بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 9 November 2010

Askerlik, esas olarak öldürme ve yok etme sanatını öğreten, insanın bütün duygularını yok sayan ve arka planda tutan bir anlayışın bir sürecidir. Militarist sistemin temel harçlarından vazgeçilmez öneme sahiptir. İnsanın kendi özünden uzaklaşmasının simgesidir. Heleki bu askerliği kendi halkına karşı savaşarak yapıyorsan , bu herşeyden önce kendi halkına karşı yapabileceğin en büyük insanlık ayıbıdır. Türkiye Cumhuriyet`inin Her Türk Asker Doğar , ırkçı söylemi militarist sistemin icinde, üç seçenek sunuyor kişiye; 1. Askere gidip vatan-sever ünvanı almak, 2. Askerde ölerek şehit ünvanı almak, 3. Askere gitmeyerek vatan-haini olmak. Bu üç seçenek dışında birde bedel ödeyerek bu görevi yerine getirmek var. Neyin bedeli ise ödenen? Senelik milyon euro seviyesinde alınan bir bedelden bahsediyorum. Bedel ödeyerek savaşın kaynağını sağlayan T.C. vatandaşları umarım vicdanınızla muhakeme ederken, bu kirli savaşın acısını bir nebzede olsa hissederler. Bu militarist sistemin içindeki en büyük etken medyadır. Medya tarafsızlığını kaybettiği için Kürt sorununda, sorunun demokratik yollarla çözme yolunda değilde, bilakis sorunun dahada büyümesi için yanlış çarptırma haberlerle kamuoyunu militarist sistemin düşüncesine taşımıştır. Türkiye`de Kürt sorununu militaristleştirmiştir ve her geçen gün alevlendirmektedir. Kamuoyunda düşmanlık yaratmıştır. Militarist yapının başında olan leş akbabaları ve onların etraflarındaki rant çıkarcıları neden bir gün olsun bu savaşta kendi evladına ağlamadı? Neden hep ikinci sınıfta tutulan bir halk tabakasına yaşatıldı bu savaşın acıları? Analar, babalar, bacılar, kardeşler vs… Bu kirli savaşın tek kazananları kan akıtarak ceplerini dolduran leş akbabalarıdır. ( Türkiye ve Kürdistan da sorunu savaşarak ve yok etme politikası ile mücadele veren kesim ) Bu savaşta kaybedense bir devlet ve o devletin halkıdır. Bu ülkenin halkı bugünler için bedel ödemiştir. Bundan sonra ödenecek bir bedel varsa buda yaşayarak ve yaşatarak olmalıdır. Bizden bir bedel vermemiz isteniyorsa buda öldürme sistemine uymak değil , barış içinde kardeşçe yaşamak için olmalıdır. Bu çağrı Kürdistan ve Türkiye halkı içindir. Bunu herkes iyi anlamalıdırki , Türkiye`de bir Kürt/Kürdistan sorunu vardır. Bu sorunda şiddet ile değil, kandan arındırılmış bir diyaloğa girilmesi halkı militarist bir yapı içinde yöneteceği yerine, hiç zaman kaybetmeden demokratik çözümler sağlanmalıdır. Biz Kürt ve Kürdistan halkı olarak demokratikleşme yolunda birbirimize inanıp ve güvenerek mücadele etmemiz lazım. Birlik olursak ülkemizi yöneten leş akbabaları şiddet uygulayıpta bizlerin canını yakamazlar. İspanya`da benzer sorunlar vardır. Onbinlerce insan bir anda vicdanlarının sesini dinleyip red ettiler savaşmayı. İspanya devleti demokratikleşme yolunda gitmeye mecbur oldu. Bu tür olaylar bizlere örnek olmalıdır. Korkunun üzerine şiddetin üzerine ne kadar yüksek ses ile gidersek o kadar lehimize olur. Güçlü olmak her zaman öncelikle şiddet kullanmayı öngörmüştür. Tıpkı T.C. Devletinin yaptığı gibi. Ben güçlü bir ülkeyim, bir sorunum varsa şiddetle çözerim. Ama karşısına aldığı sorunun gücünü görmemezlikten gelmesi acı ve öfkeyi dahada büyütmüştür. Halbuki T.C. Devleti gücünü demokratikleşme yönünde çözümler üretmeye kullansaydı, bugün bu acılar yaşanmıyor olacaktı. Irkçı söylemlerle bir halkı yok sayıp, Türkleştirme ( asimilasyon ) yoluna başvurması militarist bir yöntem ve düşünceyi ortaya çıkarmıştır. Bu ırkçı söylemler ilkokul yıllarında başlamaktadır. Türküm Doğruyum Çalışkanım gibi cümlelerin okullarda her gün okutulması, militarist düşüncenin ilk tohumlarıdır. Yaşlar ilerledikçe Her Türk Asker Doğar söylemleriylede militarizmi geliştirmiştir. Oysa ben Kürdüm ve askerlik yapmak için doğduğumuda düşünmüyorum. Bu düşüncelerimi yüksek sesle dile getirmem, onların kan projesinde yer almamam T.C. Devletine göre suçtur, hainliktir. Bu kirli sisteme uymak istemeyen çok sayıda insan olduğunu düşünüyorum. Ancak T.C. Devletinin askeri gücünün halk üzerindeki korkutma ve işkence politikaları insanların sisteme ayak uydurma zorunluluğunu getirmiştir. Bunlar hep planlıdır. T.C. nin kurulduğu günden itibaren sistematik şekilde işleyen bir plan. Ben ülkemde barış kardeşlik ve özgür bir yaşam istiyorum diyen herkes sesini duyurması gerekir.. Ben herşeyden önce , bütün sıfatlarımdan kurtularak hepimizin aynı güneşin altında çamaşırlarımızı kuruttuğumuz bir dünyada yaşayan insan olarak , barış adına ne gerekiyorsa yapacağım. Askerlik yapmayarak bu ilk adımımı atıyorum. Ama hepimiz biliyoruzki birlik beraberlik olmadan bu militarist sistemin demokratikleşmesi zordur. Umarım bizler bunun icin öncülük yaparız, gençlik bu ülkeyi en iyi yere getirecektir. Kürdistan`da ve Türkiye`de yaşayan insanların dil, din , ırk, mezhep ayrımı yapmadan demokratikleşme yolunda birlik olmalıdır. EVREN GEZEN

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.