Ajan, hain edebiyatı ve Muşîr Heme Suleyman Hemawendî olayı(3 ve son)
Muşîr Heme Suleyman Hemawendî’nin yaşamı üzerine biraz durmak istiyorum. Muşir, Resul Çelebi’nin oğlu Heme Suleyman’ın oğludur. Meşhur Hemawend aşiretinin ağalarından biridir. Bizim Kürdler daha çok “Hemawend Begzade lerindendir” diyorlar. O, 1877 yılında Çemçemal’ın Mewefer köyünde dünyaya geldi. Osmanlı devleti ile 19. Yüzyılın sonunda sürekli çatışma içinde olan Hemawendlerin büyük sürgününde Muşir Heme Suleyman’da payını alıyor. Bilindiği gibi Osmanlı devleti Hemawend Kürdlerinden tüm kurtulmak için kendi hakimiyeti altındaki bölgelere küçük gruplar halinde zorunlu göçe tabi tutuyor. Balkan ülkelerine, Arap ülkelerine, Türkiye’nin Ankara ve Aydın gibi illerine Hemawendleri küçük halinde yerleştiriyor. Bugün Haymanan ve çevresinindeki Kürdlerden Şêxbizinî ve Hemewendler o büyük sürgünlerin ürünüdür.. Örneğin Xecê(Hatice Yaşar) ailesinin bir tarafı Şêxbizinî diğer tarafı Hemewendir. Ergenekon davasından dolayı yurt dışına kaçan Bedrettin Dalan’ında ailesi o büyük sürgünler döneminde Türkiye zorla göçetirilmiş Hemawend Kürdlerindendir. Muşîr Heme Suleyman Hemawendî ailesi ile birlikte Libya’ya sürgün ediliyorlar. Belli bir dönem sonra bu aile Libya’dan firar ediyor ve gelip Kürdistan’ın Şarezur mıntıkasına yerleşiyorlar.(Libya’dan kaçış meselesi uzun bir hikaye geçiyorum) Muşir Hemawend Suwarilerinin komutanlarındandı. Birinci dünya savaşı sırasında Güney Kürdleri Şêx Mahmud’un önderliğinde Irak’ın Güney’inde İngilizlerle Şuhibe (1914) savaşına giriştikleri zaman Muşir Hemawend birliklerine komuta ediyordu. Aslında biraz daha geri gitsek, Berzencilerle Hemawendlerin arasındaki ilişkileri daha iyi kavrarız. Şêx Mahmud’un aile 1909 yılında Suleymaniye’den Musul’a sürüldü. Musul’da tam esir konumundaydılar. Osmanlı devleti bir komplo neticesinde Şêx Mahmud’un babası Şêx Şaid’i öldürüyor. Şêx Mahmud’a ellerinde esirdir. Hemawendler Osmanlı devletine karşı baş kaldırıyorlar. Şarezur mıntıkasında ve Suleymaniye’de Osmanlılara karşı bir dizi saldırılarda bulunuyorlar ve Şêx Mahmud’un serbest bırakılmasını talep ediyorlar. Sonuçta Osmanlılar mecburiyet karşısında Şêx Mahmud’u serbest bırakıyorlar. Şêx Mahmud’un biografisi üzerine çalışma yapan Kürd tarihçilerinin bir çoğu Hemawendlerin Şêx Mahmud’un serbest bırakılmasından aldıkları rolun altını çiziyorlar. Zaten Hemawendler Kadiri Tarikatına mensub ve Kak Ahmedi Şêx’e bağlıydılar. Yani Berzenci Şeyhlerine bağlıydılar. Muşîr Heme Suleyman Hemawendî’nin kendisi de Kak Ahmedi Şêx’ın derweşiydi. Şêx Mahmud ile Muşir’in ilişkileri 1918 yılında bozuluyor. Anlatımlara göre 1918 yılında Şêx Mahmud’un bir postacısı Hemawendler tarafından soyuluyor. Şêx Mahmud, Hemawend beylerinden suçluları tutuklamalarını ve teslim etmelerini ister. Soygun olayına karşanlar Şêx Mahmud’un kendilerini afetmesi için Muşîr Heme Suleyman Hemawendî’yi Suleymaniye’ye Şêx Mahmud’un yanına gönderiyor. Muşir Suleymaniye’ye geldiği zaman İngilizlerin denetiminde Şêx Mahmud’un başkanlığında Kürdistan hükümetini oluşturma toplantısı var. Muşir’de toplantıya katılıyor. Göreve dağılımı yapıldığı sırada Muşir ayağa kalkıyor Şêx Said’e “bizede bir görev yokmu?” diye bir çıkış yapıyor. Soygun olayı zaten yeni.... Şêx Mahmud “Hemawendler benden ne istiyorlar?” diyerek tepkisini gösteriyor. İkisinin arasındaki tartışma sertleşiyor. Bu arada Muşir Şêx Mahmud’a hitaben “ben senin derweşin değilim, Kak Ahmedi Şêx’in derweşiyim” diyor. Muşir hançerini çıkarıyor derweşlikten kaynaklanan uzun saçlarının bir kesimini kesiyor ve bu arada “ köpeğe kuyruk yapacağım” diyor. Muşir toplantıyı terkediyor. Major Noel bu arada bazı ajanlara Muşir’i takip etmeleri için görevlendiriyor. Ajanların daha sonra Noel’e verdikleri rapora göre Muşir bir berbere gidiyor ve saçlarını kesiyor. Muşir’in Kak Ahmedi Şêx’in derweşliğinden ayrılmasından sonra İngilizler onunla sıkı ilişkilere giriyor ve Sertib Hemawendi’ye göre “ ona yüklü para veriyorlar” (Karwan dergisi, sayı 209, sayfa 176) Ben Muşir’ın İngilizlerle çalıştığını söylerken, Şêx Mahmud’un ö dönemler İngilizlerle bariz bir sorunu yoktu.. Zaten Şêx Mahmud İngilizler tarafından hükümet kurma çalışmaları için görevlendirilmişti. İngilizler tarihi tecrubelerine dayanarak ve gelecekte yaşanabilecek gelişmeleri gözeterek/hesaplıyarak “tüm yumurtalarını aynı sepete koymak istemediklerinden” hem Şêx Mahmud ile hemde onunla çelişkisi olan kesimlerle ilişkilerini sürdürüyorlardı. İşte bu süreç ve ilişkiler 1919 yılında Şêx Mahmud önderliğindeki Kürdistani güçlerle İngiliz ordusu arasında yapılan “Derbendî Baziyan” savaşıyla farklı bir boyut aldı. Kürd birlikleri yenildi. Şêx Mahmud yaralı bir şekilde esir alındı, yargılandı ve Hindistan’a sürgün edildi. Bu savaşta Muşîr Heme Suleyman Hemawendî İngilizlerle birlikteydi. Muşir’in anlatımlarına göre savaş bir kaç saat sürüyor ve Şêx Mahmud güçleri yeniliyorlar. Muşir yaralılar ve ölüler arasında Hemawendleri ararken “Muşir!!! Muşir!!! Muşir “ diye bir ses duyuyor.. O savaşta bir çok ileri gelen Hemawend aşiret reiside Şêx Mahmud ile birlikte İngilizlere karşı savaşıyorlar. Bunlardan en tanınanlardan Kerim Begî Fetah Begi Hemawendî ve Şehid Camêr’in oğlu Heme Reşid ağadır.. Muşir bu sesin Kerim Begî Fetah Begi Hemawendî’ye olabileceğini düşünerek sesin geldiği kayaya gidiyor. Şêx Mahmud’u yaralı olarak buluyor. Şêx Mahmud Muşir’den kendisine yardım etmesini ve İngiliz subaylarına haber vermesini ister. Çünkü, o esnada İngiliz ordusununda yer alan Hindistanlı Şikhler yaralıları hançerliyorlarmış. Muşir İngiliz subaylarından Edmons (yada major Saone )u çağıyor ve birlikte Şêx Mahmud’un yanına gidiyorlar.(Muşir bu gelişmeleri Hemawend aşiret reislerinden Kerim Bey’e anlatmış, Azad Hemawendi’de onunla geniş bir söyleşi yapmış, daha detaylar için Kemal Mazhar’ın age bakınız) “Derbendî Baziyan” savaşında Şêx Mahmud’a askeri danışmanlık yapan Heme Reşid Camêr Hemawendi şehid düşüyor. (Kürd kahramanı Camêr’in yaşamı için daha önce Newroz.Com’a yazdığım makaleye bakabilirsiniz) Heme Reşid’e babası Camêr gibi Kürdistan şehidler kervanına katılyor. Camêr döneminde Hemawend kadınları aktif bir şekilde savaşlara katılırlardı. Bundan dolayı bir şiir parçası hâlâ günümüze kadar ulaşabilmiştir. “Heta Camêr, dengî dilêr bû, Xêkî Hemawend jinîşyan şêr bê”( konumuz ilgisi olmadığından geçiyorum) Kerim Begî Fetah Begi Hemawendî kuşatmayı yararak kaçabiliyor. Şêx Mahmud’un yargılanması ve Hindistan’a sürgün edilmesinin intikamını almak için Çemçemal da İngiliz Subayı Bond’u öldürüyor ve “Osmanlı topraklarına” geçiyor.(detaylar için Kemal Mazhar’ın age bakınız) Şêx Mahmud Hemawend ileri gelenleriyle yaptığı bazı sohbetlerde “eğer Muşir olmasaydı, Şikhler beni öldürürlerdi” diyormuş.(Sertib Hemawend, age, sayfa 178) Yusuf Emin “Muşir Heme Suleyman” üzerine yazdığı bir makalede “ 1970 yılının yazında Sîtek köyünde Şêx Mahmud’un oğlu Şêx Letif’i görmeye gittiğini, konuşmalarının arasında kendisine başka halklarda Muşir Heme Suleyman gibi insanların olduğunu söylediğini ve buna Araplardan Ebu Rikhal örneğini verdiği söylüyor. Şêx Letif söz alarak 1965 yılında İran Kürdistan’ında bir köyde olduğunu, yanına Derbendi Baziyan savaşına katılan yaşlı bir adam gelerek anılarını anlatığını ve bu arada eğer Muşir Heme Suleyman olmasaydı Sikhler Şêx Mahmud’u öldürürlerdi” diyor.(Kemal Mazhar’ın adı geçen eserinde Yusuf Emin’in makalesine bakınız) Sonuç olarak tüm bu tartışmalar Muşir Heme Suleyman’ın İngilizlerle girdiği ilişkileri temize çıkarmak için değil.. Kaldıki ondan daha ileri bir çok Kürd İngilizlerle birlikte hareket etti. Şêx Mahmud Kemalistlerle ilişkiye geçtikten sonra Mustafa Paşa Yamulki, Seyid Taha Şemzini, büyük Kürd tarihçisi M. Emin Zeki, Adilexan, Tefik Wehbi ve daha bir çok tanınan ve bugün saygıyla anılan yüzlerce Kürd İngilizlerle birlikte hareket etti. Bu makaleyi yazmamın sebebi “Muşir Heme Suleyman olmasaydı, Şêx Mahmud ve Kürdler İngilizler karşısında yenilmezdi” yönünde yapılan tespitlere bir açıklama getirmekti. Bugün Kuzey Kürdistan’da “ajan ve hain edebiyatı” en üst seviyede seyrediyor.... Birde toptan suçlamalar var. Suçlanan her Kürdün ailesi ve çocukları var. Bir de tarih ve vicdan var. Birileri hakkında bir suçlama yapılırken, bin düşünüp, bir yazmak gerekir. Tarih ve vicdan bunu emrediyor... Silav Aso