Diyarbakır, nam-ı diğer Amed, tarihin ezelinden günümüz çağdaş tarihine süregelen hiçbir tarihte zapt edilemedi, işgal edilemedi ve düşmedi düşmana karşı. Binlerce yıldır devam eden kuşatmaların hiçbirinde direnci kırılmadı ve düşmanın eline geçmedi. Yüz binlerce nice yiğit çocuğunu rahminden fırlattı, bağrındaki toprağına bastı, bazen gurur duydu onlarla bazen de sitemkarlık duydu onlara karşı. Ama hiç kırılmadı. Çin Seddi'nden sonra dünyanın en büyük ve bir o kadar da heybetli surlarıyla dimdik ayakta kaldı. Yüz binlerce olaya tanıklık etti, açığa çıkarttı. Nice canları uğruna feda ettirdi.
Halid bin Velid Diyarbakır'ı kuşattığında, kuşatma esnasında oğlu vurularak öldürülüyor ve oğluna karşılık 60.000 (altmış bin) Diyarbakırlı'nın kafasını vurduruyor. Halid bin Velid, o kesilen kafaları bir yerde toplatıyor. Hala Diyarbakır'da o bölgeye "kellehane" deniliyor.
Kimleri bağrına basmadı ki? Şeyh Said'ler, Ferid Uzun'lar, Necla Baksi'ler, Mehmed Uzun'lar, Mahmud Baksiler, Mazlum Doğan'lar, Zekiye Alkan'lar ve daha adını sayamayacağımız binlerce babayiğitleri...
Elmas çok değerli bir taştır. Elması parçalayan tek taş, yine elmastır. Tarihten beri düşmanın eline geçmeyen Diyarbakır, maalesef bir kesim sözde "kardeşlik" naraları atan ihanetçi Kürdün eliyle düşmana altın tepside servis ediliyor. Diyarbakır ve Kürdistan düşmanı olan bu kesim, düşmanın gerçekleştirip başaramadığını kendilerince yapmaya çalışıyor. Neymiş efendim ulus-devlet miadını doldurmuş da, Kürd devletine ve kurulmasına karşıyız da, bizim T.C devleti (sınır, bayrak vs.) ile hiçbir sorunumuz yok da falan filan. Kendilerince değil bunlar ile sorunları olmasına, onlardan daha çok bunları korumaya soyunup Kürdlere karşı bunlara canlı kalkan olmaya çalışıyorlar. Bakınız dediklerine;
- Demokratik Cumhuriyet, Atatürk'ün hediyesiydi. Bunu geliştirmek bizim görevimiz ve boynumuzun borcudur. (Abdullah Öcalan)
- Atatürk bir mucizedir, ölümsüzdür. (Aysel Tuğluk)
- Misak-ı Milli sınırlarına dokunmak kimsenin haddine değildir (Pervin Buldan)
Maşallah... Maşallah... Böyle büyük(!) sözleri, Çin peygamberi Konfiçyüs bile söylememiştir. Dahası var ama bunlar şimdilik yeter diye düşünüyorum.
Bilindiği üzere Kürdistan, ezelden beri kerametleri ile meşhur(!) şeyh, hoca, imam vs. işgalcilerin casusluğunu yapıp Kürd ulusunu uyuşturanlardan çok çekmiştir. Hile, oyun ve yaptıkları hala dillerde destandır.Hatırlarsanız 2015 Diyarbakır Newrozu'nda hava yağışlıydı. Öcalan'ın o meşhur tarihi(!) mektubu okunduğu sırada doğal olarak normalde kısa süren bahar-yaz yağmuru ve sonrasında oluşan, bizim de keyifle seyrettiğimiz gök kuşağını bilmeyen yok. Her ne hikmetse T.C'nin Kürdlerin içine sızdığı Sırrı Süreyya Önder, bu doğa olayını tıpkı o şeyh ve imamlar gibi Öcalan hazretlerinin kerametine bağladı. Ne de olsa Kürdler din konusunda hassas olduğu için hemen kanacaklardı.
HDP'nin son Diyarbakır'da düzenlediği seçim mitinginde iki patlama meydana geldi. Bana göre o dillere destan "kardeşlik" ağacı meyvesini yine verdi. Üzücü bir olay ama buna zemin hazırlayan da yine kendileri. Mitingte işgalci T.C devletinin bir çok bayrağı vardı. O esnada İdris Baluken o bayrakları gördükten sonra aynen şunu dedi; "Öcalan'ın selamını sizlere getirdim ve görüyorum ki siz de o selama en güzel karşılığı vermişsiniz, veriyorsunuz" diye. Hakikaten de işlerini iyi yapıyorlar ve görevlerini layıkıyla yerine getiriyorlar.
Başta Diyarbakır olmak üzere Kürdistan'ı hiç bir güç işgal edemez ve buna ne gücü ne de yüreği yeter!
Kürd milli hainleri elbet bir gün bunun hesabını verecek!
05 Haziran 2015