Kürd ve Yahudilerin Birbirlerine İhtiyacı Vardır!
Kürdler, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkiyi dikkatlice takip etmelidir. Aralarındaki çelişki ne kadar derinleşirse bu Kürdlerin lehine olacaktır. Var olan çelişki sıradan bir çelişki olmadığı gibi sadece AKP hükümetinden kaynaklı bir çelişkide değildir.
Kuşkusuz İsrail ile Türkiye arasında eskiye dayalı derin ilişkiler vardır. Bu nedenle İsrail Kuzey Kürdlerine karşı mesafelidir. Hatta bundan öte Kuzey Kürd hareketine karşı desteğini daima Türkiye'den yana koymuştur.
Fakat hiçbir ilişki ebedi değildir. Çıkarlar çatıştığı andan itibaren eski dostların düşman, eski düşmanların dost olduğu kaçınılmazdır. Ki Kürdler İsrail düşmanı değildir. İsrail bir adım atarsa Kürdlerin dostluğunu kazanabilir.
İsrail'in Kuzey Kürdlerine yakınlaşması imkansız değildir. İran ve Suriye politikası İsrail'i Türkiye'den uzaklaştırabileceği gibi Kuzey Kürdlerine yakınlaştırmak için birebir nedendir.
ABD ve İsrail'in BOP ile uygulamaya koydukları plan Türkiye ulusal çıkarlariyla çatışıyor. Bu nedenle İsrail-Türkiye arasında varolan çelişki ciddiye alınmalıdır.
Dikkat edilirse son zamanlarda Türkiye'nin dile getirdikleri ve uygulamalarıyla Yahudileri denize dökmek gerekir diyenlerin tavriyla birebir örtüşüyor.
Bilindiği gibi Yahudilerin gelecek kaygısı vardır. Kürdlerinde kendini geleceğe taşıma mücadelesi vardır. Dikkat edilirse İsrail'in düşmanları Kürdlerinde düşmanlarıdır.
Çoğu çevre İsrail'in varoluş hakkını yok sayıyor. İsrail'e karşı cihad açmış bulunuyor.
Kuşkusuz İsrail devletinin her icraatını savunmak biz Kürdlerin işi değildir. Fakat İsrail'in varoluş hakkını tartışma konusu yapmakta akıldışıdır.
İran, Suriye, Arap Birliği, siyasi islami çevreler, İsrail'in varoluş hakkını tanımıyor. Yahudilerin ya denize dökülmesini, ya da geldiklleri yere dönmelerini istiyorlar. Bunun içinde İsrail'e karşı cihad açmış bulunuyorlar. Her türlü terörist eylem mübah sayılıyor.
Bu koşullarda İsrail ne yapsın? Kendisini korumasın mı?
Yoksa denilmek istenen şu mudur?
Yahudileri ya denize dökmek veya geldikleri yerlere göndermek mi?
Sonra gelsin Hamas ve benzerlerinin iktidarı.
Hele onlara bir de İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad ve Türk Başbakanı Recep Tayip Erdoğan gibi hamilleride varsa neler yapmazlar ki.
Tamda İran Molla rejimi ve Kemalist diktatörlük benzeri bir ülke olur çıkar.
Filistin hayranı solcuların istediği bu mudur?
Tamda budur.
İran'da her sene Ramazan Bayramının son Cuma günü "Kudüs Günü" kutlanılır. Bu sene yapılan kutlamalarda İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad: "Siyonistler Yahudi dini kurallarını uygulama kisvesi altında faaliyet gösteren münafık, riyakar ve iki yüzlü ırkçılardır" dedi.
Solcuların yaklaşımı bundan faklı değil. Türk ve İran devleti ile aynı kulvarda kulaç attıyorlar.
Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan; Hamas içn, "Bunlar seçimle başa geldiler. Darbe yapmadılar" diyerek İsrail'e karşı cihad açmış Hamas'a tam destek verdi.
Aslında Erdoğan'ın bu iddiası doğru değil. Hamas terör eylemleriyle halkı sindirerek, karşıdakileri tasviye ederek iktidara el koydu. El Fetih ile silahlı çatışmaları beleklerde tazeliğini koruyor.
Türk Başbakanı Erdoğan, bununlada kalmadı. Daha önce Davos'ta İsrailileri soykırımcılıkla suçladı ve ardında bir filo ile “Gazze seferi”ni başlatacak kadar işi ileri götürdü. 9 vatandaşı öldürülüncede mazlumları oynadılar. Olayı uluslararası aranaya taşıdılar. İsrail'de özür ve tazminat talebinde bulundular.
Türkiye bu düşüncelerinden vaz geçmiş değildir.
Newyork'ta bir araya gelen dünya liderleri, ikili görüşmelerde bulunurken Türkiye bu istemlerinin yerine getirilmemesi halinde İsrail ile görüşmüyeceklerini bildirdi.
Türkiye Newyork'ta tam bir orta oyunu sergiledi.
Önce Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İsrail devlet Başkanı Şimon Peres ile görüşme talebini iletti.
Şimon Peres, olur cevabını verdi.
Bu kez Türkiye görüşmenin gerçekleşebilmesi için Mavi Marmara Gemisi operasyonundan dolayı İsrail'in özür dilemesi ve tazminat ödemeyi kabul etmesi şartını dayattılar.
İsrail bunu ret ettiği gibi özür dilemesi gereken tarafın Türkiye olduğunu söyledi.
Ve görüşme gerçekleşmedi.
İsrail ve Türkiye arasındaki çelişki giderek derinleşiyor.
Türk-İsrail stratejik işbirliğinin giderek bozulması her iki ülkeyi farklı güçlerle ilişki geliştirmeye sevketti.
Türkiye İran, Suriye, Hamas ve Hizbullah gibi terörist güçlerle ilişki geliştirirken Türkiye ile ilişkileri giderek bozulan İsrail, Yunanistan ile ilişki geliştirmeye çalışıyor. Benyamin Netanyahu’nun Yunanistan resmi gezisinin ardında 2 Eylül 2010 tarihinde İsrail Dışişleri Bakanı Avihdor Lieberman Kıbrıs Cumhuriyetini ziyaret etti.
Lieberman, ziyareti şu an İsrail-Filistin doğrudan görüşmelere katılan Başbakan Netanyahu yerine Başbakanlık görevini yürüten Silvan Şalom ile yaptı. İsrail heyeti, Kıbrıs Dışişleri Bakanı Marcos Kyprianu, ana muhalefet partisi lider Nicos Anastasiades ve diğer yetkililerle görüştü. Bölgesel meseleler ve karşılıklı ilişkilerin güçlendirilmesi konuları ele alındı. İki ülke arasındaki güvenlik ve ekonomik konuların geliştirilmesi için çaba sarf edecekleri belirtildi.
Bu ziyaret trafiği yeni ittifakları gümdeme getirdi.
Kürdler bu gelişmeleri dikkatlice izlemeli ve mümkünse İsrail ile ilişkiler kurmalı ve geliştirmelidir.
İsrail'de buna cevap vermelidir.
Bu her iki milletin çıkarına olur.
22 Eylül 2010