بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Sayin Kadir Amaç ile Irak ve Güney Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine röportaj

Aso Zagrosi:10 Haziran 2014 tarihinde İŞİD olarak bildiğimiz „Ad-Davla Al-Islāmiyya fi al-'Irāq wa-sh-Shām” adlı oluşum tarihi Kürdistan şehri Musul’u ele geçirerek tümden dünyanın gündemine oturdu. Ardından örgüt Irak Sünnilerin yerleşik olduğu bir dizi şehri denetim altına aldı. İŞİD’in bu ani çıkışı ilgili bir hayli komplo teorileri ortaya atıldı… Sizin bu konuya ilişkin düşüncelerinizi öğrenmek istiyoruz.

Kadir Amaç: siyasi ve sosyolojik vakiaları komplo teorileri ile analiz etmeye tevesül edersek, realitede yaşananları anlamamız mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, siyasi ve sosoyolojik vakialar; komplo terorileri, ideolojik ve duygusal reflexlerle anlaşılamayacağı, hadisenin kemiyet ve keyfiyet noktasını açığa çıkarmamıza yardımcı olamayacağına göre o vakit; rasyonel, bilimsel ve vicdani melekeleri referans almamız gerekecektir. Bu zaviyden hareketle sorunuzu şöyle yanıtlamak mümkündür. El-Kaide ve onun devamı olan IŞD, her hangi bir uluslararasi istikbarat biriminin kurduğu bir örgüt değildir. Hiç şüphesiz her devletin istikbarat birimi, bu tür vahşet örgütlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için yoğun bir çaba sarf eder. Örneğin, Arabistan-Katar’ın bu iki vahşi örgüte destek vermesinin sebebi akidevidir. Yani, İslami tasavurları ve tahayülleri aynıdır. Türk devletinin ise, bu iki gayri İslami örgütle ilişkileri tamamıyla Kürdistan meselesi üzerinde yürütülmektedir... Dolayısıyla, El-Kaide ve devamı olan İŞD akidevi olarak, zihinsel olarak ve eylem olarak zaten vardı. EL-Kaide, İŞD ve benzerlerinin sahip olduğu bu korkunç akideyi, düşünceyi ve ameli ilk olarak, eyleme geçiren ve meşrulaştıran kişi birinci halife Ebubekir’dir. Ebubekir, kendi döneminde zekat vermeyenlere savaş açmıştır. Ebubekir’in, bu tekfirci ve ayrıştırıcı fıkh-i metodolojisi, ileride İmam Ali’nın ve ailesinin vahşiçe katl edilmesine ayrıca referans olacaktı. Ardından ehlisünet geleneği, yani dört mezhep ve El-Cumhur kendileri gibi amel etmeyenleri ehlibidat olarak isimlendirecektiler. Modern dünyada ise; Müslüman toplumları ilk olarak tekfir kültürü üzerinde ayrıştıran Seyit Kutup, Mevdudi ve Hasan El-Benna’nın düşünceleri olacaktı. Modern İslami gruplar Seyit Kutup’un,”İslami toplum ve Cahiliye toplumu” , “Mevdudi’nin “Dört Terim” çözümlemesini referans alacak ve ilk olarak birbirlerini tekfir ederek katl edecek; ardından ise, Müslüman toplumları tekfir ve katl edecektiler. İşte bu çok konuşulan, El Kaide ve İŞD örgütleri bahs ettiğimiz bu geleneğin son ardıllarıdır.

Aso Zagrosi: Kürdistan Başkanı Kek Mesud Barzani ve diğer bazı yetkililer İŞİD’in Musul’a yönelik çalışmaları konusunda Irak Merkezi iktidarını uyardıklarını, fakat kendilerini dinlemediklerini söylüyorlar. Ayrıca ABD yakın dost gördükleri devlet başkanların ve başbakanların (Almanya Başbakanı Merkel gibi) telefonlarını dahi dinliyor. Nasıl oluyor da İŞİD’in girişimlerinden habersiz oluyor?

Kadir Amaç: Sanırsam bu sorunuza en doğru yanıtı siyaset bilimi verebilir. Amerika’lı Siyaset bilimcilerin, “Kevvetler ayrılığı” ve “kuvvetler birliği”, teorisi ve pratiği sanırsam bu anlamda değerlidir. Siyaset bilimciler, Amerika ve Avrupa güçleri dünyanın çeşitli bölgelerinde çıkan, makro ve mikro savaş stratejisi içinde güç dengesini belirlediklerine işaret ederler. Bu anlamda güçlü bir devlet değilseniz güç dengeleri karşısında üstün gelmeniz bir yana, kendinizi korumanız ve yaşatmanız mümkün değildir. Irak devletinin yaşadığı durum budur. Dolayısıyla siyaset bilimci Roskin, böylesi kaotik ülkelerde güçlü devletler şu milli ve rasyonel politikayı uyguladıklarını söyler:

1-Hayati çıkara karşı ikincil çıkar

2-Geçici çıkara karşı daimi çıkar

3- spesifik çikara karşı genel çıkar

4-Birbirleriyle uyuşan çıkarlara karşı birbirleriyle çatışan çıkarlar.

Aso Zagrosi:İngiltere ve Fransa’nın Kürdistan’ı ve bölgeyi kendi aralarında Sykes picot-Antlaşması ile bölüşmelerinin 2016 yılında 100. Yılına giriyoruz. Bu antlaşmadan en çok zarar gören, ülkeleri yeniden parçalanan ve jenosidlere uğrayan Kürdlerdir. İŞİD 10 Haziran’da sınırları hiçe saydı ve Sykes-Picot Antlaşmasını yırtıp attı. Bu antlaşmanın 100. yılına doğru gittiğimiz bu süreçte ondan en çok zarar gören Kürdler ne yapıyor?

Kadir Amaç: Ortadoğu ve Kürdistan davasıyla yakından ilgilenen bir çok siyaset bilimci şu gerçeğin altını önemle çizmektedir. kürtlerin, Kürdistan davasını devletleştirme ve Ortadoğu’nun siyasi egemenliğini yeniden belirleme koşullarını fazlasıyla yaratıklarına işaret ederler. Hakikaten de öyledir; Kürt dinamikleri ve Kürt siyaseti son otuz yıl içinde tüm zamanların en büyük kazanımlarını elde ettiler. Bu kazanımları mutlaka, teritolyal ve siyasal egemenliğe çevirmelidirler. Bakınız, Amerika’lı ünlü siyaset bilimci Jones Walter, aynen şunları söylüyor: “ABD menfaati insan haklarıyla ilgili genel, seçici ve ikincil bir çıkardır.Kürt çıkarı spesifik, daimi, ve muhtemelen petrol zengini Kerkük ve Musul’lu da kapsayacak bağımsız Kürdistan’ı kurma hayati çıkarıdır. Çıkarlarımız bir süre için paralel olabilir fakat asla Kürt menfaatlerini ABD menfaatlerini saymamalıyız.” Bu bağlamda şunu söylemek istiyorum:Kesinlikle bugün, uluslararası jeopolitik ve jeostratejik koşullar Kürtlerden yanadır. Bütün Kürdistani dinamikler fikir, yöntem ve dargınlıklarını bir kenara bırakıp, bütün enerjilerini ve yeteneklerini Güney Kürdistan federe yönetimine destek sunarak ve Kürtler arasında milli birlik atmosferini pompalayarak, bu kazanımları bağımsız Kürdistan devletiyle taçlandırmalıdırlar ve ben Kürtlerin bunu yapacaklarına eminim...

Aso Zagrosi:Geçenlerde Irak savaşına katılan Amerikalı bir subay George Bush’un Irak’ı Güney Kore olarak gördüğü ve 60 yıl alanda kalacaklarını söylediğini, fakat Başkan Obama’nın Irak’ı Vietnam olarak gördüğü ve askeri güçleri çektiğini yazıyordu. ABD’nin alandan ayrılmasından sonra (2011) Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin ilk işi Sünnileri devletin üst kademelerinden uzaklaştırmak oldu. Cumhurbaşkanı yardımcısı kaçtı, Maliye Bakanı zindana atıldı ve bir çok Sünni ordu ve devlet kurumlarından uzaklaştırıldı. Nuri Maliki Kürdlere karşı Dicle Askeri güçlerini gönderdi, Kürdistan bütçesini kesti ve Pêşmergelerin maaşlarını dahi göndermedi. Irak Anayasa’sında Kürdlere ilişkin esas maddelerden, ( Kerkük ve diğer işgal altındaki bölgelerin geleceğine dair madde de dahil) hiç birini uygulamaya sokmadı. Nuri El Maliki Bağdat merkezli tam bir Şii diktatörlüğü kurdu. Aktüel durumda yaşanan çatışmalar konusunda Kürdler nasıl bir tavır almalılar?

Kadir Amaç: Kürtler, bu kazanımları mutlaka korumakla birlikte ve mutlaka Musul şehrini İŞD teröristlerinden kurtarmalıdrlar. Kürdistan davası Musul şehrini bu çapulcu yamyamlardan kurtarmayı başarırsa; muthiş uluslararası bir ihtibar ve destek kazanacaktır. İkincisi; Kürtler, İŞD ve benzeri terörist unsurları Kürdistan topraklarından çıkarıp etkisiz hale getirmezlerse, bu yamyam yaratıklar ilk firsata ülkemize ve halkımıza en büyük zararı vereceklerdir; bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın...

Aso Zagrosi: Geçenlerde General David Petraeus yaptığı bir açıklama da eğer Amerika hava saldırılarıyla İŞİD’ı vurursa “Şii milislerine hizmet eder” diyordu. Diğer yandan İŞİD, Sünni mezhebi ideoloji olarak kullanan Arap ırkçısı bir yapılanmadır. Eski Baasçıların yoğun bir şekilde bu hareketin içinde yer alması bu gerçekliğin açık bir ifadesidir. Bazı Kürd çevreleri “bu savaş bizim savaşımız değildir” diyorlar. Eğer İŞİD vb yapılar bölgede dikiş tuttururlarsa Kürdistan ile doğrudan komşu olacaklar. Ayrıca Sünni Araplar, Musul, Kerkük ve diğer işgal altındaki Kürd bölgelerini kendi toprakları olarak görüyorlar. Yarın çıkacak olacak çatışmalarda Türkiye dahil bir dizi Arap ülkesi onların yanında olacaktır. Kürdistan yönetimi yarınları da düşünerek şimdi nasıl bir tavır takınabilir?

Kadir Amaç: Bu sorunuzun bir kısmını yukarıda yanıtladık. Ancak şu kadarını ekleyebiliriz. ABD ve Avrupa güçleri, Ortadoğu coğrafyasının uygarlaşıp ve demokratikleşebileceğine hiç bir zaman inanmadı. Hele-hele siyasal İslamcı hareketlere karşı hiç bir olumlu düşünce taşımaması, Kürt siyaseti açısından oldukça önemli görülmelidir. Sanırsam; Amerika, Avrupa ve İsrail toplumları Ortadoğu coğrafyasında Kürtlerden başka sempatiyle baktıkları başka bir millet yoktur. Kürtler, Amerika ve Avrupay’la ilişkilerini doğru bir minvalde yürütmeye ağırlık verirlerse ve bu ülkelerle dost olmak için ısrarcı davranırlarsa, büyük ihtimal, Kürtlerin bağımsızlığını en başta Amerika ve Avrupa devletleri kabul edecektir.

Aso Zagrosi: Türkiye ile bir dizi ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler içinde olan Güney Kürdistan yönetimi Bağımsız Kürdistan’ı ilan edebilir mi? Böyle bir durumda Kuzey Kürdlerine hiç bir hak tanımayan Türkiye Güney Kürdlerin bağımsızlığına karşı tavrı ne olur? Geçenlerde Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani’nin başında bulunduğu bir KDP ve YNK delegasyonu İran yetkilileriyle görüştü. İran yetkilileri tüm görüşme boyunca “Kürd-Şii İttifakını” işlediler. Acaba günümüzde İkinci Çaldıran mümkün mü? Eğer mümkün ise somut olarak Kürd güçleri nasıl hareket edecekler?

Kadir Amaç: Amerika ve Avrupa devletleri öncelikle milli çıkarlarına bakarlar. Pekiala, Amerika ve Avrupa’nın Güney Kürdistan Federe yönetiminden ne çıkarları olabilir? Bana göre bundan sonra, ABD ve Avrupa Ortadoğuda en fazla Kürtlerle ilişki halinde olacaktır. Çünkü, Güney Kürdistan bölgesi dünyanın en büyük petrol kaynaklarına sahip ülkelerden biri olduğu için, Amerika ve Avrupa bundan pay almak isteyecektir. Bundan dolayı Güney Kürdistan’ın bağımsızlığını kabul edeceklerini düşünüyorum. Bu durum karşısında, Türk- İran güçleri Kürtlerin milli birliğini parçalamak için her zaman yaptıkları gibi, ümmet-kardeşlik-siyonizim-emperyalizim gibi argümanları daha sık kullanacaklardır. Allah’ın izniyle, Kürt siyaseti ve Kürt savaşcıları işgalçi Türk-Fars unsurların değerli halkımıza ikinci bir Çaldıran’ı yaşatmasına izin vermeyeceklerdir. Çünkü Kürtler eski Kürtler değil; çok daha güçlü, çok daha örgütlü ve çok daha deneyim sahibidirler.

Aso Zagrosi: İŞİD de facto sınırları ortadan kaldırırken Kürdler hala kendi aralarında duvar/sınır/hendekler örüyorlar. Güney Kürdistan kazanımları tüm dünya Kürdleri için Sykes-picot-Antlaşmasını çöpe atmak için tarihsel bir imkan sağladı. PKK, Güney Kürdistan Hükümeti ve parlamentosu oluştuğu zaman hemen karşısına “Botan ve Behdinan Savaş Hükümetini“ çıkardı. Bugün ise Batı Kürdistan’da “Kanton” ile Kürdlerin karşısına çıkıyor. Bu girişimleri nasıl yorumluyorsunuz?

Kadir Amaç: Kürt dinamikler dediğim gibi, Kürdistan davasını başarıya taşımak ve değerli mustazaf halkımıza, özgür ve mutlu bir ülke armağan etmek istiyorlarsa, mutlaka bütün yeteneklerini ve enerjilerini Kürdistan’ın milli birliği için harcamalıdırlar. Kürtlerin şu gerçeği akıllarından hiç bir zaman, ırak ve firak tutmamaları gerekiyor: Hiç bir zaman ülkemiz, bağımsızlığa ve değerli halkımız özgürlüğe bu kadar yakın olmadı. Dolayısıyla, bu şansı milli beraberliğe ve milli bir sevgiye dönüştürme yerine; grupsal, örgütsel, partisel ve ideolojik alışkanlıklarımıza tahvil etmeye kalkışırsak, birbirlerimizi yamyamlar gibi yiyip bitirmiş olacağız ve bu amellerimizden dolayı tanrı bize lanet edecek ve halkımız asla bir daha bize güvenmeyecektir.

Aso Zagrosi: Güney Kürdistan yönetimi Arap güçleriyle çatışmalar içine girerse yada Bağımsız Kürdistan’ı ilan ederse Kürdistan’ın diğer parçalardaki ve diasporadaki Kürdler somut olarak ne yapabilirler?

Kadir Amaç: Ülke dışında ve ülke içinde Milyonlarca Kürdistanlının köylerde, kasabalarda, şehirlerde büyük bir çoşkuyla ülkemizin bağımsızlık kutlamalarını yapacaklarından hiç bir kuşkum yoktur. Hakeza, değerli halkımız, alimlerimiz, aydınlerımız ,gençlerimiz, kadınlarımız,ve her meslek grubundan olan insanlarımız, Kürdistan’ın topraklarını ve siyasal egemenliğini korumak için, bu uğurda kendilerini seve –seve adayacaklarından hiç bir şüphem yoktur.

Kadir amaç

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.