Toplumsal değişim ve dönüşüm pradigmalarının istenilen yönde etkili olabilme koşulu toplumsal bünyeye uygun olan dilin üretmesine bağlıdır. Bu dilin pratik alandaki yansıması ise hedef pradigmaya ait eylemlerin icra edilmesiyle mümkündür. Toplumsal yapı ve bu yapıya uygunluk iddiasındaki hareketlerin temel felsefe olarak benimsedikleri dil/söylem ve eylemin toplumsal değerlere uygunluğu ölçüt alınır.
Toplumsal değerlere uygunluk taşımayıp, icracı olamayan ve sadece söylem düzeyinde ortaya çıkarak pradigma inşasına girişen yapıların kalıcılık sorunu yaşamları kaçınılmazdır. Süreç içerisinde toplumsal karşılık bulamamaları sonucu varlıklarını devam ettirmeleri de imkân dâhilinde değildir. Öyleyse yapılması gereken idealize edilen pradigmal söylemin saha koşullarında teste tabi tutulmasıdır. Böylece söylemin toplumsal karşılık taşıyıp taşımadığına yönelik göstergeler açıkça belirlenebilsin ki anlamlılığı ve gerekliliği ortaya konulabilsin.
Kuzey Kürdistan’da ortaya çıkan ve Kürdistan’nın reel hakikatine yönelik çalışan birçok yapı ve anlayış içerisinde belki de tarihsel kökenleri bakımından en eski ama sahadaki varlığı açısından en yeni olanı HEREKETA AZADİ’dir. Dolayısıyla Kuzey Kürdistan halkı, inşa iddiasıyla ortaya çıkan bu yeni yapının getiri ve götürü hesabını yapmaktadır. Kürd halkının yaşadığı tarihsel travmalar nedeniyle ortaya çıkan her yeni yapı ve anlayışa mesafeli durma ve onu teste tabi tutma özelliği bu hareket için de geçerlidir.
HEREKETA AZADİ Kürdistan halkının devasa sorunlarına bir nebze de olsa merhem olma amacıyla yaklaşık iki yıl önce “Milli ve Dini olma” iddiasıyla sahaya çıkmıştır. Bugüne kadar Kürdistan’da varlık kazanan veya kazanmaya çalışan yapılardan farkını ise “tekçi bakışa” sahip olmadığını deklere ederek ortaya çıktı. Hedef olarak Kürd halkı üzerinde egemen devletlerin oluşturduğu asimilasyon, imha ve inkâr sürecinde yitirilen Kürdistan değerlerini Kürdistani bir anlayış üzerinden yeniden inşa etme olarak benimsediğini deklere etti. Felsefi ve teorik düzlemde kulağa hoş gelen bu sedanın pratik yansımalarının neler olacağını da elbette zaman gösterecektir.
Kürd halkı tarafından test tabi tutulma sürecindeki HEREKETA AZADİ’nin geliştirdiği dilin pratik sahadaki kullanımı ve eylemseliği mensuplarının doğrudan doğruya saha içindeki eylemleriyle belirlenecektir. Bu nedenle Kürdistan’ın milli ve dini değerlerine yönelik ortak söylem birliktelikleri anlamlı olacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki bu yapının mensupları olan insanların birçoğu geçmişleri bakımından farklı düşünsel anlayışlardan gelmektedirler. “Ki insanlar için yaşamın ilk yıllarında şekillendirilen zihinsel yapı onlar için parmak izi niteliğini taşımaktadır.” Buna rağmen Kürdistan’ ait yerel/milli değerler üzerinden bu insanların ortaklaşması mümkün olabilmiştir.
İnsanların düşünsel bakışını belirleyen bu parmak izlerinin anlık değişim ve dönüşümlerle ortadan kaldırılması mümkün değil ama minimize edilerek zaman içerisinde tölere edilmesi mümkündür. Dolayısıyla bu düşünsel geçmişe ait olan izlere yoğunlaşarak Kürdistan’a dair geliştirilen ortaklaşmanın önüne set çekmek yerine bunun ete kemiğe bürünmesine katkı sunmak gerekir.
HEREKETA AZADİ Kürdistan değerlerine yönelik ortaklaşma üzerinden yeni pradigma inşasına girişirken mensuplarında zihinsel kodlanma oluşturma istek ve niyetinde değildir. Ki “zihinsel kodlama” insanın düşünme ve üretme becerisinden yoksunluğunun açık göstergesidir. Yani insanın düşünme melekesinin bir başkasının ipoteğine bırakılmasıdır. Mensuplarının iradelerine yönelerek otomasyon ürün niteliğine sahip fikirler enjekte etmeyi değil Kürdistan hakikatini inşa etmeyi amaçlamaktadır.
HEREKETA AZADİ fikir ve düşünce üretmekten yoksun hale gelen bireylerin de papağan misali kendilerine ezberletilenden öteye geçemeyeceklerinin bilincindedir. Bu türden bir yönelime girişen yapılara dâhil olan bazı bireylerde bu durum öyle bir yer edinir ki, bunlar burnunun dibinde olup biteni bile görme yetisini kaybederler. Dolayısıyla kendilerini herhangi bir şekilde ilgilendirmediğini düşündükleri hak, hukuk ihlalleri ve hakikate dair sorumlulukları karşısında dilsiz şeytan olmaya yönelirler.
Bu noktada HEREKETA AZADİ mensuplarının saha içerisinde kaçınmaları gereken eylem ve söylemler üzerinden nelere yönelmeleri gerektiğine odaklanalım. Ki çerçeveyi Kürdistan hakikati üzerinden inşa etmek gerekir.
1) Kürdistan hakikatinin dile getirilmesi ve TC devletinin bu hakikatin üstünü örtmeye yönelik çabaları ortaya konularak insanlarımızın bu hakikat ile yüzleşmeleri öncelenerek çalışılmalıdır.
2) Kürd halkının renkleri, dilleri ve inançlarıyla bu hakikatin bütünlüğünü teşkil ettiği ortaya konulmalıdır.
3) Bu bütünlüğün tarihsel kökenlere sahip olduğu ve aynı havayı teneffüs ederek varlık kazandıkları ortaya konularak Kürdistan hakikatine ait geleceğimizin sağlıklı temelleri bunun üzerinden inşa edilmelidir.
4) Kürdlere ait her türlü inanç ve düşünceye karşı hoşgörü içerisinde olunmalı ve bu konuda ötekileştirici dil kullanmaktan sakınılmalıdır.
5) Kürdler arasında farklılaşmayı ön plana çıkaran söylem, tutum ve davranışlardan uzak durulmalı ve ortak geleceğin inşası ön plana alınmalıdır.
6) Yine farklı düşünsel ve ideolojik bakışlardan kaynaklanan Kürdler arası çatışmaların Kürdistan hakikatinin ıskalanmasına yol açacağı dikkate alınarak, ortaklaşma üzerinden bir söylem ve eylem geliştirilmelidir.
7) Kürdistanın milli ve dini hakikati üzerinden halkımızla buluşmaya çalışılmalıdır. Ancak Hareketin mensupları olarak İslamcı bir dayatmaya girişen her türlü eylem ve söylemden kaçınarak İslami ve insani olanın ön plana alması zorunluluğu unutmamalıdır.
8) Kürdistan hakikatinin birlik dayatmasıyla değil birliktelik anlayışıyla inşa edileceği göz ardı edilmemelidir.
Sonuç:
HEREKETA AZADİ tarihsel kökenleri üzerinden Kuzey Kurdistan sınırları içerisinde yer alan tüm farklılıkları kendisine ait bir nüve olarak görmektedir.