Göreve Devam / Simko Sever
“Kandil’in yolu” adlı yazıma gelen tepkiler; yazıda geçen, ‘Öcalan eski arkadaşlarını terk etmiştir. Örgüt jargonu ile söylenirse, “ Davaya ihanet etmiştir!”’adlı belirlememe tamamıyla yanlış anlamlar yüklenildiğini gösteriyor.
Anlaşılan, Öcalan ve PKK ile ilgili resim, bir çok PKK muhalifi Kürdistanlının kafasında bile henüz yerli yerine oturmuş değil. Ben, “artık resim nettir ve bilince çıkarılmıştır” düşüncesinden hareketle, “eski arkadaş” ve “dava” kavramlarının izahatına ihtiyaç olmayacağını sanmıştım. Yanılmışım.Tekrarlayalım: PKK, Türk Devleti tarafından kurulmuş ve önüne Kürdistan’daki anti – sömürgeci dinamikleri bitirmek ve Kürt Halkı’nı Sömürgeci Sisteme entegre etmek görevi konmuş; Kürt tarihine, Kürt kültürüne, Kürt sembol/değerlerine, kısacası Kürt Ulusu’na yabancı/düşman, Kürt Ulusu’na zor ve entrikalarla dayatılmış kontra bir örgütlenmedir. İyi eğitilmiş çekirdek bir kadro ve yine iyi düşünülmüş bir işbölümü ile piyasaya sürülmüş, büyümesiyle doğru orantılı olarak ihtiyaç duyduğu yeni kadrolarla sürekli olarak desteklenmiş bir Özel Harp Dairesi örgütlenmesidir. (Şimdilerde Ergenekon olarak adlandırılmaktadır. Ancak ben Ergenekon’un Özel Harp Dairesi’ni kapsadığı konusunda kuşku sahibiyim. Bu nedenle de ismi değişmiş olsa da eski ismini kullanacağım.) PKK’nin karakteristik özelliklerinden ilki yeminli Kürt/Kürdistan düşmanlığı, ikincisi ise yeminli Kemalistliğidir.
Öyleyse, Öcalan’ın “dava”sından anlaşılması gereken Kürt/Kürdistan davası değil; aksine Kürdistan’ın sömürge statüsünün ilelebetliği üzerine “Kemalist Cumhuriyet’in ilelebet payidar olacağı” davadır. Öcalan ve arkadaşları on yıllardır bu “dava” uğruna Kürdistan özgürlük dinamiklerini karanlık dehlizlerde boğazlayarak, özellikle Orta-Doğu’nun yeniden şekillendirildiği içinden geçtiğimiz 3.Paylaşım Savaşı döneminde de Kürdistan’ın sömürge olarak kalabilmesi için mücadele etmektedirler.
Nedir ki gelinen yerde Öcalan eski arkadaşları ile yollarını ayırmıştır. Elbette yol ayrılığının nedeni Kürt/Kürdistan politikasındaki farklılıklar değildir. Yol ayrılığının nedeni; Türk Devleti içinde yaşanan iktidar çatışmasında alınan yeni pozisyondur. Şimdiye değin Türk Devleti’nin iç çatışmasında biri cumhurbaşkanı olmak üzere birçok, general/subay, MİT–polis mensupları ve sivil insanlar öldürüldü. Birçok devlet görevlisi de saf değiştirmek durumunda bırakıldı. Öcalan’ında üyesi olduğu ve bütünüyle Kemalist kadrolardan oluşmuş; birçok kirli tezgâhın ve birçok “Kürt”, “Marksist”, “sol”, “milliyetçi”, “islami” v.b. örgütün organize ve yönetim merkezi olan Özel Harp Dairesi söz konusu devlet içi çatışmanın tarafıydı/tarafıdır.
Ancak, TC’nin kuruluşundan beri devletin temel politikalarını –özelliklede Kürdistan politikasını – belirleyen bu “Cumhuriyetin sahibi” Kemalist örgüt; AKP Hükümeti’ni düşürmeye yönelik darbe planları/teşebbüsleri nedeniyle başlayan ve halen devam eden tutuklamalarla çok hırpalanmış, önemli mevziler kaybetmiştir. Zor günler yaşıyor. Üyeleri 15–20 yıldan başlayan yüksek cezalarla yargılanmaktadırlar.
Buna rağmen örgüt; AKP–MİT–polis Ekibinin–yüksek cezalarla tehdit eşliğinde–sürdürdüğü uzlaşı arayışlarına kapısını kapatmış, elindeki bütün araçları–ki bunlardan en önemlisi “Kürt Partisi PKK” dir– ve 90 yıllık yönetme yeteneğini kullanarak Kemalist Cephe’yi tahkim etmeyi sürdürüyor gibi görünüyor.
İşte Öcalan, böylesine zor bir dönemde, Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’ni içerden kuşatmak amacı ile kendisini Kürtlere “lider/ tanrı” yapan örgütünü ve onun Kemalist ideallerini terk ederek, “faşist” olarak nitelediği AKP–MİT–Polis Ekibi’nin saflarında yoğun bir mesai ile işbaşı yaptı. Benim “ Davaya ihanet” ile kastettiğim Öcalan’ın Kemalist ideallere sırt çevirmiş olmasıdır.
“Tanrı/Lider” kadrosu korunacak olan Öcalan, eski görevine; Kürt/Kürdistan düşmanlığına devam etmesini organize edecek yeni Türk–İslamcı çalışma arkadaşlarına uyumda bir sıkıntı yaşamamışa/yaşamayacağa benziyor.
Eh nede olsa bütün devlet memurlarının bildiği ve uyguladığı bir ilke var: Devlet işlerinde süreklilik esastır!
05.04.13
Kaynak: Peyama Azadi