KCK 11 Mart 2012 de Ulusal Kongre´ye ilişkin olarak yaptığı açıklamada:“Demokratik ulusal birliği savunmayı varlık gerekçemizin vazgeçilmez ilkesi olarak görüp, mücadeleye başladığımız ilk günden günümüze kadar bunda ısrarlı olduk.” İddiasında bulunurken, Ulusal Kongrenin esas alması gereken ilkeleri -tam bir direktif tarzında- şöyle sıralamıştı: Savaş ve Barış İlkesi, Kültürel Haklar İlkesi, Demokratik İlke, Demokratik Siyaset ve Sosyal-Ekonomik İlke.
KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar ise bir kaç gün önce oldukça agresif ve buyurgan bir üslupla Ulusal Konferansa bakisini deklere etti. Kürdistan Ulusal Konferansı’nın fikir babasının Abdullah Öcalan olduğunu belirten Aydar,”Kürdistan Ulusal Konferansı, bir grup veya bir partinin çağrısıyla toplanamaz. Böyle bir yetki Sayın Barzani dahil hiçbir Kürt lider veya partisinde yoktur” diyerek, durduk yerde Sayın Barzani ve PDK´yi küçümseyici ifadeler kullanmakta sakınca görmedi.
Aydar, sanki Barzani PKK Ulusal Konferansa katılmamalı gibi bir görüş açıklamış gibi, “Ulusal konferans hazırlık komitesinde ve konferansın her aşamasında PKK olmak durumundadır. PKK hazırlık dahil her aşamasında yer almadığı bir konferansa katılmaz. Birileri kendi başına bir çağrı yapıp yandaşlarını toplayıp bir konferans yapabilir. Böyle bir konferans da ulusal konferans olamaz” Diye tehdit savurmaktadır.
Ortada daha ilerlemiş bir Kongre, ya da Konferans hazırlığı yokken, böyle üst perdeden efelenme ve kırıcı açıklamalar, PKK/KCK´nin Ulusal Birlik ve Demokratik ilke´den ne anladığını gösteriyor…
Kendileri, Konferans “şu… gündemle olursa başlayamaz” diyen Aydar ve KCK, Kongre ve Konferansa beş ilke ve “çerçeve” dayatmayı her nasıl oluyorsa kendilerinde bir hak olarak görebiliyorlar.
Her şeyi kendi tekellerinde ve tasarrufları altında gören KCK´lilere göre,Ulusal Konferans´ın isim babası da güya Öcalan´mış…
Ulusal Kongre ve Konferansa ilişkin görüşlerimi daha önce açıkladığım için burada tekrar etmeyeceğim.
Yazımı KCK´den bir alıntıyla bağlayacağım.
KCK Ulusal kongre ve Kürdlerin birliğine bakışını ise şöyle tarif etmekte: ”Türkiye, İran, Suriye ve Irak’taki Kürtlerin kendi aralarında kuracağı birlik, söz konusu devletlerin varlığına ve siyasi sınırlara karşı değildir. Her parçadaki Kürtlerin kendi sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, diplomatik, öz savunma örgütlenmesinin olması ve bu örgütlenmelerin diğer parçalardaki Kürtlerle siyasi sınırları sorun yapmadan ilişkilenmesi, Demokratik Konfederalizmini kurması anlamına gelmektedir.”
Yukarıdaki pasajda yer alan açıklamalar KCK´nin Kürdistan´ın birliği ve beraberliğinden ne anladığını çok iyi özetliyor.
PKK/KCK ne yazik ki hiçbir zaman Kürdlerin ulusal birliğine ne inanmış, ne de bu yönde samimi bir adım atmıştır.
Sömürgeci devletlerin varlığına ve siyasi sınırlara karşı olmadığını ısrarla belirten PKK/KCK, bu anlayışı terketmedikçe, ondan Kürdlerin birliği, Kürdistan´in özgürlüğü adına hiç bir pozitif refleks beklenmemelidir…
PKK/KCK için Ulusal Kongre ve Konferans söylemi takiyeden öte bir şey değildir.
Ulusal Kongre/ Ulusal Konferans söylemi, örgütsel bir takım sıkıntılarını aşmak üzere taktik olarak tedavüle sokulmuştur.
Tersini düşünenler hayal kırıklığı yaşarlar…
1 Gulan tüm ezilen halklara ve isçilere kutlu olsun!
Sedat Günçekti
01 Mayıs 2012