Güney Kürdistan’da Yeni Hükümet Kurma Sorunu !
(Güney’de kisa bir gezinti - 1)
Mehmet Müfit
21 Eylül’de yapilan Parlamento seçimleri üzerinden aylar geçmesine rağmen yeni hükümet henüz kurulamadi. Seçimlerin sonuçlari güney’de siyasi partiler ve güçler arasindaki eski «de facto» ilişkileri, antlaşmalari ve dengeleri yeniden biçimlendirerek olasi bir «harmanlamanin» koşullarini oluşturdu.
Hiç şüphe yokki, seçimlerin asil galibi Gorran siyasi hareketi oldu. Her yerde ve toplumun her katmaninda en çok bu hareketin yolsuzluklara, kayirmaciliğa, rüşvete ilişkin kararli doğru pozisyonu ve aldigi oy orani değil sadece tartişilan, onun yeni hükümetin oluşumuna katilip katilmamasi da gündemi belirlemiştir. Gorran, siyasi planda ister beğenilsin yada beğenilmesin, ister onaylansin yada onaylanmasin mevcut gidişattan rahatsiz olan herkes onun rolünün kaçinilmaz önemine vurgu yapmaktadir. Bu bakima, onun yeni hükümetin oluşumuna katilmasi, Kürdistan’in her düzeyde ilerlemesi, olumsuzluklarin en aza çekilmesi bakimindan son derece önemli olduğunda her kes hemfikir görünüyor. Gorran’in bu büyük beklentiye cevap vermesi isteğini rahatlikla gözlemlemek mümkündür.
Ne var ki Gorran, kayitsiz şartsiz olarak hükümete katilma siyasetine sahip değildir; her şeyden evvel, PDK ve YNK arasinda belli bir programa dayanmadan iki dönem oluşturulan hükümetten farkli olarak sinirlari önceden belirlenmiş bir hükümet programi etrafinda oluşturulacak koalisyonla işe başlanmasini önermektedir.
Gorran hareketi, bu yaklaşimi temel almaktadir; şayet istediği «hükümet programi» oluşturulmazsa, (elbette bu program, siyasi partilerin uzlaşmasi ve onayiyla mümkün olacaktir) yeni hükümetin kuruluşuna katilmayacaktir. Mevcut siyasi sistemi «islah» edecek hükümet programi olmadan güney Kürdistan’da ciddi bir hükümet ve değişiklik olmayacağini herkes bilmektedir. Gorran kendisini inkar etmeden eski tipte bir hükümete onay vermeyeceğine göre, muhtemel bir koalisyon hükümeti kurma faaliyetleride sonuç vermeyecektir. Bu taktirde, yeni hükümet kurma icraatida belirsizlik içinde kalacaktir.
Noşirwan Mustafa’nin açiklamalarina bakilirsa, Gorran kurulmak istenen «koalisyon hükümetinde» yer almak istemektedir. Bunun için de, Pirmam’da sayin Mesud Barzani’yle beklentilere cevap verecek düzeyde önemli bir görüşme yapmiştir. Üstelik, korumasiz olarak bu ziyareti gerçekleştirdiği söylenmektedir. Yakin çevresinden bir takim tanidiklarin bildirdiğine göre, Barzani ailesi yillardir Noşirwan’in kendilerine karşi sürekli düşmanlik yaptiğini işleyerek propaganda ettiğini, bundan dolayi onun korumasiz olarak Pirmam’a gitmesiyle, Kürdistan’da sorunun Barzani ailesi olmadiğini, çelişkilerin ise kişisel olmaktan uzak olduğunu göstermek istemiştir.
Bu görüşmeden sonra, birtakim PDK yetkilerinin Noşirwan’in son derece yapici ve ilerletici yerinde önerilerinin olduğuna ilişkin övücü tutumlari, Pirmam’daki görüşmelerin olumlu geçtiğini göstermektedir. Fakat YNK’nin içindeki gruplaşmalarin ve liderlik sorununun askida kalmasi yeni hükümet faaliyetlerini geciktirdiğide bilinmektedir. YNK içinde üç ayri gruplaşmanin yaşanmasi ve gelecek Ocak ayi içinde kongresinin yapilacağina ilişkin beklentiler «koalisyon hükümeti»ni kurma işini geciktirecektir. Bu durum, güney’de asil ipleri eline almiş olan PDK’nin iç ve diş ilişkilerinde bir dereceye kadar işine yarayacaktir. O, bu «avantajini» Kürdistan’da yeni ve daha güçlü bir «koalisyon hükümetini» kurmak doğrultusunda kullanmazsa kendisini yipratacağindan dolayi elini çabuk tutarak sorumluluklari diğer siyasi partilerle paylaşmak durumundadir. Kitlelerde var olan muazzam hoşnutsuzluk dikkate alinmayacak düzeyde değildir. Ayrica Gorran’in muhalif güç olarak yükselişi, PDK’nin de YNK gibi konumunu güçleştirmektedir.
O bakima, Kürdistan’daki iç ve diş ilişkilerdeki çelişkiler yumaği PDK’yi altindan kalkamayacaği oldukça zor bir konuma sürükleyebilir. Öncelikle içte ciddi boyutlara ulaşmiş olan ve Gorran’da somutlaşan halk hoşnutsuzluğu, dişta ise Iran ve Türkiye ile olan ilişkilerin yüklediği «sorumluluklar» başka boyutlarda çatlakliklara sebebiyet verirse PDK ile PKK’nin çatişmasi gündeme gelebilir. Bu taktirde, olan Rojava’ya olacaktir.
Kanaatime göre, ortadogu’da Kürdistan’in jeopolitik konumu yeniden belirlenmezse, iki önemli gelişme güney’de olumsuzluklari körükleyecektir; birincisi, ABD ile İran arasindaki yumuşamanin yol açtiği atmosferde ilişkiler ve güçler dengesi yeniden düzenlenebilir. Bu taktirde, Bagdat’taki iktidarla olan «sürtüşmede» kendisini yalniz ve korumasiz bulabilir. İkincisi, Türkiye’nin son dönemdeki Kürdistan’a ilişkin «açilimlari»ni, öyle çok masumane iyi niyet gösterisi olarak görmenin fazla naiflik olacağinin görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Hem PKK ve hemde PDK üzerindeki etkilerinin siyasi bir hesaba dayandiğini görmemek yanliş olacaktir. Asil buna dikkat edilmesi gerekiyor.
Bundan dolayi, güneyde bir an evvel «koalisyon hükümetinin» kurulmasi elzemlik kazaniyor. Çünkü bu gün ne hükümetin nede muhalefetin mevcudiyeti yoktur. Dolayisiyla siyasetin işlerliğe kavuşmasi Kürdistan’in bekasi için hayati öneme sahiptir. 8.12.2013
Mehmet Müfit