Skip to main content

LAUSANNE VE SIYASAL PARTILERIMIZIN TUTUMU !

LAUSANNE VE SIYASAL PARTILERIMIZIN TUTUMU !

„ Dusmanini tani ki kendini taniyasin“
Sun Tzu

Guney Kurdistan’in yukselisi, basari bazinda kazanima donustukçe Turk devleti ve onun Kurd dusmani savunucularida 1923 Lausanne Antlasmasi’na bir o kadar sariliyorlar. Soz konusu antlasmayi surekli gundemde tutmalari bosuna degildir. Oldukça bilinçli siyasi bir tavirdir bu, birincisi; Kurdistan davasina olasi bati destegini teshir etmek ve bir takim diplomatik girisimlerin onunu kesmek ve baski kurmak, ikincisi; bati ve Kurd dusmanligini surekli olarak canli tutmak, uçuncusu; guney Kurdistan’dan yukselen vatanseverligin Kuzeyde onunu kesmek.

Turk devleti ve onun kafatasçi „misak-i millicileri“ yogun bir sekilde çalisirlarken, Kurdistan ulusal kurtulus hareketini olusturan siyasal parti ve kuruluslarimiz ne yapiyorlar ? Aslina bakarsaniz çok zor durumdayiz; sadece siyasal bir dinamizmi yeniden ortaya çikaramadigimizdan dolayi degil, asil olarak dusmanimizin one surdugu argumentlere mukabil olarak elle tutulur akademik arastirmalar ve ona dayanmasi gereken pratik tutumlar ortaya koyamadigimizdan dolayi. Oldukça daginik, uretimsiz ve atil konumda olan aydinlarimiz maalesef yardimlarini esirgemeye devam ediyorlar. Hirpalanmis ve guçten dusmus olan siyasal parti ve orgutler ise kendi zorluklarini asmis degiller. Bu gerçekligimizi çogumuz gormekteyiz.

Butun bunlari yeniden tekrarlamak maksadinda degilim. Bilinen zorluk ve eksikliklerimizi kisa donemde asamayacagimizida hatirlatmak istemiyorum. Ancak; ortaya çikan insiyatiflere olan siyasal ilgisizligi anlamak oldukça zor. Milli refleks ve kolektif hafizanin Turk somurgeci sistemi ve birtakim Kurd kokenli usaklari tarafindan yipratildigi ve sulandirildigi bir ortamda en ufak bir tepkiyi yanliz birakmamak yaninda olmak oldukça onem tasimaktadir. Bu bakima, temiz vatanseverliklerin yon verdigi Kurdler arasi dayanisma ve birlikte hareket etmeye buyuk deger vermek gerekiyor. Kisi bazinda ortaya çikan milli refleksleri siyasal kuruluslarda ve partilerde maalesef gormek mumkun degildir. Hiç bir siyasal partiyle beraber olmayan birtakim „bagimsiz“ aydinlarin Lausanne’daki çabalari oldukça degerliyli. Siyasi parti „kadrolarinin“ yapmadiklarini yaparak kisi bazindaki tepkilerini ortaya koydular. Kisi duzeyinde on yargilar kirilmis ve yerini gittikçe kendiliginden bir dayanismaya birakmistir, fakat siyasal partiler duzeyinde hala onyargilar pratik davranislara yon vermektedir!!!

Rojhat Badiki ve Hasan Huseyin Yildirim’in, „Lausanne Antlasmasi“na iliskin Turk gericilerinin aktivitelerine karsi gelistirdikleri Kurd milli refleksini takiben ortaya çikan Isviçre’deki insiyatif ve karsi faaliyetlere iliskin, siyasal partilerimizde ciddi bir tepki olusmadi ve ortaya çikmadi! Sonuçta, Kurdler Lausanne’da basarili girisimlerde bulundular ve Turk gerici girisimini teshir ettiler ve Lausanne’da onlarin govde gosterisi yapmalarini engellediler. Bu bakima, insiyatif amacina ulasti elbette. Isviçre medya organlarinda Turkler teshir edildiler, hatta Dogu Perinçek goz altina alinarak „negationist“ tavirlarindan dolayi ifadesi alindi. Ama bununla yetinilemez; siyasal partilerimizin Lausanne’daki insiyatife destek sunmamalari ve Ermeni Jenosidi yapildigi kosullarda yaklasik olarak katliamdan geçirilmis olan 700'000 Kurde iliskin basina ve Isviçre makamlarina bir sey sunulamamis olmasi ciddi bir eksiklik olarak kaldi.

Lausanne karsi insiyatifinin Kawacilar tarafindan gelistirilmesine lakayt kalan siyasal çevre ve partiler hala geçmisten kalan onyargilarla hareket etmektedirler. Hatta bazilari kendi yayin organlarinda sanki insiyatifi ve ortaya çikmis olan faaliyetleri kendileri hazirlamis gibi davranarak kuçukluklerini gosterme piskinliginde bile bulundular. Bu kafalarla bir yere gidilemez elbette. Kawa’yi inkar etmelerinin ve kendilerini on plana almalarinin hiç bir kiymeti harbiyesi yoktur, bu turden hamliklarin ne onemi olabilirki... Lausanne Antlasmasi’nda Kurdlerin milli haklarina iliskin bir takim „iyi“ yanlar bulmaya çalisan ahmaklarin ve Turkiyecilik yapan sasirmislarin milli reflekse ve kollektif hafizamiza ne katabilirlerki ? PKK'nin hendi milletine ve davasina iliskin yaptigi dusmanligi ise burada islemeye gerek bile yok.

Hadise sudur; birincisi, birtakim beyinlerde Kurdistan sorunu hala çozulmemistir, bu yuzden milli refleks korluk duzeyinde kalmaktadir. Kurdistan’in hala somurge ve Kurdlerin ezilen millet statusunde oldugu, Turk devletinin somurgeci Turklerin ezen hakim millet oldugu gozden kaçirilmaktadir. Turk devletine yani dusmana iliskin kendisini „silahsizlandirma“ baska siyasal çikislara lakayt kalinmasina yol açmaktadir. Ikincisi, geçmisten kalan onyargilar hala canli tutulmaya çalisilmakta ve bu yuzden siyasi birlikler amaç haline getirilmemektedir. Uçuncusu, Turk devletinin Lausanne Antlasmasi’na iliskin yuruttugu faaliyetlerin dogrudan guney Kurdistan’la da ilgili oldugu gorulmemektedir. Baska seylerde sayilabilir elbette ama belirleyici olan bu etkenlerden dolayi yeterli duzeyde olgunlasmis bir milli refleks ve birlikte tepki ortaya çikmamaktadir. Sonuçta biliyoruzki, milli birlik ve beraberlik politikalari olmayanlarin ulusal kurtulusçu olmalarida dusunulemez. Bunun terside dogrudur elbette ama ulusal kurtulusu „Kopenhag Kiriterleri“nde gorenlerin milli birlik politikalarini dumura ugrattiklarida gorulmelidir.

Dogulu ve Guneyli vatanseverlerin sunduklari destek ise oldukça onemlidir; pratik dayanismayi asan bu guzel beraberligin en iyi yani sinirlar otesi ayni anda ortak milli refleksi olusturmasidir. Iste asil onemli olan budur ve gelecegi olanda budur. Kuzeyli bir takim siyasi partilerin milli suurlarindaki ve milli reflekslerindeki zayifligi bir bakima dogudan, guneyden ve kuzeyden yukselen ortak milli suur ve reflekslerle asacagiz. 25.07.2005

Mehmet MUFIT

Add new comment

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.