Red ve inkara dayalı, kırım ve kıyımlara yetki ve güvence sağlayan ırkçı TC Anayasası’na ilişkin son yıllarda yoğun bir tartışma yaşandı. AKP bu tartışmaları, yaratılan rüzgarı yelkenine almayı başararak yeni limanlara yanaşmaya çalıştı ve bunda başarılı da oldu.
Hatırlardadır. 2007 seçimlerinden önce yeni bir anayasa yapma vaadinde bulunan AKP, seçimleri kazandıktan sonra bir taslak da hazırlatarak piyasaya sürdü. Dengir Fırat boynuna astığı Anayasa davulunu kapı kapı dolaşarak tokmakladı. Fazla geçmeden anayasa taslağı rafa kaldırılarak tozlanmaya bırakıldı. Davulu elinden giden Dengir Fırat tokmakla yapayalnız kaldı ve bir kenara itildi.
Sonra devir döndü ve AKP raflarda tozlanmaya bırakılan anayasa taslağını da değil, bu kez yürürlükteki Anayasa’yı eline alarak küçük tadilatlara gitti, cicili-bicili yamalarla bohçayı renklendirdi. Bunu 2007’dekinden daha da iyi pazarlayarak liberallerin yanına ‚Yetmez ama evetçi’ Kürtleri de katarak 12 Eylül 2010 referandumuna gitti.
Aradan geçen beş ay içinde ne darbeci bir generale dokunuldu, ne de ‚demokratikleştirilen’ Türk adeletinden Kürtler için jestvari de olsa bir karar ve uygulama çıktı. KCK tutuklularının talepleri, Kürtçe savunma ve Kürtçe’nin eğitim ve kamuda kullanılması talepleri zorbalık ve şiddetle bastırıldı.
Yeni bir seçim kapıda. Erdoğan ve çevresi seçimlerden sonra yeni bir anayasa vaadiyle bir kez daha meydandalar. Seçimlerden sonra yeni ve ‚demokratik’ bir anayasa yapacaklarını şimdiden ilan etmiş durumdalar. Buna karşın 2007 yılındaki anayasa taslağının başına gelenlerle, referandumdan sonraki uygulamalar ise hafızalarda. AKP Anayasası’nın ne kadar demokratik olacağı ise şimdiye kadar ki açıklama ve uygulamalardan biliniyor.
Kürtler ırkçı ve Kürt düşmanı Türkler eliyle hazırlanacak anayasalara taraf olmamalı, hatta o tartışmalara dahi katılmamalıdırlar. Kürtler, nasıl ki anayasa referandumunda rest çekip ‚TC anayasaları çöpe’ dedilerse, piyasaya farklı ambalajlarla sürülen bu tartışmalara da taraf olmamalıdırlar. Taraf olmak, TC Anayasası’nın inkarcı ve ırkçı içeriğine meşruluk kazandırır ve suç ortağı kılar.
TC Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, seçim sonrası oluşturulması düşünülen AKP Anayasası’nın çerçevesini yaptığı açıklama ile belirledi ve AKP’nin kırmızı çizgilerine hiçbir yanlış anlamaya ihtiyaç bırakmadan vurguda bulundu: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, cumhuriyettir. Üniter devlettir… Resmi dili Türkçe'dir. Bunun altını özellikle çiziyoruz... Bu milletin marşı İstiklal Marşı'dır. Bayrağı bellidir. Başkenti Ankara'dır. Milletin beklentisi bellidir. Bu dönemde neyi tartışacaksak bu ortak paydaya zarar vermeden yapacağız."
Bununla da yetinmeyen Çiçek Anayasa'nın değişmesi konusunda herkesin hemfikir olduğunu ancak ilk 3 maddenin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükümler olduğunun altını bir kez daha çizdi.
Bu açıklama AKP Anayasası’nın da yürürlüktekinin tekrarı olacağının ikrarıdır, ırkçı ve tekçi özün korunacağının belgesi ve ıspatıdır.
Kürtler AKP çevresinin tartışmalarına takılmadan tek millete de, tel dil ve bayrağa da yeni bir restle karşılık vermeli, Kürtçe’yi Kürdistan’da yaşamın vazgeçilmez iletişim aracına dönüştürerek kurdewarî bir yaşamı adım adım örmeliler.
TC Anayasası’nın ilk üç maddesi değiştirilmeyecek, hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecekse, üniter ve merkezi yapı olduğu gibi korunacak, resmi dil ile İstiklal Marşı’na el dahi sürülmeyecek ve bunların tümü ‚ortak payda’ mihveri ve zırhı ile dokunulmaz kılınacaksa, AKP Anayasası daha şimdiden ‚yetmez ama evet’ diyerek karşılıksız vize veren destekçilerine kutlu olsun.
Yurtsever Kürtler, AKP çorbası tuzludur, fazlası sağlığa zararlıdır dedikçe, AKP şakşakçıları kaşıkları bir kenera bırakarak çorbaya bu kez de kepçeyle dalıyorlar. AKP ise bizimkilerin iştahını ve ellerindeki kepçeyi gördükçe haddinden fazla tuzlu olan çorbaya tuz üstüne tuz serpmeye devam ediyor.
Ne diyelim. Bizimkilerde bu mide oldukça tuz serpen çok olur. Kepçeleyin efendiler, afiyetle!
Bana kalırsa hem Memo Şahin, hem de Kritiker her ne kadar sorunun bazı doğru yanlarına işaret etselerde bir ayağını eksik bırakıyorlar.
Memo, İmralı endeksli ihanete paye biçerken, Kritiker “yetmez ama evetciler”i temize çıkarmaya çalışıyor.
Mesele bu olunca her ikisi farklı kulvarlara savruluyor.
İmrali endeksli ihanete misyon biçmek Kürd yurtseverlerin işi olmamalı.
BTP'nin hazırlayıp basına sızan Türk Anayasa taslağına bakıldığında AKP'nin ve de sistemin “kırmızı çizgileri”ne bir itirazı olmadığı ortada.
Sistemin “tekçi”liğinin bekçileri olduğu aşikar.
Bu konuda sistemin tüm kanatlarından bir farkı yok.
Yanısıra sistemin bir kanadı olan AKP'ye kredi açmakta Kürd yurtseverlerin işi olamaz.
Kürd yurtseverliği Türk'e ait olupta Kürd'e giydirilmeye çalışılan her misyonu elinin tersiyle itmeyi zorunlu kılar.
Bu nedenle yapılan referandumda Kürdlerin tavrı “yetmez ama evet” demenin ötesinde boykot olmalıydı.
Yoksa halkın parasıyla afiş bastırıp sokağa çıkıp tekçi-ırkçı Türk Anayasasını destekleme olmamalıydı.
Şunu artık anlamak lazım.
İmralı endeksli ihanetin her önerdiği veya retettiğine bakıp karşısında kart almak Kürdleri yanlışa sürükler.
Referandum tutumunda olduğu gibi.
Amaç farklı olsa da bazen istemler çakışabilir. Bunu görmek ve ona göre peşin hükümlü olmamak gerek.
Bu nedenle Kürd yurtseverliği sistemin tüm kanatları ve ihaneten bağımsız tavır geliştirmek zorundadır.
Kendi bağımsız gündemini belirlemesi ve ona uygun pratik adımlar atması kaçınılmazdır.
Yapılmayan budur.
Bir sorun tartisilirken eksik kalan ayagi elbette olabilir, Ama Can,in sanki AKP savunuculugu yaptigimi söylemesi haksizliktir. Ben yukarida belirttim, AKP = Devlet demek degildir diye... Ergenekon,un "Kürd" ayaklari olan bu güruh kuzeyde Kürdü manipüle etmek konusunda "Kürdlük" maskesiyle devleti (Genelkurmay = Ergenekon) aklamak icin müthis bir performans sergiliyorlar... Bugünkü özgürpolitikanin bas manseti "AKP,nin kontralari isbasinda" bile ne demek istedigimi acikca gösteriyor... Adama sormazlarmi! Serefsizler ! devleti aklamak ne zamandan beri "yurtseverlik" oldu! diye.. O kontralar devletin elemanlari degilmiydi? Madem devletin görevli elemanlaiydi ne diye hedef sasirtiyorsunuz? Okuyucular takip ediyordur eminim, daha iki gün önce Yalcin Kucik ne diyordu? Sanki seferberlikteymis gibi bu secimlerde (bütün gücleri bir cati altinda toplayip AKP iktidarini devirelim!) diye nutuk atiyordu. O seferberlik cagrisini nicin yaptigi asikar degilmi?
Ikincisi; "Yetmez ama evet" yaklasimina ben Can gibi bayatlamis eski "Stalinist" yaklasimla yaklasmiyorum... Devlette en ufak catlaklarin olusmasi, devlet icindeki iktidar mücadelesinin kizistirilmasi icin acilan gedikleri büyütmek
görevimiz olmalidir... Referandum meselesi taktik bir sorun olarak ele alinmalidir .. kisa vadede ne getirdi ne götürdü sorunu olarak bakilmalidir...
stratejik bir sorun olarak ele alirsaniz ve ucuz bir politika ( sistemden bagimsiz bir durus sergilemek) uygularsaniz siz halkin gerisinde 300-500 kisi olarak kalir ve halki sistemin insafina terketmis olursunuz...
Referandum sorununu birde tersinden okuyun bakalim...!
farzedinki Referandum oylamasinda "karsi" cephede olan Genelkurmay = Ergenekon, Yargi, CHP, MHP, bunlarin basin yayin icindeki destekcileri, Yalcin kucik, Dogu Perincek gibi akil adamlari, üniversitelerdeki yalaka hocalar, ve bu cephenin Kürd ayagi (Imrali,PKK,BDP,DTK,KCK),nin dilegi yerine geldi ve Hayir+(Boykot) cikti ...
AKP düktatörlügümü yikilacakti?, Elbetteki hayir... AKP yine öncülleri gibi sistem partisi olmaya devam edecekti elbette...
Ama , Ergenekon,dan haklarinda davalar acilan bilcümle kürd katili hakkindaki davalar tek tek düsecek, iktidar koltuklarinda daha rahat oturacak, varolan iktidarlarini AKP ile bölüsmek zorunda kalmayacaklardi...
"...Kürd yurtseverliği sistemin tüm kanatları ve ihaneten bağımsız tavır geliştirmek zorundadır.
Kendi bağımsız gündemini belirlemesi ve ona uygun pratik adımlar atması kaçınılmazdır..." seklindeki belirleme teorik olarak elbetteki dogru bir tespittir, ama sen ulusal birligi olusturabilecek bir gücte degilsen, ihanetin kuzey Kürtlerini denetiminde tuttugu, kürdün özgür düsüncesini söylemeye korktugu bir batakta, 300-500 kisisin o kadar...
Böyle taktik sorunlarda hem devlete hem ihanete darbe vurabilmek, onlarin kirli politikalarini desifre edebilmek sizi göreceli olarak oldugunuzdan baska yerde gösteriyor olsa bile dogru tavirdir...
Sevgili kritiker,
sorun ne biliyor musun?
Kürdlerin kendisi olamaması
düşmanın plan ve programına göre politika yapması
sendeki düşüncede bunun izdüşümü
yok kendimiz olursak kitlelerden koparmışız
o zaman şikayetin neye
savunma refleksin kürdlerde hakim olan düşüncenin kendisi
bunu aşmak gerekmiyor mu?
Peki nasıl?
Devri mi, refor mu ikileminde reformların devrimin önünü açıcı rolünü ne abartarak, ne de önemsememezlikten gelerek devrimden yana olmak lazım
bunun teori-pratiğini oluşturmak lazım
stalinist düşünce dediğin buysa kabulüm
ama stalinist düşünceyi gümeli kendi boyutumda 30 seneyi buldu
bence hangi kanat olursa olsun
süslü politikalarının peşine takılmaksızın
dediğin 300-400 kişide olsa onlara hitap etmek gerekir
gerçi hangi ölçüye göre bu rakamı önümüze koydun bir muama ya
kitlelerin istem ve süreçlerdeki psikolojik parametrelerini kim ölçebilmiş ki, biz ölçelim
bunun somut örneği 2005 Güney Kürdistandaki resmi olmayan referamdumdur
resmi görüşe bakılsaydı daha hala otonomiden çakılacaktı
ama yaşanan süreç onu aştı
kitleler onuda aşarak bağımsızlık dedi
sonucu biliyorsun
dahası var
kürdler türklerin elinde çok iksir içti
tadı unutulmuş değil
bir daha mı içirmek gerekiyor
şu an kuzeyde hakim olan ihaneten tutun “yetmez ama evetciler”e kadar bu yol tutulmuş
bak ağabeyime ne diyeyim
emsal teşkil ettiği için
örnek vermemde bir sakıncası yok sanırım
şu an geçmekte olduğumuz süreci doğu kürdistan halkımız 1979'larda geçti
tıpkı senin şu an savunduklarının tıpkısını dile getirerek şaha karşı humeyni desteklendi
peki sonuç ne oldu dersiniz?
Her gün sucuk gibi bir veya birkaç kürd gencinin asılmasına yol verdi
sahi tarihimizde öğrenmeyecek miyiz?
Niye kendimize sömürgeci sistemlerin farklı kanatları arasındaki iktidar kavgasında birer aktör olmanın ötesinde birer piyon derekesinde rol biçelim?
Sahi kafamızda zorumuz mu var, yoksa sömürgeci sistewmin şu veya bu kanadın verdiği bir teminat mı var?
Hiçbirisi olmadığına göre
geriye tek bir yol kalıyor
o da
bizim konumuzda olan toplumların izlediği yolu tutmak
dediğim bu
hangi taktik sevgili kritiker?
sömürgeci sistemin tekçi-ırkçı anayasasına "evet ama yetmez" sahi taktik mi?
değil, değil
kürd reformist hareketin dünden bugüne temel siyaseti
şu an da egemen olan siyaset
sen bu siyasete secde etmemizi kurtuluş sayıyorsun
işte itirazım buna
sevgiyle kal
selam Can, karsilikli bir dialog (monolog olmasinda) gibi olacak ama yine cevap vereyim..
Kuzey kürdlerini güneyle kiyaslaman bence isabetsiz...
Güneyde varolan ulusal ruh, kuzeyde igdis edilmis bir durumda... 30 yil savasan "Gerilla" sömürgecinin diliyle yatip onun diliyle kalkiyorsa, rüyalarini bile onun dilinde görüyorsa varacagi nokta;
"Halkin korucu Gücleri" olur... kuzeyde olan budur.!
Egemen güc bumudur? Budur ! , Örnegimiz oldugu icin söylüyorum, Senin kuzeyde yaptigin yada savundugun
sistem disi tavir,in karsiligi "Boykot" un kime hizmet oldugunu düsündünmü ? bilemem...Ama görünen köy kilavuz istemez, kuzeyde savunulan o "boykot"un Ergenekona yaradigi kesin!
Ve bu egemen gücün savundugu "Boykot" ama Hayir da diyebilirsin mantigi bizi sistem disina itmiyordu maalesef..bilakis kuzey kürdlerini sisteme Entegre ediyor.
dogu Kürdistandaki yenilginin ana sebebi, oradaki önderligin meseleyi düsmaninin insafina havale etmesinden kaynaklandi... En büyük hatasi oydu..! , büyük baliga yem olmamak icin ayri sularda yüzebilme becerisini gösteremeyen her kim olursa yutulmaya hazir bir lokma olur... ayni sey kuzey icinde gecerlidir... büyük balik nasilda istahla yedi bitirdi ... yasayarak görüyoruz...
dogu genclerinin bugün birer birer ipte sallandirilmasinin en büyük vebalini kuzeydeki PKK ihanet gücleri tasiyor, bilmiyor degilsin. Dogu halkimizin basina bela ettikleri Sablon- taseron örgüt icindeki Kurd genclerinin catismada öldürdükleri Fars ordu generalinin arkasindan kim agit yakti sende cok iyi biliyorsun... Bu politikanin sorumlulugunu getirip benim savundugumu ima ettigin düsünceye mal etmen hafif deyimiyle haksizliktir...
Düsünceme reformist diyorsun ama senin önermen nedir bilmiyorum... bagimsiz Kürdistan mi? bu benimde hayalim..!
Federasyonmu ? bende bunun kosullari varsa olsun diyorum... Ama yapilmasina engel olamayacagin bir "referandum oylamasi " nda sistem disi kalmak adina boykot diyorsun ama ihanetin yedeginde kaliyorsun farkinda degilsin...
"Anayasa" karsitligi hilesiyle Kürdleri Manipüle etmeyin...