بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 7 April 2011
2004 yılından beri “Dönüşü Olmayan Yol” romanlarını yazıyorum. Kitapları yazarken gerillada kalmış çok arkadaş dinledim. Dördüncü kitap, 1999 yılında Öcalan’ın çağrısıyla başlayan geri çekilme sürecini anlatacak. Geri Çekilme sürecini, geri çekilen gruplarda bulunan arkadaşlardan dinliyorum. Binlerce gerilla korumasız bir şekilde geri çekilirken, çok ağır kayıplar veriyorlar. Türk ordu birlikleri geri çekilen grupların her fırsatta önünü kesiyor. Çemberi yırtanların bir daha önünü kesiyor. Yaraladığı, dağıttığı, parçalara böldüğü gruplara aman tanımıyor. Onların da önünü kesiyor.

Bazı gruplar sınır ötesine hiç ulaşamıyor. Bazı gruplar yola çıktıkları sayının üçte ikisini ceset olarak arkada bırakarak sınır ötesine ulaşıyorlar. Dinlerken ağlıyorum. Yazarken ağlıyorum. Bir devletin, vatandaşım dediği insanlara karşı bu kadar acımasız olmasını aklım hayalim almıyor…

Bir yılan, bir aslan, bir timsah, bir kaplan… Nasıl anlatsam bilemiyorum. Korunaklı bir alana ulaşmaya çalışan yaralı bir ceylan var. Cümle vahşi hayvan yaralı ceylanın peşinde… Yakalayıp, yutuyorlar…

Kürt halkının, Kürt gencinin hayatı bu kadar ucuz mu? Ne yazık ki ucuz… Kürdistan adındaki topraklar dağlara sığınmış kendi çocuklarını korumakta yetersiz. Yetersiz olan Kürdün mücadele anlayışı…

Amanoslar’da yedi gerilla katledildi. Elini tetikten çekmiş gerilla katliamı başka alanlarda da sürüyor. Türk devleti termal kameralarla, heronlarla, gece ve gündüz dürbünleriyle, takiple, pusuyla ateşkes halindeki gerillaları öldürmeye devam ediyor. Elbisesinde termal kameranın renkli ışığını gören gerillanın işi o an bitmiş oluyor.

Kürt halkının evlatlarının kanı bu kadar uzcuz mu? Evet ucuz. Kürdün yaşamı ucuz. Halkın yüzde doksanın PKK’yi desteklediği köy, kasaba ve şehirlerde insanlar tutuklamalardan, birber gazından, açlıktan ve çaresizlikten bunalmış. Dağlardan indirilen evlatlarının oynanmaktan tanınmaz hale gelmiş cesetlerini kaldırmaktan bunalmış.
Alman Devrimi kanla bastırıldığında devrimin önderlerinden Rosa Lüxsemburg şöyle diyordu:

“Sizi gidi budala zaptiyeler sizi! Demek Berlin’de düzen hüküm sürüyor.”

Onca mücadeleye karşı Kürdistan’ın köy, şehir ve kasabalarında sömürgeci düzen yetkinleşmiş olarak hüküm sürüyor…

Ve dağlardan durmadan gerilla cesedi indiriliyor.

En acı olanı da, gerillaları katledenler, tanımaz hale getirdikleri cesetleri halkın içine atıyorlar ve “seçin evlatlarınızı” diyorlar. Sonra o evlatların cenaze törenlerine biber gazı ve dipçikle vuruyorlar.

Olup bitenler bana çok ağır geliyor.

Bu büyüklükte bir halk desteğine sahip olanlar, cop ve namluları kırıp sahiplerinin katil ellerine teslim etmiyorlarsa ortada bir tuhaflık var demektir.

Savaştır, bu tür şeyler olur diyenler olacaktır. Hayır, ortada çift taraflı bir savaş yoktur. Tek taraflı bir işgal, saldırı ve katliam vardır. Bütün ateşkesler boyunca tek taraflı saldırganlık sürüp gitmiştir…

Biraz mantıklı olalım. Dağ nedir? Güneşten bir elma ısırığı büyüklüğünde kopan dünyanın uzun bir süre ateş kütlesi olarak uzay boşluğunda döndükten sonra yanmakta olan lavların sıkışarak kabarmasından, akmasından, akıcı ateş kütlesi üzerine yüzer halde bulunan soğumuş kara parçalarının çarpışmasıyla oluşmuş çıkıntılardır, tepelerdir, doruklardır. Çok sonraları var olan ve kabileler halinde yaşamaya başlayan insan cinsi de bu tepeleri, dorukları, tapeler arasındaki vadileri kendisine yerleşim yeri, yurt, köy ve vatan edinmiştir.

Birkaç milyar yıl sonra da güneşin sönmesiyle toz zerecikleri halinde uzayın sonsuzluğunda savrulup gidecek ve mutlaka çekirdek halinde oluşmaya başlamış yeni bir yıldızın manyetik alanına girerek, yine ateş, lav ve toz zerrecikleri olarak o yıldızın bir parçası haline gelecektir…

Dünyanın sonu belli bu mutlak hikayesinde Türk devletinin, sınırların veya Amerika’nın yeri neresidir? Yoktur, her şey bir zaman sonra sonsuz bir hiçlik olacaktır uzayın sonsuzluğunda. Ünlü fizikçi Hawing, insan cinsinin gelecekteki yokoluşunu ve çaresizliğini şimdiden gördüğü için bir çağrı yaptı:

“Uzayda kendinize yeni yerleşim alanları bulun, yoksa insan cinsinin geleceği yok,” dedi.

Kürtler, mutlak sonu olan bir dünya hayatında, Nietzche’nin dediği gibi, bağırsakları bile uyduruk olan Türk devletine ve onun öldürücü namlularına teslim yaşamak zorunda mıdırlar?

Sürekli insan gövdesi yiyerek beslenen bir canavar karşısında bu kadar çaresiz ve ölümcül beklemek insanı fazlasıyla üzüyor…

Kürtler, siyaset değil; doğal evrimi ve fizik kanunlarını okusalar dahi Türk devletinin zulmü altında bir saniye bile yaşanmaması gerektiğini anlar…

[email protected]

Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir


Önce şuna dikkatinize çekeyim. Şu yorumum üsteki yazıyla bir alakası yok. Hasan'a ait başka iki yazısında alınmış iki alıntı aşağıya alacağım. Okuyucunun dikkatlice okumasını öneririm. Okuyucu Hasan'ın bu her iki alıntı ile ne anlatmak istemiştir anlamaya çalışsın. Benim anladığım şu. Ben yaparım, ama siz yapamasınız. Ben resmen Türk konsolusluğuna başvururum bu doğru, ama başkası Türklerden herhangi bir kurum ve şahsa bu başvuruyu yapamaz. Merak ettiğim bu çifte standart olmuyor mu? Heyse Hasan'a ait iki alıntıyı aşağıya asıyorum. Yorum okuyucuların. ...   Hasan Bildirici: “Kürdistan Beşir Atalay ve Abdullah Gül’den daha çok bizim vatanımızdır ve o vatana kayıtsız şartsız dönmek için Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Tayyip Erdoğan gibi Türk yöneticilerden izin almak gerekmemektedir. Bu, Kürde uygun görülmüş aşağılayıcı bir durumdur. Diyelim ki, Burkay ve Şivan gibi isim yapmış Kürtler Başbakan, İçişleri Bakanı, Meclis Başkanı ve Başbakana başvuru yaparak ve kendileriyle görüşerek geri dönebilirler. Bizim gibi insanların böyle bir olanağı ve başvurusu olmayacağı için biz nasıl döneceğiz? ... Hasan Bildirici: “On yıldır Türk konsolosluğuna dönüş için başvuru yapmışım. Önce vatandaşımız değilsin diye kovuyorlardı. Sonra kendileri vatandaşlığa geri almışlar… Şimdi ne zaman dönebilirim diye soruyorum, öyle dut yemiş bülbül gibi ağızları kapalı bana bakıyorlar… Bazen de utangaçça: “Hapishaneye uçuş kağıdı verebiliriz,” diyorlar.“

arkadaslar sanirim temel bir farki gormezden geliyorsunuz yasadiginiz devlet sizin etnik varolusunuzla baglari olan bir devlet olmaya bilir hatta bu etnik varliginizi dupeduz yoketmek isteyen bir yapi da olabilir ancak onun icinde yasarsiniz boslukta degil dolayisiyla o devletin yasalarindan -begenmeseniz de hoslanmasaniz da- azami oranda faydalanmak bir secimdir yani isvec sizin babanizin devleti degildir ama isvec kendi varligini -duzeni saglama almak icin cikardigi yasalarini herkes icin cikarir Tc bu duzeude bir devlet asla olmadi kendi yasasini -o ilkel yasalarini bile-kendi cignedi tumuyoe illegal bir yolu secmemisiseniz (bu da elbette bir tercih ve MESRU bir yoldur) legal yopntemleri benimsemisseniz kullanmasi cikariniza olan yasalari kullanmaniz gerekir. illa ornek veridtmeyin bana hasan da TC vahsi devletinin yasal prosedurune uygun olan isi yapiyor Tc ye veya baska bir ulkeye girebilmek icin visa veya ozel izin gerekiyor ise o memleketin elciligine basvurusunuz siz hic ne bileyim tanzamya ya gitmek isteyen birinin tanzanya ic isleri bakanina basbakanina basvurdugunu duydunuz mu? kemal burkay in TC nin hakimiyeti altindaki dersime gitmek istemesi kadar dogal insanca siyasi bir talep olamaz aynisi siwan icin de gecerli aynisi senin benim icin de gecerli (ben dediysem, ben tam uygun bir ornek degilim ben her dakika istedigim gibi giderim, cunku hic bir zaman siyasi multeci olmadim-meslegimle ilgili ciktim TC nin disina. bu hakkimin hukukumun gaspedilmesini de istemem) amma velakin basbakanla tlf , ic isleri bakaniyla eller dizde fotiograf lackaligin isaretidir devlet ona hakim olanlarin otesinde baska formlara cevirlebilecek bir YAPIdir yarin bir gun bu devleti deiyelim ki iki uluslu federasyona cevirmeyi becerdi kurdler (merak etmeyin federasyon olursa cok isteyen cikarsa bunlar birbirinden ayrilip bagimsiz da olur, bagimsizlikcilarin ici rahat olsun) devlet-yasalari ile servis kurumudur bu temel zamazingoyu bozan vahsi ilkek torklerdir sen tu bu embesillerin goreceli olarak en reformcusuna eller dizde resimler cektir oteki de tlflas filan gerek var mi? yasalar hala ilkelse orya gidemezsin demektir yasalar hala ilkel de sen orya giderken ozel korumma ihtiyaci duyup hukumet uyeleri ile alla kulle oluyorsan yasalarin bagiszi bir bicimde isleyisi olan uclu ilkenin cignenmesini kabul ediyorsun demektir kendin icin yurutmenin yargiya mudahalesini istemek demektir ee yarin donup nasil uygarligi savunacaksin? hasan bunlari bu bicimde aciklamadi beni okursa ogrenir kurdlerin hocasiyim ve kurddum-kurdden hoca edinmekten gocunmayin direk soyluyorum bakin-oyle yapmacik alcak gonululuk yapacak ne zamanim ne de tiynietim var. son uc gun icinde benim onun gazetesinde Hasret in sacma yaziaisina yazdigim iki kucuk not idda ediyorum  ona yukaridaki refleksiyonu yaptirmis olabilir yapamissa iyi yapmis-dogru yolda ulan bizim canimiz, kurd genclerinin cani patlican mi? evet patlican  basta bizim kurd orgutlerinin basina coreklenmis siyasi kulturun canavarlari srgulanmali. sorgu dedikse sadece lafla sozle adamlarin basina tabancayi sopayi dayararak degil bu melun apo gokten zembille inmedi ortada bir suru apo kadar sansli olmayan apo kadar da korkak olmayan  amma velakin insan hayatina zerrece deger vermeyen salatik doluydu genc samimi cesaret simgesi bir suru genci  hazirliksiz donanimsiz kurtlarin onune attilar ruhlari titremedi bile hala boyle hala siradan kurdun yasaminin kiymeti harbiyesi yok buna icimizde itiraz etmeden duze cikamayiz hasan ucundan yaziyor ulan lider musvettesi sen canini kurtarmak icin alelacele aldigin cekilme kararinda kac ocaga aci dusurdun bir hic ugruna senden hesap soran cikti mi? ayni donemde yasadigimiz baska uluslara ozeniyoruz orda lider banka kartini karistirdigi icin siyasi hayati sonuyor bizde deste deste gencimizi olumune yol aciyor o orgutte bir allhin kulu cikip bu ne bicim liderlik-bari bir kere olsun -bok yedim hataliydim-de diyebilyor bunun tercumesi kurdler kurdistan cocuklarinin canina bes paralik deger vermiyor demektir hasan yaziyi yazdi akli olan yakindigi olumlerden sorumlu olani arar bulur. hasret birselin uc bes gun once yazdigi yaziya bakin (ben asagi astim) hasanin yazdigi bu yaziya bakin bu bir tartismanin baslangicidir iyidir hasret ile hasan bir araya gelip olen bu genclerin nicin oldugunu ayrintisina kadar tartismalilar ahlaki, insafi, sevgisi, integritesi olan bunu yapar sonra da bugunku radikale dusen o gencecik ODTU bilgisayar ogrencisi kurdistan cocugunun  bize bakan parlak ve  alabildigine insancil gozlerine bakar artik aglarmisiniz abdo dumbugune kufur mu edersiniz o da sizin mesrebinize kalmis bir sey yanliz her zaman yapmaniz gereken sey kurdistanin narin,tum cocuklarina hoyrat davramamak onlarin hayatini en kiymetli deger olarak gormek olmali deger deger diyenlere al iste deger gucu tahripkar bicimde ve tek basina kullanmaya kalkanlari da surekli tekmeleyerek. hasan bildirici nin son yazisi gayet yerli yerinde memleketine de siradan vatandaslarin giderken kullanmasi MECBUR edilmis yollardan gitme cabasi gayet NORMAL. sinirdan kaca gecerken kicina bir kursun yeyip olsun mu? kac yazarimiz var? nerde bu yogurdun bollugu? adami elestirmeye devam ancak sap la samani da ayirmak lazim  hurmetler ederim kizsam kopursem de gercekten severim siz HeK

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.