Ararat kadar büyük bir aşk : İhsan ve Yaşar Aşkı(5)
Aso Zagrosi
Rasim Bey’in eşi ve bacısı sık sık Yaşar Hanım’ın evine geliyor, Kuran okuyup İhsan Nuri ve arkadaşları için dua ediyorlardı.
Bir gün 10 yaşlarında bir çok Yaşar Hanım’ın evine geliyor ve cebinden çıkardığı bir mektubu çıkararak vererek “Bir Kürd lideri bu mektubu size gönderdi ve cevabınızı bekliyor” diyor.
Yaşar Hanım mektuba bir göz gezdirdikten sonra, devletin bu oyunu olduğunu düşünerek çocuğa “benim okumam yazmam yok” diyor.
Çocuk ben size okuyayım diyerek başlıyor mektubu sesli bir şekilde okumaya.... “Kürd lideri” Yaşar Hanım’a “ Eğer eşinizin yanına gitmek istiyorsanız, sizi göndereceğim. Eğer paraya ihtiyacınız varsa haber gönderin. Siz İhsan Nuri’nin eşisiniz. Eğer bir emriniz varsa yerine getirmeye hazırım. İhsan Nuri biz Kürdlerin özgürlüğü için yaşamını büyük tehlikeye soktu” diyor.
Yaşar Hanım çocuğa “bu ağa kimdir? Nerelidir? Ne Yapıyor?” diye soruyor.
Çocuk ağanın ismini vermeksizin “büyük bir liderdir ve iktidar sahibidir. Siz ne isterseniz sizin için yerine getirecektir” diyor.
Yaşar Hanım daha da kuşkuya düşerek : “Ben eşimin yanına gitmek istemiyorum ve benim paraya da ihtiyacım yok” diyor.
Söz konusu olan çocuk ikinci defa yine benzer bir mektupla yaşar Hanım’a geliyor ve aynı cevabı alıyor.
Yaşar Hanım bu arada kendi kendisine “eğer kendisine ihanet edilmese Kürdler kolay kolay İhsan’ı terk etmezler diyor.
Ağa iktidar sahibi bir aşiret lideriydi. Devlet kendisinden şüpheleniyor ve Siirt’e çağırarak tutukluyor.........
Bir akşam Yaşar Hanım, annesi İffet ve hizmetçileri Emine evde otururlarken kapıları çalıyor. Emine kapıyı açtığı zaman iki çarşaflı kadını karşısında buluyor. Kadınlar Yaşar Hanım ile görüşmek istiyorlar.
Yaşar Hanım ile annesi bahçenin kapısına gidiyorlar. Kapıda bekleyen çarşaflılardan biri “Hanim efendi biz kadın değil erkeğiz, askerlerin dikkatlerini çekmemek için kadın kılıfına girdik. Biz bugün Tillo dağlarında geçerken İhsan, Rasim ve Tevfik Beyleri gördük, sağlık durumları iyi, bize Haci Musa Beylere gideceklerini söylediler” diyor.
Bu arada Yaşar Hanım’a bir dürbin uzatıyor ve İhsan Nuri sizin bize inanmanız için bunu verdi, diyor.
Yaşar Hanım dürbini kontrol ettikten sonra ağlamaya başlıyor. Bu arada gelen aracılardan biri hemen devreye girerek : “İhsan Nuri sizin hemen kardeşinizin yanına gitmenizi istiyor, kendilerini merak etmemeniz ve Allah izin verirse kısa bir süre içinde görüşeceğinizi söyledi” diyor.
Yaşar Hanım’ın annesi gelenlere “çocuklarım size teşekkür ediyorum” diyor.
Aracıların sözünü ettikleri yer Siirt şehrine çok yakında... İhsan Nuri her tarafta aranmasına rağmen eşine haber göndermek için şehrin yakınına kadar gelmişti.
“Haci Musa Bey’in yanına gidecekleri” meselesi bir hedef şaşırtma olabilirdi. Ama sonuçta Yaşar Hanım İhsan Nuri’den bir haber aldığından dolayı bir hayli memnun olmuş ve gözlerine uyku girmiyordu. Gece kapılarında bekleyen jandarmalar bir kurşun sıkıyor ve Yaşar Hanım hemen panik içinde dışarı fırlıyor. Öyle sanıyor ki İhsan Nuri eve geldi ve askerler ona kurşun sıktılar..... Yaşar Hanım dışarı çıkıp jandarmalarla konuştuktan sonra kaza kurşunu olduğunu anlıyor ve rahatlanıyor.
Kısa bir süre sonra Siirt Valisi Yaşar Hanım’a Erzurum’a gitmesi için icaze veriyor. Yaşar Hanım hemen var olan tüm eşyalarını satarak, Annesi, hizmetçisi Emine, Rasim Bey’in eşi ve bacısıyla Erzurum’a giden bir kervan ile birlikte Siirt’i terk ediyorlar.
Siirt’e bir Kürd lideri Kervancı başına “bu kadınları sağ ve selamet Erzurum’a götürmesi konusunda talimat vermişti ve bir aracı vasıtasıyla Yaşar Hanım’ı da bilgilendirmişti” ........
Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre Kervancı başının Kervanı Siirt yakınlarında devlet güçleri tarafından durdurulmuş ve beklemeye alınmıştı. Kervancı başı Kervanını yanındaki adamlara bırakarak çok küçük bir grup Yaşar Hanımlarla yollara düşüyor.
Uzun, zahmetli ve sorunlu bir yolculuktan sonra Kervan İhsan Nuri’nin şehri olan Bedlis’e varıyor.
İki yıl önce bu şehirden geçtikleri zaman İhsan Nuri’nin akrabaları tarafından görkemli bir şekilde karşılanmış ve İhsan Nuri’nin akrabalarından birinden kalmışlardı.
Fakat bu sefer durum tümden değişmişti. Yaşar Hanım çok küçük bir Kervan ile şehire gelmiş ve İhsan Nuri’nin akrabalarına gitmemişti.... Gördükleri insanlar hüzünlü ve kederliydiler.
Bu arada yoldan geçen bir Bedlisli “Bayanlar eşleriniz bu devletten ne zarar gördüler, sınırda İngilizlere teslim oldular” diyor.
Yaşar Hanım yoldan geçenin bu sözlerine pek hoşlanmıyor ve kızıyor.
Yaşar Hanım’ın annesi İffet: “ Kızım sen deli mi oldun? Senin onun söylediklerinden memnun olman lazım. İhsan Nuri ve arkadaşları sınırı açarak kurtuldular. O İhsan Nuri’nin hemşerisidir. Bu şekilde bize mesaj verdi ve ona teşekkür etmek lazım “ diyor.
Yaşar Hanım , Rasim Bey’in eşi ve bacısı İffet hanımın söylediklerine sevindiler ve birbirlerine sarılıp kucaklaştılar.............
Uzun bir yolculuktan sonra Kervan Palandöken Dağlarını açarak Erzurum’a vardı.
Yaşar Hanım Erzurum’a vardıktan sonra her ne kadar abisi Dr. Ali Haydar’ı göreceğine sevindiyse de kendisini yabancı hissetmeye başlıyor. Siirt’teki evinden ve eşinden kopma duygusu onu derinden etkiliyordu. Sanki Yaşar Hanım’ın cesetti Erzurum’a gelmişti.
Dr. Ali Haydar Erzurum’da Hakkı Paşa’nın evini kiralamıştı. Kervancılar, Hakkı Paşa’nın evini sorarak buldular. Eve vardıkları zaman Yaşar Hanım’ın küçük kardeşi kucağında kardeşi oğlu olduğu halde dışarı çıktı ve Yaşar Hanım’ı karşıladı.
Kervancılar onlardan ayırarak konaklama yerlerine gittiler. Rasim Bey’in eşi ve bacısı ise Rasim Bey’in Erzurum’daki amcasının oğlunun evine gittiler.
Yaşar Hanım ve annesi geniş olan evin bahçesinde hasretle Hayri ile kucaklaştılar.
Yaşar Hanım evin avlusuna girdiği zaman kardeşinin eşi Sediqe’yi gördü ve Yaşar Hanım’ı görmezlikten gelerek bir odaya giriyor. Bu durum Yaşar Hanım’ın var olan dertlerini daha da deşiyor.
Yaşar Hanım karşı karşıya kaldığı tabloyu görünce bir andan kardeşlerini unutarak geri gitmek istiyordu, ama nereye?
O esnada Hayri Sediqe’ye seslenerek “Annem ve bacım geldiler” diye..
Sediqe dışarı çıkarak sanki gelişlerinden haberi yok gibi yaptı ve gidip kendileriyle kucaklaşıyor.
Dr. Ali Haydar evde değildi. Askeri kışlanın merkezi Erzurum’un dışındaydı, kendisine telefon ile bacısı ve annesinin geldiğine dair haber verdiler.
Yaşar Hanım’ın anlatımlarına göre Dr. Ali Haydar’ın eşi onların o gün Erzurum’a ulaşacağını bilmesine ev de aşçı olmasına rağmen hiç bir yemek hazırlamamıştı.
Yani buz gibi bir karşılama....
O günlerde Erzurum’da küçük deprem sarsıntıları oluyordu.
Şehir halkı evlerini terk ederek şehir dışında çadırlarda yaşıyordu. Evlerin bir kısmı yıkılmış ve bazı evlerin duvarları çatlaklarla doluydu.
Bir kaç saat sonra Dr. Ali Haydar’da eve geliyor, kardeşler içtenlikle kucaklaştılar. Yaşar Hanım ağlamaklı bir şekilde yaşanan tüm gelişmeleri kardeşine anlatıyor.
Devam edecek..
Aso Zagrosi