gerçeği onlara bu hakkı veriyor. Alb'ler uçup yokolmadı ve Anglo-saksonlar gökten inmedi. Mitanniler de öyle. Emri hak vaki olup huruc etmediler. Kürtler de bulundukları coğrafyaya gökten inmedi. İlgi sözkonusu, karışmışlık sözkonusu. Biz kürtler yumurtadanmı çıktık yoksa ğaç kovuğundanmı türedik? Yoksa cin taifesimiyiz? Kimin devamıyız? Millet kavramı genetik aidiyeten önce etnik ve kültürel bağları konu ediniyorsa biz kültürel olarak, etnografik olarak kimlerin ardılıyız? Bunu sorgulamak günahmı? Yoksa kürtler sözkonusu edildiğinde bilimdışımı? Yerlilik meselesi, sahiplenme hakkı ve iddiasında önemli bir dayanaktır. Tarlalar ve sair emlak gibi ülkeler de veraseten intikal eder. Niçin kürtlerin ülkelerini sahiplenmelerine izin verilmiyor sorusunun cevapları siyaset biliminin konusu iken bu siyasi kurgulamanın dayanakları benim kısaca değindiğim paradigmada hayat bulur. Geçmişi olmayana gelecek hakkı tanınmaz. Yahudiler esatiri evvelin Tevratını dayanak edinerek varlıklarını korudu ve devlet oldular. Kürtlerin dini bu işlevi tamamlamaktan uzak. Kürt paradigmasında tarihin önemli bir rolü olacaktır. Yakın tarihin anlaşılması daha çok iş görür, bu konuda hemfikiriz. Ancak köklere ilişkin araştırma yapılmayacak diye bir kural yok. Bugünden başlasınız, bugüne bir evveliyat tesbit etmek için yine gerilere gidersiniz. Tarih bir yanıyla da bulunduğumuz yerden geriye doğru gidebildiğimiz kadar ilerlemektir. Belli periodlarla sınırlayamayız. Kürtlerin yaşadıkları şaşaalı coğrafyada abartıya ihtiyaçları yok. Varolanı kavramaları ve varolanla yetinmeleri bile kıskançklık yaratır. Kürtlerin düşünsel planda en önemli eksikliği tarih bilincinden yoksun olmalarıdır. Bende aşağılık kompleksi yok ama millet olarak kürtlerde var. Sömürgecilere karşı yaltaklanma tavrı, aşağılık kompleksi taşımayan direnişçi ruha çoğu kez ağır basar. Kürtlerin Talabani'den Öcalana'a kadar sömürgeciler önünde iki büklüm durmaları liderlerine yansımış kişilik erozyonunun ve tabiiki aşağılık kompleksinin yaşayan örnekleridir, dışavurmudur. Bu haleti ruhiye sadece bu iki liderdemi var? Saymaya kalkarsam arkası gelmez. Kendine güven yoksunluğu ile tarih bilincinin olmayışı arasında sıkı bir bağ vardır. Kürtlerin kendilerine güvenmeleri zamanıdır diyorum. Yaklaşımlarımızdaki farklılık bu. Hürmetler.

aptallara kanit gerek diyorsun, belkide haklisin, coklar ve sayilari itibari ile belli bir noktaya gelmeleri gerek. butun hayatimizi belirleyecek kararlarda (oylamalarda) onemli rolleri olabilir. benim hatam iki plani birbirine karistirmam. 1. plan gunedelik hayatin dinamikleridir 2. plan ise akademik dunya 1. plan hayatimizi belirleyen irili ufakli cok seyleri bunyesinde barindiriyor. burda hareket edebilmek,var olmak icin ordaki kuralara gore davranmak lazim.bu acidan sen haklisin. bu planda tarihin illada kili kirk yarmasi da gerekmiyor. burda nefertiti kurdistan li veya kurd bile olabilir 2. plan ise epey calisilmasi gereken bir alan. benim itirazlarim burda. ancak su an icin de cok aciliyeti olan seyler degil. vaktimiz var. tarih nedir ne degildir li bir tartismayla bbaslamak gerekir ki -simdilik bu bizim acil konularimizdan biri degil. aciliyetler 1. planda. tarihi konularda bir suru bilgi vermissin, sagolasin. ancak dikkat edersen ben bu bilgilerin dogruluk derecesine kusku ifade etsem bile, dogru olma ihtimallerini redetmiyorum. burdan cikan sonuc su: metod-tarz uzerine endiselerim var. metodun ne oldugunun 1. plan iicin cok da onemi var mi? muhtemelen yok. ancak bir toplumda 2. plan icin dise dokunur biir alan acilmis ise, 1. planin serbestliginin o toplum uzerinde yaniltici etkileri olmaz. buna en guzel ornek ABD dir. dunya da siradan nufusu bu derecede yalan yanlis inanclarla dolu baska bir ulke gormek zordur. ancak abd nin gucu 2. planda dunya ya yon verecek gucte bir ulke de olmasindan. nereye bakarsan bak fizik den biyoljiden ekonomiden administarsyondan -bu ulkede catilyor dunyada isleyise konan tezler kurallar. is boyle olunca siradan abd linin huraflere inanmis olmasi, veya dunyadann bi haber olmasi bu ulkeyi oyle fazla etkilemiyor. sonunda bir tas atimi mesafede bizim hakkkimizda dahi tarih ekonomi sanat politika vs vs en fazla yazili bilgi orda uretiliyor vveya orda uretim icin canak kurulmus. burdan surya sicrayacagim: tarihi akademik ortamdan surekli beslemezzsen 1. planin kuvveyi maneviyasini yukseltecegiz diye ortaya atiilan tezzlerle tum toplumu turkiye dekine benzer bir yere surukleyebilirsin. su asamada kurder icin bunun zarari yok faydasi var. ancak ya ilerisi icin? bu tedirginligi bugun icin luks gorebilirsin. ancak uzun vadeli dusunmek belkide en fazla tarihcilerin beceremesi gereken bir sey. geriye bakarken uzuzun vadelere donen tarihcilerin ileriye bakarken de henuz yasanmamis zamanlari da kollamasi gerekmez mi? yazi uzamasin diye burda kesiyorum. yazindaki tarihi bilgilere dayanan bazi noktallar da da sana katildigim ve katilmadigim ufak tefek yerler var. onlari da sonraya birakalim. hurmetler HeK

Sevgili HeK, Türk yazarlari degil Ksenefonunu oku!! Taha Akyol"un tezlerini savunma!! Sevgili HeK[b]:"1300 BC de xabur un kiyisinda yasayanlarin kurd olup olmadigini bile tartisanlar var.[/b] diyor. Bu neyin nesi sevgili HeK? Cizre"de Kürd yoksa nerde vardi? Istersen sana binlerce belge getirim.. Ama, tarihli ilgil yazilarin ayaklari hava da kaliyor.. Aslinda mecburde degilsin.. Bilim ile aktüelite iliskisi bazinda yazilarin cok güzel.. Tarihe geldimi bilimsellik adina cok kötü performans gösteriyorsun.. Hürmetler

o tellak sifatli herifin yazilarini ancak kurd siteleri aktarinca okurum. aslinda konu uzadi ama yazmadan duramiyacgim kurd ulusunun koklerini geriye dogru cektikce atalarimizin kim oldugu isi iyice karisacaktir. soyle izah etmeye cabalayayim mesela bizim bolgede onemli tarihi roller(kotu veya iyi) oynamis arameik veya akad ca(her ikisi de sami dildir) konusan kavimler olmus. bunun disinda henuz konustuklari dilleri ne semitik ne hint-avrupa ne de turkic olarak tasnif edilemeyen diller de var (galiba hurri dili boyle urartular da-asagida sumerler in dili de). ote yandan olup gitmis (literaturde daha cok bati anadolu da yasayan lidya likya dilleri ile anilan anatolian diller de var-bir bicimde hint avrup diline duhul ediyorlar amma kesin bilgi degil bu) bu kadar birbirinden farkli kavimlerin yuz yillarca yasadigi cografyanin gobegine bugun biz kurdistan diyoruz ve gayet de guzel diyoruz. cunku orda agirlikli bicimde ve BUGUN be yakin DUN ve yakin Evelsi gunlerde KURDler yasadi. ancak yukarida kabaca bir kac ornekle gecistirdigim kadim bir suru kavim de yasadi. simdi basit sorum sudur? urartular van merkezli bir daireyi esas alirsan (kabaca) elazizze kadar bir bolgede yasamis bir kavimdir. mittaniler de Hurriler ile birlikte (tarihcilere gore iki farkli kavimden biri taba oteki yonetici sinif filan-butun bu bilgileri de kuranin kelami gibi mutlak dogru olarak algilamamak lazim) asagilarda yasamis- batida hitit daha once hattiler var daha bati friglerin. doguda zagroslarda bir suru irili ufakli kavimler net izler birakmislar- elam lar daha asagida kassitler vs vs. sonra kuzey ve kuzey dogu steplerinden gocerek gelen iskitler alanlar medler vs vs var. peki biz bu kavimlerden hangilerinin cocuklariyiz? soruyu daha cetrefiilli hale getirelim. biz sadece gecmiste hint avrupa dili kullanan kavimlerin cocuklari miyiz? kim bilebilir ki aramizda hangimiz dunun uratularinin genlerini tasiyor hangimiz asurun, hangimiz kasitlerin? henuz bu hususta veri bilgi yok. ya kulturel olarak? isin tek olcutu hint avrupa dili mi? bugun adina kurd dedigimiz kavimin bir bolumu gecmiste baska bir dili konusan bir kavimin sonradan hnt avrupa diline adapte olmus parcasi olmaz mi? yukarida adini zikrettigim hangi kavimin ne tur kulturel ozelliginin hangi izleri bugun bizimle yasamakta.hangisinin hangi belirgin ozelligi bizim bin yillarcaki sureci daha fazla etkilemis? bu soorularin bana gore henuz cevaplari yok denecek kadar azdir. tahrif edilmislerdir-kotuye kullanilmislardir. simdi bari biz bu tarih defterini yeniden actigimizda onumuze beyaaz bir sayfa koyalim cevremizi saran tahrifatcilardan daha uygar davranip isi en kabuledilebilir bir yontemle yapalim. yapalim mi yapmayalim mi? buyur sen yaz. seni dinliyoruz kolay gelsin. HeK

Senin sorununa tek bir cevap zor.. Ayrıca işin derinliklerine girilirse ciddi bir veri/belge taranması gerekir.. Senin sorduğun soruları daha Kürd tarihçileri sormuş ve cevap aramıştır. Bu konuda Kürd tarihi konusunda otorite olan iki tarihiçiyi verecem: 1) Prof.Dr. Kemal Mazhar 2)Prof. Dr. Cemal Reşid, İkisinin getirdikleri tez "Kürdlerin kökenidini sadece Hind Avrupalı gruba dayandırmak Kürd taihine karşı suç işlemektir" şekindedir. Her iki tarihcide dil olayını ve Kürdleşmiş yapıları ayırıyorlar.. Kürdleşenlerin bazı kesimleri eski Zagros dillerini konuştuklarını ve daha sonra Hintavrupa dıllerini kabul ettiklerini söylüyorlar.. Hurriler, Gutiler, Spartular, Mittaniler, Kardoxlar, Lulular ve Kasitler süreç içinde birbirlerinin içinde eridiler.. Hatta araştırmaları ile dünyada otorite durumunda olan J De Morgan Kuzey Kürdistan'da bulunan Bruki aşiretinin Summerlerden gelebilceğini tezini ileri atıyor.. Anlayacağın Kürd olmak tarih içinde oluşan bir sentezdir.. Seninde haklı olarak sözünü ettiğin bugünkü Kürdistan denilen coğrafyada "doğal bir asimilasyon" gerçekleşmiş ve bugün Kürdçe dediğimiz dil ortaya çıkmıştır.. Hiç bir tarihçisinin Kürdlerin atası olduklarından şüphe etmedikleri "Gutiler" yüzyıl boyunca Babili yöneti.. Elbete başka gruplarla ciddi bir alışveriş yapıldı.. Mittaniler Hint-Avrupa dil grubunu konuşuyorladı.. Bu belgeli. Atların ehlileştirmesi için 12 devre yazısı bunu açık bir şekilde gösteriyor. Ek, du, tri .... diye başlayan devreler.. Morgan Kürd dilinde bir dizi Arartu kelime var diyor.. En nasyonalıst Ermeni yazarı dahi Urartu sürecini "Pre Ermeni" olarak değerlendiriyorlar.. Silav

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.