بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Qolağası Kerem Bey/Kerem Begê Zirk(î)anî sahipsiz mi?(4)


Şu noktanın altını çizmek istiyorum. Benim burada amacım Zirkî/Zirqîlerin tarihini yazmak diye bir amacım yok. Zirkîlerin tarihine ilişkin bir hayli belge belge var. Mısır, Arap, Türk ve Kürd kaynakları parçalıda olsa geniş bir şekilde Zirkîlerden söz ediyorlar. Bunların hepsinin derlenmesi gerekir. Benim amacım Kolağası Kerem Bey hakkında bir sayfalıkta olsa bir şeyler yazmaktır. Zirkîlere kısa bir şekilde değinmemin amacı Qolağası Kerem Bey’in aşireti hakkında bazı bilgiler vermekti.
Zirkîler hakkında bir şeyler yazan tüm yerli ve yabancı kaynaklar Zirkîlerin bir Kürd aşireti olduğundan hem fikirler. Şeyh Hasan Zirkî’nin Ehli Beyt’te bağlama girişimi o dönem var olan modaya uygundu. Çünkü, aşiret gücünün dışında dinsel otoriteyi de beraberinden getiriyordu. Bundan dolayı ben Ebu Bekir Tihrani’nin Şeyh Hasan Kurdî’sine kafa yordum ve acaba ikisi aynı kişi değillermi? diye sordum.

Fakat çok açık olan bir husus var. Arapça ve Farsça yazmanın moda olduğu bir dönemde, Şerefxan dahi Şerefname’sini Farsça yazdığı bir dönemde Zirkan Mîrlerinden Mîr Yaqub Begê Zirkî 1578 yılında Kürdçe şiirler yazıyor ve bir Kürdçe Diwan yayınlıyor.(Şerefxan, Şerefname, sayfa 269)

Elbette Mîr Yaqub Begê Zirkî ‘nin Kürdçe ile olan bu ilişkisi istisnai bir durum değildir. Bu bir dilsel ve kültürel birikimin üründür. O dönemler Zirkî Mîrleri bir dizi medrese açıyorlar. Bu medreseler Kürd dili ve edebiyatının ocaklarıydı. Fakat ne yazık ki Mîr Yaqub Begê Zirkî ‘nin Kürdçe diwani dahil olmak üzere o dönem Zirkî medreselerinde üretilen edebi ürünler yazılı olarak elimize ulaşamadı. Asırlardan beri Osmanlı ve Türk devleti tarafından Kürdlere karşı diğer soykırımların yanında kültürel jenosidinde uygulandığını bildiğimizden dolayı bu eserlerin kaybolması anlaşılır bir durumdur. Evliya Çelebi’nin Bitlis Mirlerinden Mir Abdal’ın kutuphanesinin günlerce yanması gözlemi bu anlamda kaydedilmesi gereken bir gerçektir. Zirkî kaleleride sürekli saldırılar altındaydı ve defalarca yakılıp yıkıldılar.Moğollar, Karakoyun ve Akkoyunlar, Sefewiler, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti defalarca Zirkî Beylerinin hakim olduğu bölgeyi yakıp yıktılar. İnsanların toplu bir şekilde katliamlarda geçirildiği bir ortamda edebi eserlerin kurtulması büyük oranda şans eseri olur. Tarih boyunca ne kadar uygarlık barbarlar tarafından yok edildi ve insanlar yeniden sıfırdan başlayarak üretmeye başladıkları düşündüğümüzde, Zirkîlerin ve diğer Kürd Mirliklerinin yarattıkları kültürel değerlerinin kaybolmasını anlaşılır kılar.

Aslında Zirkîlerdeki o güçlü olan Kürdlük damarı hep sürdü. 1835 ayaklanması sırasında Timur Begê Zirkî’nin Rewandiz Mîr’i, Mîr Muhammed ile girdiği ilişki, 1925 Devrimi’nin yenilgisinden sonra Şeyh Said ve arkadaşlarıyla birlikte Kemalistlerce alçakça katledilen Salih Begê Hêneyî ve Qolağası Kerem bu akımın temsilcileri olarak ön plana çıktılar.

Salih Begê Hêneyî aile çevresinde ve dönemindeki medreselerde iyi bir eğitim almış ve yıllarca kaldığı bölgede Maden ve Ergani’de müfülük yapmış aydın bir Kürd şahsıydı. Kemalistler iktidara geldiği zaman Salih Begê Hêneyî Kemalist iktidara hizmet etmemek için müftülüğü bırakmıştır. Salih Begê Hêneyî Kürd Teavun ve Terakki gazetesinde(1909) Kürdçe(Dimilî) şiir yazmış, Kürd dili üzerine çalışmalar yapmıştır. Dil çalışmaları konusunda Ziya Gökalp ile birlikte çalışmaları da olmuştur.(Bilindiği gibi Gökalp daha sonra Türk ırkçılarının akıl hocası olmuştur)

Salih Begê Hêneyî 1925 Devrimi sırasında Kürd savaşçılarının yani o dönemin söylemiyle “Mucahidin Reisi Evelli” di.

Salih Begê Hêneyî, 1925 yılında idama mahkum ediliyor ve Şeyh Said ve arkadaşlarıyla birlikte idam ediliyor.(Daha fazla detay için sayın Malmîsanij’ın Salih Begê Hêneyî adlı makalesini ekte sunuyorum)

Zirkî aşireti sadece Kuzey Kürdistan’da değil, Ortadoğu’yada yayılmış bir Kürd aşiretiydi. Tarih boyunca diğer Kürd aşiret yapılanmalara karşı yapıldığı gibi Zirkîlerde büyük sürgünlere tabi tutulmuşlardı. Arap ve İslami ülkelere yayılan Kürdler büyük oranda asimile oldular. Fakat, bu asimile girişimlerine rağmen bazı Kürdlerin aşiretlerinin ismini “Gorani”, “Babani” ve “Zerqi” yada “Kurdî” gibi soyisimler kullanması neticesinden günümüze kadar ulaşmışlar ve Kürd olarak biliniyorlar.

Bunlardan biri de Hayreddin Zerkelî dir. (1893- 1976) İslam tarihi ve islam alimleri ve şahsiyetlerini inceleyen herkes Hayreddin Zerkelî’nin 8 ciltlik “Qamusi Alem”ine baş vurmak zorundadır. Hayreddin Zerkelî onlarca eser verdi. Riyad üniversitesinde kendisine has bir bölüm vardı. O sadece tarih ile ilgilenmemişti, aynı zamanda şairdi ve şiir diwanları var. Hayreddin Zerkelî’ nin diplomat olarak çalıştığıda biliniyor.( daha detaylı bilgi için Abdulrahman El Başa Kovara Şarevanîya Duhokê, Jimara 3, 1998, r 106- 107, aktaran Dr. Zirar Sıdıq Tofiq, Hoz w deselatî Hozekîye Kurdîyekanî Çaxî Nawerast, Weşanxana Mukrîyan-2010, sayfa 152)

Eğer birileri Hayreddin Zerkelî’nin ailesiyle ilişkiye geçerse ve Zerkelî’nin eserlerinde Kürdler diye bir araştırmaya girişirse belki hem Zirkî aşireti hakkında ve hemde genel Kürd tarihi hakkında bir dizi değerli bilgiye ulaşır.

Sonuç olarak Zirkîler Kürdistan tarihinde önemli bir rol oynayan Kürd aşiretlerinden biridir. Bu aşiretin saflarında çıkan Kolağası Kerem Bey, geçen yüzyılın başlarında hem askeri ve hemde siyasi olarak önemli bir rol oynadı. Kolağası Kerem Bey’in Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde oynadığı rolü açığa çıkarmak, gençlere ve özelliklede gelecek kuşaklara onu tanıtmak amacıyla onun hakkında kimden ne gibi bilgiler varsa yayınlamalıdır. Burada Zirkîlerin üzerine de çok büyük bir görev düşüyor.

Devam edecek.

Aso Zagrosi

Ek:

Salih Begê Hêneyî /Malmisanij


Salih Beg, kurdanê kirmancan (zazayan) ra kurdêk o û qezaya Hênî (qezayêka Dîyarbekir) ra yo. Coka bi nameyê Salih Begê Hênî yan zî Salih Begê Hêneyî şinasîyêno.
Salih Beg, kurdanê kirmancan (zazayan) ra kurdêk o û qezaya Hênî (qezayêka Dîyarbekir) ra yo. Coka bi nameyê Salih Begê Hênî yan zî Salih Begê Hêneyî şinasîyêno.

Nuşteyêk “Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi”yo ke 1909 de nusîyayo ra fam beno ke Salih Beg o wext wareyê ziwanê kurdkî de xebitîyayo (1). Wextêk o û Zîya Gokalp embazê yewbînî bîyê (2). Ey demêk muftîyîya Madenî zî kerda.

Salih Beg, wextê serewedardayîşê Şêx Seîdî de Serekê Yewin ê Mucahîdan (Mücahidin Reis-i Evveli), yanî serekê yewin ê hêzanê eskerîyanê kurdan bi. 1925 de, o, Şêx Seîd û embazê eyê bînî Dîyarbekir de ameyê dardakerdene.

Salih Beg bi mêrxasîya xo zî namedar o. Goreyo ke tayê rojnameyê tirkanê ê demî nusenê, wextê dardabîyayîşî de, Salih Begê Hênî şîret embazanê xo kerdo ke camêrd bîn, nêtersîn.

Ey kirmanckî (zazakî) û kurmanckî hete çend ziwanê xerîbî zî zanayî. Goreyê îfadeyê xoyê ke Mehkemeya Îstîqlalî ya Dîyarbekir de dayo, ey erebkî, tirkî, fariskî, tikê franskî zanayo û mamostayêk armenî hete îngilizkî zî wendo la nêşîyayo qisey biko.

Salih Begê Hênî şîîrî zî nûştî. Şîîrêka eya kurmanckî wina ya:

"Eger çêkî ji bo cehşê kerê ra

Ji zêr afir, li nêv eywanê kesra (3)

Mu'ellîm be ji bona wî Felatûn (4)

Bibe saqî ji bo wî Îbnû Sîna

Tu wî av dî ji yenbû'a heyatê (5)

Di şûna êm bidî wî lewz (6) û xurma
Meke bawer ku dê sahibhuner (7) be

Ewê dîsa wekî bavê xwe ker be

Dema tu wî ji eywanê derînê

Huner nayê ji wî xeynê zirrînê" (8)

Beytêka xoya bîna kurmanckî de zî wina vano:

"Bi çavê 'îbretê mêze ke hîvê

Ku daîm piştê bedrê ew hîlal e." (9)

Vatişan gore, Salih Begê Hênî wextê dardabîyayîşî de na beyta tirkî vata:

"Gerçi enzar-ı ehibbadan dahi dûr olmuşuz

Rahmet-i Rahman'a yaklaşmakla mesrur olmuşuz" (10)

Labelê tayê çimeyanê bînan de na beyte yewna hawa ya:

"Rahmet-i mevlaya yaklaşmakla mesrur olmuşuz
Hak yolunda müflis-i hane harap olduksa da

Bu harabiyetle biz manada mamur olmuşuz.

Kul bize zulm[l]e mücâzât etse perva etmeyiz

Çünkü teyid-i ilahiyeye mazhar olmuşuz." (11)

Yanî vano herçiqas ke ma ewnîyayîşê (nîyadayîşê) dostan ra durî kewtî zî ma Hûmay ra nizdî bîyî û ma kêfweş î; qul zulm bi ma biko zî ma nêtersenê çimkî ma destegê îlahî girewto.

-----------------

(1) Kürd Teavün ve Terakki Gazetesi, nr. 6 (17 Zîlhîcce 1327/1909), Îstanbul, r. 50

(2) Neqlkerdox: Rohat, Ziya Gökalp’ın Büyük Çilesi, Fırat Yayınları, Îstanbul, 1992, r. 48

(3) kesra: padîşayê Îranî

(4) Felatûn: Platon, Eflatun

(5) yenbû'a heyatê: çimeyê awa heyatî

(6) lewz: vame

(7) sahibhuner: wayîrê hunerî

(8) Mi na şîîre Mehmûd Lewendî ra girewte.

(9) Na beyta Salih Begê Hênî, mi semînerek de M. Emîn Bozarslanî ra eşnawitibî.

(10) Biewnîre notê heştine.

(11) Uğur Mumcu, Kürt-İslâm Ayaklanması 1919-1925, Tekin Yayınevi, Îstanbul, 1991, r. 231

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.