Sayın Fatin Kanat İle Kürdistan Kongresi Üzerine
Aso Zagrosi:Son yıllarda Kürdistan'ın farklı parçalarında "Ulusal Kongre" ve "Kürdistan Kongresi" gibi girişimlerden söz ediliyor. Fakat bugüne kadar Kürd kamuoyunda bu konuda ciddi bir tartışma yaşanmış değildir.
Bundan dolayı biz Newroz.Com olarak farklı biçimlerde ve farklı alanlarda yıllardan beri Kürd siyasal yaşamının içinde yer alan arkadaşların "Ulusal Kongre"ye ilişkin düşüncelerini almak istiyoruz.
Fatin Kanat:“Kürd kamuoyu” kavramının kendisinde parçalılıktan gelme ciddi problemler olduğunu düşünüyorum. Bu da doğal bir yerde. Şu ara Türk ve Fars devletlerince kıyıcı ve direnişçi potansiyeli yok edici politikaların çok sert bir biçimde dayatıldığını gözlemliyoruz. Bir direniş ve varoluş mücadelesi içinde olma halinin Güney’den ya da Avrupa’dan bakan gözlerle kolayca ortaklaşabileceğini düşünmemek gerekir. Suriye’nin ve Suriye Kürtlerinin bugün içinde bulunduğu özel durum da anlaşılması ve çözümü zor bir başka denklemdir. Fakat bütün bu karmaşık görünüme rağmen, Kürtlerin ulus olma ve ulus olmaktan gelen haklarının tanınmama politikası bugün artık iflas etmiş bir politikadır ve bu politikayı dayatanlar da uzatmaları oynadıklarının bilincindedirler. Kürdistan’ın içinden, isyanlara konu olmuş, zoraki geçirilen sınırların tabi olana ve halkların rızasını alacak bir biçime dönüşmesinin zamanı gelmiş, geçmektedir. Bu anlamda Ulusal Kongre’nin adı bile büyük önem taşımaktadır.
Aso Zagrosi: Genel olarak "Ulusal Kongre'den ne anlıyorsunuz. Başka ülkelerde yaşanan "Ulusal Kongre" tecrübeleri hakkında bize söyleyebilirsiniz?
Fatin Kanat:“Anti sömürgeci mücadele ve halkların kurtuluş mücadeleleri tarihi, Ulusal Kongre denen yapıları, emperyal-sömürgeci güçlerle işbirliği yapmayan, değişik sınıf ve katmanlardan oluşan tüm ulusal güçlerin temsil edildiği kurumlar olarak görmüş ve bu kurumları, ulusal hak mücadelesinin en büyük meşru organı saymıştır. Dolayısıyla, Kürtlerin Ulusal kongre deneyimi de Hindistan’da yıllar önce yaşanandan ya da Güney Afrika’da yakın zamanda yaşanmış olandan nitel olarak farkı olmayan bir deneyim olacaktır. Bunun felsefesinin, biçiminin ve araçlarının doğru kurulması, 40 milyonluk bir halkı temsil edecek bir kuruma dönüşmesi gerekmektedir. Bu elbette zaman alabilir ama temel yaklaşım bu olmalıdır.
Aso Zagrosi: Tarihsel olarak Kürdlerin "Ulusal Kongre" girişimleri oldu mu? Eğer Kürdlerin böyle girişimleri olduysa bugüne kadar neden başarılı olmadı?
Fatin Kanat:“Ulusal Kongre girişimlerinden çok bu uğurdaki niyetlerden söz etmek daha doğru olacaktır. Niyet olarak, Kürdler adına politika yapan pek çok önemli şahsiyetin, yazarın, sanatçının, çizerin parçalı bir ülke gerçekliğinden söz ettiği ve bunu Kürt Ulusal davası adına büyük handikap saydığı pek çok metin ya da eser vardır. Mahabad deneyimini, parçalı olmayı aşabilmiş söz konusu niyetlerin, belki de Ulusal Kongre tanımına en çok yaklaştığı deneyim olarak hatırlamamız yanlış olmaz. Başarısızlık pek çok etkene bağlıdır. Dünyayı biçimlendiren, bölgesel güçleri de yanına alan, büyük emperyal güçlerin bir biçimde taraf ve müdahil olmadığı ulusal sorun hemen hemen yok gibidir. Kürdler ve Kürdistan söz konusu olduğunda neredeyse dünyanın tüm büyük devletleri, tüm büyük toplulukları ve bölgesel güçlerin neredeyse tamamı Kürdlere ve taleplerine karşı çıkmış, dayatılmış zoraki statünün devamı için güç birliğine gitmiştir. Buna Kürtlerin kendi yetersizlikleri ve parçalı olma halleri de eklendiğinde başarısızlığın nedenleri ortaya çıkmış olur. Ancak bu gerçeklik, aynı zamanda, başarılmış olanların da ne büyük zorluklara karşın başarıldığının açıklamasıdır aynı zamanda.
Aso Zagrosi: Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede "Ulusal Kongre" ne anlama geliyor? Kürd siyasal yapıları tüm dünya halklarının sahip oldukları ulusal hakları talep etmek için bir "Ulusal Kongre" de birleşmeye hazırlar mı?
Fatin Kanat:“Ulusal Kongre’ye dair yukarıda söylediklerim yeterince açık. Ulusal Kongre’nin, dünyanın başka halkları için hak olanları Kürtler için de talep edecek bir yetkinlik ve işlerliğe kavuşması, yalnızca Kürd siyasal yapılarının değil, dayatılmış statükoya itiraz eden herkesin derdi olmalıdır. Bu yapıya işlerlik kazandırma sorumluluğu öncelikle büyük siyasal yapılara düşmektedir. Dışlayıcı olmamak, Kongre’nin en büyük ihtiyacı olan demokratik içeriği ve formu bir an önce oluşturmak, barışçıl çözümler için muhatap ülkelerin ve dünyanın demokratik kamuoylarının da desteğini sağlamak can alıcı öneme sahiptir. Dolayısıyla irili ufaklı hiçbir siyasal gücün ret etmemesi ve asla küçümsememesi gereken bir zemindir bu.
Aso Zagrosi: Kürdistan'ı işgal eden ve sömürgeleştiren ülkelerle farklı parçalardaki Kürd partilerin girdikleri ilişkilere bakıldığı zaman dünya Kürdlerinin gerçek talepleri nasıl programlaştırılabilir?
Fatin Kanat:“Hakları zorla elinden alınmış bir halkın mensupları olarak dünyaya dağılmış olan Kürdler, değişik vesilelerle zaten yavaş yavaş bir araya gelmektedirler. Kongre, uluslararası bir mesele olan Kürt meselesinin gerçek taleplerini içerir bir bütün olarak programlaştırılmasının da önünü açacak en önemli aşamalardan biri olabilir, olmalıdır.
Aso Zagrosi: Daha somutlaştırmak gerekirse Türkiye ve İran ile ciddi ekonomik ve siyasal ilişkiler içine giren Kerkük, Xaniqin ve Musul gibi Kürdistan toprakları meselesinde Irak Araplarıyla ciddi problemleri olan Güney Kürdleri Kuzey ve Doğu Kürdistan Kürdlerinin "Ulusal Talepleri" konusunda ne önerebilirler?
Fatin Kanat:“Bu, bir sürü açmazı ve bir sürü olmazı içinde barındıran çok karmaşık bir denklem gibi görünse de, Güneyli Kürdlerin Türkiye ve İran’la ciddi ekonomik ve siyasal ilişkiler içinde olması, ayrıca Araplarla Kerkük, Musul Xaniqin meselesindeki anlaşmazlığı üzerinden kara bir tablo çizmek belki mümkündür ama kanımca doğru değildir. Araplarla süregiden anlaşmazlığın diplomatik ve barışçıl yollarla çözümü esas olmalı; Türkiye ve İran’la kurulan ilişkilerde, zorunluluklar göz önüne alınmalı, ulusal diplomasi zemininde, genel çıkarlara zarar vermeyen ama eldeki kazanımları da tehlikeye atmayan bir yol izlenmelidir. Dolayısıyla Kuzey ve Doğu için önerilebilecek olandan ziyade, Güney’in çıkarları adına, onların duruşlarını ve konumlarını tehlikeye atmayan ve bunu da asla bir pazarlık meselesi haline dönüştürmeyen bir politikanın esas alınması yeterli olacaktır.
Aso Zagrosi: Arap Kürdü, Fars Kürdü ve Türk Kürdü ya da bu devletlerin sınırlarını temel alan ve bu sınırlar çerçevesinde "Kürd Sorunu”nu çözmeye çalışan anlayışların hakim olduğu bir "Ulusal Kongre"ye ihtiyaç var mı? Böyle bir "Kongre" geleceğe ilişkin Kürd kuşaklarını zor durumda bırakmaz mı? Onların iradelerini ipotek altına almaz mı?
Fatin Kanat:“Valla gelecek kuşaklar öncülleriyle birlikte çoktandır zor durumdalar zaten. Kendi iradelerini geliştirebilecekleri ve buna göre yol alacakları süreci belki uzun bir zaman yaşayamayacaklar. Mevcut statükonun şu ya da bu düzeyde reforme edilmesiyle Kürt meselesinin çözülemeyeceği ortada. Ancak Ulusal Kongre’nin bu statükoyla ilişkileniş biçiminin hazır bir reçetesi de yok. Özünde haklı ve doğru olmasına rağmen, statükoyu tümden reddeden anlayışın o statükonun üstüne çıkacak güçten yoksun oluşu, bu meselenin hem açmazıdır hem de neden dolambaçlı yollar izlendiğinin gerekçesidir.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre"ye ilişkin çıkan çeşitli haberlere bakıldığı zaman daha çok sömürgeci güçlere kullanılacak mücadele biçimleri ön plana çıkıyor. Siyasal hedeflerden ziyade mücadele biçimleri konusunda bazı kararlar alınır ve uygulamaya konulursa, bu, Kürdler arasında yeni çatışmalara neden olmaz mı?
Fatin Kanat:“Burada Ulusal Kongre’ye ilişkin haberlere doğrudan erişemiyoruz. Genelde spekülatif haber ve yorumlar öne çıkıyor. Dolayısıyla sorunuza doyurucu bir yanıt vermem zor görünüyor. Ama kastınız, birileri tarafından belirlenmiş mücadele biçimlerinin başkalarına dayatılması ise, bu elbette doğru bir tutum olmaz. Ulusal Kongre adını alacak bir kurumun da bu amaçla kullanılacak olması daha baştan ölü doğması anlamına gelir. Tam tersine bu zemin, Kürt meselesinin tüm boyutlarıyla, özgürce tartışılacağı, her tür dayatmadan kaçınan bir zemin olmalıdır. İfade özgürlüğü, demokrasi, hak kullanımı asgari müşterek olmalı ve bu kıstaslar, tüm taraflarca özenle korunmalıdır.
Aso Zagrosi: Türkiye'de bazı çevrelerin "Kürd Ulusal Kongresine" "pozitif" yaklaşması gibi bir izlenim var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fatin Kanat:“1920’ler Kürdlerin kaderlerinin İngiltere ve Fransa eliyle şeytana teslim edildiği yıllardır. Beylikler dışında kendi ayakları üzerinde duramamış “geri” bir halkın, böl-yönet taktiğiyle, Kürdistan’a hakim ülkeler arasında eriyeceği, asimile olup bir kısmının Türkleşeceği, bir kısmının Fars, bir kısmının da Araplaşacağı var sayıldı. Bu büyük “plan” tutmadı. Çatladı. Şimdilerde bu plan yerine “bizim Kürdler” tabiri ortalıkta dolaşıyor. Egemenlerin yaklaşımında böylesi bir “pozitif”lik söz konusu. Ama ezilen, ötelenen, yok sayılanlardan yana tavrı olan gerçek devrimci ve demokratların da Kürdlerin geleceklerini belirleme ve özgürleşmeleri yolunda, örgütlenme ve kurumlaşmalarına sıcak baktıklarını, destek olma bazında meseleye kafa yormaya devam ettiklerini de belirtmem gerekiyor.
Aso Zagrosi: Eğer Güney Kürdistanlılar Kerkük, Musul, Xaniqin ve Mendeli'nin içinde yer aldığı Bağımsız Kürdistan'ı ilan ederse ve Irak Araplarıyla çatışma içine girerse diğer parçaların Kürdleri belli bir dönem "Bağımsız Güney Kürdistan" için Güneylilerin istemleri doğrultusunda hareket edebilirler mi? Buna hazırlar mı?
Fatin Kanat:“Bu meselenin çatışma yoluyla halledilmesi olabilecek en kötü olasılık. Çeklerle Slovakların karşılıklı hak tanımıyla, gelecek kuşakları da birbirine düşman etmeden gerçekleştirdikleri bir çözüm örneği var. Ayrıca sorunlu bölgelerdeki halkın, uluslar arası gözlemciler eşliğinde, değişik yöntemlerle –referandum vb- eğilimini belirlemek gibi esaslı bir yol daha var. Çıkacak sonuç her kesimin saygı göstermesi gereken bir sonuçtur. Kosova için tanınan referandum hakkı, Kerkük vb. bölgeler için de tanınmalıdır. Kendi kaderini tayin hakkı, sonuç olarak meşru bir haktır, bütün barışçıl girişimlere rağmen tersi bir durum söz konusu olursa, bu hakkı koruma uğruna gösterilecek direniş de meşru bir direniş olacaktır.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre" siyasal Kürd partilerinin mi Kongresidir yoksa tüm Kürdlerin mi kongresidir? Böyle bir kongre yapılsa hazırlıkları nasıl yapılabilinir? Diyaspora Kürdleri nasıl bir rol alabilir?
Fatin Kanat:“Böyle bir yapıyı mevcut büyük siyasal güçlerin dışında tutmak mümkün değildir. Ama bu yapıyı “ulusal bir kurum” haline dönüştürecek olan, değişik eğilim ve renklerin de demokratik bir temsil gücü ve zemini bulmasıdır. Kongre, güçlü siyasal yapıların yanı sıra, küçük yapıların, sanatçıların, sıradan insanların, bireylerin de kendilerini var hissedeceği bir bileşen olmalı, hazırlıklarını da buna göre yapmalıdır.
Aso Zagrosi: Bu kısa söyleşi için teşekkür ediyorum. Ayrıca eğer söylemek istediğiniz ek bir şeyler varsa buyurunuz...
Fatin Kanat:“Ben teşekkür ederim. Okurun sabrını fazlasıyla zorladım. Selam, sevgi ve saygıyla…